Özet: Bu araştırmada, yöremizde
“bozula“(=bozulak) denilen uzun havalar, meşhur zeybek havaları, kadınlara has
çeşitleri, gurbet havaları vb. türleri ve çeşitleriyle Türkçenin çok zengin bir
kanadını oluşturan türkü ve manilerimiz ele alınmıştır.
Denizli-Acıpayam-Dodurga kasabası
ve çevresinin mahalli Türkçesinde yaygın olarak söylenen bazı türkü ve maniler,
hikayeleri ile birlikte kaynak kişilere başvurulmak suretiyle hassas bir
şekilde kayıt altına alınmıştır. Torosların kendine has ikliminde, halkın
dilinde ayrı bir yeri olan bu zenginlik kaynağımıza ilişkin örnekler makaleye
serpiştirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Türkü-Mani Derleme, Yaşayan
Türkçe, Yukarı Dodurga.
Newly
Compiled Turkish Folk Music Examples With Their Stories mostly from
Dodurga Town (Acıpayam-Denizli)
Abstract: In this paper we
submitted some examples of the folk music handed down among the common people
by oral tradition that we compiled by noting them as soon as we heard in our
hometown.
The main Turkish folk music
sources of our paper is mostly depending on the people raised in Yukarı Dodurga
settlement situated on the southern and western hills of Eşeler Mountain of
Western Taurus Mountains (Teke Peninsula) in the Lakes County of Inland
Mediterranean Region for more than 20 years. Some folk music types are türkü in
general, aşık türküsü, bozula (bozlak), uzun hava, yanık hava, zeybek
havaları,…
It should be quite natural and
important to submit such a kind of scientific materials especially on Turkish
exploration.
Key Words: Folk
Music Compilation, Live Turkish, Yukarı Dodurga.
Giriş
Makale kapsamında, Batı Toroslarda yer alan
memleketimizden derlenen ve çok önemli kültürel zenginliklerimizden birisi olan
güzel Türkçemizin bazı türkü ve manilerine yer verilmiştir.
I. Araştırmanın Konusu
Bu çalışmada,
memleketimiz Denizli-Acıpayam Dodurga kasabası mahalli ağzında saklı, halk
kültüründe yaşayan değerlerimizden bazı mahalli türküler ve hikayeleri üzerinde
bir araştırma sunulmuştur.
II. Araştırmanın Amacı
Çalışmada; hem kendimizin, hem hem de okuyucunun
dağarcığına yerleşmesini arzu ettiğimiz türkü ve manilere ilişkin müstesna
zenginliğimizi ortaya çıkarmak amaçlanmıştır.
III. Araştırmanın Kapsamı (Çalışma Alanı)
Araştırmanın
kapsamı, genel olarak Denizli-Acıpayam-Dodurga kasabasıdır. Dodurga kasabasının
günlük konuşma dilinde yerleşik bazı türkü ve maniler ile bazılarının
hikayeleri, kaynak kişilere başvurulmak suretiyle açıklanmıştır. 1979-2003
döneminde Dodurga’dan derlenen türkü ve manilerle birlikte, Antalya’dan da
derlemelere yer verilmiştir.
IV. Araştırmanın Yöntemi
A. Araştırma Modeli
Araştırmada Tarama
Modeli esas alınmıştır. Bu yöntemde, kaynak niteliği taşıyan kişilere
başvurulmuştur. Ulaşılan veri kaynaklarına daima atıf yapılmıştır. Derleme
kaynağı olan kişinin adı, doğum tarihi, memleketi ve atıf yapılan zamana
düşülen tarih kayıtları, atıf yapılan türkü ve manilerle birlikte verilmiştir.
1-
Türkü ve Maninin Tanımı ve Yörenin Kısa Tanıtımı
1.1- Türkü
Türkü; Türkçe Sözlük’de
“Hece ölçüsü ile yazılmış ve halk ezgileriyle bestelenmiş manzume” (Anonim,
1998: 2268-2269) olarak tarif edilmektedir. “Bir ezgiyle söylenen her çeşit
manzum sözdür” şeklinde de tanımlanmıştır (Mutluay, ?: 145).
Mani ise; “Genellikle
birinci, ikinci ve dördüncü dizeleri uyaklı olan, daha çok hecenin yedili
ölçüsüyle söylenen halk şiiri” olarak tanımlanmıştır (Anonim, 1998: 1501;
Boratav, 1978: 185-197).
“Güzel bir buluşu, bir
nükteyi, ortama ve zamana uygun bir karşılığı iletmekle görevli kısa
şiirlerdir” şeklinde de tanımlanmıştır (Mutluay, ?: 137).
1.2- Derlemelerin Yapıldığı Dodurga Kasabası Hakkında Kısa Bilgi
Aşağı Dodurga ve
Yukarı Dodurga adı ile iç içe geçmiş iki ayrı muhtarlık iken, 1971 yılında iki
muhtarlığın birleşmesiyle ve “Dodurgalar” adı altında belediye teşkilatı
kurulmuştur (Dağdaş ve Dağdaş, 2001:
49). Asıl Dodurga olarak bilinen Yukarı Dodurga ise 1990’lardan sonra iki ayrı
muhtarlığa bölünmüştür. Bu nedenle Çarşı Mahallesi, Tuzluk Mahallesi ve Aşağı Mahalle
adında üç mahalle olarak teşkilatlanmıştır.
Dodurga kasabası,
Acıpayam Ovasının doğusunda yer alır. Ovanın Yukarı Dodurga, Aşağı Dodurga,
Yazır, Avşar ve Gümüş adlı yerleşimlerin bulunduğu yöreye Yaka Bucağı
denilmektedir. Bu yerleşimlerin tamamı, Eşeler Dağı silsilesinin batı
yamaçlarında yerleşiktir.
Acıpayam Ovası-Yaka
Bucağının şirin ve köklü kasabası Dodurga, Denizli ilinin Acıpayam ilçesi
sınırları dahilindedir. Acıpayam ovasının doğusunda (Yaka bucağı’nda), Denizli-Antalya
karayolu üzerindedir. Acıpayam’a 17
km mesafededir..
8 Kasım 2011 tarih ve 28116
sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Yer Adının Değiştirilmesine Dair
Karar" ile, "Denizli
İli Acıpayam İlçesi Dodurgalar Beldesinin ismi "Dodurga" olarak
değiştirilmiştir.
2013 yılında ise, Denizli
vilayetinin büyükşehir olması ile birlikte, kadim adı olan “Dodurga” adı altında
mahalle olarak teşkilatlandırılmıştır.
2- Türküler, Maniler ve Hikayeleri (1979-2005)
Acıpayam-Dodurga kasabası ve Antalya-Akseki-Kuyucak
mahallesinden derlenen bazı mani ve türkü demeti, aşağıda okuyucunun ilgisine sunulmuştur.
DERLENEN TÜRKÜ ve MANİLERDEN
BİR BÖLÜM
|
KONUSU
|
HİKAYESİ
|
Alçacık dağlara dağım var
demem,
Üstü bölük bölük kar olmayınca!
Ellerin yarine yarim var demem,
Benim de suna boylum olmayınca
of of of!
Alçacık dağlara yağar mı dolu?
Aman da yarinden ayrılan olmaz
mı deli öf öf öf?
Sağ gözden sol göze ırmazdım
seni,
Şimdi nereye kor gidersin sen
beni of of of?
Alçacık dağlara “aman„ kar gine
bastı of ooof of,
Kınemen arkadaşlar yar beni
küstü ööf öf!
Sabah sabah seher yelleri esti,
Eser eser, seher yeli kesilmez…
|
AŞIK TÜRKÜSÜ
|
(F. Dağdaş, 12.1984).
|
Mele (meli) koyun mele, kuzun
yok senin ööf öf,
Ağla anam ağla, kızın yok senin of of oof.
Eller içinde koca babam yok benim of of,
Dönüp dönüp gelişim ondandır gayrı...
Bahar geldi of of her çiçekten of of kokayım kokayım
öf,
Uzat a kız ellerinden tutayım
ööf öf,
Geliver a kız da geliver of of ben adam yemem of of
of,
Gizli sözlerimi de aman of of yad eyle demem öf öf
ööf öf…
|
AŞIK TÜRKÜSÜ
|
(F. Dağdaş, 04. 1980).
|
Ak(ağ) eliime mor kınalar
yaktılar,
Kaderim yok, gurbet ele
attılar.
On iki yaşında gelin ettiler,
Ağlar ağlar, göz yaşımı
silerim, oof!
Merdivenden indim (endim) indim
yıkıldım...
Mevla’m izin verdi kalktım/gine
dikildim...
Her çiçekten aldım aldım aldım
sokundum...
Kırmızı gül sende kaldı
tamahtım oof...
Yüce dağ başında asmalı pınar,
Asması yok, kalmış suları
harlar,
süpürge çaldığım
evler!
Başım alıp gurbet ele giderim
oof!
Merdivenden bindim ata...
Al duvağım tuta tuta...
Gittim evlerimizden öte...
(Kalındı evlerimiz kal gayri)
gümü dü güm güm, gümü dü güm güm...
(Ağlar ağlar göz yaşımı silerim
oof...)
Merdivenden ayak ayak inersin,
Dülbendini benden yana
gerersin.
Neyin (Neden) anam yüzün gözün eğersin?
Benden varan kötü sözler seni
(sana) değildir...
|
DÜĞÜN
|
Babası evinden gelin çıkarılırken davulcular-zurnacılar
gelin ağlatma havası ya da gaydası adıyla
bilinen bu türküyü çalarlar. Bu hava yöremize has olup çok yaygın olarak
çalınır, adettir (F. Dağdaş,
24.2.2000).
Kayıt tarihleri:
(Hacı Hatiplerin Sait
AY (1317’li)’ın anası Tatarların kızı Elif nineden F. Dağdaş, 1994,
19.05.2003).
|
Pencerede tül (gül) perde,
Perdenin ucu yerde!
Yürek oynar, can titrer,
Seni gördüğüm yerde!..
|
SEVİ
|
(F. Dağdaş, Aralık 1984).
|
Suya gider, bir incecik yolu
var,
Ayağında, yün basmadan donu
var!
Saren desem,bir incecik beli
var,
Sardım emme, sarhoş etti yar
beni!..
|
SEVİ
|
Bu dörtlüğü, Sazak’lı H. Hüseyin dede, Dodurga-Yeni
Sarnıç’dan askere uğurlanırken söylemiş (F. Dağdaş, Aralık 1984).
|
Pencerenin alemi,
Kaşları kudret kalemi.
Onyedililer giderse,
Kimler eder bayramı?..
|
DÜĞÜN
BAYRAM
ONYEDİLİ-LER
|
Yukarı Dodurga’da 1317’liler askere gideceği zaman
yakılan bir türkü. 1317’li asker adayı 37 adet delikanlı için söylenmiş (F.
Dağdaş, Ocak 1980).
|
Gökyüzünde peştemalım
çözüldü,
Altın tas içinde kınam
ezildi.
Analı kızlar çıktı çıktı
dizildi,
Anasız kızların kara bağrı
ezildi.
Gökyüzünde kaba kaba hamazlar,
Gelin anam seni bende komazlar.
Bu da bir güzelin armağanı
demezler,
Alırlar da yad ellere atarlar
beni oof.
|
DÜĞÜN /
EVLİLİK /
GURBET
|
(F. Dağdaş, 04.1980).
|
Baharın kokusu yazılan gelir,
Gitti gelin anam ne zaman
gelir?
Ben Allah’a ne diyem gayri,
Bir güzelin alnına yazılan
gelir...
|
DÜĞÜN /
EVLİLİK /
GURBET /
KADER
|
Uzun havalara yöremizde “bozula“=bozulak) denir (Said
Ay’dan (1317’li) naklen F. Dağdaş, 19.5.2003, Bozula (=Bozlak[6])).
|
Altınım var el gibi,
Nişanlım var el gibi,
Kız seni bana versinler.
Kazanılmış mal gibi...
|
EVLİLİKTE DENKLİK
|
(F. Dağdaş, Dodurga manisi, 03.1985).
|
Cigarayı
iç oğlan,
Gel
yanımdan geç oğlan.
Babam
sana vermedi,
Sen
benden vazgeç oğlan...
|
EVLİLİKTE DENKLİK
|
(Ayşe ŞENER, Antalya-Akseki-Kuyucak kasabası, 15.01.2005).
|
Denizli’nin
sümbülü,
Ucundadır sümbülü.
Ben
neyleyim zengini,
Şimdi
buldum dengimi...
|
EVLİLİKTE DENKLİK
|
(F. Dağdaş, Ocak, 1980).
|
Harar üstünde harar!
Hanımlar başını tarar.
Dengini bulamayan,
Yola çıkmış, dengin arar!..
|
EVLİLİKTE DENKLİK
|
(Ayşe ŞENER, Akseki-Kuyucak kasabası, 15.01.2005).
|
Devem yüksek, atamadım urganı,
Örtüven (örtüverin) üstüme
telli yorganı.
Gidem de sılada kesem kurbanı,
Kurbanlık kuzularımız meleşip
durur...
... (F. Dağdaş, 21.02.1987).
|
GURBET
|
|
Gurbetin yolları dikendir diken,
Kör olsun dikeni yollara döken,
Ayrılık değil mi belimi büken,
Kırdı birden kanadımı kolumu...
|
GURBET
|
Köy dışına, gurbete gelin giden kız için, kına gecesinde ellerine kına
yakarken söylenir. Gelini ortaya oturturlar. Hem başına para basarlar, hem de bu havayı çekerler, ağlaşırlar, gelin kızı ağlatırlar (F. Dağdaş, 24.2.2000).
|
Hani benim yedi benli kır atım,
Üstüne binenler sürsün rahatın.
Bilmemişim ana baba kıymetin,
O da benim üstüme bir gölgeli
dağ imiş...
…
(Topal Ahmed dayıdan nakleden F, Dağdaş, 24.2.2000).
|
IRGAT TARLASI
|
“- Eskiden ekin biçilirken herkes birbirine ırgatlığa giderdi. Topal Ahmed dayının Uluyol altında, Yer
göçüğü’nde ekinine gittik. Öğlenin tütkünü bastırınca birisi Ahmed
dayıya “- Ahmed dayı, senin eğneri
biz götürelim. Sen bizi bir ferahlat.” dedik. Ahmed dayı da başına ıslak
mendilini bağladı. Bu türküyü okudu. Ondan dinledim.
|
Yeşil cevizin dalları,
Nenni (ninni) beşik dölleri.
Babanız (bubeniz) gitti
gelmedi,
Bok yen (yiyin) gavurun dölleri...
…
…(Tanıskaların Gülsüm’den naklen F. Dağdaş, 24.2.2000)!.
|
IRGAT TARLASI
|
Ekin tarlasında ekin biçerken hem ırgatları orak tutmaya heveslendirmek,
hem de başlarına sıcak çöken ırgatları bir an için farklı bir ruh haline
sokmak için söylenmiş olabilir. Köye erzak almaya giden tarla sahibi babanın
henüz gelmemesi üzerine babayı eleştirmek ve olumsuz havayı dağıtmak için
söylenmiş de olabilir (Bu havayı ve ardından gelen mısraları ekin biçerken
Tanıskaların Gülsüm’den duyan: F. Dağdaş).
|
Bal idim pekmez oldum,
Gül idim kokmaz oldum.
Elli altınlık kız idim,
On para etmez oldum..
...
… (F. Dağdaş, 21.02.1987).
|
NAMUS /
İFFET
|
“Kız kısmı dülbent dastara benzer. Lekelendi mi kir
olur!“ atasözünde anlatılmaya çalışıldığı gibi; kızın adının çıkması,
onunla evlenmek için ailesine teklif götürmek isteyene adayları ve ailelerini
engeller. Çünkü doğal olarak her erkek “koklanmış gül„den uzak durmak
ister. Hem erkek, hem de kız için temiz kalmış olmak vazgeçilmez nimettir.
Gençliği, güzelliği yerinde, gösterişli olan bir kızın adı çıktığında
değerinin kalmadığını anlatmak için yandaki dörtlükte dile getirilen toplumun
değer yargısı ifade edilmeye çalışılmıştır.
|
Oğlumun gözleri,
Gökden indirir kazları.
Geri çekilin Orta Mahalle’nin
kızları,
Oğlum geliyor!..
(F. Dağdaş, Ocak 1980).
|
NİNNİ /
NİYET /
SALINGAÇ
|
Dut ağacında kurduğu salıngaçta bebeğini sallarken yan
bahçedeki komşular da duysun diye söylenen ifadeler.
Not: Orta
Mahalle, Yukarı Dodurga’da Çarşı Mahallesi için kullanılan karşılıktır.
|
Allı beşik komadın mı (koymadın
mı) bucağa,
Mor combazlı oğlanı
almadın mı kucağa,
Kadir Mevla’nın yakmadığı
ocağı,
...
... (F. Dağdaş, Ocak 1980).
|
NİYET
|
|
Sabah namazında kavuştum ben
bir hamaza,
Dünyada çok aradım bulamadım
haram yemeze,
Kılmayıp da geçirdiğim namaza,
Ak göğsün üstünde kılıp giderim…
|
ÖLÜM
|
Birisi öldüğünde sal ile tabutta giderken bir seveni tarafından söylenen
ağıt (F. Dağdaş, 21.02.1987).
|
Yeni gelin:
- Sağır gelin, sığır gelin!
Aşın taştı, savur gelin!..
Üstüne yeniden evlenilen gelin:
El var karşında!
Atın eğer
taşında!
Sarı gelin,
serbest gelin,
Attan in de öyle söyle güzel gelin!...
...
(Ayşe
ŞENER,
Akseki-Kuyucak kasabası, 15.01.2005).
|
SARI GELİN
|
Nasreddin Hoca kızına; gelin gittiği evde “Ağır ol! Fazla konuşma!”
demiş. Gelin bu ikazı dinlemiş. Dikkate almış. Ama gelin gittiği evde de hiç
konuşmamış. Konuşturmak için de çok uğraşmışlar. Yine konuşmamış. Sonunda
üstüne gelin getirmeye karar vermişler. Tam da aradıkları fıtratta bir kızı
isteyip düğün yapmışlar.
Yeni gelin, düğün alayı ile evin avlusuna girer girmez, daha attan
inmeden, eski gelinin ocakta pişirdiği aşın taştığını fark edip eski geline
duyuracak şekilde biraz da kabaca yandaki mısraları söylemiş:
Ardından da eski gelin artık dayanamayıp ilk kez konuşmuş. Ama yine
inceliğini göstererek ağır oturaklı, olgunca kelam etmiş.
|
Haydi
yavrum meşelikte,
Yaktın
beni meşelikte.
Haydi
yavrum evde misin?
Pencerelerde
perde misin?
|
SEVİ
|
(F. Dağdaş, 02.1985).
|
Hani (Hadi)
benim kaşı gözü sürmelim?
Ağlatır da güldürmezsin sen
beni...
El yanında düşmanımsın sen
benim.
Tenhalarda sen benimsin, ben
senin...
|
SEVİ
|
“- Gençlik başımdan geçti... Hevesliydim, sevdalıydım, tamahlıydım!”
diyen F. Dağdaş (1341)’dan alınmıştır (F. Dağdaş, Aralık 1984).
|
Kahvenin piştiği yerler,
Kaynayıp coştuğu yerler.
Güzel çirkin (çikin) demiyor,
Sevinin düştüğü yerler...
|
SEVİ
|
(F. Dağdaş, Dodurga manisi, 7.1982).
|
Karanfilsin kararın yok!
Gonca gülsün tomarın (tumarın)
yok!
Ben seni candan seviyorum.
Senin benden haberin yok!
|
SEVİ
|
(F. Dağdaş, Dodurga türküsü, 21.02.1987).
|
Mahkemenin kapısı,
Ağır gelir kokusu.
Suçum nedir sorarsan?
Namaz, oruç tapusu.
Mahkemeye indirseler,
Yönümü kıbleye döndürseler,
Doyunca Allah desem gayrı.
Onden keri öldürseler!..
|
ÖLÜM
|
(Acıpayam-Bademli’de dinlediği Gaysar’lı (Yeşilyuva’lı) Necibe teyzeden
nakleden F. Dağdaş, 16.12.1986).
|
Et aldım dirhem ile,
Laf ettim kelam ile,
Böyle sevi mi olur?
Ayda bir selam ile...
…
…(Golak kızı Fatma yengeden (Fatma Mak) F. Dağdaş, 20.2.2000).
|
SEVİ
|
Hacı Baki’nin ikinci hanımı Fatma yenge bir gün güz zamanı, tarhana dökme
mevsiminde akrabası Fatmana gelinin (Haci Baki Mak’ın yeğenidir) evine
gelmiş. Güzün tarhana dökme mevsimi olduğu için o sırada Fatmana gelin
tarhana döküyormuş. Fatma yenge de tarhana dökmeye yardımcı olmuş. Tarhana
dökerken demiş ki Fatma yenge “- Fatmana gelin, Baki dayın hiç eve
uğramıyor. Selam sabah demiyor. Ben de bu sebebten kendi kendime hava
yaktım” demiş ve yandaki dörtlüğü okumuş.
|
İki topak balım var,
Birini yesem biri var,
Benim iki yarim var,
Biri ölse biri var
Et aldım dirhem ile,
Laf ettim kelam ile,
Böyle sevi mi olur?
Ayda bir selam ile…
…
…(F. Dağdaş,
12.1984; 20.2.2000).
|
SEVİ /
EVLİLİK
|
Mollaların Hacı Baki’nin, Bahar gelinden 12 çocuğu olmuş, 12’si de ölmüş.
Hacı Baki çocuk sahibi olmak istediği için hanımı Bahar gelinle anlaşmış.
Anlaşma gereği Bahar gelin, gönüllü olarak kocasının evlenmesine razı olmuş.
Eğer çocukları olursa yeni gelen gelini babası evine göndermeye karar
vermişler. Hacı Baki, Golakların Goşaf kızı Fatma yengeyi nikahlamış. Ondan oğlu olmuş. Adını Durali
(Yaklaşık 55-60 yaşları arasındadır. 08.2003) koymuşlar. Çocuk bir buçuk
yaşına gelip sütten kesilince önceden anlaştıkları gibi Fatma yengeyi baba
evine göndermişler. Hacı Baki aynı zamanda Bahar gelini daha çok
seviyormuş... Durali büyümüş, Bahar gelin de rahmetli olunca Hacı Baki,
babası evine gönderdiği Fatma yengeyi tekrar evine getirmiş. Hacı Baki’nin
iki hanıımlı olmasına ilişkin olarak önceden de söylenen bu türkü Fatma
yengenin geri gelmesiyle tekrar yaygınlık kazanmış.
|
Çingir çingir öter yaylanın
taşı,
Garip garip öter sılanın
kuşu a beyler,
Kendi sılasında da durmayan
kişi,
Gidip de elin sılasını da mekan
mı tutar?
Eser de eser sam yelleri
kesilmez,
Güzellerin kem sözüne küsülmez,
küsülmez.
Bir güzel sevmeylen adam asılmaz,
Alırım güzeli de…
|
SILA / YAYLA TÜRKÜSÜ
|
(F. Dağdaş, 12. 1979).
|
Akkaya başından bir palaz uçtu,
Palazın gözleri yaylaya
göçtü,
Benim de sevdiceğim bana
darıldı geçti,
Bilmem küstü, bilmem eller var
deyi...
|
YAYLA TÜRKÜSÜ
|
(1920 doğumlu,
Pilavcılar sülalesinden Yukarı Dodurgalı Cemal Dağdaş’dan naklen F. Dağdaş,
1987).
|
Ezeli de deli gönül ezeli,
Güz gelince bağlar döker
gazeli!
Biz neyleyem kendi gelen
güzeli,
Bize gelen, minnet ile
gelmeli!..
|
GELİNLİK KIZ TARİFİ
|
(Dodurgalı Vezir
Süleymen (Ar) karısı Gülsüm yengeden nakleden Fatmana Dağdaş’dan naklen,
Eylül 1985).
|
Sonuç
Teke Yarımadasının
en batısında yer alan Acıpayam-Dodurga kasabasında gerçekleştirilen derleme
çalışmasında, olabildiğince hassas olunmaya çalışılmıştır. Kaynak kişi ya da
kişilerden nasıl duyuldu ise kayıt yapılmış, ilgili türkü ya da maninin
içeriğine sadık kalınmıştır.
Aynı zamanda; Acıpayam (Karaağaç) Ovası-Yaka
Bucağının şirin ve köklü kasabası Dodurga kasabası ölçeğinde, Türkçenin ne
muazzam bir zenginliğe sahip olduğu da ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Benzer girişimlerin hem
Dodurga’da, hem de ilçemizin ayrı ayrı her bir yerleşiminde sürdürülmesi
vazgeçilmez bir görevdir.
Not: Eli kalem tutan herkes,
yanılabilir. Yazdığını noksan bırakabilir. Bu makalenin de, “denizde bir kum”
ölçeğinde Türkçe’ye bir katkı vermeyi gaye edildiği aşikardır. Ortaya konulanı
olgunlaştırmanın yolu da; yapıcı tenkid, eleştiridir. Her bir yapıcı eleştiri,
esasen ortak kültürümüze değerli birer katkıdır. Öteden beri yukarıda dile
getirilen yaklaşımı benimseyen bir Dodurgalı olarak, muhtemel görüş, öneri ve
yeni katkıların Dodurga’nın ve hatta ortak dilimizin ve kültürümüzün
zenginliğini daha nitelikli kılacağı düşünülmektedir.
KAYNAKÇA
Anonim
(1998), Türkçe Sözlük, II. Cilt,
Dokuzuncu Baskı, Türk Dil Kurumu Yayınları-549, Sözlük Bilim ve Uygulama Kolu,
Türkçe Sözlükler Dizisi: 1, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 2523 s.
Anonim (2005),
2006 Yılı Program ve Bütçe Toplantısı
Takdim Raporu. DSİ 21. Bölge Müdürlüğü-Aydın (Aydın-Denizli-Muğla), s.
59, 123 s.
Boratav,
Pertev Naili (1978), 100 Soruda
Türk Halk Edebiyatı, 3. Baskı, Gerçek
Yayınevi, 251 s.
Dağdaş,
Said, Dağdaş, Fatıma Betül (2001),
Denizli-Acıpayam-Dodurgalar Kasabasının
Tarihçesi ve Bugünkü Durumu, Türk Yurdu Dergisi, 7. Devre, Cilt 21,
(53), Sayı: 171 (533), Aralık 2001, Evren Yayıncılık, Ankara, s. 42-49, 64 s.
Mutluay, Rauf (?), 100 Soruda Edebiyat Bilgileri.
Gerçek Yayınevi, s. 345.
[1] Makale; bilgi ve
veri kaynağımız olan kişilerden Denizli-Acıpayam-Dodurgalı, 1341 yılı doğumlu,
12.7.2003 tarihinde vefat eden (anamız/akrabamız) Fatmana Dağdaş’ın aziz ruhuna
ithaf edilmiştir
[2] Orman ve Su
İşleri Bakanlığı-Orman Genel Müdürlüğü-Silvikültür Dairesi Başkanlığı,
Söğütözü-Ankara, said.dagdas@yahoo.com
[3] Denizli-Acıpayam-Dodurgalı.
[4] Hukukçu. f.betul.dagdas@hotmail.com; Denizli-Acıpayam-Dodurgalı.
[5] Denizli-Acıpayam-Dodurgalı.
[6] Bozulak:
1. Uzun hava, 2- Baharda yeni süren yaze çalı sürgünlerine verilen ad. “Çalıların
bozulağı geldi mi çok seviyorum.” (F. Dağdaş, 19.5.2003).
[7] Çat Boğazı’nda Eşeler Barajı (Dodurga-Yazır Barajı) adıyla sulama ve içme
suyu amaçlı bir baraj projesi hazırlanmıştır (Anonim; 2005: 59). Halen
inşaatına devam edilmektedir. 14 Şubat 2017.
[8] Eşeler Yaylasında halen çoğu yerde bozuk meşcere yapısına sahip, önceleri
bol miktarda çıra elde edilen sağlıklı Karaçam meşcerelerinin varlığını ortaya
koyan bir tesbittir.
Yorumlar
Yorum Gönder