Özet: Çalışmada; dünya dili Türkçenin
güçlü alt yapısını ilmek ilmek ören farklı zenginliklerinin (atasözü, deyim, türkü,
deyiş, bilmece, vb.) kullanımına ilişkin örneklerden sadece atasözlerimiz ele
alınmıştır. Makalede, yaygın olarak bilinen ve kullanılan atasözlerimizden daha
ziyade, büyük ölçüde yöreden yöreye farklı sürümleriyle yaşayan veya daha az
bilindiği düşünülen atasözlerinin derlemesi sunulmuştur. Türkçe’ye sevdalı bir
araştırıcının ve yakınlarının, Göller Yöresinin en batısındaki yerleşimlerden
olan Denizli-Acıpayam-Dodurga Kasabası ve yakın çevresiyle başlayan ve tüm ülke
sathına yayılan, ortalama bir insan ömrünün yarısına karşılık gelen bir süredir
devam eden (40 yılı aşkın) atasözleri derlemesi yıl yıl genişlemiş ve derleme
mekânları tüm ülke geneline yayılmıştır.
Dünya
dili olan ve daima geliştirilmesi gereken Türkçeye gönül veren her araştırıcı,
dünyada Türkçenin konuşulduğu ve kullanıldığı her yerde ve yörede mutlaka
değerlendirilecek güncel bilgi, veri ve zenginliklere ulaşacaktır.
Bu
kapsamda; makalede yer verilen ve çok sayıda yöreden – vilayetten ve hatta ülke
sınırlarını aşan akraba coğrafyalardan derlenen atasözlerinin çok büyük
çoğunluğu cümle içinde kullanılarak, anlaşılmaları ve yerinde kullanımları
kolaylaştırılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Derleme, Yaşayan Türkçe, Atasözleri, Dodurga, 1977-2018
Newly
Compiled Turkish Proverbs mostly from Dodurga
Town (Acıpayam-Denizli) and Throughout the Country
Abstract: In the paper we have
submitted the Turkish proverbs that we compiled by noting them with the given
sentences as soon as we heard but not so familiar to many of us before.
To do this is of not only under the responsibility of Turkish academics
but also of the scientific writers focusing on different disciplines. Lots of
intellectuals are known as experts and famous for not only his own field but
also on the others. It should be quite natural and important to submit such a
kind of scientific materials especially on Turkish exploration.
Continuing
for more than 40 years, the main Turkish proverbs sources
of our paper are mostly depending on the people raised in
Dodurga town of
Denizli province. In addition
lots of other proverbs were compiled in the vicinity of our town, different provinces throughout the country, and the relative communities
outside of the borders in between 1977 - 2018.
Key Words: Compilation, Live Turkish, Proverbs, Dodurga,
1977-2018
1- Giriş
Makalede; başta Denizli-Acıpayam-Dodurga Kasabasından, ardından ülkemizin
farklı coğrafyalarından, yer yer yakın coğrafyamızdan 40 yılı aşan bir emekle
derlenen atasözleri ve deyimlerimizden seçilen örnekler ele alınmıştır. Derleme
yapılırken; kaynak kişi bilgileri, memleketin hangi yöresinden derlendiği,
derleme zamanı, cümle içinde kullanılışı, vb. ayrıntılara yer verilmiştir.
Kaydedilen benzer veya yakın anlamlı örneklerden hareketle, atasözlerimizin
farklı yörelerde farklı biçimlerdeki kullanım yaygınlığı paylaşılmıştır. Bu
yöntemle ayrıca, atasözlerinin anlamları daha da güçlendirilmiştir.
2- Atasözlerinin belli başlı özellikleri
Türkçe Sözlük’te atasözü sözcüğü; “Uzun
deneme ve gözlemlere dayanılarak söylenmiş ve halka mal olmuş söz, darb-ı
mesel” olarak tanımlanmıştır (Anonim, 1998: 155).
Ömer Asım Aksoy’un atasözü tanımı
şöyledir: “Atalarımızın uzun denemelere dayanan yargılarını genel kural,
bilgece düşünce ya da öğüt olarak düsturlaştıran ve kalıplaşmış biçimleri
bulunan kamuca benimsenmiş sözlerdir.” (Aksoy, 1984:36). Rauf Mutluay da benzer
şekilde atasözlerini “Kısa, yoğun, anonim, anlamlı sözler; halk yaşantısının
uzun deneyimlerinden doğmuş, bir ulusun dünya görüşünü belirleyecek genellik
kazanmış, yargı-hüküm bildiren sözler.” olarak tanımlamaktadır (Mutluay, ?:
345).
Boratav ise atasözlerini iki kısma
ayırmaktadır. 1- Asıl atasözleri, 2- Atalar sözü değerinde deyimler...
Yazar, atalar sözü değerinde deyimler için “öküz
altında buzağı aramak” deyimini örnek vermektedir. Bu tip deyimlerin ortaya
çıkışında ve kullanılışında “dili kullanmadaki ustalık, kafa olgunluğu ve bilgi
dolgunluğuna vurgu yapılmaktadır (Boratav, 1978: 130, 132).
- Atasözlerine; doğdukları toplumun yaşam koşulları, gelenekleri, dünya
görüşü, felsefesi, değer yargıları, vb. vasıfları da yansıtılmaktadır. Hatta
atasözlerinin taşıdığı farklı anlamlara bakarak “bir milletin profili bile çıkarılabilir” yorumu (Anonim, 2013a) yapılmaktadır. Bu nedenle atasözleri, doğup
geliştikleri toplumun-halkın-milletin iç dünyasını yansıtan berrak birer ayna
görünümündedir. Dil binasının en sağlam sütunlarından olan atasözlerinin,
akıllara hemen gelebilecek bazı özellikleri ise aşağıda sunulmuştur.
a) - Atasözleri, yaygın olarak kullanıldığı coğrafyanın özelliklerini
yansıtır.
b) - Atasözleri, kullanıma girdiği zaman diliminin de dini, kültürel ve
tarihi özelliklerini, algılarını, vb. özelliklerini yansıtır.
c) -
Atasözleri, günlük hayatın iç içe olduğu tabiatla - yaşanan doğal ortamla çoğu
kez ilişki kurularak kurgulanır. İzlenen bu yolla, aynı zamanda bu sözlerin
hafızalarda kolaylıkla yerleşmeleri, yaygın kullanıma girmeleri ve ardından
nesillere kolayca aktarılmaları da sağlanmış olur.
c.1) - Atasözleri; hayvanlardan (tilki, deve, koç, at, eşek (merkeb),
ayı, arslan, şahin (şahan), fil, katır, kumru, bülbül, karga, baykuş, keklik,
kumru, ördek, turna, tavşan, tazı, köpek, it, vb..), hayvanların
özelliklerinden verilen örneklerle zenginleştirilir.
c.2) - Atasözleri, yaygın otsu ve odunsu bitki türlerinden (meşe, ardıç,
söğüt, çam, katran, andız, çınar, kavak, üzüm, armut, geven, bıtırak, vb.)
örneklerle de zenginleştirilir.
c.3) - Atasözlerinde, yöredeki dağ, tepe, bel, ova, yazı, yayla, dere,
çay, ırmak, nehir, vb. coğrafi simgeleri hayata katılarak sık sık kullanılır ve
yine böylece atasözleri kendiliğinden günlük hayatın yaşayan birer unsuru
haline gelir.
c.4) - Atasözleri renkleri de bünyesine katarak, ele alınan kurguyu birer
kilim nakışı gibi işler. Sözgelimi Türk halısı veya Türk kiliminde görmeye
alışık olduğumuz her biri anlamlı incecik ve sanatkârane nakışların dilimizdeki
karşılıkları büyük ölçüde atasözlerimizdir.
c.5) - Atasözleri, günlük hayatta kullanılan cihazları, aletleri,
düzenekleri, meslekleri kurgusuna alarak halk hafızasından silinmeyecek biçimde
bir bina oluşturur…
c.6) -
Atasözlerinde ikilemelerden sıkça yararlanılır. Sözgelimi; “aslan-şahan”,
“at-eşek”, “at-katır”, “ayı-armut”, “beşik-eşik”, “boy-huy”, “dedik, düdük”,
“dem-gam”, “eşek-semer”, “göz-gönül”, “hurma-yarma”, “katır-götür”,
“kesem-yesem”, “koyun-kurt”, “tilki-üzüm”, “yıl-akıl”, vb.
c.7)
Atasözlerinde ayrıca çeşitli “çevre sorunları ve çevreye duyarlılık”
konularının da yaygın olarak dile getirildiği ve bu nedenle, atasözlerinin
analizinin, insan-çevre ilişkilerini yansıtan en önemli göstergeler arasında
olduğu, Yaşar ve Yaşar, 2007’ye atfen (Gülüm ve Boz, 2011: 356)
belirtilmektedir.
c.8) Yine
üstteki aynı kaynakta; Gönen, 2006’ya atfen verilen yorumlama şöyledir: “Atasözleri kalıplaşmış ifadeler oldukları
için bünyelerinde taşıdıkları kelime ve kelime grupları zaman içerisinde pek az
değişikliğe uğramıştır. Bünyelerindeki kelimelerin çoğu, tarihî kökleri çok
eskilere dayanan arkaik kelimelerdir. Atasözlerindeki bu sağlam yapı, coğrafya
değişimleri sırasında pek bozulmamıştır.” (Gülüm ve Boz, 2011:367).
Yukarıdaki yorumlamada yer verilen “Bünyelerindeki
kelimelerin çoğu, tarihî kökleri çok eskilere dayanan arkaik kelimelerdir.”
yargısının oldukça keskin, doğrulanabilirliği zor bir yargı olduğu
düşünülmektedir. Çünkü; çoğu dilde olduğu gibi Türkçe de o kadar canlı bir
dildir ki, dilin en süzülmüş damlalarından olan atasözleri de dahil “arkaik”
tanımına uyan kelime sayısı esasen son derece azdır. Eski kaynaklarda yer
verilen bazı atasözlerine bakılarak sınırlı sayıda “arkaik” kelimenin
kullanıldığını söylemek mümkün olsa da, günümüzde atasözlerindeki çoğu
kelimenin “arkaik” olduğunu iddia edebilmek oldukça zordur. Hatta mümkün
değildir görüşündeyiz. Yine aynı şekilde; “Atasözlerindeki
bu sağlam yapı, coğrafya değişimleri sırasında pek bozulmamıştır.” yargısı
da oldukça keskin diğer bir yargı niteliğindedir. Tam aksine, coğrafya
değişimleri de atasözlerinde değişimlere yol açmıştır.
Yakın veya
uzak farklı coğrafyalarda, aynı atasözünün anlamını bozmadan ve hatta
geliştirerek kullanılan ve günlük dile yerleşen farklı ve zengin sürümleri ile
karşılaşmaktayız. Okuyucunun dikkatlerine sunduğumuz çok sayıda örnekte bu
tesbitin gerçekliği aşikârdır. Ve esasen bu gelişim sürecinin de, son derece
doğal ve beklenen bir süreç olduğu görüşündeyiz.
d) Atasözlerine hem yöremizde ve hem de genel kullanımda;
“… demiş!”, “boş yere dememiş!”, “boşuna dememişler!”, “derler!”,”Meşhur
atasözü!”, “… hesabı”, vb.
şekilde olumlu-olumsuz, söze güç katan vurgular yapılarak başlanır ya da
tamamlama yapılır. “Meşhur atasözü:
Damattan intikam alınmaz!", “Yıl başına, akıl başına demiş!”, “Kul
bunalmayınca Hızır erişmez derler!”, “Giden gelmiş olsa, deden gelir
hesabı…” atasözlerinde olduğu gibi…
Ya da atasözüne “Ne demişler?..”
sorusu ile vurgu yapılarak başlanır ve söylenir. “Ne demişler? Senedi batıl olur, batıl olan davanın!..”, “Tekineli boşuna
dememişler!”, gibi atasözlerinde, konuya dikkati yöneltme amaçlı, önden vurgulu
başlama örnekleri mevcuttur…
e) -
Atasözleri; halkın kültür alt yapısını oluşturan İslâm dininin esaslarını
Türkçe’nin bünyesine alıp ardından gündelik hayata aktaran, öğretici ve hayatın
her alanını kuşatıcı bir özelliğe de sahiptir. Örneğin; “Dürüstlük, en büyük kurnazlıktır!” ya da “İnsaf, dinin yarısıdır!”, vb...
f) -
Atasözleri, toplumda, yörede, ülkede - vatanda - yakın ve/veya akraba
coğrafyalarda yaşayan, çeşitliliği oluşturan alt kültürleri (Azeri Türkü, Kürt,
Gürcü, Boşnak, Arnavut, Arab, Acem, Laz, Çingene, Fellah, Abdal, Kareçi, vb..)
ve gayri müslim unsurları (Yahudi, Ermeni, Rum, vb.), yer yer de bilhassa
savaşlarda düşman safında yer alan harbedilen milletleri (Rus, İngiliz,
Fransız, Ermeni, Bulgar, Yunan, Sırp, genel ifade ile gavur, vb.) ve
özelliklerini de, tecrübeye dayalı örneklerle dile ve hafızalara kazandırır.
g) -
Halkımızın zengin Türkçesi ile oluşturduğu atasözleri, aynı zamanda ülkede
yaşayan diğer alt kültürlerin de yaygın olarak kullandığı atasözleri haline
gelmiştir. Az sayıda da olsa bu tesbitin tam tersi işleve sahip örnekler de
mevcuttur.
h) -
Atasözleri; bölgeden bölgeye, yöreden yöreye değişebilen, hatta köyden köye
farklı sürümleri ile yaşatılan, dilimizin altın değerindeki hazinesi ve hayatı
kuşatan dil zenginliğimizdir. Katkısız bala benzeyen bu yönü ile atasözleri her
dönemde, Türkçe gibi son derece zengin bir dilin kullanıldığı geniş coğrafyanın
birbirinden çok farklı yerlerinde, günümüzün internet bağlantısına benzer bir
iletişim ağı örmüş ve örmeye de devam etmektedir.
ı) - Bazı atasözleri, bazen “argo” kullanımı da (amiyane, kaba, çirkin,
sokak ağzı, kahvehane ağzı, bel altı, vb.. tarzları) rahatlıkla barındıran
geniş yelpazeli bir kurgulamaya sahiptir. Zaman zaman bu tür “elek altı”
denilebilecek özellikteki atasözleri kullanılsa da, yaygın kullanımdaki
atasözleri için “seçme, herkesin üzerinde birleştiği, paylaşılabilirlik
çıtasını rahatlıkla aşan, zeka parıltılarını en üst düzeyde taşıyan, vb.
özellikteki” altın zincir benzeri söz kurgularıdır denilebilir.
i) - Yine bazı atasözleri, bugünün anlayışında ve tecrübesinde artık
geçerliliğini yitirmiş, hatta yanlış kurgulanmış, kullanımına gerek kalmayan
örnekleri de muhtevidir. “Dost ayağa,..”,
“Yerinden kalkana yetmiş iki belâ…” vb…
Bu tesbiti doğrular nitelikte alttaki;
“- Atasözleri yalnızca bir açıdan
bakılarak muazzam bir “kültürel zenginlik” olarak değerlenlendirilebilir, bazen
ise en azından bazı seçilmiş atasözleri için “kafa karışıklığı”na yol açan
ifadeler demeti oldukları da söylenebilmektedir. Çünkü değişik zaman
dilimlerinde, farklı koşullarda imbikten süzülerek dile yerleşen atasözleri,
farklı içeriklere sahip olabilmektedir. Öyle ki aynı konuyla ilgili değişik,
hatta zaman zaman birbirleriyle tezat anlamlar taşıyan çelişkili atasözlerine
de rastlanabilmektedir.” (Anonim, 2013a) görüş
de öne sürülmektedir.
j) - Atasözlerinde, benzetmelerden sıkça yararlanılır.
k) Ayrıca atasözleri, ozanların,
şairlerin, yazarların, toplum önderi olarak kabul edilen kişilerin hayatla
içiçe ve doğru oldukları yaygın kabul gören özlü sözlerinin atasözü niteliğine
kavuşmasıyla da Türkçemizin zenginliğine katılmaktadır. “Ağlama nâçar ağlama! Gün gelib keçer ağlama! Felek bağlayan kapını,
Bir gün de açar ağlama!..” ve “Allah'a sığın şahs-i halimin
gazabından! Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir!..”, “Bârika-i hakikat,
müsâdeme-i efkârdan doğar!” atasözlerinde olduğu gibi…
l) - Atasözleri, üretildiği farklı toplum kesimlerinin birikimini ve
kendilerine has niteliklerini yansıtır. Kadınların ürettiği veya tam tersine
erkek baskın atasözlerinin kendilerine özgü mekânları da vardır. Toplumun en
fazla bir araya geldiği cami cemaatinin oluşturduğu kültür öbekleri ya da
kahvehane, çınar altı sohbetleri, esnaf ağırlıklı kültürlerden üretilen
atasözleri, konar-göçer yörük obaları, köy odaları, cemevleri, vb. gibi farklı
toplum kesimlerinin bir araya geldiği ortamlarda oluşan ve yaygınlaşan, farklı
ortamların özellikleri atasözlerine yansıtılır.
Ø Özetle
atasözleri için; biriken tecrübenin ve çoğu kez üst düzey zekânın, zinde
beyinlerin labirentlerinde “bal arısı maharetiyle” söz dağarcığına akıtılan -
yeni nesillere yol gösterici vasfı ağır basan “altın damlaları”dır denilebilir.
m) - Bazı atasözleri ise, kültürümüzün-dinimizin önderlerinin toplum
hafızasında yerleşen sözlerinin-nasihatlerinin zamanla “atasözü” kimliğine
bürünerek dilimize yerleşmiş tuğlalarıdır.
n) - Atasözlerimiz özetle, Türkçemizin en tatlı ve unutulmaz
balı olarak niteleyebileceğimiz, milletimizin ve dilimizin en sağlam ve kalıcı
tuğlaları ve dil bayrağımızdır.
3- Derlenen atasözlerinden hazırlanan güldeste
Yukarıda da belirtildiği üzere; büyük
çoğunluğu yöremizden seçilen ve “… biriken tecrübenin ve çoğu
kez üst düzey zekânın, zinde beyinlerin labirentlerinde “bal arısı maharetiyle”
söz dağarcığına akıtılan altın damlaları” olan, Boratav’ın mükemmel
benzetmesinde de “Dili kullanmadaki ustalık, kafa olgunluğu ve bilgi
dolgunluğuna” (Boratav, 1978:130, 132) dayandığı vurgulanan atasözlerimiz ve
deyimlerimizden seçilerek hazırlanan birer demet okuyucunun ilgisine
sunulmuştur. Not: Derlemeler, yayımından önce de, günümüzün paylaşım
aracı internet üzerinden yıllardır okuyucunun bilgisine sunulmaktadır. Sözgelimi;
(Anonim, 2016; Anonim, 2017) vb. adresler.
4- Atasözleri derlemesi (1977 - 2018)
- A -
- Abdal ata binince
bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır!
(Aksoy, 1995). "Süprüntüyü
yığmışlar, dağ oldum sanmış! Türk ata binmiş, bey oldum sanmış!.." (Acıpayam-Dodurgalı
Fatmana Dağdaş'dan naklen oğlu Said Dağdaş, 1980) atasözünün farklı sürümü...
-Abdala malum
olurmuş! (Artvin-Şavşat-Çavdarlı köyünden 1933’lü Naci Altun’dan 1976’da nakleden
kızı Leyla Meydan’dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara). Kimseye güvenme,
sırrını paylaşma anlamında söylenmiş bir söz. Gelecekte meydana gelecek bir
olayı şimdiden bilmek gibi.
- Abdest alırken,
büzük oynatılır! (Dodurga’lı laf ebesi – söz üstadı rahmetli Hacı
Veli’den (Zeren) nakleden 1929’lu Mehmed Baz’dan naklen Said Dağdaş,
17.11.2010, Denizli). İşi sağlama almak için gerekli tedbirler mutlaka alınır
anlamında kullanılır.
- Acemi
nalbant, gavur eşeğinde öğrenir! (Dodurgalar-Çarşı Mah., Tanıskalardan Mehmed Baz’dan
naklen Said Dağdaş). Bu atasözünün de farklı sürümleri bulunur.
- Acı acıyı, su sancıyı karşılar! (Ankara-Memlük köyünden 1958’li Receb Kıymaz’dan
naklen Said Dağdaş, 03.04.2014, Şabanözü).
- Aç adamın dişi kırılmaz!.. (1973’lü Hacı Kunt’dan (0537.3524329) naklen Said
Dağdaş, 20 Kasım 2014, Kahramanmaraş). Atasözü, “Suçu olmayanın korkusu da olmaz!” anlamında kullanılır.
- Aç ayı, oynamaz! (2003’de vefat eden Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş) (Dağdaş ve
ark., 2006). Çalışanlardan verim alınabilmesi için, öncelikle doyurulmaları
şarttır.
- Aç yatan, dinç kalkar! (Dodurgalı 1949’lu Halil
Ay’dan naklen Said Dağdaş). Gece atıştırmanın zararlı olduğunu vurgulayan bir
atasözü.
- Açı kızıl çengil onar! (Parlak kırmızı, çabuk solar!), (Bice,
1991:170). Hayati Bice tarafından derlenen atasözleri, Anadolu topraklarına
yerleşen Karaçay Türklerinden alınmıştır.

- Ad Ali'nin, nam Veli'nin! (K. Maraş-Türkoğlu-Kumçatı
(Hamuklu) köyünden, 1891'li dedesi Kara Mamo lakaplı Hasan Bilgi'den nakleden
Mehmed Bilgi'den naklen Said Dağdaş, 22.12.2015).
- Ad ver dost ol! Kız ver, hasım ol!
(Dodurgalı
Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 16.2.1986). Akrabalık kurulan aileler
arasında yaşanabilecek olumlu ya da olumsuzlukların kaynağını vurgular.
- Ad verirsen dost olur! Kız
verirsen, düşman olur! (Acıpayam-Köke’li bir hanımdan naklen Said Dağdaş, 16.2.1986).
Akrabalık kurulan aileler arasında yaşanabilecek olumlu ya da olumsuzlukların
kaynağını vurgular.
- Adam bildim eşeği, altına serdim
döşeği (Sabiha
Açar’dan (1926’lı) naklen Dr. Sadeddin Açar, 1956’lı, Urfa-Birecik’li,
14.11.2007)! Beklemediği anda, çiğlik gösteren insan/insanlar için kullanılır. “Adam sandım eşeği, alnıma çarptı daşşağı„ atasözü ile yakın
anlamlı.
- Adam eşeğinden, karı döşeğinden
belli olur (Anonim,
2008). “Aslan yatağından, şahan
oturağından belli olur!” atasözü ile
benzer anlamda (F. Dağdaş).
- Adam sandım eşeği, alnıma çarptı
daşşağı! (Dodurgalı Burunsuz Aynımah’ın İbrahim dayıdan naklen
Said Dağdaş, Denizli-Sarayköy-Beylerbeyi Köyü, Temmuz 1980). Beklemediği anda,
beklemediği kişiden kendisine çiğlik gösteren, olgun davranmayan, toyluk yapan
insan için kullanılır.
- Adamakla mal mı tükenir?.. (67
yaşındaki Fatma Özdemir’den nakleden Sebahat Ünlü’den naklen Said Dağdaş,
Dodurgalar, 2003), (Dağdaş ve ark.,
2006).
- Adamın birine
(Hocaya) sormuşlar! Nerelisin hocam demişler? Daha evlenmedim (Daha bekarım)
demiş! (1962’li, Gülnar’lı İbrahim
Kantar’dan naklen Said Dağdaş, 10.5.2012).
- Adamın iyisi, alışverişte belli
olur! (Konya-Ereğli’li ve 1938’li annesi Nabider Demirtaş’dan nakleden
Şerife Aksoy’dan naklen Said Dağdaş, 7.8.2018).
- Adamın kötüsü karıyı döver!
Karının kötüsü çocuğu kötekler! Amirin kötüsü de, odacıyla-kapıcıyla uğraşır! (Ankara-Güdül-Sorgun
mahallesinden, 1967’li Rahmi Gültekin’den naklen Said Dağdaş, 21.08.2015).
- Adamın yiğitliği, dayısından belli
olur! (Ankara-Bala ilçesi Belçarsak köyünden Orhan Vural'dan naklen Said
Dağdaş, 19.03.2011). Çocuğun gelişiminde ve ırsi olarak taşıdığı vasıflarda,
ananın akrabalarının önemli bir ölçüt olduğunu ima için kullanılır. "Tohum,
tarlada biter!" atasözü ile benzer anlamda...
- Adanalıyık! Allah’ın adamıyık!
Kaldırımda yatar, ceketimizi satarık! Bici yer, şalgam içerik! Uçağa kafa atar,
trene çelme takarık!.. Adana’lı delikanlıların kendilerini delikanlıca
tarifte kullandıkları yaygın ifade demetinden bir parça. Argo kullanımı olan
eklemeleri de vardır (1983 doğumlu Şahin Çabuk’dan (0532.3345859) nakleden Said
Dağdaş, Adana, 10.4.2012).
- Âdemoğlu hîlebâzdır, kimse bilmez
fendini! Her kime rağbet edersen, sakın andan kendini (Aksakal, 1998:175)!..
- Adım çıkmış dokuza, inmez
sekize!.. (Aksekili M. Ali Şener'den
naklen Said Dağdaş, 11.9.2010).
- Adımlarına hile kat! (Artvin-Şavşat-Çavdarlı
köyünden 1933’lü Naci Altun’dan 1976’da nakleden kızı Leyla Meydan’dan naklen
Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara). “Çabuk yürü!” anlamında bir deyim.
- Adın ne? Mülâyim... Sert olsan ne
yazar?.. (Hacı Mehmet Baz’dan naklen Said Dağdaş), (Dağdaş ve ark., 2006). Önündeki işi becerme yeteneği zayıf
olanı tarif için kullanılır.
- Adın ne? Yumuşak... Sert olsa ne
yazar? (Dodurgalı Hacı Mehmet Baz’dan
naklen Said Dağdaş): Tehdit edene karşı ya da elindeki işi becerme yeteneği
zayıf olanı tarif için kullanılır.
- Adını deliye,
kıçını çalıya verir!.. (Osmaniye’li Mukan Yazar’dan naklen Said Dağdaş, 12 Mayıs 2016, Ankara).
Bahanelere sığınıp, insanları istismar ederek çalışanları tarifte kullanılır.
- Ağa
biçimi! Köpek tertibi! Aç gezseler bile, kafalarında ağalık zihniyetinin
izini taşırlar anlamında kullanılır. “Ağa
biçimi, köpek tertibi derler (Dodurga’da)!” (İbrahim Emik’den naklen Said Dağdaş, 10.3.2017,
Denizli).
- Ağa diyeyim sana, yağın bulaşsın
bana (ama)! Yardımlaşma
karşılıklıdır anlamında kullanılabilir (Mersin-Aydıncık'lı, 1987'li Zeynep
İlknur Yılmaz'dan naklen Said Dağdaş, 13.08.2015).
- Ağaca çıkan keçinin, ağaca çıkan
oğlağı olur! Nesilden nesile ırsi özellikler geçer. Bu nedenle seçerken ırsi
niteliklere de dikkat et anlamında kullanılır (Mersin-Gülnar'lı, 1976'lı
Hidayet Karabıyık'dan naklen Said Dağdaş, 13.08.2015). “Çama çıkan davarın, çama çıkan oğlağı olur!” (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Dodurga,
21.2.1987) atasözü ile benzer anlamda.
- Ağaca da çıksa papucu yerde
kalmaz! (K. Maraş-Göksun’lu, 1951'li Zafer Aydın'dan naklen Said Dağdaş,
26.12.2006). Tarif edilen kişinin hem kurnaz, hem de tedbirli olduğunu ima eder.
- Ağaca dayanma bükülür! Suya
güvenme dökülür! (Malatya-Pütürge-Karagün’lü
1941’li Süleyman Murat’dan naklen Said Dağdaş, 2.9.2016). Herkese
güvenilmez anlamında.
- Ağacın iyisi meşe! Avradın iyisi
Ayşe!.. (Samsunlu 1320’li Netice
Asan’dan nakleden 1946’lı Ünal Asan’dan naklen Said Dağdaş, Tarsus - Mersin,
5.4.2012).
- Agac bar verende basini asagi
eyer! Azerbaycan Türkçesinde
kullanılan (Bakü’lü Ebilov Ümid Maksudoğlu’ndan nakleden Burdur’lu Hüseyin
Yılmaz'dan naklen Denizli’li Said Dağdaş, 2 Ekim 2012) bir atasözü.
- Ağaç, dalıyla gürler! Bir insanın üstüne hastalıkta-sağlıkta yük binerse
çöker. Ama yükü paylaşılırsa üzerine düşen yük hafifler (1332’li dedesinden
nakleden Tarsus’lu, 1949’lu Bayram Abbas Kaygusuz’dan naklen Said Dağdaş,
Mersin, 4.4.2012).
- Ağaç düşer de yakınına yaslanır! “Bir Trabzon sözü, 'ağaç düşer de yakınına yaslanır' der.'” (Neye niyet, kime hizmet? İbrahim Tenekeci, Yeni
Şafak, 5.2.2014:14).
- Agil artdiqca soz azalar! "Akıllı
adam az konuşur!" anlamında, Azerbaycan Türkçesinde kullanılan
(Bakü’lü Ebilov Ümid Maksudoğlu’ndan nakleden Burdur’lu Hüseyin Yılmaz'dan
naklen Denizli’li Said Dağdaş, 2 Ekim 2012) bir atasözü.
- Ağalık
vermekle, yiğitlik vurmakla! Veren el
ve attığını vuran yiğit övülmektedir (1929’lu
M. Baz’dan naklen Said Dağdaş, 9.1.2006).
- Ağanın kahvesi, Türk’ün
tarhanası!.. (1341’li F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1979).
Ağaların-zenginlerin misafir ağırlaması varlıklarını yansıtır. Ancak fakir halk
da misafirini elinden geldiğince - en güzel şekilde ağırlar anlamında.
- Ağır harman, geç kalkar!.. Sayın Cumhurbaşkanı bir ilde konuşuyor... Referandumda
"Evet" için konuşuyor. CHP için "Mitingleri ne zaman başlar
acaba?" Ağır harman geç kalkar! Bunlar uyandığında herhalde yolu yarı
etmiş olacak olacak Ak Partisi..." (Hüseyin Gülerce'den naklen Said Dağdaş, 5.3.2017;
11:17, Beyaz TV, Ortak Akıl). Girişiminde geç kalmanın, başarıyı olumsuz
etkilediğini vurgulayan bir atasözü.
- Ağır ol, batmanın ağır kalsın (Sabiha Açar’dan (1926’lı) naklen Dr. Sadeddin Açar,
1956’lı, Urfa-Birecik’li, 14.11.2007).
- Ağır ol, Molla desinler! (1929’lu M. Baz’dan naklen Said Dağdaş).
- Ağır otur ki batman gelesin! (Artvin-Şavşat-Çiftlik
köyünden 1322’li Fadime Altun’dan 1976’da nakleden torunu Leyla Meydan’dan
naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara) Ağırbaşlı ol ki, kıymetin olsun anlamında.
- Ağır taşı ne yel alır, ne sel
alır!.. (Konya-Seydişehir-Gökçehüyük’lü
Ayşe Tüfekçi’den naklen Said Dağdaş, 18.12.2013, Seydişehir). Kendini bilen,
olgun davranan, ciddiyetini bozmayan insanların, kendilerini yıpratacak iş ve
eylemlerden etkilenmeyeceklerini anlatır.
- Ağırlık altın kala / ola, hafiflik
başa bela! (Sabiha Açar’dan naklen
Dr. Sadeddin Açar, 1956’lı, Urfa-Birecik’li, 14.11.2007).
-
Ağlama nâçar ağlama! Gün gelib keçer ağlama! Felek bağlayan kapını, Bir gün de
açar ağlama!.. (Bakü'lü, 1969'lu
Ruşen Abbasoğlu'ndan naklen Said Dağdaş, 19 Eylül 2013, Erzurum).
-
(Kızım!) Aydır geçer ağlama! Gündür geçer ağlama! Bu kapıyı kitleyen, birgün
açar ağlama!. (Bayburt’lu 1940’lı
Fatma Ataner’den nakleden Sevim Ataner’den naklen Said Dağdaş, 22 Nisan 2016,
Ankara).
- Ağlayak da gözden
mi olak? (http://tr.wikiquote.org/wiki/T%C3%BCrk_atas%C3%B6zleri/A) "Çok ağlayıp gözden mi olayım? Çok yanayım
ciğerden mi olayım?.." (Ankara-Ayaş’lı Yücel Özder’den
naklen Said Dağdaş, 8.11.2012, Tokat) atasözü ile benzer anlamda... Üzülmek de
bir yere kadar! Kişi kendi sağlığına zarar vermemeli...
- Ağlayanın malı, gülene yaramaz! (Mehmed
Baz'dan naklen S. Dağdaş, 6.2.2013,
Denizli).
- Ağzına sahip olamayan, başka
yerine de (…na) sahip olamaz! (1963’lü, Çankırı-Orta-Kalfat’lı Ömer Açıksöz’den
naklen Said Dağdaş, Ankara). Az konuşmayı, dile sahip olmayı, yersiz
konuşmamayı öğütleyen argo muhtevalı bir atasözü (Dağdaş ve ark., 2006).
- Ağzınla üfledin! Elinle
bağladın!.. (Elaziz-Palu’lu Muhammed
Salih Çetiner’den naklen Said Dağdaş, 24 Mayıs 2017). Bu sözün, Şerh’ul
Muğnî’de geçtiği ifade edilmiştir. “Kendi düşen ağlamaz, iki gözden olur!” atasözü ile benzer anlamda. “Kendi
düşen ağlamaz, iki gözden olur!” atasözü ile benzer anlamda. “Yedâke evketa! Vefuke nefeha!”.
- Ağustos'ta ekilen darıdan,
gündönümünden sonra çıkan darıdan, kocasından sonra kalkan karıdan hayır
gelmez! (Ekici, 1988:322’den naklen
Said Dağdaş, 16.12.2012). (Ekici, 1988:
Çal Folkloru ve Halk Edebiyatı. Merkez Efendi Sempozyumu, 27-28-29 Temmuz 1988,
Denizli Belediyesi Kültür Yayınları, 2010, Denizli, 335 s.).
- Ağustos'tan sonra ekilen darıdan,
oğul vermeyen arıdan, sabah erkeğinden sonra kalkan karıdan hayır gelmez! (1964'lü Ankaralı Fatoş Hanımdan nakleden Özlem
Dostbil'den naklen Said Dağdaş, 30.10.2012).
-
Ahırda eşenirse (eşinirse) at, evde yüzüne gülerse avrat, sözünü dinlerse
evlat!.. Düğüne ne lüzum var? Gir gül, çık gül! “Bir evde gülügen kadın, anırgan eşek, bağırgan öküz şartımış (şart
imiş)!” atasözü ile benzer anlamda
(Niksar-Budaklı (Huru) köyünden Rasim Tosun’dan nakleden Niksar-Serenli (Avara)
köyünden Yusuf Yılmaz’ın “Niksar Folkloru” adlı lisans tezinden (Yılmaz, 1993: 26)
(Niksar Dün Bugün Yarın: 57-58'den naklen) naklen Said Dağdaş, 26 Ağustos 2013,
Ankara).
-
Ahırda eşinmezse at, yüzüne gülmezse avrat, sözünü dinlemezse evlat!.. Ölüme ne
lüzum var? Gir ağla, çık ağla! “Bir evde
gülügen kadın, anırgan eşek, bağırgan öküz şartımış (şart imiş)!” (Dodurgalı Cemal Dağdaş’dan nakleden eşi F.
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 11.1982) atasözünün tam tersi anlamında
(Niksar-Budaklı (Huru) köyünden Rasim Tosun’dan nakleden Niksar-Serenli (Avara)
köyünden Yusuf Yılmaz’ın “Niksar Folkloru” adlı lisans tezinden (Yılmaz, 1993:26)
(Niksar Dün Bugün Yarın: 57-58'den naklen) naklen Said Dağdaş, 26 Ağustos 2013,
Ankara).
- Ahmed yer oyuna gider! Mehmed yer
koyuna gider! (K. Maraş-Türkoğlu-Kumçatı (Hamuklu) köyünden, Tunus'da kolağası olarak
görev yapan Ahmed Dölçek’in kızı Zöhre Dölçek’den (Tunuslunun kızı) nakleden
torunu Orman Mühendisi Mehmed Bilgi'den naklen Said Dağdaş, 30.11.2017).
Ailesini geçindirmek için kendi işine sahip çıkmayı, savurgan olmamayı, har
vurup harman savurmamayı, dengeli yaşamayı, işini bilmeyi, tedbirli olmayı
öğütleyen bir atasözüdür. Hayatını sorumsuzca yaşayanları tarif için de
kullanılır. “Oğlan oyuna gitti, kız koyuna gitti!” (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 2.3.2003) atasözü ile kurgusu benzer olan bir atasözüdür.
- Akarı, kokarını geçer derler! “Konyalıca;
akarı kokarını geçer derler!”. Konya-Bozkır'lı 1978'li Levent Özel'den naklen Said
Dağdaş, 7.5.2013, Konya-Kızılören.
- Akacak
kan, damarda durmaz! (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). Kaderde yazılan
gerçekleşir, engel olmak mümkün değildir anlamında.
- Akıl akıldan, don yağı
pekmezden (olur)!.. (Çankırı-Ilgaz'lı,
1952 doğumlu İsmail Demirci'den naklen Said Dağdaş, 17.3.2011). Nasıl ki
pekmeze katılan don yağı pekmeze lezzet verir, akıl da akıldan yararlanır.
Doğru karar vermede, istişarenin önemi öne çıkarılmaktadır.
- Akıl mı üstün, para mı üstün?! (M. Baz’dan naklen Said Dağdaş, 10.4.1994).
- Agil yasda deyil basdadir! "Akıl yaşta değil, baştadır!" atasözünün Azerbaycan Türkçesindeki sürümü
(Bakü’lü Ebilov Ümid Maksudoğlu’ndan nakleden Burdur’lu Hüseyin Yılmaz'dan
naklen Denizli’li Said Dağdaş, 2 Ekim 2012).
- Akıl, yiğidin sermayesidir! (Nureddin Aydın’dan naklen Yaşar
Gülsoy, 4.6.2007).
- Akılları harman etmişler de,
herkes kendi aklını almış! (Yadigar
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 21.2.1987).
- Akıllı deliye söyletirmiş! (M. Baz’dan naklen Said Dağdaş), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Akıllı düşünene kadar, deli kızını
everir! (Kayseri-İncesu’lu 1961’li
Muammer Sandıkçı’dan nakleden Said Dağdaş, Kapuzbaşı Şelalesi, Yahyalı,
4.7.2013).
- Akıllı düşünene kadar, deli
köprüğü geçermiş! (Artvin-Şavşat-Çavdarlı köyünden 1933’lü Naci Altun’dan 1976’da nakleden
kızı Leyla Meydan’dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara). İnce eleyip sık
dokuyayım derken fırsat geçer anlamında.
- Akıllı saygı sayıncaya kadar, deli
oğlunu evlendirmiş!.. (Yozgat-Çayıralan-Konuklar kasabasından,
1953’lü Davut Doğan’dan naklen Said Dağdaş, 16.6.2014, Ankara). Not: “Saygı saymak”, “ince eleyip sık
dokumak” anlamında kullanılmıştır.
- Akılsız başın cezasını, sivil
(sefil) taban çeker! (Yozgat-Çayıralan-Konuklar kasabasından, 1953’lü Davut Doğan’dan naklen
Said Dağdaş, 20.11.2013). Not:
“Sefil” kelimesi, yöre şivesinde “sivil” şeklinde galat kullanıma uğramıştır.
- Akılsız baştan ne çeker sefil
ayaklar! (Artvin-Şavşat-Çavdarlı
köyünden 1933’lü Naci Altun’dan 1976’da nakleden kızı Leyla Meydan’dan naklen
Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara). Çoğu kez yeterince planlanmadan yapılan işlerin
doğurduğu sorunlar seni bulur, yine kendin zarar görürsün anlamında.
- Akılsız dosttan akıllı düşman
iyidir (yeğdir)! Ahmak
dostun vereceği zararı, akıllı düşman veremez sözü ile yaklaşık aynı anlamda (Dağdaş ve ark., 2006).
- Akılsız kafanın, ayak çeker
zahmetini… (Çankırı-Ilgaz-Aşağıdere
köyünden 1930'lu İlyas İyigüngör'den nakleden oğlu 1965’li Harun İyigüngör'den
naklen Said Dağdaş, 3.11.2011).
- Akılsız kafanın yüzünden sefil
taban ne çeker? (Delice’li birinden S. Dağdaş, 1994).
- Akılsız köpeği, yayla yolu
kocatır! Tedbirli ve dikkatli olmayı,
yenilikçiliği, hayatı kolaylaştırıcı çözümler üretmeyi öğütleyen bir atasözü.
(Kızılcahamam-Olucak Köyünden, babası 1336’lı Hidayet Dursun’dan nakleden
1956’lı Vahdet Dursun’dan naklen Said Dağdaş, Olucak Yaylası, 21 Haziran 2012).
- Aklı
olmasın! Zengin olsun! (Dodurgalı 1334’lü Hacı Ömer Mengi’den naklen Said Dağdaş, 18.07.2003)…
- Akraba idik, akrep
olduk biz bize,
Sırrımız çıktı ağyara, bakmaz olduk yüz yüze!
Görmedim akrabanın sadıkane gittiğini,
Akrep etmez, akrabanın akrabaya ettiğini… (Dodurga’lı
söz üstadı rahmetli Hacı Veli’den (Zeren) nakleden orman muhafaza memuru
emeklisi Dodurga’lı 1932’li Hasan Koç’dan naklen Said Dağdaş, 27.10.2012,
Denizli). Bu veciz ifadede, "akraba ilişkilerinde yaşanan menfilikler ve
sonuçları" öne çıkarılmıştır.
- Akşam ahıra, sabah çayıra!.. Berduşu, tembel olanı tarif
için kullanılır (Mersin-Aydıncık-Durağan köyünden 1992'li Ayşe Oynar'dan naklen
Said Dağdaş, 13.08.2015).
- Akşam kavurur, sabah savurur! Berduş, tembel olanı tarif
için kullanılır (Mersin-Aydıncık'lı, 1986'lı Tenzile Serin'den naklen Said
Dağdaş, 13.08.2015).
- Akşamdan
sonra gelene ya lepe, ya sopa! Misafirin, ev sahibine geleceğini önceden
bildirmesinin daha uygun olacağını açıklamak için kullanılır (Tarsus’lu,
1958’li Ziraat Mühendisi Mustafa Güncan’dan naklen Said Dağdaş, 11.10.2012,
Kırşehir-Boztepe-Malya). Lepe: Bulgur çorbası. Çabucak hazırlanabilen
basit yemek.
- Akşamın
hayrından, sabahın şerri…
(Dodurgalar Kasabasından, Pilavcılardan Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş,
1980), (Dağdaş ve ark., 2006).
Akşam karanlığı çökünce yapılan işte hata olabileceğini, çalışan/lar için de
riskli olabileceğini hatırlatan bir atasözü. İşe sabah başlamayı öğütler.
- Akşamın işine gündüz gülermiş... (Dodurgalı Pilavcılardan F. Dağdaş'dan
naklen Said Dağdaş). Akşam karanlığında sağlıklı iş yapılmaz anlamında.
-Al
kapıda sat kapıda, paran yoksa yat kapıda… (Artvin-Şavşat-Çavdarlı köyünden 1968’li Mustafa Faruk Altun’dan
nakleden ablası Leyla Meydan’dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara). Yakın
mesafede işini halledebiliyorsan uzaklarda çözüm arama anlamında kullanılan bir
atasözü.
- Alacağını alamayan, vereceğini
veremez! (Fatmana Dağdaş'dan naklen
Said Dağdaş). Hesabını bilemeyen, çözüm üretemez (Dağdaş ve ark., 2006).
- Alçak eşeğe binmesi kolay olur! (Ankara-Kalecik’li,
Ziraat Mühendisi Ünal Şahin’den naklen).
- Aldım kızınızı, görmeyeyim
yüzünüzü! Amacına ulaşınca
köprüleri atma yoluna giren, irtibatı kesmeye yeltenenleri tarifte kullanılır.
(1955'li H. Dağdaş'dan naklen S. Dağdaş, 6.3.2012).
- Alemin hanında, hamamında gözümüz
yok! Harmanları bol olsun, billahi sözümüz yok! Bizim, Hak’tan yüce değişik
özümüz yok! Bizim ayağımızda çarık, elin ayağında galoş! Yeterki gönüller hoş
olsun gakkoş!.. (Elaziz’li Orm.
Müh. Mustafa Kınacı’dan naklen Said Dağdaş, 2010 Ramazan ayı, Ankara).
- Alet işler el övünür, talih işler
kul övünür! “Dilimizde
“alet işler el övünür, talih işler kul övünür“ diye bir söz var. Bu sözün alet
bahsinde tuttuğu yer günümüzde alabildiğine genişliyor.” (Mustafa Kutlu, 3.5.2006,
Yeni Şafak: 15'den naklen Said Dağdaş).
- Alıcı, yericiye bakmaz! Verici,
yericiye bakmaz! (Fatmana Dağdaş’dan naklen S. Dağdaş, Haziran 1985). Oğluna kız arayan
kadınlar arasında yapılan değerlendirme atasözü. “Komşu kızı, hatasıyla kabul olur!” atasözü ile yakın anlamda.
- Alışkanlık, gavurluktan zordur! (Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş, 3.11.2005), (Dağdaş ve ark., 2006). Alışkanlıktan kurtulmak,
gavurluktan kurtulup İslam’a dönmekten zordur.
- Alışkın olmayan g.tte, don durmaz! (1974’lü Fahri ÖZDEMİR’den
nakleden 1979’lu, Bartın-Ulus’lu Celil Yaman’dan naklen Said Dağdaş,
7.12.2006). Yöremizde
kullanılan “Alışmadık g.tte don durmaz!” atasözü ile aynı anlamdadır.
- Alışmadık g.tte don durmaz! (Dağdaş ve ark., 2006),
(Pilavcılardan F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Dodurgalar).
- Alışmış, kudurmuştan beterdir! (Dağdaş ve ark., 2006), (1929’lu Mehmed Baz’dan
naklen Said Dağdaş, 3.11.2005; TV 360, Seksenler, 26.11.2017, 12:40).
- Ali Fakı’yı
arayıp lafı üstüne taratma! (Mersin-Erdemli’li,
1929’lu Mustafa Koç’dan nakleden 1976’lı oğlu Mahmud Koç’dan naklen Said
Dağdaş, 7.5.2012).
- Alim ile eyle ülfet, alırsın
mertebe! Cahil ile etme sohbet, dönersin merkebe!.. (Et alim
ile ülfet, bulursun mertebe! Etme cahil ile sohbet, dönersin merkebe!..)
(Yukarı Dodurgalı Ziya Huz'dan nakleden Selman Huz'dan naklen Said Dağdaş, 10
Ocak 2011).
- Alim ile sohbet etmek lal-ü mercan,
incidir; Cahil ile sohbet etmek günde bin can incitir!.. (Et alim ile ülfet, bulursun mertebe! Etme
cahil ile sohbet, dönersin merkebe!..) sözü ile de benzer
anlamdadır. ("La edri"
olarak belirtilen bu güzel söz, Emine Dağdaş'dan nakledilmiştir. Said Dağdaş,
2012).
- Alim olmaq asandir, insan olmaq
cetin! Olgunlaşmak son derece zordur
anlamında (Bakü’lü Ebilov Ümid Maksudoğlu’ndan nakleden Burdur’lu Hüseyin
Yılmaz'dan naklen Denizlili Said Dağdaş, 2 Ekim 2012).
- Alim unutur, kalem unutmaz! (Acıpayam-Yazır’lı Fehmi Dindar Hoca’dan nakleden
Dodurgalı Ganime Ay’dan naklen Said Dağdaş, 27 Ağustos 2012, Denizli).
- Alimin çocuğu
yarı alim doğarmış! (1341’li
Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 1994). İlme verilen önemi vurgulayan bir
atasözü.
- Allah bes! Baki heves!... “… Güzel bir kelamı kibar; ‘Allah bes baki heves’, yani
Allah yeter, geri kalan hevadır...” (Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ın konuşmasından naklen Said Dağdaş, Yeni Şafak: 1, 18.12.2013). http://www.haberayna.com/basbakan-erdogan-allah-bes-baki-heves_29008.html
- Allah kılıcı
keskin, nüfuzu geçkin etsin! (1341’li Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 1994). İlme
verilen önemi vurgulayan bir atasözü.
- Allah korusun ki, körün gözü
açılmasın! (Balkan
Türkiyesinden, Bulgaristan’da Kocadağlar (Rodoplar) Bölgesinde Üstcuma’ya bağlı
Karasu köyünden 1932’li Arif Hatip’den nakleden oğlu Cemal Hatip’den naklen Said Dağdaş, 13 Temmuz 2014, İstanbul). “Şeytan
körün gözünde, topalın dizinde olur!” (F. Dağdaş’dan naklen
Said Dağdaş, Aralık 1980) atasözü ile
benzer anlamda.
- Allah namazdan, oruçtan, kumardan,
içkiden sorsun ama kul hakkından çok korkuyorum... Kul hakkını ödemenin zorluğunu hatırlatan bir veciz cümle
(1918’li, Kalecik’li Şakir Arslan’dan nakleden 1971’li torunu İ. Arslan’dan
naklen S. Dağdaş, 5.1.2012).
- Allah şirk, devlet şerik kabul
etmez! (Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın beyanatından naklen S. Dağdaş,
9.1.2014). “Bozdağ, “Allah şirk, devlet şerik kabul etmez!
Herkesin bunu böyle bilmesi lazım.” dedi.”
- Allah üçte verdiğini, beşte almaz!
(Fatmana Dağdaş'dan naklen Said
Dağdaş, 21.2.1987). Allah’ın rahmeti geniştir anlamında.
- Allah var! Gam yok! (Ömer Lütfi Mete'den nakleden TRT 1 sabah programından
naklen Said Dağdaş, 15.11.2012, 08:17; “Rahat
ol Ali Usta, rahat ol!, Allah var. Gam yok!” Halil İbrahim Sofrası adlı
diziden, Türkmeneli TV, 13.1.2013). Allah inancının insan için en büyük dayanak
olduğunu,.. belirten bir atasözü. "Allah olsun, kimse olmasın." (Xudé
hebe,kes tunebe.) http://tr.wikiquote.org/wiki/K%C3%BCrt_atas%C3%B6zleri#.C4.B0
(9.12.2012). Kürtçe'de de
kullanılan atasözü ile yakın anlamda... “Allah'ımız
var ne gamımız var, o günden bu yana dilimdeki zikirdir.” (http://yenisafak.com.tr/yazarlar/FatmaKBarbarosoglu/bir-gun-herkes-basini-ortecek/40388)
- Allah'a sığın
şahs-i halimin gazabından! Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir!.. Ziya Paşa’nın Terkib-i Bend şiirinden aktarılan
Türkçe’nin zirve sözlerinden biridir (Said Dağdaş). http://www.antoloji.com/terkib-i-bend-siiri/
- Allah’ın verdiği canı, sadece
Allah alır! "Rahmetli Özal, “Allah’ın verdiği canı, sadece Allah alır! " demişti. Biz de “Allah’ın verdiği canı, sadece Allah alır!”
diyerek yola çıktık (Başbakan Recep Tayyip Erdoğan (Ak Parti 4.
Olağan Kongresi, Arena, 30.9.2012, 12:17)'den naklen S. Dağdaş, Ankara.)…
- Allahü Teala bir kınadığına, bir
dilediğine verir! (Fatmana Dağdaş'dan
naklen Said Dağdaş, Temmuz (Ramazan) 1982). Kınamayı yeren bir atasözü.
- Allahümme ferden, sen sakla
Allah’ım topalla körden! (F.
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Aralık-1980). Bazı aza noksanlıklarında Allah’ın
takdirinin yerindeliği vurgulanmıştır. Bu atasözünde de benzer bir yaklaşım
görülmektedir. “Sakın kelden,
körden! Topal geliyor sarp yoldan!” (Yozgat-Çayıralan-Konuklar’lı, 1953’lü
Davut Doğan’dan naklen Said Dağdaş, 20.11.2013) atasözü ile benzer anlamda.
- Alma mazlumun ahını! Çıkar aheste
aheste... (Dağdaş ve ark., 2006).
- Alma mazlumun ahını!
(Erinden-gecinden) ya oğlundan ya kızından (bulursun)!.. (Çankırı-Eldivan-Çaparkayı köyünden 1933’lü Emrullah
Kolukısa'dan naklen Said Dağdaş, 14.2.2013).
- Alma yetimin ahını! Çıkar aheste
aheste... (Çankırı-Ilgaz'lı İsmail Demirci'den naklen Said Dağdaş,
17.3.2011).
- Altı ay, tavşan
derisi bile dayanır! "En dayanıksız deri tavşan
derisi olmasına rağmen o bile altı ay dayanır. Hemen pes etme! Zorluğa tahammül
et, katlan, dirençli ol!" anlamında bir atasözü (Dodurgalı Ramazan Emik'den naklen
Said Dağdaş, Denizli, 8.2.2013). “Bir gece, tavşan
derisi bile katlanır!” (Köyceğiz-Karaçam köyü-Kırık Mahalleden, 1968'li
Nuray Kaplan'dan naklen Said Dağdaş, 29 Ağustos 2012) atasözü ile benzer
anlamda kullanılan bir atasözü.
- Altın, yere düşmekle pul olmaz! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1984).
- Altın tasın, kan
kusana faydası olmaz! (1990'da vefat
eden Latife Sezen'den nakleden Ankara-Ayaş’lı Yücel Özder’den naklen Said
Dağdaş, Temmuz 2013, Ankara). Herhangi bir dertte-hastalıkta umut kalmamış ise
kullanılır. Ya da derdi olana, sunulan güzel imkânların bir anlamı yoktur
anlamında. "Altın leğenin, kan kusana ne faydası var?" atasözü
ile benzer anlamda...
- Altına küçük demişler imiş! Fiyatı
büyük demiş! (F. Dağdaş’dan naklen
Said Dağdaş, Eylül 1983), (Dağdaş ve
ark., 2006).
- Altından yel geçen mala, malım var
dememeliymiş! (F. Dağdaş’dan naklen
Said Dağdaş). Hayvan ve araba
gibi mal varlığından ziyade toprak sahibi olmayı öğütleyen bir atasözüdür.
- Altınını boz! Keyfini bozma! (1932’de rahmetli olan
Kastamonu’lu Ali Gülsoy’dan nakleden Yaşar Gülsoy’dan naklen Said Dağdaş,
4.6.2007)!
- Aman adam eteginden tutsa, kesta
kaç! (Kötü huylu adam eteğinden tutsa,eteğini kes
de kaç!), (Bice, 1991:170).
- Amannı eki bitli tonu birini kesi,
birini de sanga kiydirir (Kötünün iki bitli elbisesi
var! Birini kendi giyer, diğerini de sana giydirir!), (Bice,
1991: 170).
- Amirin eşekse binme! Tut,
çilbirinden çek! Akıllı bir yol izle. İdare etmeyi öğren! anlamında (M. Baz'dan naklen
Said Dağdaş, 1929’lu, 9.1.2006), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Amirin kötüsü odacıyla-çaycıyla
uğraşır! Adamın kötüsü de karıyla (karısıynan) uğraşır! (Ankara-Güdül-Sorgun
mahallesinden, 1967’li Rahmi Gültekin’den naklen Said Dağdaş, 12.05.2015).
- Ana gezer, kız gezer, ala dana ev
bozar! (Ekici, 1988: 322’den naklen
Said Dağdaş, 16.12.2012). İnsanlar kendi sorumluluğunu yerine getirmez ve başka
işlerle uğraşırlarsa, kargaşaya neden olunur.
- Ana kölü balada, bala kölü tavda
taşta! (Ana gönlü balada, bala gönlü dağda taşta!), (Bice,
1991: 170).
- Anaç tavuğun bastığı cücük,
ölmezmiş! (Kırıkkale-Delice’li
birinden naklen Said Dağdaş,
31.10.2011). Özellikle ana merhametini vurgulayan bir atasözü...
- Anam babam kesem!.. Elimi soksam
soksam yesem! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). Çalışmadan, ailenin hazırını
harcamaya devam edenleri tarif eden bir atasözü (Dağdaş ve ark., 2006).
- Anamı yoldan çıkaran kadı, davaya
kimden gideyim? (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş), (Dağdaş ve ark., 2006). “Davacın kadı olursa yardımcın Allah olsun!” atasözü ile benzer anlamda. Karar verme hakkını elde
tutan/lar, hem sana düşman ve hem de en yakınından destekleri de varsa hak
aramak ve hakkını almanın son derece müşkil olduğunu ifade eden bir atasözü.
Ziya Paşa’nın “Kadı ola davacı, mübaşir
dahi şahid! Ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet!?” vecizesi ile benzer
anlamda…
- Anamın adı! Ağzımın tadı
(kızım)!.. (Ankara-Ayaş’lı
Yücel Özder’den naklen Said Dağdaş, 8.4.2013, Ankara). Anamın adı! Ağzımın tadı kızım!.. Kızı olmayan adam, özürlü adamdır!
bana göre…
- Anası neyse, danası odur! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). Muhakkak
benzer tarafı olur, babası yapıyorsa oğlu da – kızı da yapar anlamında. Olumlu
– olumsuz vasıfların ırsiyetle aktarımını hatırlatan anlamda bir atasözüdür.
- Anasına bak kızını al! Dokumasına bak bezini al! “Anasına bak kızını al, kıyısına bak bezini al! (Fatmana Dağdaş'dan naklen
Said Dağdaş) atasözünün farklı sürümü (Tunceli-Ovacık’lı,
1957’li, Kızılcahamam, Tunceli ve Çankırı’da görev yapan Aşık Ormani lakaplı
orman muhafaza memuru Mehmed Gül’den naklen Said Dağdaş, 03.04.2014, Şabanözü).
- Anasına bak kızını al! Kenarına
bak, bezini… (1926’lı Sabiha Açar’dan
naklen Dr. Sadeddin Açar, 1956’lı, Urfa-Birecik’li, 15.11.2007)!.
- Anasına bak kızını al! Kenarına
bak, bezini al! Nitelikli ve sağlıklı seçim ve değerlendirme yapmak için uygun yöntemleri
kullanmak gerekir anlamında (Mersin-Gülnar'lı, 1976'lı Hidayet Karabıyık'dan
naklen Said Dağdaş, 13.08.2015).
- Anasına bak kızını al! Kıyısına
bak bezini al! “Anasına bak kızını al,
kıyısına bak bezini al demiş adam. Boşuna dememiştir…” (F. Dağdaş'dan naklen Said
Dağdaş), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Anasız gezmez bebek! Maraşlı’da
olmaz göbek!.. (1973’lü Hacı Kunt’dan
(0537.3524329) naklen Said Dağdaş, 20 Kasım 2014, Kahramanmaraş).
- Anaya asu gelen onmaz!.. (Niksar-Serenli (Avara) köyünden Yusuf Yılmaz’ın “Niksar Folkloru” adlı
lisans tezinden (Yılmaz, 1993:25) naklen Said Dağdaş, 26 Ağustos 2013, Ankara).
Ana-babaya saygı ve hürmetin önceliği ve önemini hatırlatan bir atasözü.
- Anlatırsan
unuturum, gösterirsen hatırlarım, işin içinde olursam yaparım! (Avusturyalı orman mühendisi
bir profesörden nakleden Uğur Tüfekçioğlu’ndan naklen Said Dağdaş, 2001,
Artvin-Hatila Vadisi, Yozgat, 30.04.2014).
- April’in beşinde, öküzü ayırır
eşinden, dereler dolar leşinden! (1951’li, Borçka-Camili’li Mevlüt
Özaydından’dan ve 1963’lü Hüseyin Paker’den naklen S. Dağdaş, 23.5.2010).
Nisan’ın ilk yarısında beklenen soğuk hava dalgasının verebileceği zararın
şiddeti, tecrübeye dayalı olarak farklı yörelerin benzer atasözlerine
yansıtılmıştır. “Sakın Aprıl’ın beşinden! Öküzü ayırır eşinden!” (Ankara-Şereflikoçhisar-Kurutlutepe köyünden
1965’li Doğan Güçlü’den naklen Said Dağdaş, 8.4.2013) atasözü ile benzer
anlamda.
- Aptal ata binince bey oldum sanır!
Kendini
beğenmişleri tanımlamada kullanılır. “…
Yeter ki kimse demokrasiyi halk iradesinin dışında aramasın. Kendini beğenene
“Aptal ata binince bey oldum sanır.” derler.” (Resul Tosun’dan naklen, M.
Gazete, 11 Mayıs 1999:11) Said Dağdaş).
- Aptala malum olur! (Denizli-Eskere Orman İşletme Müdürlüğü bahçesinde,
Eskerelilerle sohbet sırasında nakledilmiştir. Said Dağdaş, 30 Ağustos 2012,
Denizli-Eskere). Bir gün önce aptalın düşündüğü, bir gün sonra başına gelir!
atasözü ile benzer anlamda.
- Aptala tevazu gösterme (yapma)!
Gerçek zanneder (Celil
Yaman, 1979’lu, Bartın-Ulus’lu, 17.03.2008)! “Tevazuyu ölçülü tut!” anlamında.
- Ar namus, kahke bezi! (K. Maraş-Türkoğlu-Kumçatı
(Hamuklu) köyünden, 1891'li Mehmed Bilgi'den (Kara Mamo) nakleden torunu Orman
Mühendisi Mehmed Bilgi'den naklen Said Dağdaş, 30.11.2017). Utanmaz-arlanmaz,
hiç hayası kalmamış kişileri tanımlarken kullanılır! *Kahke bezi:
Gaziantep’de; baş üstünde, kenarları yükseltilmiş tahta üzerinde sürekli kahke
taşırken yağlanıp kirlenen ve kararan ortası delik beze denilir. Alttaki "Ar namus, tertemiz!" (Anası
F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş) atasözü ile benzer anlamda.
- Ar namus, tertemiz! (Anası F. Dağdaş'dan naklen
Said Dağdaş). Utanç verici davranış gösterenleri tanımlarken kullanılır! “Hiç utanma galmadı gaari! Ar namıs,
tertemiz!”.
- Aracı yer tokadı! (Aracı yer tokadı derler ya! İşte öyle. Kavgayı ayırmak isteyen kadın,
arada dayak yemiş… Ankara-Haymana yolunda bir hanımdan naklen Said Dağdaş,
31.07.2011).
- Arabın aradığı, sarı pabuç! (F. Dağdaş'dan naklen Said
Dağdaş, Kasım 1982). “Biz ne diyoruz! O
ne diyor!” anlamında, gündem dışında konuşanı eleştirmek için kullanılır.
Ayrıca, bazı kişilerin çıkarına aşırı düşkünlüğünü tarifte de kullanılır.
- Arap eli öpmekle Arap olunmaz! (F. Dağdaş'dan naklen Said
Dağdaş, Aralık 1979).
- Arap eli öpmekle dudak kara olmaz!
(F.
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1979). Bazen minnet edebilirsin
anlamında.
- Arayan Mevla'sını da bulur,
belasını da...
(F. Dağdaş'dan naklen S. Dağdaş, 21.3. 2003).
- Arayan yere
erinme, aramayan yere görünme! (Kars’lı Güler Aksu’dan naklen Said Dağdaş, 25.07.2008)! “Çağrılan yere erinme, çağrılmayan yere
görünme!” atasözü ile aynı anlamda...
- Araz (Aras nehri) her zaman kütük getirmez! Azerbaycan
Türkçesinde kullanılan bir atasözü. “Dere her zaman kütük getirmez!”
(1929 doğumlu M. Baz'dan naklen Said Dağdaş, 22.08.02, Denizli-Dodurgalar)
atasözü ile benzer anlamda. Her zaman ticarette kazanç olmayabilir, bu nedenle
ileriye dönük tedbir almak gereklidir anlamında.
- Arda
kalan, derde kalır! (1936’lı Gülizar
Baz’dan naklen Said Dağdaş, 3.2.2015, Denizli).
- Arkanda gömlek
yok iken, rüzgara karşı gidersin?! (Yukarı Dodurgalı Hacı Himmet dedenin kızı Keziban Hala'dan
nakleden Hüseyin Burhan'dan naklen Said Dağdaş, 31 Mart 2013, Dodurga). Yeterli
geliri olmamasına rağmen ikinci evlilik yapmaya niyetlenen gariban birisini
uyarmak için söylenmiştir.
- Armudu farıdan aşıymış, insanı
farıdan eşiymiş! (Said Ay’dan nakleden F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). İnsanı eşi
ihtiyarlatır anlamında (Dağdaş ve ark., 2006)...
- Arpa ağırı kıç atar! Bir arpa tanesi bile dengeyi
bozar, ağır basar anlamında. “Arpa ağırı
kıç atar dedikleri işte bu!..„ (11.9.2010 tarihinde oynanan
Türkiye-Sırbistan maçı sonucunda söylenen ifade. Bazen kıl payı kazanılır,
kazanmak, kıl payı da olsa kazanmaktır anlamında (1929’lu M. Baz’dan naklen
Said Dağdaş, 11.9.2010).
- Asılacaksan bile, İngiliz sicimiyle asıl! "... Türkiye'de böyle bir laf vardır: "Asılacaksan bile İngiliz
sicimiyle asıl!" diye. Kendi aklımızla söylediğimiz şeyler bize
yetmez de ama, dışarıdan birisi söyleyince aaa adam doğru söylüyor deriz!..” (İsmet Berkan'dan naklen Said
Dağdaş, 26.2.2017, Enine Boyuna (Referandum Gündemi), TRT, 12:43).
- Aslan yatağı boş kalmaz! (“… Ne güzel söz var! Aslan yatağı boş kalmaz!..” (Beyaz TV, Ortak Akıl
programında, Hüseyin Gülerce’den naklen Said Dağdaş, 22.1.2017:10:17). Önemli
görevlerin her zaman taliplileri bulunur, muhakkak bir yiğit çıkar, vb.
anlamlarda.
- Aslan yatağından, şahan
oturağından belli olur! (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). “Aslan yattığı yerden belli olur!”
(Artvin-Şavşat-Çavdarlı köyünden 1940’lü Siyaset Altun’dan 1976’da nakleden
kızı Leyla Meydan’dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara) yaygın atasözünün
yöresel sürümü. Temizliği, planlı ve tertipli olmayı öğütleyen bir atasözü.
- Aslandan korkulur, bağlı bile
olsa! (Resul
Tosun'dan S. Dağdaş, Mayıs 1999,
M. Gazete).
- Asıl azmaz, bal kokmaz; kokarsa
ayran kokar, çünkü mayası ekşidir! (Dedesi
1325’li Kasık Hacı’dan nakleden Sivas-Gürün-Eskihamal köyünden Hüseyin
Kılıç’dan (0.5368591634) naklen Said Dağdaş, 6 Eylül 2013, Ankara).
- Asıl azmaz, bal kokmaz, kokarsa
yağ kokar! Herşey
aslına rücü eder, aslının özelliklerini gösterir anlamında (Fatmana Dağdaş'dan
naklen Said Dağdaş).
- Asıl azmaz, bal kokmaz; kokarsa
yağ kokar, aslı katıktır! (Ne Var Ne Yok Programı-Beyaz TV’den naklen Said Dağdaş, Ankara,
18.12.2016). “Asıl azmaz, bal kokmaz;
kokarsa yağ kokar, aslı katıktır! Bu Emin Efendi duysun bunu.”.
- Asıl azmaz, bal kokmaz; kokarsa
yağ kokar, onun da aslı ayrandır! (İstanbul-Cevizlibağ-Atatürk Öğrenci Sitesinde, K.
Maraşlı yurt yöneticisi bir öğretmenden naklen Said Dağdaş, İstanbul, 1986).
- Asil azmaz, bal kokmaz, kokarsa
yağ kokar, onun da aslı ayrandır! Soyu belli olan kişi, zor zamanda dahi kişiliğinden
taviz vermez (1965’li, Çerkeşli Şahin Irmalı’dan naklen Said Dağdaş, 7.2.2008).
- Aslı pekten zeval (zarar) gelmez,
cahil ile etme şevk! Katırın arkasında durma, aslı eşşek... (K. Maraş-Türkoğlu-Kumçatı
(Hamuklu) köyünden, 1891'li Mehmed Bilgi'den (Kara Mamo) nakleden torunu Mehmed
Bilgi'den naklen Said Dağdaş, 22.12.2015).
- Aslını inkâr eden, haramzade olur!
(F.
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1979).
- Aş taşınca, kepçe
fiyatı sorulmaz! (1946’lı Orman Mühendisi Ünal Asan’dan naklen Said
Dağdaş, İstanbul, 1.8.2012). Tehlike gelince onu savuşturmak, zararını en aza
indirmek için çalışılır.
- Aş
taşınca, kepçenin pahası sorulmaz! (Ordu-Mesudiye-Gündoğmuş
köyünden, 1939’lu İdris Karakaya’dan naklen Said Dağdaş, 16.6.2016).
- Aşağı değirmenin
suyu bol akar! (Zafer
Aydın'dan naklen Said Dağdaş, Göksun-K. Maraş, 1951, 26.12.2006). Kullanıldığı
ortama göre anlamı genişleyen bir atasözüdür. a- yer seçimi, başarı için
önemlidir, b- tevazu iltifat getirir, c- alçak gönüllü olursan mutlu da
olursun,..
- Aşağıdan çıkarsa
kışa, yukarıdan çıkarsa boşa! (F. Dağdaş'dan naklen Said
Dağdaş). Bulutlar gün batıdan, rakımı düşük olan aşağıdan, Köyceğiz
istikametinden, Dalaman Çayı (Gireniz deresi) istikametinden gelirse yağışa,
kışa işarettir.
- At, atın önüne geçmiş de, yiğit
yiğidin önüne geçmemiş! (Denizli-Acıpayam-Dodurgalı’lı
Mehmed Baz (1929 doğumlu), 12.07.2008). Yiğitliğin kuralı hatırlatılmaktadır.
- At, avrat ömrü
uzatır! (F.
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1980). Düzenli aile hayatı ve günün
koşullarına uygun teknolojik imkanların kullanımı, insan hayatını olumlu yönde
etkiler anlamında.
- At,
avrat, silah, emanet olmaz!”
(Dodurgalı, Tatarların Hüseyin (Özdemir) dayıdan naklen Said Dağdaş, Kasım
1982).
- At, biniciyi tanır!.. (1946’lı Ünal Asan’dan naklen Said Dağdaş, Tarsus -
Mersin, 4.4.2012).
- At bir dizginde,
öküz bir çizide belli olur! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Nisan 1980)... Soylu olan,
işinde belli olur.
- At bir dizginde,
öküz bir çizide, kız ekin tarlasında, oğlan karık çekmede belli olur! (F. Dağdaş’dan naklen, Mayıs 1980)...
- At bulunur, meydan bulunmaz!
Meydan bulunur, at bulunmaz! İkisi de bulunur, ben bulunmam! (Ordu-Aybastı-Pelitözü’nden 1951’li Enver Elmas’dan
naklen Said Dağdaş, 12.12.2013).
- At görmediysen,
b..kundan da mı atlamadın?! Aşina değilsen, o konuda çözüm üretmek için gerekli ipuçlarını da mı
kullanamıyorsun anlamında (Celil Yaman'dan naklen S. Dağdaş, 31.7.2007).
- Ata, evin direyidir! (Bakü’lü Ebilov Ümid Maksudoğlu’ndan nakleden Burdur’lu Hüseyin
Yılmaz'dan naklen Denizlili Said Dağdaş, 2 Ekim 2012).
- Ateş düzene girdi
hamur bitti, işler düzene girdi ömür bitti! (Serik’li, 1923 doğumlu yaşlı bir Yörük anasından
nakleden Mustafa Aydın’dan naklen Said Dağdaş.
- Ateşe yakın olan, ısınır!.. (Ankara-Ayaş’lı Yücel Özder’den naklen Said Dağdaş, 17
Temmuz 2013). Hizmete yakın olan, istifade eder.
- Atı zorla çeşmeye
götürürsün ama, zorla su içiremezsin! (Emine Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 02.2012).
- Atıl kalanı, bâtıl istilâ eder! (Atıl kalanı, bâtıl istilâ eder demiş
büyükler! 11.6.2014,
TV Olay, 20:55). Sürekli bir işi
olmayanlar - işi ile meşgul olmayanlar yanlış-hatalı yollara kayabilirler.
- Atılan taş, yukarıda kalmaz!.. (Kilis-Musabeyli-Fericek köyünden 1950’li Hasan
Polat’dan naklen Said Dağdaş, 14.01.2014).
- Atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler! (Resul Tosun’dan naklen
Said Dağdaş). “…... Şeyh Edebali Osman Bey’e nasihatının sonunda diyor ki: “Haklı olduğunda kavgadan korkma! Bilesin ki, atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli
derler!”
- Atlıya selam kelam, eşekliye sonra gine gelem! (F. Dağdaş'dan naklen Said
Dağdaş, 9.2.2000). Kişiye göre hürmet gösterilir anlamında.
- Atmaya niyeti olmayan Kürt, taşın büyüğüne sarılır! (Kırıkkale’li Maden
mühendisi Faruk Tezel’den naklen Said Dağdaş, 25.6.1997).
- Atta alın,
yiğitte burun!.. (2009 yılında
rahmetli olan 1933’lü Kemal Ejder’den (Nalbant Kemal) nakleden 1983’lü Harun
Koçer’den naklen Said Dağdaş, 22.06.2012, Çamlıdere-Çamkoru). Üstün nitelikli
olmanın (sözgelimi iyi koşmanın, yiğit ve cesur olmanın) bazı göstergeleri
vardır anlamında kullanılır.
- Atta arın,
yiğitte burun!.. Üstün nitelikli
olmanın (sözgelimi iyi koşmanın, yiğit ve cesur olmanın) bazı göstergeleri
vardır anlamında kullanılır. “Atı
gösteren arın! Yiğidi gösteren burun!” şeklinde de kullanılır. Alın
kelimesi, bu atasözünde “arın”a dönüştürülmüştür. Böylece, dile sürat ve
kolaylık katmak amacıyla “arın-burun” ikilemi kullanılmıştır (Çamlıdere’li,
1950’li Ali Yanıkoğlu’ndan naklen Said Dağdaş, 2.12.2013).
- Attığın taş,
ürküttüğün kurbağaya değse bari!.. (Dodurgalı Said Dağdaş). Verilen
emeğin, olumlu sonuçlanmasını sorgulayan bir atasözü.
- Avcı hazır! Av
hazır! Nişanlayıp atmak kaldı!.. (1341’li Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 1994). İşin
sonuna gelindiğini, olgunlaşan bir durumu anlatan bir atasözü.
- Avrat yok, akıl
yok!.. (Mersin-Bozyazı’lı
Orman Mühendisi 1959’lu Muhammed Saçma’dan naklen Said Dağdaş, 29.9.2014).
Atasözü, kadının evin direği, evi çekip çeviren konumda olduğunu vurgular.
- Avlunun otu acı
olur! (1980’li, aslen Balkan
Türkiye’sinden Burcu Miraç Dıraor’dan nakleden Kırıkkale-Keskin’li Ramazan
Güven’den naklen Said Dağdaş, 2.11.2010). Kişiye en yakınından/yakınlarından
verilen öğüt tesir etmez, çok etkili olmaz anlamında.
- Avradın dolaşığı,
akşamdan sabaha kor bulaşığı!.. (Fatma
Uğur, 1972'li, Akseki-Kuyucak’lı, 6.9.2007)! “Karının dolaşığı, akşamdan kor bulaşığı!” (F. Dağdaş, Dodurga’dan)
atasözü ile aynı anlamda.
- Ay buluttan
çıksın da gör, ayva tüyünü atsın da gör! (F. Dağdaş’dan Said Dağdaş, 1984). Daha yeni doğan çocuk hakkında konuşmak erken, biraz büyüsün, serpilsin,
ondan sonra bakın siz onun güzelliğine, yaratılışındaki mükemmelliğe anlamında.
- Ayağı almadık taş, başa gelmedik iş olmaz! (Fatmana
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Kasım 1982). İnsanoğlunun başına ne geleceği
bilinmez anlamında.
-
Ayakkabın dar mı! Dünyan dar! (Eskişehir’li bir arkadaşından naklen Said Dağdaş,
1986, İstanbul). Ayakkabı seçiminin ne denli önemli olduğunu hatırlatan bir
atasözü.
-
Ayaklar ıslanmadan balık tutulmaz! (1985’li, Borçka-Camili (Macaheli)-Efeler köyünden
Sinem Gökdemir’den naklen Said Dağdaş, 24 Mayıs 2006). Zahmetsiz iş yapılamaz,
kazanç elde edilemez. “Emekte biter
yumak!” atasözü ile yakın anlamda…
- Ayarını bozduğun
kantar, gün gelir seni de tartar! “Hile ve usulsüzlük yapan
eninde-sonunda hilesinin altında kalır!” anlamında kullanılır. (Ankara-Kalecik-Çaykaya köyünden Orman Müh., 1955’li
Remzi Doğan'dan naklen Said Dağdaş, 03.04.2014, Ilgaz).
-
Ayı yavrularını (eniklerini)
büyütmüş, duru su içmeye vakti olmamış! (Datv bokrebi motzriya tzte tzkali ver usmiya!), (1985’li,
Borçka-Camili'li S. Gökdemir'den S.Dağdaş, 21.3.2009).
-
Ayı yavrularını yetiştirinceye kadar, duru su içmesi nasip olmazmış (Borçka-Camili
imam-hatibi Hüseyin Paker'den naklen Said Dağdaş, 25 Ekim 2010)…
-
Ayının bildiği kırk türkü, kırkı da armut üstüne... Balıkesir’li Kadir Başboğa’dan nakleden Kamil
Taşçıoğlu'ndan naklen Said Dağdaş, 2010).
- Ayırıcı gelmiş, seçici gelmiş!
Orta yere sıçıcı gelmiş! (F.
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 04. 1980). Pişmiş aşa su katan, işi bozan
kişiyi tanımlar (Dağdaş ve ark., 2006).
- Ayıya sormuşlar mesleğin ne diye? Berberlik demiş.
Amma da eline yakışır ya demişler! " (Mehmet Yaman’dan nakleden Celil
Yaman'dan naklen Said Dağdaş, 14.02.2011)...
- Az yaşa, uz yaşa! Akibet gelecek
başa!.. (Antalya’lı 1935’li Ayşe Çark Hanımdan naklen Said Dağdaş, 24.04.2013). Ölüm hakikatini özetleyen
atasözlerinden biri…
- Az yaşa, uz yaşa! Gelecek başa!.. (Said Dağdaş, 16 Ocak 2013,
İzmir). Ölüm hakikatini özetler.
- Az
yetmez, çok artmaz! (Mehmed
Baz’dan naklen Said Dağdaş), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Azı bulamayan, çoğu hiç bulamaz! (Kızılcahamam-Şahinler köyünden 1929
doğumlu, 6.12.2012’de vefat eden Fatma Ablak’dan nakleden kızı 1954’lü Yurdagül
Ceylan’dan naklen Said Dağdaş, 18 Mart 2013, Ankara). Kanaat etmeyi, adım adım
ilerlemeyi hatırlatan bir atasözü…
- Azı karar! Çoğu zarar! Ortası
yarar!.. (Dodurgalı Said Dağdaş).
- Azimle işeyen, duvarı deler! (1971’li Musa Kaya’dan naklen Said Dağdaş, 5.4.2012,
Tarsus).
- B -
- Baba! Nâçar ağlama! Gündür,
gelir geçer ağlama! Bu kapıyı örten bir gün açar! Ağlama! Umutlu yaşamayı, Allah’a güvenmeyi daima hatırlatan
bir atasözü. “Cahilim. Okur-yazarım yoktur. Bu sözü, Hacı Ahmed Köyündeki
Rufailerden duydum.” (Erzurum-Horasan ilçesi Çiftlik köyünden 1941 doğumlu
Cafer Konar’dan naklen Said Dağdaş, 15 Aralık 2011, Erzurum). 19 Eylül 2013
tarihinde bu atasözünü paylaştığımda, Bakü'lü, 1969'lu Ruşen Abbasoğlu
atasözünün Azerbaycan'da kullanılan şekli budur diyerek benzer anlamdaki “Ağlama naçar ağlama! Gün gelib keçer
ağlama! Felek bağlayan kapını, Bir gün de açar ağlama!” atasözünü aktarmıştır (19 Eylül 2013, Erzurum).
- Babadan ve kocadan, hoca olmaz!
(Kırıkkale-Keskin’li Ramazan Güven'den naklen Said Dağdaş, 24 Nisan 2007).
- Babamın öldüğüne yanmıyorum da,
“Hüküm Allah’ın!„ diyenlere dayanamıyorum! (Enver Oymak'dan naklen Said
Dağdaş, 10.4.1994, Acıpayam-Darıveren’li), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Baban döver hurmayla, eller döver
yarmayla! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 24.2.2000). Aile büyükleri
yine merhametlidir, başkaları onlar kadar merhametli olamazlar anlamında. Bu
atasözündeki “hurma” kelimesinde; hurma dalının ince olması sebebiyle bununla
vurmanın dövme bile sayılmayacağı vurgulanmış olabilir (Dağdaş ve ark., 2006).
- Baban kim demişler katıra! At,
dayım demiş! (Dodurgalı, 1929 doğumlu Mehmed Baz'dan naklen Said
Dağdaş, 8 Ağustos 2013, Denizli). Kendini küçük düşürme ihtimali olan olay /
soru karşısında izlenen kaçamak yolu tarif için kullanılır. Örnek atasözünde de
“Katırın, babasının eşek olduğunu söylemekten kaçınması ve dolaylı yoldan
anası kısrağın erkeği olan atı dayısı olarak zikretmesi” çok ince ve zekice bir
yol olarak kullanılmıştır. “Katıra “baban kim?” demişler, “dayım attır”
demiş!” ve “Katıra baban kim?
demişler, at dayım olur demiş!” (http://tr.wikiquote.org/wiki/T%C3%BCrk_atas%C3%B6zleri/K)
atasözlerinin benzer sürümü.
- Babasından bir göz evi kalan,
yerden direk çıktı demeyle birlikmiş! (Dodurgalı F. Dağdaş’dan naklen Said
Dağdaş, Eylül 1983), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Bacanak bacanağı görünce arkası
(g..tü) harman kadar olur! (17.8.2005, 1972’li Hüseyin YAMAN’dan nakleden
Celil Yaman'dan naklen Said Dağdaş, 1979’lu, Bartın-Ulus’lu), (Dağdaş ve ark.,
2006).
- Bacası görülmeyen yerden kız
alınmaz! (Ilgaz’lı Müslüm Hoca'dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2004), (Dağdaş
ve ark., 2006).
- Bağrında merhameti olmayanın dini
imanı olmazmış derler! (1341'li F. Dağdaş'dan naklen oğlu Said Dağdaş,
10.7.2001). Kalbi katı, merhametsiz olmanın kötülüğünü tanımlamak için
kullanılan bir atasözü (Dağdaş ve ark., 2006).
- Bahçene eriği, yakınına yörüğü
yanaştırma! (Serik’li, 1923 doğumlu
yaşlı bir Yörük kadınından nakleden Mustafa Aydın’dan naklen Said Dağdaş, http://www.mustafaaydin.net/). (?) Ne
demek çok açık değil… "Eve yörük, bahçeye erik koyma!” atasözü ile
benzer anlamda.
- Bakıp geçme! Ricam
budur ey Muhammed ümmeti!
Mevtanın, diridendir bir Fatiha minneti… Mezar
taşlarına da yazılan veciz bir ifade (Denizli-Buldan’lı Hafize Neyyire
Hanım’dan nakleden kızından naklen Said Dağdaş).
- Bakırcı çarşısına gelip de bakır
tastan su içmek, nişanlıdan öpüş almaya benzer!.. (Babası Cemil Dama’dan nakleden 1987’li Tufan
Dama’dan naklen (0507.3707200) Said Dağdaş, 20 Kasım 2014,
Kahramanmaraş-Divanlı Mahallesi). K. Maraş’ta yaygın olan bu atasözünde; bakır
tasın kalitesi, sağlıklılığı, güzelliği ve estetiği, nişanlı oğlan için bu
niteliklerin tamamına sahip olan nişanlısı örnek verilerek en kalıcı bir yaklaşımla
tanıtılmaktadır. “Kalaylı (bakır) tastan su içmek, taze (teze) gelinden öpücük almaya
benzer!..” atasözünün benzer
sürümü.
-
Bal dök! Yala! (Said Dağdaş,
9.4.2013). Temizlik yapılan bir mekânın ne denli temiz olduğunu vurgulamak
amacıyla kullanılır.
-
Bal yiyen, baldan usanır! (Fatmana
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş).
- Balık suda yaşar
amma, su nedir bilmez!.. (Şeyh Ali
Semerkandi Hazretlerinin sözünden nakleden Çamlıdere’li, 1950’li Ali
Yanıkoğlu’ndan naklen Said Dağdaş, 2.12.2013).
- Bana arkadaşını söyle, sana kim
olduğunu söyleyeyim! Türkiye Türkçesinde “Bana dostunu söyle! Sana kim olduğunu söyleyeyim!”, Azerbaycan
Türkçesinde de “Mene dostunu göster, sene
kim oldugunu deyim!" şeklinde de kullanılır. “Kişi, dost ve arkadaşının dini üzeredir…” hadisinin karşılığı
olarak değerlendirilebilir ve benzer anlamdadır.
- Bana benden olur her ne olursa!
Başım rahat eder dilim durursa! (Ufuk Takviminden naklen Said Dağdaş,
24.01.2001).“Dilin durdu başın esen, dilin durmaz başın kesen!” (1341'li
Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş,) atasözü ile aynı anlama gelmektedir
(Dağdaş ve ark., 2006).
- Bana benden olur her ne olursa!
Başım rahat eder dilim durursa! Gel
durdur, elden gelirse! (1341'li Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş,
16.12.1986).
- Mene dostunu göster, sene kim
oldugunu deyim! (Bakü’lü Ebilov Ümid Maksudoğlu’ndan nakleden Burdur’lu
Hüseyin Yılmaz'dan naklen Denizli’li Said Dağdaş, 2 Ekim 2012). Türkiye
Türkçesinde "Bana dostunu söyle! Sana kim olduğunu söyleyeyim!”
veya “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim!” şeklinde de
kullanılır.
- Bârika-i hakikat, müsâdeme-i
efkârdan doğar! (Namık Kemal’den nakleden Said Dağdaş). “Müzakerelerden
gerçekler doğar!” atasözü (Dodurgalı, 1929 doğumlu Mehmed Baz'dan
naklen Said Dağdaş, 20.07.2010) ile benzer anlamda. “… 'Bârika-i hakikat, müsâdeme-i
efkârdan doğar.' Lügat-i Nâcî'de bu cümle, 'bârika' kelimesinin kullanımına
örnek olarak verilir ve cümlenin 'Kemâl Bey'e ait olduğu belirtilir. Muallim
Nâcî için de, çağdaşları için de 'Kemâl Bey' denince akla sadece Namık Kemâl
gelir. … Nâmık Kemâl, neredeyse bir darb-ı mesel (atasözü) yaygınlığı kazanan
vecizesinde, hakikat şimşeğinin doğuşunu fikirlerin çatışmasına bağlarken,
şimşeğin oluşumunu örnek gösteren bir benzetme yapmıştır...” http://yenisafak.com.tr/yazarlar/?t=23.06.2012&y=KursatBumin
- Baskıcı idare,
kurnaz vatandaş üretir! (Çin atasözü olduğunu belirten, Ankara-Kalecik-Çaykaya köyünden Orman Müh., 1955’li Remzi
Doğan'dan naklen Said Dağdaş, 03.04.2014, Ilgaz).
- Bastı “ab”lar,
döndü dolaplar!.. “İnsanlar arası sevimsiz ilişkileri” ifade etmek
için kullanılır (Ankara-Kalecik-Çaykaya
köyünden Orman Müh., 1955’li Remzi Doğan'dan naklen Said Dağdaş, 27.08.2014, Ankara).
- Baş başa vermeyince, taş yerinden
kalkmaz! Bir Türk atasözünde ifade edildiği gibi, 'Baş başa
vermeyince, taş yerinden kalkmayacaktır.'!..” (Devlet Bahçeli’den naklen Said Dağdaş, 08.10.2017, 14:37, Kanal A
Haber, Kerkük Sevdalıları Buluşması). Atasözünde,
birlik olmanın önemi vurgulanmıştır.
-
Baş başa, baş şeriata bağlı!.. (F.
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). Herkes, kurallara uymakla mükelleftir.
- Baş
olan, boş olmaz! (Resul Tosun'dan (M. Gazete, 14 Haziran 1999:11) naklen
Said Dağdaş), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Başına gelende, önce başına
bak! (Artvin-Şavşat-Çavdarlı köyünden 1933’lü Naci Altun’dan 1976’da
nakleden kızı Leyla Meydan’dan naklen Said Dağdaş, Ankara). Başına gelen
beklenmedik bir kötülükte, hatayı - kusuru önce kendinde ara anlamında
kullanılır.
-
Başkasından kötek yemeyen, kendi yumruğunu Kocadağ Armudu sanırmış! (Göksun-K. Maraş'lı, 1951'li Zafer Aydın'dan naklen
Said Dağdaş, 26.12.2006)... İleri-geri büyüklenme, kendini başkasından güçlü
görme yanlışlığını ifade için kullanılır. Benzer şekilde kullanılan bir diğer
atasözü de aşağıdadır: “El yumruğu
yemeyen, kendi yumruğunu Mustafa Bey armudu sanırmış!” (Dağdaş ve ark.,
2006)... Sözgelimi, her iki
atasözünde de “armut” örneğinin ortak olması, çoğu atasözünün farklı yerlerde
aslında ortak kullanımlarının farklı sürümleri olduğunun işaretidir…
-
Başkasının elindeki değneği görmeyen, kendi elindekini balta sapı sanırmış! (Artvin-Şavşat-Çavdarlı köyünden, 1952’li doktor
Seyfun Altun’dan 2017’de nakleden kuzeni Leyla Meydan’dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2018,
Ankara). Kendini başkalarından güçlü görenlerin aldanma ihtimalinin yüksek
olacağını ima eder.
- Başkasını suçlarken, diğer üç
parmağınız kendinizi gösterir!.. (1971’li
Musa Kaya’dan naklen Said Dağdaş, 5.4.2012, Tarsus).
-
Başlamak, bitirmenin yarısıdır! (Said
Dağdaş, 9.4.2013).
-
Batağa taş atma batar gider! Gurbete giden kız yiter gider! (1341’li
Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 1980).
- Batırıktır kadınların alayı! Bulgur küpü yedi bugün belayı!..
(Karaman-Sarıveliler’den imam-hatip Osman Uğuz’dan naklen Said Dağdaş,
11.10.2012, Kırşehir-Boztepe-Malya). Batırık: Karaman’da-Ermenek’te meşhur
olan, sulu kısır olarak da tarif edilebilecek bir yemek türü. Bulgur, soğan ve
et birlikte pişirilerek hazırlanır. Suludur (Ilık suda bulgur ıslatılır,
reyhan, tuz, tahin, domates, biber, vb. malzeme konulur, haşır-neşir edilir.
Ülke TV, Şoray Uzun Yolda-Karaman, 17:34).
- Be Yarabbi!
Şu Kırcalıları (Kırcaalilileri) yaratacaktın da şeytanı niye
yarattın?!. (Babası 1341’li Ahmed
Hacıoğlu’ndan nakleden Orman Müh. Hüseyin Hacıoğlu’ndan
(Deliorman-Eskicuma’lı (Bulgaristan)) naklen Said Dağdaş, 15.12.2012).
Kırcaalililerin iş kurnazı olduklarını ifade etmek için Bulgaristan
Türkiyesinde yaygın olarak kullanılan bir söz.
- Bektaşi demiş ki: “Ne deden var,
ne husan!.. (Çankırılı bir taksi şoföründen naklen Said Dağdaş, Ankara).
Dedenin bakımı, masrafı yoksa derdin de yok anlamında. Çocuğun yoksa, evli
değilsen derdin de azdır anlamında (Dağdaş ve ark., 2006).
- Bel evladından, el evladı yeğdir! (Dodurgalı
Hacı Kamil Mak’dan nakleden yeğeni Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş,
21.2.1987). * Sadece kız evlatları olan bir kişinin değerlendirmesine dayanak
olan atasözü.
- Beli kırığın
halinden, duvardan düşen bilir! (1946’lı Orman Mühendisi Ünal
Asan’dan naklen Said Dağdaş, İstanbul, 1.8.2012). Yaşanan sıkıntının
düzeyini/derecesini en iyi anlayabilecek olanlar, benzer sıkıntıları önceden
yaşayanlardır anlamında bir atasözü.
- Ben ağa, sen ağa! İnekleri kim
sağa? (1956’lı, Kerkük’lü, Adil Demirci'den naklen Said Dağdaş, Temmuz
2005). “Her akıl bir olsa, davara çoban bulunmaz!” (F. Dağdaş'dan
naklen Said Dağdaş, Aralık 1980) atasözü ile benzer anlamdadır (Dağdaş ve ark.,
2006).
- Ben ben (benim) için demem,
verseniz bile yemem! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 8.4.2000). Acıkan
birisinin başkasının üzerinden acıktığını anlatmada kullandığı yol (Dağdaş ve
ark., 2006).
- Ben, gücendiğim dağın odununu kırk
sene yakmam! (Kırıkkale-Delice'li H. Erdal'dan naklen Said Dağdaş,
5.10.2003). Fikrinde, aldığı kararda, gücenmişliğinde, dargınlığında da kararlı
olmayı ifade eder (Dağdaş ve ark., 2006).
- Ben özlerim yavrumu! Yavrum özler
yavrusunu!.. (Dodurgalı Ayşe Emik’den nakleden 1965 doğumlu Dodurgalı Emine
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 6.1.2013).
- Ben severim yavrumu! Yavrum sever
yavrusunu!.. (Dodurgalı Ayşe Emik’den naklen kardeşi Said Dağdaş,
10.2.2013). “Ben severim yavrumu! Yavrum sever yavrusunu demiş derler!..”. Sevmenin,
özlemenin doğallığını ifade için kullanılır.
- Benim teyze boş geldi, boş
gidiyor!.. (“Haletamin velahat velaçu!”). (Şırnak-Güçlükonak-Fındık
muhtarı, Halumeri aşiretinden 1956’lı Mehmed Esendemir’den naklen Said Dağdaş,
23.2.2018 (Cuma), Güçlükonak-Fındık). Herhangi bir faydası olmayan ziyaret ya
da toplantı için kullanılır.
- Beşik çirkini! Mahalle güzeli… (1955’li,
Dodurgalı Gülsüm Yıldız’dan naklen Said Dağdaş, 1.2.2015, Denizli). “Ay buluttan çıksın da gör, ayva tüyünü
atsın da gör!” atasözü ile benzer anlamda. Daha yeni doğan çocuk hakkında konuşmak
erken, biraz büyüsün, serpilsin, ondan sonra bakın siz onun güzelliğine,
yaratılışındaki mükemmelliğe anlamında.
- Beşikte de var, eşikte de!..
(Dodurgalı Mehmed Baz’dan naklen Said Dağdaş, 1.7.2005). Ölüm her an kapıyı
çalar anlamında kalıcı uyarı (Dağdaş ve ark., 2006).
- Beterin, beteri var! (Cübbeli Ahmed Hoca’nın sohbetinden naklen Said
Dağdaş, 5.1.2014). Kadere rıza gösterrnenin en güzel tevekkül olduğunu, zor
durumda Allah’a isyan etmenin yanlışlığını vurgulayan bir atasözü. “Kaderdeki
seçenekleri bilseydiniz, başınıza gelen hali tercih ederdiniz!.. Beterin beteri
vardır!..”
- Beylere zor yok! (F. Dağdaş'dan
naklen Said Dağdaş, 12.1979). Toplumda güçlü olanın işi zor olmaz. İşini her
şartta görür, gördürür (Dağdaş ve ark., 2006).
- Bıçağı kestiren kendi suyu, insanı
sevdiren kendi huyu! (Resul Tosun'dan naklen Said Dağdaş). Olgun insanı
tarifte kullanılır. “Nevzat Yalçıntaş
hoca Türkiye’yi ve sorunlarını, dünyayı ve duyarlılıklarını çok iyi bilen,
Türkiye ve dünya çapında çok geniş bir çevreye sahip birkaç lisana vakıf
değerli bir ilim adamıdır... Sosyal ilişkisi mükemmeldir. Kendisiyle
konuşanlara öyle değer vererek hitap eder ve yaklaşır ki, onunla konuşan herkes
kendisini dünyanın en büyük ve en önemli şahsiyyeti zanneder.” (Tosun,
1999), (Dağdaş ve ark., 2006).
-
Bilen bir kuş isen, o kadar sorunla boğuşursun!.. (Derdekereş, av
here ser eş!..) (Diyarbakır
yöresinden nakleden Mardin-Mazıdağı’lı Orman Mühendisi Mehmed Emin Tekin’den
naklen Said Dağdaş, 17 Mart 2014, Adıyaman).
- Bilge kişi ayı
gösterdiğinde, aptal olan parmağına bakar! (Vietnam atasözü olduğunu
belirten, Ankara-Kalecik-Çaykaya köyünden
Orman Müh., 1955’li Remzi Doğan'dan naklen Said Dağdaş, 03.04.2014, Ilgaz).
- Bilginin
zekâtı, yüzde yüzdür! (Çorum-İskilip’li
Rüstem Kırış’dan nakleden Ordu-Aybastı’lı 1951’li Enver Elmas’dan naklen Said
Dağdaş, 12.12.2013). “Fikir, bilginin zekâtıdır!” atasözü ile benzer anlamda.
- Bilmemek ne iyi
şeydir! Bazen bilinmesi gerekmeyeni bilmemek insana huzur verir anlamında
(Dodurgalı, 1317’li Galak Ramazan dayıdan (Deniz) nakleden Mehmed Baz’dan
naklen Said Dağdaş)!
- Binersin, giderse at! Ne
devlettir, ne devlet!.. (Niksar-Serenli (Avara)
köyünden Yusuf Yılmaz’ın “Niksar Folkloru” adlı lisans tezinden (Yılmaz, 1993:24)
naklen Said Dağdaş, 26 Ağustos 2013, Ankara).
- Bir adam yedisinde neyse,
yetmişinde de odur! Bu tür
atasözleri, genel olarak örnek vererek - temsil getirerek söylenir. Bu nedenle
"Bir adam..." ve benzeri ön eklerle kullanılırlar. (İskilip’li,
1953’lü Ali Kemal Aksu’dan naklen Said Dağdaş, 10.11.2010)!: “İnsanoğlunun
taşıdığı ırsi özellikleri, büyük ölçüde hayat serüveni içinde tavır ve
davranışlarını belirler!” anlamında.
- Bir adamda kadın damarı varsa,
pasif bir adamdır! (K. Maraş’lı orman
mühendisi bir meslekdaşından naklen Said Dağdaş, 22 Kasım 2014, Kahramanmaraş).
- Bir Arnavut/Bir Giritli bir
bahçeye girmiş. Oğlu babasına haber vermiş. Babası oğluna: "İnek bahçede
kalsın, Arnavut'u/Giritli'yi bahçeden çıkar yeter!" demiş... (Mersin-Erdemli'de birinden naklen Said Dağdaş,
04.2012).
- Bir Azeri kızı al, evin pak eyliye!
Bir Rus kızı al, gönlün hoş eyliye!.. Azerbaycan'da kullanılan bir
atasözü. (Bakü'lü, 1969'lu Ruşen Abbasoğlu'ndan (Rovshan Abbasov) naklen Said
Dağdaş, 19 Eylül 2013, Erzurum). Bakü'lü Ruşen Abbasoğlu; bir diğer
Azerbaycan'lı Türk'den naklettiğini belirten Zafer Kızılca'dan nakledilen “Bir Azeri kızı al, evin pak eyliye! Bir Rus
kızı al, gönlün hoş eyliye! Bir Türk kızı al, tatlı cana kast eyliye!”
şeklindeki eklemenin, Azerbaycan'da bilinmediğini söyledi.
- Bir Azeri kızı al,
evin pak eyliye! Bir Rus kızı al, gönlün hoş eyliye! Bir Türk kızı al, tatlı
cana kast eyliye!.. (1976'lı Erzurum'lu Zafer Kızılca'dan naklen Said
Dağdaş, 19 Eylül 2013, Erzurum). Bakü'lü Ruşen Abbasoğlu; bir diğer
Azerbaycan'lı Türk'den naklettiğini belirten Zafer Kızılca'dan nakledilen
sondaki bu eklemenin, Azerbaycan'da bilinmediğini söyledi. Biz de bu görüşe
katılıyoruz. Muhtemelen atasözüne eklenen son cümle, Türkiye'de eklenmiş ve
Türk erkeklerin kullanıma sunduğu bir eklemedir. Çünkü, Azeri Türkleriyle ve
Rus kızlarıyla evlenen Türkiye Türklerinin sayısı ve oranı belirgin biçimde
yüksektir.
- Bir çocuğun iki ebesi olursa, bir
bacağı sakat doğar! (Samsunlu 1320’li
Netice Asan’dan nakleden 1946’lı Ünal Asan’dan naklen Said Dağdaş, Tarsus -
Mersin, 4.4.2012).
- Bir çöplüğün bir horozu olur! (Artvin-Şavşat-Çavdarlı köyünden 1933’lü Naci
Altun’dan 1976’da nakleden kızı Leyla Meydan’dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara).
- Bir evde gülügen kadın, anırgan
eşek, bağırgan öküz şartımış (şart imiş)! (Cemal Dağdaş’dan nakleden F.
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 11.1982). Evin gönül huzuru için öncelikle
hanımın neşeli olması gereklidir anlamında (Dağdaş ve ark., 2006).
- Bir evde, iki baş olmaz! Çok başlılık istikrarın düşmanıdır anlamında
kullanılır (1929'lu Mehmed
Baz'dan naklen Said Dağdaş, 10.2.2013, Denizli).
- Bir evde iki kız, biri çuvaldız,
biri bez! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 22.2.2000). Evde çok kavga
eden kızkardeşlerin kavgasının normal olduğunu ima eden bir atasözü. Genel
anlamıyla kalabalık olan yerde kavganın eksik olmayacağını anlatır (Dağdaş ve
ark., 2006).
- Bir gece rahat uyudum. O gece de
komşunun eşeği öldü! (1980’li, Gaziantep, Şahinbey'li Muharrem Demirci'den
naklen Said Dağdaş, 20.08.2005)... Rahata kavuştuğumu sandığım anda,
beklenmedik bir başka mesele kapımı çaldı anlamında (Dağdaş ve ark., 2006).
- Bir gece, tavşan
derisi bile katlanır! "Zorluğa
tahammül et, katlan, pes etme!" anlamında bir atasözü
(Köyceğiz-Karaçam köyü-Kırık Mahalleden, 1968'li Nuray Kaplan'dan naklen Said
Dağdaş, 29 Ağustos 2012). Farklı kişilerle yapılan görüşmelerde ve sorgulamada esasen bu
atasözünün, tavşan derisinin dayanma süresi ile ilişkilendirilerek “Altı ay…” vurgusu ile başladığı ve
yaygın olarak bu ön ekle kullanıldığı görülmüştür. Komşu ilçe Acıpayam ve
yörenin köy-kasabalarında “Altı ay, tavşan derisi bile dayanır!” şeklinde kullanımı yaygındır.
- Bir gitmeyince bir gelmez! (1963’lü Çerkeş’li Hasan Gölcük’den naklen Said
Dağdaş, 27.11.2009). (Kıymetli bir malı elden çıkarmayınca daha kıymetlisi elde
edilmez anlamında (1938 Çerkeş doğumlu Şerife Gölcük’den nakleden Hasan
Gölcük'den naklen (Yumaklı Köyü-Çerkeş) Said Dağdaş, 27.11.2009). “Sevdik
gitmeyince sevdik gelmez!”(F. Dağdaş, Acıpayam-Dodurga'lı) atasözü ile
benzer anlamda.)
- Bir gün önce aptalın düşündüğü, bir gün sonra başına
gelir! "Aptala malum olur!" atasözü ile benzer anlamda
(Denizli-Eskere Orman İşletme Müdürlüğü bahçesinde, Eskerelilerle sohbet
sırasında nakledilmiştir. Said Dağdaş, 30 Ağustos 2012, Denizli-Eskere).
-
Bir günlük beylik, beyliktir! (F. Dağdaş'dan naklen Said
Dağdaş). Kürt atasözleri başlığı altında verilen "Bir günün boğası olayım, yüz günün ineği olmayayım!
(Bıra cwangê rokê bım, ne çêleka sed roji bım.)" atasözü de, http://tr.wikiquote.org/wiki/K%C3%BCrt_atas%C3%B6zleri benzer manada kullanıldığı
düşünülen bir atasözüdür (Said Dağdaş).
- Bir iki ondört, ben örttüm sen de
ört! (Dedesi Mustafa Efendi’den nakleden F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş,
9.5.2000). Meseleyi büyütme, kapat, tatsızlık çıkmasın anlamında (Dağdaş ve
ark., 2006).
- Bir insanın kendi
kendine yaptığını, bütün köylü başına çokanlaşsa yapamaz! (F.
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). Bu anlamda ele alınabilecek bir söz şöyledir:
“Hiç düşmanınız olmasa, size düşman olarak kendiniz yeter de artar.” . Kur’
an-ı Kerim’de “Allah yolunda harcayın.
Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Yaptığınızı güzel yapın. Allah
güzel olanları sever.” (Bakara Suresi, 195. ayet) ayetinde de insanın kendi
kendine yapabileceği kötülüğe atıfta bulunulmaktadır. Aynı anlamda kullanılan
bir diğer veciz söz de şöyledir: "Kendi
kendine ettiğini adem, bir yere gelse edemez alem.", (Dağdaş ve ark.,
2006).
- Bir kararında Mevla durur! (F. Dağdaş’dan Said Dağdaş, Eylül 1985). İnsan hayatı
her türlü değişkenliğe açıktır. Sadece Allah daimdir ve ebedidir (Dağdaş ve
ark., 2006).
- Bir kötü, bir
iyiye ulaştırır!.. (1341’li
Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 1994). Yaşanan ve tecrübe edilen bir
olumsuzluğun ardından daha iyisine ulaşmak mümkündür anlamında.
- Bir kurbağa fazla uzağa
sıçrayamaz! (M. Baz’dan naklen Said
Dağdaş, 07.2011).
- Bir kurtlu incir, bir çuval inciri
berbat eder! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş).
- Bir küllüğün, bir
horozu olur!
- Bir laf vardır: Baban döver
hurmayla, eller döver yarmayla derler! (F. Dağdaş, 24.2.2000), (Dağdaş ve
ark., 2006).
-
Bir olur garip olur, iki olur rakip olur, üç olur denge olur, dört olur bereket
olur!.. http://www.haberler.com/basbakan-erdogan-bir-olur-iki-olur-uc-olur-dort-4743173-haberi/
"...
İnsanda da genç nüfus çok büyük önem arz ediyor. Onun için Beypazarılı amcayı
unutmuyoruz; "bir olur garip olur, iki olur rakip olur, üç olur denge
olur, dört olur bereket olur, gerisi Allah kerim' diyeceğiz yola devam
edeceğiz." (Başbakanın
konuşmasından naklen Said Dağdaş, 18 Haziran 2013 16:21).
- 1-0 olsun! Bizim olsun! “... Şurda kapı komşusuyuz biz! Ne demişler! "1-0 olsun! Bizim olsun!.." (Çocuklar Duymasın" oyuncusu
Haluk’dan naklen Said Dağdaş, 21.11.2016, TV 360).
- Bir tek gencin,
yedi komşuya faydası vardır! (Dodurgalı (İbrahim Emik’den naklen Said Dağdaş, 4.2.2013).
- Bir tutam ot, deveyi yardan
attırır! “Bir tutam ot, deveyi yardan düşürür!„ (F. Dağdaş’dan) atasözü ile
benzer anlamda. Vermek, ikna gücünü artırır (Kadriye ELÇİN’den naklen Said
Dağdaş, Antalya, 15.01.2005), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Bir tutam ot, deveyi yardan
düşürür! “Bir tutam ot, deveyi yardan attırır!„ (F. Dağdaş’dan) atasözü ile
benzer anlamda (Kadriye ELÇİN’den naklen Said Dağdaş, Antalya, 15.01.2005),
(Dağdaş ve ark., 2006).
- Bir uyuz, bir sürüyü boklar! (F. Dağdaş, 9.7.2001), (Dağdaş ve ark., 2006).
-
Bir vuruşta, çam yıkılmaz! Hiçbir şey
göründüğü kadar kolay değildir ve bir seferde olmaz manasında (Fatma Yaman
(1916’lı)’dan nakleden Ulus-Bartın’lı Celil Yaman’dan naklen Said Dağdaş),
(Dağdaş ve ark., 2006).
- Bir yiğit kırk yılda gelir
meydana, erebilene aşk olsun! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 12. 2. 2000),
(Dağdaş ve ark., 2006).
Biz koca yılı beklemişiz! Ayı da
bekleyelim!..“Me wa li salé gırtı, emé li xwe lı mehé ji gırın!”). (Şırnak-Beytüşşebab-Başaran köyünden 1969’lu Enver
Adıyaman’dan naklen Said Dağdaş, 2.4.2018). "Sabrın
sonu aydınlıktır!" atasözüne yakın anlamda.
-
Kedi eniğini yemeye niyet etse, onu fareye benzetir! Yine yer!. (Trabzon’lu Orman Mühendisi Ali Çanakcı’dan naklen
Said Dağdaş, 16.11.2015, Çankırı).
- Tus
kokar böcüğü! Ondan öğrenir cücüğü! Her canlı, her insan yetiştiği ortamdan, ailesinden,
büyüklerinden gördüğü ile yetişir anlamında (Bayburt’lu, 1969’lu Mahmud Adem’den nakleden
Erzincan’lı ve 1.1.1980 doğumlu Orman Mühendisi Nizameddin Kocabey’den naklen
Said Dağdaş, 20.3.2018, Ankara). * Tus: Tavuk anlamında kullanılan mahalli Türkçe bir kelimedir.
-
Yavaş kaynayan tencerenin dibi tutmaz! Bu atasözünde; aniden kızmanın, acele davranmanın
hatalı olduğu, her işe - her soruna sakince yaklaşmanın ve çözüm üretmenin ise
doğru olduğu vurgulanır. “Öfke ile
kalkan, zararla oturur!” atasözünün anlamına yakın anlamda (Kastamonu-Daday’lı, 1935’li Sabri Gül’den nakleden
1976’lı Orman Mühendisi Sakin Kahveci’den naklen Said Dağdaş, 20.3.2018,
Ankara).
- Tedbirsiz tevekkülden, icraatsız
duadan, süflî inzivadan Allah’a sığınırım! (Beyin-Omurilik ve Sinir Cerrahı Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın’dan
naklen Said Dağdaş, Aklımdaki Sorular Programı, Beynin Gücü, Bilim ve Gerçek,
TV8, 08:29, 8.4.2018, Ankara). “…
Uyumayalım. Horultumuz dünyayı aşmış. İslam alemi uyuyor. Unutmayın! Bunun
suçlusu hepimiziz! Hepimiz yarın bundan sorgulanacağız! Dua çok önemli! Tedbirsiz tevekkülden, icraatsız duadan,
süflî inzivadan Allah’a sığınırım!
Niye? Çalışacaksın! Gayret edeceksin!..”.
- Biz yenecek aşı, buğundan biliriz! (Biz,
yenecek aşın buğundan biliriz!) İnsanın niteliği davranışlarından
bilinir anlamında (Dodurgalı Cıngıllı Molladan F. Dağdaş’dan naklen Said
Dağdaş, Aralık 1984), (Dağdaş ve ark., 2006). “İnsanları tanımakta zorlanmam. "Biz,
yenecek aşın buğundan biliriz!" derler bizim oralarda...” (Said Dağdaş,
16.1.2013).
- Bizim evde yiyek içek, sizin evde
gülek geçek!.. Bu söz; bir taraf
elinden geldiğince ikramını daima bolca yaptığı halde, diğer tarafın ikramdan
kaçınıp cimrilik gösterdiğinde kullanılır. Atasözüne dönüşen bir eleştiridir
(K. Maraş’lı Mehmed Bilgi'den naklen
Said Dağdaş, 20.2.2017). Bir taraf karşı tarafı bonkör bir şekilde
ağırladığı halde diğer tarafın ikramdan kaçındığı, cimrilik yapıp “Kuru kuruya kurban oliim, takır takır
yoluna öliim!” dediği gibi sizin evde gülek geçek, ikramsız vakit geçirek
demesidir.
- Bizim nesil, eskimiş çiviye
benzer!.. (Dodurgalı, 1945 doğumlu Ayşe Emik'den naklen Said
Dağdaş, 8 Ağustos 2013, Denizli). Allah-u Taala'nın ilim sahibi olmayı ve bunun
için çalışmayı-çaba göstermeyi insanoğluna hatırlattığını ifade eden çok güzel
bir Türk atasözü.
- Bodur tavuk, her zaman piliç görünür! (31.5.2007, Aynur adlı bir fizik tedavi uzmanından
nakleden Celil Yaman (1979’lu, Bartın-Ulus’lu)’dan naklen Said Dağdaş). Kilolu
olmayan, minyon tipli insanlar, olduğundan daha genç görünür anlamında…
- Boğaz, insanı iki adam yapmaz ama, iyi bir adam yapar (Hamid Erdal’dan naklen Said Dağdaş, 2.2.2000),
(Dağdaş ve ark., 2006).
- Bok ile yapılan, sidik ile
yıkılır! (F. Dağdaş’dan naklen Said
Dağdaş, Aralık 1980). Haram ile kazanılan mal heba olur. Bu manayı vermek için
“Haydan gelen, huya gider!” atasözü
de kullanılır (Dağdaş ve ark., 2006).
- Bokunu yiyen kepçesini kaldırır! (22.7.2001, Ankara Gazi Mahallesi pazarı,
Ankara-Kızılcahamamlı bir satıcıdan naklen Said Dağdaş), (Dağdaş ve ark.,
2006).
- Bokunu yiyen kepçesini taşır!
(Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş, 14.11.2011).
- Bol ekmek harmanda, bol et
kurbanda!.. (Kurban Bayramı, 19.10.2012, Denizli). Herşey zamanında
yenilir-içilir-kullanılır-dikkate alınır anlamında…
- Borcun iyisi vermek! Derdin iyisi ölmek!.. Ölüm
var. Borcun hemen ödenmesi uygundur. Uzun süre hasta kalıp yakınlarına
bıkkınlık vermek yerine “eli-ayağı tutarken” dünyasını değiştirmenin en güzel
ölüm olduğunu anlatır (Fatmana
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 1980, Dodurgalar, 1929'lu Mehmed Baz'dan naklen
Said Dağdaş, 9.2.2013,
Denizli). “Ya erek, ya görek! Gün ölümlü,
gün akşamlı!..” (1929'lu Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş,
9.2.2013, Denizli) atasözü ile de ilişkili bir atasözü.
- Borç ağlatır! Dert söyletir!.. (Fatmana
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, tarihsiz, 1980 öncesi).
- Borçluysan ver kurtul! Dertliysen öl kurtul!.. Ölüm var.
Borcun hemen ödenmesi uygundur. Uzun süre hasta kalıp yakınlarına bıkkınlık
vermek yerine “eli-ayağı tutarken” dünyasını değiştirmenin en güzel ölüm
olduğunu anlatır (Kızılcahamam-Şahinler
köyünden 1929 doğumlu, 6.12.2012’de vefat eden Fatma Ablak’dan nakleden kızı
1954’lü Yurdagül Ceylan’dan naklen Said Dağdaş, 18 Mart 2013, Ankara). “Borcun iyisi vermek! Derdin iyisi ölmek!..”
(F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 1980, Dodurgalar; 1929'lu M. Baz'dan naklen
Said Dağdaş, 9.2.2013,
Denizli) atasözünün farklı sürümü… Kahır baskın bir anlam taşır...
- Boş bakkal, daşşaklarını tartar!
(İzmir’li birinden nakleden Tokat'lı Hasan Şanalmış'dan naklen Said Dağdaş,
7.1.2011, Ankara). Alış-verişi canlı olmayan, “sinek avlayan” esnafın halini
tarif eder. Bir işle meşgul olmayanın zihni, farklı arayışlara kayabilir anlamı
da verilebilir.
- Boş
çuval dik durmaz! (Resul Tosun’dan naklen Said Dağdaş), (Dağdaş ve ark.,
2006).
-
Boş qazandan səs çox gələr! (Boş kazandan ses çok gelir!).
(Azerbaycan Türkçesinde)-(Bakü'lü, 1969'lu Ruşen Abbasoğlu'ndan naklen Said
Dağdaş, 23 Eylül 2013).
- Boş testiyle dolu testi
çarpıştığında, zararı daha çok dolu testi görür! (1971’li Musa Kaya’dan naklen Said Dağdaş, 5.4.2012,
Tarsus).
- Boş torbaya hayvan inmez! - Ne zahmet ettin Şerife bılla? - Boş torbaya
hayvan inmez dememişler boşuna... (Darıveren’li Hüseyin ağanın hanımından
naklen Dodurgalı Ayşe Mak'dan naklen Said Dağdaş, 20.8.2003), (Dağdaş ve ark.,
2006).
- Boşadığın karının
(hanımın) topuğuna bakılmaz! (Dodurgalı, 1949’lu Halil Ay'dan
naklen Said Dağdaş), (Dağdaş ve ark.,
2006). Kürt atasözleri
başlığı altında verilen "Ê jınê berde lı paniyê nanêre (Kariyi bosayan ardindan bakmaz!) atasözü
de, http://tr.wikiquote.org/wiki/K%C3%BCrt_atas%C3%B6zleri
benzer manada kullanıldığı düşünülen bir atasözüdür (Said Dağdaş).
- Boyum sıra buldum, huyum sıra
bulamadım! (Hacı Hatiplerin
Hasibe’den nakleden F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 24.2.2000). Dengime
düşemedim, huyuma uygun biriyle evlilik yapamadım anlamında (Dağdaş ve ark.,
2006).
- Böğürtlen büyüye büyüye boy aldım
sanmış, süprüntüyü yığmışlar dağ oldum sanmış, Türk ata binmiş bey oldum
sanmış! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 09.1983): 50-60 sene
öncesine kadar köylerde ağalık düzeni varken ağa ve sülalesi dışındaki halka
Türk denilmekte imiş. Ağalara atfen söylenmiş olan bu sözde, halk hakir görülmektedir.
O dönemi yansıtan bir anlayışın ürünü olarak ortaya çıkmış bir atasözüdür
(Dağdaş ve ark., 2006), (Fatmana Dağdaş’dan alınan bilgi.). "Süpürüntüyü
yığmışlar, dağ oldum sanmış! Türk ata binmiş, bey oldum sanmış!.."
(Fatmana Dağdaş'dan naklen oğlu Said Dağdaş, 1980) ilaveli şekli ile de
kullanılır. Son derece zekice tasarlanmış, toplum hayatında yaşanan olağan veya
olağandışı gelişmelerin, tabiatla iç içe yaşanan hayatın örnekleri ile
desteklendiği güzel bir atasözü örneğidir. "Abdal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır!"
atasözü de benzer anlamdadır (Dağdaş ve ark., 2006)...
- Bu arpa kelle bağlamaz! (1950’li Mehmed Yaman’dan nakleden Celil Yaman’dan
naklen Said Dağdaş, 30.09.2007). “Bundan hayır çıkmaz!/Bundan iş çıkmaz!”
anlamında olumsuzluk kanaatini ortaya koyan değerlendirme.
-
Bu davullar sana çalınıbbarı (çalınıyor) kızım, ama benim senden umudum yok! (Mehmed Baz’dan naklen Said Dağdaş, 1999).
Beceriksiz, işten anlamayan kişi için söylenmektedir (Dağdaş ve ark., 2006).
-
Bu dünyada ol! Bu dünyadan olma! (9-16
Eylül 1994 arası, Said Dağdaş). Dünya-ahiret dengesini vurgulayan bir atasözü.
Benzer anlamdaki bir makale, (http://www.ilkadimdergisi.net/node/1080,
Son Ziyaret Tarihi: 24 Kasım 2013) adresinde yayımlanmıştır.
- Bu dünyanın üstü de var! Altı da
var! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said
Dağdaş, 21.2.1987).
-
Bâde-nûşân gibi doğru yolumuzdan sapmazız! Avn-i Fir'avn ile Şeddadî binalar
yapmazız! (…Le Corbusier'nin Türk
şehirlerinin bu hususiyetini hemen fark ettiği şu notlarından anlaşılmaktadır:
"İstanbul'da her ev ahşaptır ve çatıları aynı eğimde olup aynı cins
kiremitle örtülmüştür. Bütün büyük binalar, camiler, mabetler, kervansaraylar
ise taştandır. Bütün bunların temeli bir standardın varlığıdır (...)
İstanbul'da veciz bir doku görülür; bütün fânilerin evleri ahşap ve Allah'ın
evleri ise taştandır." … Bu beyit, Kubbealtı Lugatı'nın "Şeddad"
maddesinde Yahya Kemal'e ait gösterilmiş. Ancak bu beyit, Bitmemiş Şiirler de
dâhil, Yahya Kemal'in hiçbir kitabında yok…). (http://www.zaman.com.tr/besir-ayvazoglu/avn-i-firavn-ile-seddadi-binalar-yapmak_936938.html)
- Buçuk kile zahire
(zere) ile Başdeğirmen'in yolunu soruyorsun?! (Sözgelimi; sürüsünde 300 - 500 mal (koyun-keçi)
yerine 50-100 malı olanın gelir farkı gibi, ulaşamayacağı hedefler peşinde
koşanları tarifte kullanılır (Hacı Himmet dedenin kızı Keziban Hala'dan
nakleden Hüseyin Burhan'dan naklen Said Dağdaş, 31 Mart 2013, Dodurga). Buçuk: Yarım, bir şeyin yarısı
anlamında kullanılır.
- Bugün çat pat! Yarın aç yat!.. (K. Maraş-Türkoğlu-Kumçatı
(Hamuklu) köyünden, 1891'li Mehmed Bilgi'den (Kara Mamo) nakleden torunu Orman
Mühendisi Mehmed Bilgi'den naklen Said Dağdaş, 30.11.2017). “Nerde akşam orda
sabah!” anlayışı ile hayatını sorumsuzca yaşayanları tarif için kullanılır.
- Bugünün işini yarına bırakma! “İçki kötüdür!
Kumar da kötüdür! İhmal, bunlardan da kötüdür!..” (1929'lu
Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş, 26.10.2012, Denizli) atasözü ile benzer
anlamda. Miskinliğe, tembelliğe karşı uyarı atasözü...
- Buğdayla koyun! Gerisi oyun!.. (1964’lü, Seydişehir’li Mustafa Korucu’dan naklen
Said Dağdaş, Nevşehir, 28.5.2014). Konya Ovasında geçim kaynağının tarım ve
özellikle koyun yetiştiriciliği başta olmak üzere hayvancılığa dayandığını
vurgulayan bir yöresel kullanım.
- Bulutlar Muş’a gider, rençberler işe gider! Bulutlar Tev’e gider,
rençberler köye gider! (Erzurum-Oltu-İğdeli
köyünden, 1955 doğumlu Abdülkerim Demirci’den naklen Said Dağdaş, 19 Mayıs
2010, Erzurum). Tev: Erzurum’un
kuzeyindeki yerleşim yerlerine verilen ad. “Aşağıdan
kızarırsa kışa, yukarıdan kızarırsa boşa!” atasözü ile benzer anlamda…
- Burnun dikip gezme! Gözün önüne
bak! “Böbürlenme, alçak gönüllü ol!” anlamında uyarı (Erzurum-Oltu’lu,
1964’lü Feyzullah Kılıç'tan naklen Said Dağdaş, 25.5.2010).
- Bursa
kestanesi! Okka çeker yirmibeş tanesi… (Bursa-Cumalıkızık
Mahallesi muhtarı, 1952’li Ahmed Kara’dan naklen Said Dağdaş, 5 Kasım 2014,
Bursa). Kestanenin iriliğini tarifte kullanılır.
- Buyur, Allah’ın! (F.
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). “-
Buyurun! Dinliyorum… - Estağfirullah! Buyur, Allah’a mahsus!.. 1980). “Emir, Allah’a mahsus!” deyimi ile aynı
anlamda. Sözde ve yaşayışta tevazuyu
öğütleyen, haddini aşmamayı hatırlatan bir atasözü/deyim.
- Büyük boğaz, küçük boğaz,
beşikteki başını sallar! (Hasibe nineden nakleden F. Dağdaş’dan naklen Said
Dağdaş, 8.4.2000). Çor çocuğu
fazla olanın yaşadığı telaşı, sıkıntıyı, hatta bazen çaresizliği anlatan bir
atasözü (Dağdaş ve ark., 2006).
-
Büyük lokma ye! Büyük
laf söyleme!.. (1936'lı
Erzurum-Uzundere-Ulubağ Köyü-Kardeşler Mezrası'ndan Şerafeddin İpek'den naklen
Said Dağdaş, 20 Eylül 2013).
-
Büyükler köprü bile olsa, basmayacaksın! (Beytüşşebab’lı Geravi aşiretinden Faruk Özbek’den (0532.375 69 57)
naklen Said Dağdaş, 8.12.2016, Ankara. “Büyüklerin
kadrini-kıymetini bileceksin! Bilhassa ana-babanın.” anlamında, saygı
vurgusu yapan bir atasözü.
- C -
- Cahil, kazdığı
kuyuya kendi düşer! (Antalya’lı 1935’li Ayşe Çark Hanımdan nakleden
1955’li Mehmed Ali Şener’den naklen Said Dağdaş, 21.11.2010).
- Cahile söz yetmez, çalıda gül
bitmez! (Selahaddin Duman, Sabah
Gazetesi'nden naklen Said Dağdaş, 15.09.2001: 15), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Cahille bal yenmez! Alimle taş
taşı!.. (Ordu'lu Ertuğrul Günay'dan, Star TV'deki beyanatından (saat:
17:40) naklen Said Dağdaş, 29.12.2011).
- Cahille sohbet edeceğine, alimle
taş taşı! (Ordu-Mesudiye-Gündoğmuş köyünden, 1939’lu İdris
Karakaya’dan naklen Said Dağdaş, 16.6.2016).
- Can, boğazdan gelir! “Can, boğazdan gelir emme, iştahım yok!
Yiyemiyorum…”, (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 16.12.1999), (Dağdaş ve
ark., 2006).
- Can çıkar, huy çıkmaz! Bu
konuda aynı anlamdaki bir veciz söz şöyledir: "Tutar elbet yine eski suyunu, Çıksa da canı, değişmez
huyunu..." (Sümbülzade Vehbi, 10 Mayıs 1999, Hicret Takvimi'nden
naklen Said Dağdaş.), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Canı acıyan ne demez! Karnı acıkan
ne yemez!.. (Akseki-Kuyucak’lı Ayşe ŞENER'den naklen Said Dağdaş,
15.01.2005), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Cayi kecmeden hop deme! "Dereyi görmeden paçaları sıvama!"
anlamında (Bakü’lü Ebilov Ümid Maksudoğlu’ndan nakleden Burdur’lu Hüseyin
Yılmaz'dan naklen Denizlili Said Dağdaş, 2 Ekim 2012).
- Cebinde penceviş parası yok, gözü
suralıkda!.. (İsparta-Uluborlu ilçesi ve yöresinden (Demirdal, 1968: 565)
naklen Said Dağdaş).
- Cebinde harçlık var mı? Karnında
açlık var mı? Ceketi omza atmışsın! Sende de puştluk var mı?.. (Delice’li birinden naklen Said Dağdaş).
- Cenab-ı Hakk buyurmuş: Rızkını ben
veririm! Cenneti kendin kazanırsın!.. (Şırnak-Güçlükonak-Fındık muhtarı,
Halumeri aşiretinden 1956’lı Mehmed Esendemir’den naklen Said Dağdaş, 23.2.2018
(Cuma), Güçlükonak-Fındık).
- Cenab-ı Allah kulunu
sıkmaz, gerçek kulluk yaparsa… (Erzurum-Olur’lu 1934’lü Şahistan
Demirci’den naklen Said Dağdaş, 31.8.2003).
- Cenaze yıkayıcıya hak doğrulsun!.
Ölü cennete girsin cehenneme gitsin birşey değişmez! (1929 doğumlu M. Baz’dan naklen Said Dağdaş, 22.06.2008)!
«Hakkı olana hakkının verilmesi esastır,
gerisinin önceliği yoktur!» anlamında, oldukça ilginç bir atasözü.
- Cevizin içinde, o kadar da koz olmaz mı canım?! “Her malda,
hatta insanoğlunda da, az da olsa çürük bulunur!” anlamında. “Öyle derler. Lafın çalımı… Cevizin içinde o
kadar koz olmaz mı canım?!” (Yazır’lı Sırçanların Hamdi dayının kızı Emine
Şahin’den naklen Said Dağdaş, 19.09.2011). "Çürüksüz koz olmaz!"
(Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş)." atasözünün farklı sürümü.
- Cihan bağında ey
akıl! Budur makbul insu cin,
Ne senden kimse incinsin, ne sen kimseden
incin!.. (Şeyh Ali Semerkandi
Hazretlerinin sözünden naklen Said Dağdaş, 2.12.2013,http://www.islamseli.com/en-guzel-sozler/34385-seyh-ali-semerkand-hz-sozleri.html
(Son Erişim Tarihi: 2.12.2013).
- Cim cim hocadan, kum çiğneyen
hacıdan kork! İsparta-Uluborlu ilçesi
ve yöresinden (Demirdal, 1968:565) naklen Said Dağdaş.
- Cingen cingenden köy kıskanır!
(F. Dağdaş’dan naklen
Said Dağdaş, 17.2.2000), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Cingen cingene çatmayınca, kasnak
boğazına geçmezmiş! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Cingenler çayda döğüs etmiş de taş
bulamamıslar! Her an elinizin altında olan birşey, aranınca bulunmaz
manasına (Ulus-Bartın’lı Celil Yaman (1979’lu)’dan naklen Said Dağdaş), (Dağdaş
ve ark., 2006)…
- Cinin çarptığı iyileşir de, Ciminlinin çarptığı
iyileşmez! (Erzincan-Üzümlü’lü
(Cimin’li) 1965’li Yücel Şanlı’dan naklen Said Dağdaş, 16 Eylül 2013, Erzincan
Otogarı). Erzincan’da Ciminlililer (Üzümlü’lüler) kurnazlıkları ve iş
bilirlikleri ile tanınırlar. Bu nedenle yörede, Ciminliler için kullanılan
mahalli bir söz olarak kullanılmaktadır.
- Ciminli ile cini bir torbaya
koymuşlar, cin demişki: Beni,... (gerisini sizler tamamlayabilir misiniz?)
- Cinstir çeker, boktur kokar! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). Muhakkak
benzer tarafı olur, babası yapıyorsa oğlu da yapar anlamında. Olumsuz
vasıfların veya huyların, ırsiyetle nesilden nesile geçtiğine-geçebileceğine
dikkat çeken bir atasözü (Dağdaş ve ark., 2006). ““Anası neyse, danası odur!” atasözü ise, daha çok olumlu – olumsuz
vasıfların ırsiyetle aktarımını hatırlatan anlamda kullanılır.
- Ç -
- Çağrılan yere erinme, çağrılmayan
yere görünme! (Resul Tosun'dan naklen
Said Dağdaş ). Davetsiz, istenmediğin yere gitme. “Millet oyunu azalttığı
partilere hükümet çağrısı yapmamıştır. Atalar ne güzel söylemişler: “Çağrılan
yere erinme, çağrılmayan yere görünme!”, (Dağdaş ve ark., 2006).
- Çalışan, kazanır! (Zirvedekiler (TRT 1) Programında, Mimar Sinan
Bey’den naklen Said Dağdaş, 18.11.2012).
- Çalıştığın eleyse, öğrendiğin
kendine! (1965’li Emine Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 10 Mart 2013).
Başkasının işini yapıyor olsan da, amaç öğrenmek, meslek edinmekse sabırlı
olmak, sebat etmek gerekir vurgusu için kullanılır.
- Çallı kızı bizim değil emme (ama),
namusu bizim! (Dodurgalı Fatmana Dağdaş’dan
naklen Said Dağdaş), (Dağdaş ve
ark., 2006).
- Çam dalından ağıl olmaz! El
oğlundan oğul olmaz! (Dodurgalı
Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, tarihsiz). Yaylaya göçüldüğünde, çadır
ile sürüyü toplayıp korumak amacıyla ağıl yanyana, birlikte kurulur. Ağıl
yapımında çam dalını kullanmak elverişli değildir. Bunun yerine çoğunlukla
ardıç dalı kullanılır. Hem koruyucu hem de dayanıklıdır. Hayatın bu
uygulamasından örnek verilerek hazırlanan bir atasözüdür. "Çam ağacı"
yerine de, "Çam dalı" ifadesinin kullanımı yerindedir. Ağıl yapımında
“dal” kullanılır. Ağacın kendisi değil… Derlendiği yöre belirtilmeyen, "Çam ağacından ağıl olmaz, el
çocuğundan oğul olmaz." atasözünde kelimeler arasında hem anlamı
vurgulamada yetersizlik, hem de uyum sorunu olduğu görülecektir. "Çam ağacından ağıl olmaz,.."
ifadesinde "ağaç-ağıl" ilişkisinin zayıflığı belirgindir. "Çam dalından ağıl olmaz!.."
ifadesinde ise "dal"-"ağıl" ilişkisi hem anlam hem de
uygulama açısından yerli yerine oturmaktadır. "El oğlundan oğul..." ifadesindeki ifade kolaylığı ve
bütünlük de, benzer şekilde "El
çocuğundan oğul.." ifadesinde mevcut değildir (Said Dağdaş).
- Çam
sakızı, çoban armağanı... (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş).
- Çama çıkan davarın, çama çıkan
oğlağı olur! (Fatmana Dağdaş’dan
naklen Said Dağdaş, 21.2.1987).
- Çarşı itiyle ava gidilmez!
(1961’li, Andırın’lı Cemal Basri Gökşen’den naklen Said Dağdaş, 31.07.2003).
Sağlam iş; erbabıyla, her yönü ile güvenilir kişi ile yapılır (Dağdaş ve ark.,
2006).
- Çatal kazık, yere gitmez!
(Antalya’lı, 70 yaşındaki M. Emin Tıraş’dan naklen Said Dağdaş, 23.07.2008).
Mutabakat sağlanamayan işten verim alınmaz.
- Çay sıra gidip yol sıra gelme!
“Verilen işi noksan yapma, unutma!” anlamında bir deyim. "İşte bunlar böyle... Bir iş veriyoruz.
Unutuyorlar. Çay sıra gidip yol sıra geliyorlar..."
(Çankırı-Ilgaz-Aşağıdere köyünden 1930'lu İlyas İyigüngör'den nakleden oğlu
1965’li Harun İyigüngör'den naklen Said Dağdaş, 3.11.2011).
- Çaydan geçip çipildende boğulma! (Fatmana
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). İşin zor tarafını hallettikten sonra daha kolay
aşamasında beceriksizlik gösterme! anlamında (Dağdaş ve ark., 2006).
- Çayın taşı, çayın kuşu! (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 2003).
- Cayi kecmeden hop deme!
("Dereyi görmeden paçaları sıvama!" anlamında (Bakü’lü Ebilov Ümid
Maksudoğlu’ndan nakleden Burdur’lu Hüseyin Yılmaz'dan naklen Denizlili Said
Dağdaş, 2 Ekim 2012).
- Çerden çöpten, kel kıza mintan! (Denizli-Yatağan’lı, 1937’li
Leyla Canbeldek’den nakleden oğlu Müfit Canbellek’den naklen Said Dağdaş,
1.1.2017, Ankara).
- Çeyrek
ekmeğin bismillası (besmelesi) olmaz!
(Kızılcahamam-İğneci köyünden Hüseyin Danyıldız’dan nakleden 1979’lu,
Bartın-Ulus’lu Celil Yaman’dan naklen Said Dağdaş, 18.01.2011). Genellikle
kızgınlık anında, külhanbeyi tarzı kullanılan bir atasözüdür. "Hallederiz! Besmele bile çekmeye değmez, anında
gereğini yaparız!" anlamında.
- Çiftçinin karnını
yarmışlar, kırk tane gelecek yıl çıkmış… (Mersin-Erdemli’li, 1929’lu Mustafa Koç’dan nakleden 1976’lı oğlu
Mahmud Koç’dan naklen Said Dağdaş, 7.5.2012). “Ekincinin karnını yarmışlar; kırk bu yılcık, kırk bıldırcık çıkmış!” atasözü
(Aksoy, 1995) ile benzer anlamda…
- Çingene (Cingen) çalar! Kürt
oynar! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). Sorumsuz olanların – önünde
işi olmayanların yaptıkları ciddi işi olmaz anlamında.
- Çingene kız,
hatun olmaz! (Mardin’li, 1971’li Fatih Yıldız’dan naklen
Said Dağdaş, 30.1.2006). “Kız
kareçi, hatun olmaz!” (Fatih Yıldız, 1971’li, Mardin’li) atasözü ile benzer
anlamda (Dağdaş ve ark., 2006)...
- Çingene musandıra bilmez!
(Ankara’nın yerlisi bir erkekten naklen Said Dağdaş, 65 yaşında, Kastamonu,
2002). Çingenenin hayat tarzının farklı olduğunu ifadede kullanılır, (Dağdaş ve
ark., 2006). “Çingene çadırında musandıra
ne arar?” atasözü ile benzer anlamda.
- Çingeneye
beylik vermişler, önce anasının ineğini kesmiş! Vasıfsız kişilere görev ve
makam vermenin sakıncalarını hatırlatan bir atasözüdür (1964’lü ve
Ankara-Gölbaşı-Gölbek köyünden Mustafa İncekara’dan naklen Said Dağdaş,
22.12.2010).
- Çingeneye
vezirlik vermişler, önce babasının boynunu vurmuş! Vasıfsız kişilere görev
ve makam vermenin sakıncalarını hatırlatan bir atasözüdür
(Sivas-Gürün-Eskihamal köyünden Hüseyin Kılıç’dan (0.5368591634) naklen Said
Dağdaş, 4 Eylül 2013, Ankara).
- Çobanın Allah’ı olmaz! (Yukarı Dodurga Kasabasından 1336'lı Arif Deniz'den
naklen Said Dağdaş, 1981). Çobanlık mesleğini yapanlardan bazılarının çevreye,
hayvanlara, ormana karşı çok acımasız olabileceğini belirtmek için kendisi hem
çoban ve hem de pehlivan olan Arif Deniz’den aktarılmıştır (Dağdaş ve ark.,
2006).
-
Çocuğa iş buyur! Ardından kendin git! (Fatmana
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş).
- Çocuğun
dövüşü, köpeğin boğuşuna benzer! (Samsun-Ladik-İbi
köyünden 1974’lü Adem Kayışlı’dan (0505.6628236) naklen Said Dağdaş,
15.7.2017). “Çocuklar anında dövüşür,
barışır. Köpekler de böyledir. Bu nedenle çocuklar arasındaki meseleleri fazla
büyütmemek gerekir.” anlamında.
- Çocuğun
yediği helal, giydiği haramdır! Hızla büyüyen çocukların giyimleri de hızla
değiştirilir. Harcanan para artar. Haram kazancın bereketi olmadığı gibi çocuk
giyimindeki masrafların da haram olmasa bile masrafları artırdığı ima
edilmektedir (Gülay Balta’dan nakleden Celil Yaman'dan naklen Said Dağdaş,
7.1.2011).
- Çoğu zarar, azı karar! "Azı karar, çoğu zarar, ortası yarar!"
(Said Dağdaş) atasözü ile benzer anlamda.
- Çok ağlayıp gözden mi olayım? Çok
yanayım ciğerden mi olayım?.. (Ankara-Ayaş’lı
Yücel Özder’den naklen Said Dağdaş, 8.11.2012, Tokat). “Ağlayak da gözden mi olak?” atasözü ile benzer anlamda... Üzülmek
de bir yere kadar! Aşırı üzülüp de kendi sağlığına zarar vermemeli...
- Çok gezen pabuç, b.k getirir!
(Kalecik'li, 1971'li İlhan Arslan'dan naklen Said Dağdaş, 12.04.2011). "Gezen
pabuç, b.k kaldırır! (Pamukkale Ekspres'inde görevli bir kondüktörden
naklen Said Dağdaş, 1984 (?)) atasözünün vurgulu sürümü...
- Cox isteyen azdan da olar! "Çok
isteyen azdan da olur!" (Bakü’lü Ebilov Ümid Maksudoğlu’ndan nakleden
Burdurlu Hüseyin Yılmaz'dan naklen Denizlili Said Dağdaş, 2 Ekim 2012).
- Çok koyunun, çok
kuzusu olur! (Dodurgalı Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş,
Şubat 1987). “Kaba ardıcın gürlemesi dal
ile (dallan)!” atasözüne yakın anlamda. Mesela düğün dernek kalabalıkla,
toplulukla yakışır anlamında. “Ağaç,
dalıyla gürler!” atasözü ile benzer anlamda.
- Çok laf,
Kur'an'da yakışır derler! "Keçinin tahtaya sıçtığı gibi durmadan
konuşuyorsun. Çok laf Kur'an'da yakışır derler! Sus artık!" (1936'lı
Gülizar Baz'dan naklen Said Dağdaş, 16 Ekim 2013, Denizli). Konuşması bıkkınlık
vereni tarifte kullanılır. Not: Her
ne kadar bu atasözünde herhangi bir kasıt olmasa da, yapılan benzetme İslami
duyarlılığa uygun değildir (Said Dağdaş). "İleriden beri konuşulur bu
söz ama, tehlikelidir." (Dodurgalı 1932'li Hasan Koç'dan naklen Said
Dağdaş, Denizli, 17.10.2013).
- Çok yaşayan değil, çok gezen
bilir! (Dodurgalı 1341 doğumlu Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş,
1980).
- Çok yaşayan mı bilir, çok gezen mi?.. Çok gezen!.. (Tavas'lı Kebabcı Mehmed
Ali Kaynak'dan (0.535.4511746)naklen Said Dağdaş, 17.10.2013,
İncilipınar-Denizli).
- Çürüksüz koz olmaz! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). "Cevizin içinde çürük de bulunur! Her malda, hatta insanoğlunda da, az da olsa çürük bulunur!”
anlamında.
- D -
- Dağ adamı, hasta eder sağ adamı! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Leyla Baz'dan
nakleden Gülizar Baz'dan naklen Said Dağdaş), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Dağ deyip dangırdama, çalı ardında adam olur! İsparta-Uluborlu ilçesi ve yöresinden (Demirdal, 1968:565'den
naklen Said Dağdaş). Görüldüğü üzere aynı anlamdaki atasözünün birbirinden
farklı yörelerde çok az değişiklik gösteren sürümleri de olabilir.
- Dağ deyip
dangırdama! Çalı dibinde insan vardır! (1950'li yılların ortalarında, anasından nakleden
Denizli-Çal-Selcen mahallesinden (köyünden) Mehmed Duman'dan naklen Said
Dağdaş, 2 Ekim 2016). Denizli-Çökelez Dağı eteklerinde, ekin biçme zamanında
nakledilmiştir. "... Yanıktepe (İğde
tepesi) mevkiindeki tarlamızın kenarı tepeye doğru yükseliyor. Biz de
çalılıkların arasında çoluk çocuk bağrışıyoruz. Ne konuştuğumuzu
hatırlamıyorum. Annem nerden geldi ne etti bilmiyorum. Bize bağırdı: "Dağ
deyip dangırdamayın! Çalı dibinde insan vardır!" dedi. Biz de olduk sus
pus."
- Dağ diye dangırdayıp gezme! Dağın
da kendine göre adamı olur! “Çok dikkatli ve tedbirli ol!„ anlamında.
1926’lı Fatma Koçak’dan nakleden Haydar Koçak'dan naklen Said Dağdaş, 28.5.2008,
Kırıkkale-Delice.
- Dağ deyip dangırdama! Dağın kulağı
vardır! (Ordu-Aybastı’lı 1951’li Enver Elmas’dan naklen Said Dağdaş,
12.12.2013). “Her zaman tedbirli ol!
Boşboğazlık da yapma! Haddini bil!” anlamında.
- Dağ deyip dangırdama! Dağın da kulağı
vardır! (Ordu-Mesudiye-Gündoğmuş köyünden, 1939’lu İdris Karakaya’dan
naklen Said Dağdaş, 16.6.2016). “Her
zaman tedbirli ol! Boşboğazlık da yapma! Haddini bil!” anlamında.
- Dağ deyip dangırdama! Dağın sahibi
var! (1960’lı Mustafa Halimoğlu’ndan naklen S. Dağdaş, Kemaller
Köyü-Kastamonu, Ilgaz Dağı-Çarklı Yaylası, 15.9.2011). “Boşboğazlık yapma! Haddini bil!” anlamında. “Dağ deyip dangırdama!
Dağın sahibi var! derler!”
- Dağ deyip dangırdama! …… diyen
çıkar! “Argo” (Çankırı-Eldivan-Çukuröz (Gedene) köyünden 1947’li Yunus
Kayıkçı’dan naklen S. Dağdaş, 14.2.2013). “Pervasızlık
- boşboğazlık yapma! Haddini bil! Senin de baş edemeyeceğin yiğitler her zaman
bulunur!.. vb.” anlamlarda kullanılan “argo” eklemeli bir atasözü.
- Dağa çıkan keçinin dağa çıkan oğlağı
olur! (Acıpayam-Yukarı Dodurgalı 1341'li Fatmana Dağdaş'dan naklen Said
Dağdaş). “Anaları ne ki, danaları ne
olsun!” deyiminin anlamına yakın anlamda düşünülebilir. Acıpayam’a sınır
komşusu olan Gölhisar ve civarında bu atasözü “Çama çıkan kişinin, çama
çıkan oğlağı olur.” şeklinde kullanılmaktadır. Her iki atasözünün kullanımı
da hayatın içinden örneklerdir. Keçinin vasıfları örnek gösterilerek
insanoğlunun da ırsen atalarına çekeceğini ifade eder (Dağdaş ve ark., 2006)...
- Dağa gidenin işiyle, gabeş keçinin
yaşını kimse bilmez!.. (Aksekili Ayşe Şener'den naklen Said Dağdaş, 24.04.2013).
- Dağların kadısı katran, müftüsü
çamdır! (… Anadolu
‘da “Dağların kadısı katran, müftüsü
çamdır” diye bir söz vardır. Ali Rıza Yalgın bu sözü Aladağ’da duymuştur (Ögel,
2005: 477) (Türktaş, 2012: 177). Toroslarda hakim ağaç türlerini kıymetine göre sınıflayan bir atasözü.
Aladağlarda (Pos) hem Toros Sediri (Katran), hem Karaçam (Pos karaçamı
meşhurdur) ve hem de Kızılçam yaygın yayılış gösterir. En değerlisi Katrandır.
- Dala bakan keçinin, ağaca çıkan
oğlağı olur!
Nesilden nesile ırsi özellikler geçer. Bu nedenle seçerken ırsi niteliklere de
dikkat et anlamında kullanılır (Mersin-Gülnar'lı, 1976'lı Hidayet Karabıyık'dan
naklen Said Dağdaş, 13.08.2015).
- Dalından budağından, çam kurumaz! Çocuğu olan birisi için söylenir. Nesli devam eder
anlamında örnek verilir (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 21.2.1987).
“Dal-budak”, hısım-akraba anlamında kullanılır.
- Dam alçak, sopa kalkmaz!
(Antalya-Akseki’nin Kuyucak kasabasından emekli öğretmen Sebati Şener'den
naklen Said Dağdaş, 10.08.2004): Bu atasözü; iktidarların icraatlarında her
istediğini, gönlünden geçeni rahatlıkla yapamadığını, farklı kesimlerden
gelebilecek tepkileri zaman içinde eritmeyi, adım adım yol almayı, temkini
tercih ettiklerini anlatmak için kullanıldı (Dağdaş ve ark., 2006).
- Dam tıpırtısı, karı bıtırtısı, var
ömrümü yok etti! (Yukarı Dodurgalı
1341'li Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 1980), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Dama dama göl olur, dada dada heç
olur! (Şarki Azerbaycan-İran'lı Selahaddin Kusekenani'den naklen Said
Dağdaş, 6.6.1999). “Damlaya damlaya göl
olur!” Azar azar kullanmakla biter!” anlamında (Dağdaş ve ark., 2006). “Taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların
sürekliliğidir!” (Bir Power Point’ten Brezilya atasözü olduğu iktibas
edilmiştir. 2.5.2013) atasözü de benzer anlam içerir.
- Dama çıkan, merdiveni yukarı ekiyor!.. (Kahramanmaraş Sütçü İmam Ünivesitesi-Ziraat
Fakültesinden Prof. Dr. Ali Kaygısız’dan naklen Said Dağdaş, 7.5.2014). “… Geç cevap vermeye gelince; malum
"Dama çıkan, merdiveni yukarı ekiyor! Makale okuyacak hakem
bulamıyoruz!..”. Kurumlarda hizmette devamlılık ilkesinin çoğu kez kasden
aksatılabildiğini ima eden, “Benden
sonrası tufan!” anlayışını ve sorumsuzluğunu yansıtan çok hoş bir deyim.
- Damattan intikam alınmaz! "Meşhur atasözü: Damattan intikam
alınmaz!" (1929'lu Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş, 7.2.2013, Denizli).
- Damdaki danadan öküz olmaz!
(Çankırı-Ilgaz-Yazı köyünden Orm. Müh. Mehmed Ali Yılmaz'dan naklen Said
Dağdaş, 17.11.2003). “Her gün birlikte yüz-göz olunanlardan, akraba olanlardan
yönetici olması doğru değildir!” şeklinde bir yorum da yapılabilir.
- Damdan düşenin halini, damdan
düşen bilir! (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 1980, Dodurgalar).
- Darda yanında olmayanı, getirip de
başının üzerine koyma! ““Sait le mu’tikad maaik fiddiga! Let cibe
firasık it gıyede!..”. Bir kıza
gönlünü verip karşılık göremeyen birisi kullanır (3.8.1992 doğumlu Mardin’li
Mahmud Aşar’dan (0543.7170004) naklen Said Dağdaş, 22.2.2018, Mardin).
-
Davul dengi dengine vurur! (Fatmana
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 1980). Bu atasözünde de denklik vurgusu öne
çıkarılmıştır. Özellikle yeni evlilik hazırlıklarında sıkça başvurulur.
- Dayak bile nasiple yenir! (1967’li
Yüksel Erdoğan'dan naklen Said Dağdaş, 9.10.2003, Beyşehir-Gölyaka, Or. Müh.),
(Dağdaş ve ark., 2006).
- Dayak, cennetten çıkmadır! "Dayak, cennetten çıkmadır!” derler eskiden beri..." (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 1980). “Sopa,
cennetten çıkmadır!” şeklinde de kullanılır. (Artvin-Şavşat-Çavdarlı
köyünden 1933’lü Naci Altun’dan 1976’da nakleden kızı Leyla Meydan’dan naklen
Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara).
- Dedesi acı erik yer, torununun
dişi gamaşır (gemeşir)! (Ankara-Yuva köyünden, 1976’lı Mahmut Güneş’den
naklen Said Dağdaş, 15.04.2014). Haram - usulsüz mal kazanana-yiyene,
kazandığından hayır gelmez, eninde sonunda kendiden olmasa bile neslinden çıkar
anlamında açıklanabilecek bir atasözü. Bu anlamıyla haram mal
yemenin-kullanmanın asla fayda vermeyeceği hatırlatılır. Aynı zamanda
atasözüne, ırsi aktarımın nesilden nesile geçeceği şeklinde de mana
verilebilir.
- Dedesi haram yemiş, torunun dişi
gamaşmış! (Amasya-Kaleköy’lü 1968’li Ümid Bek’den naklen Said Dağdaş,
6.11.2012, Kaleköy). Dedesi haram yiyen torun da haram yer şeklinde açıklanan
bir atasözü. Haram mal yemenin-kullanmanın asla fayda vermeyeceği hatırlatılır.
- Dediğim dedik!
Öttürdüğüm düdük! Görüşünde çok ısrarcı, fikrinde inatçı insanları
nitelemede sıkça kullanılır (Said Dağdaş,12 Mart 2013).
- Değirmencinin
derdi, suyun değirmene gelmesidir!.. (Derde
kereş, av here ser eş!..) (Mardin-Mazıdağı
yöresinden nakleden Mardin-Mazıdağı’lı Orman Mühendisi Mehmed Emin Tekin’den
naklen Said Dağdaş, 17 Mart 2014, Adıyaman).
- Değirmencinin evi
unsuz, çulfacının ağağı donsuz kalırmış! (Anası 1927’li Hayriye
Kaptanoğlu’ndan nakleden 1964’lü Orhan Kaptanoğlu’ndan naklen Said Dağdaş,
Gazipaşa-Çığlık, 6.4.2017).
- Deli düğüne
gitmiş, bura bizim evden rahat demiş! (Yozgat-Çekerek-Bayındırhüyük
köyünden, Emeksiz oğullarından Mehmed Ecevit’den naklen Said Dağdaş, Yozgat,
Sorgun, 12.05.2014, Ankara). Mehmed Ecevit bu atasözünü, emeklilikte rahat
olduğunu ifade etmek için kullandı. Not: Ecevit: Gözü açık, işbilir
anlamında kullanıldığını belirtti.
- Deli eşeğin
akıllı sıpası olmazmış!
(Mersin-Erdemli’li, 1929’lu Mustafa Koç’dan nakleden 1976’lı oğlu Mahmud
Koç’dan naklen Said Dağdaş, 7.5.2012).
- Deli kız, akıllı gelin olur!
(18.5.2007, 1981’li Birdal Yaman’dan naklen 1979’lu, Bartın-Ulus’lu Celil
Yaman'dan naklen Said Dağdaş). Kız gelin olunca gerçek sorumluluk sahibi olur
anlamında…
- Deliye yel ver! Eline bel ver! (Niksar-Serenli (Avara) köyünden Yusuf Yılmaz’ın “Niksar Folkloru” adlı
lisans tezinden (Yılmaz, 1993:25) (Niksar Dün Bugün Yarın s. 58'den naklen)
nakleden Said Dağdaş, 26 Ağustos 2013, Ankara).
- Dem de çift, gam da çift gelir!
(Dodurgalı Ayşe Mak, 20.8.2003). Üst üste gelen iki musibeti açıklamak için
kullanılan bir atasözü (Dağdaş ve ark., 2006).
- Demir tava gelir,
kömür biter! Akıl başa gelir, ömür biter! (Ankara-Ayaş-Evci köyünden, 93 Harbi Gazisi Kazım Alay’dan nakleden
Yücel Özder’den naklen Said Dağdaş, 26.2.2013).
“Sacım düzen buldu hamurum tükendi, evim düzen buldu ömrüm tükendi”
(Dodurga'lı Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 1977) atasözünün erkekler
arasında daha yaygın olan “erkek” sürümlerinden biri de denilebilir.
- Demişler ki kurda: Senin boynun
niye kalın? Demiş ki: Kendi işimi kendim görürüm de ondan!.. (1962 doğumlu,
Ankara-Çubuk’lu Sadık Şimşek’den naklen Said Dağdaş, 7.11.2013).
- Deniz
ateş alır mı? Alır!.. Hiç umulmadık iş/olay gerçekleşebilir. Bu nedenle
daima tedbirli olmak gerekir anlamında (1341’li Fatmana Dağdaş’dan naklen Said
Dağdaş, 1980). “Devenin üstünde kuduz
dalar mı? Dalar!” atasözü ile benzer anlamda.
- Denizdeki
balıklar mercanını, karadaki yılanlar zehrini Nisan yağmurundan alırmış! (Hasan Arıkan'dan nakleden Konya-Ereğli'li Mehmed
Yıldız'dan naklen Said Dağdaş,10 Mayıs 2013).
- Denize düşen köpüğe sarılır! “Bu da İçel
ilinin Silifke ilçesinden derlenen bir atalar sözü: Denize düşen köpüğe
sarılır.” (Neye niyet, kime hizmet?
İbrahim Tenekeci, Yeni Şafak, 5.2.2014:14). http://yenisafak.com.tr/yazarlar/Ibrahim_Tenekeci/neye-niyet-kime-hizmet/50166
- Denizin yanında kuyu kazılmaz!
Bolca kaynak varken, yeni kaynak aramak anlamsızdır. Misafir olunan eve,
sürekli gıda malzemesi alınmasında rahatsız olunca ifade edildi. “Denizin yanında kuyu kazılmaz! Ben ölmedikçe
bir şey almayın!”. (Dodurgalı M. Baz, 1929 doğumlu, 23.7.2010). "Irmak kenarına çeşme yapılmaz!"
atasözü de benzer anlamda kullanılabilir.
- Derd paylasmaqla azalar, sevgi paylasmaqla artar! (Bakü’lü Ebilov Ümid Maksudoğlu’ndan nakleden
Burdur’lu Hüseyin Yılmaz'dan naklen Denizlili Said Dağdaş, 2 Ekim 2012)
şeklinde kullanılmaktadır. İnsanlar arasındaki ilişkilerde paylaşmanın önemini,
bunun toplum hayatının önemli bir unsuru olduğunu vurgulayan- hatırlatan bir
atasözü. “Derdini söylemeyen derman bulamaz!” (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş)
atasözü ile anlam yakınlığı vardır.
- Derdini
söylemeyen derman bulamaz! (Fatmana
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş) atasözü ile yakın anlamda.
- Derdinde olmayan,
deveyi görmez! (Kırıkkale-Deliceli
Hamid Erdal'dan naklen Said Dağdaş, 11.11.2003; Dodurgalı Ganime Ay’dan naklen
27.08.2012). "El elin eşeğini türkü
çağırarak ararmış!" atasözü ile yakın anlamda...
- Deve derdinde
olmayan, deveyi görmez! (Kırıkkale-Delice
ilçesi Hacıobası köyünden Hamid Erdal’dan naklen Said Dağdaş, 21 Mayıs 2011).
- Dere geçerken at değiştirilmez! (Mehmed
Baz’dan naklen Said Dağdaş). “Irmaktan
geçerken at değiştirilmez!” atasözü ile benzer anlamda ve kullanımda…
- Dere her zaman kütük getirmez! (1929
doğumlu M. Baz'dan naklen Said Dağdaş, 22.08.02, Denizli-Dodurgalar). "Araz (Aras nehri) her zaman kütük getirmez!"
şeklindeki Azerbaycan Türkçesindeki atasözü ile aynı anlamda... Her zaman
ticarette kazanç olmayabilir, bu nedenle ileriye dönük tedbir almak gereklidir
anlamında.
- Dereyi görmeden paçaları sıvama!.. Azerbaycan Türkçesinde, "Cayi kecmeden hop deme!" (Bakü’lü Ebilov Ümid Maksudoğlu’ndan
nakleden Burdur’lu Hüseyin Yılmaz'dan naklen Denizlili Said Dağdaş, 2 Ekim
2012) şeklinde kullanılmaktadır. Çok
erken davranma! anlamında.
- Dert gezdiyse, derman da gezmiş!..
(Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 1994). Her derdin çaresi vardır
anlamında…
- Dert gezer, derman da gezer!
(Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). Her derdin çaresi vardır anlamında…
- Dertli, deli olur!.. 1956’lı,
Fethiye-Çobanisa Köyünden Mehmed Ali Avcı’dan naklen Said DAĞDAŞ, Köyceğiz,
29.08.2012.
- Dertsiz baş yok, yarasız çam yok!
(Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). Herkesin bir sorunu, derdi var
anlamında.
- Deve bir pul! Yaramaz! Deve
bin pul! Yarar!.. “Ticarette talebi ve değerlemeyi piyasa belirler!” anlamında kullanılır (Amasya-Taşova’lı babası 1934’lü İsmail Tümer’den
nakleden Orman Müh. Yılmaz Tümer’den naklen Said Dağdaş, 03.04.2014, Ilgaz).
- Deve, devenin ötüşünden bilir!
(Dodurgalı M. Baz'dan naklen S. Dağdaş, 26.07.2003). İnsan, insan sarrafıdır.
Birbirini tanır anlamında.
- Devenin üstünde kuduz dalar mı? Dalar! Bela ummadık yerde karşına çıkabilir. “Devenin
üstünde kuduz dalar mı? Dalar! Minarenin üstünde bile dalar! (1341'li
Fatmana Dağdaş'dan ve ayrıca en son 1929'lu Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş,
11.07.2011). “Deniz ateş alır mı?
Alır!..” atasözü ile benzer anlamda.
- Devlet adamından dost olmaz! İt derisinden post olmaz! (Tokat-Çamdere köyünden 1966’lı Ziyaeddin Al’dan
naklen Said Dağdaş, 08.11.2012). “Osmanlı’yla
dost olma! Karıya sır verme!..” (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş)
atasözü ile benzer anlamda… “Zemherinin
hoşluğuna, Osmanlı’nın dostluğuna erilmez!„ (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 5.1.2003, (Dağdaş ve ark., 2006)) atasözü ile de benzer anlamda.
- Dırın dırın!
Andırın! İki bakkal bir fırın!.. Andırın ilçe merkezini ve benzeri
küçük yerleşim birimlerini tarif için kullanılan bir ifade (K. Maraş’lı Duran
Kömür’den naklen Said Dağdaş, 20 Kasım 2014, K. Maraş).
- Dırın dırın! İki
dükkân bir fırın! Eşittir Andırın! Andırın ilçe merkezini ve benzeri
küçük yerleşim birimlerini tarif için kullanılan bir ifade (Orman mühendisi,
Mersin-Mut’lu Faruk Cüce’den naklen Said Dağdaş, 30 Ağustos 2012,
Denizli-Eskere).
- Dışında ölse küyövün, içinde ölse
kelinin ölsün! (Dışarıda ölürse damadın,
içeride ölürse gelinin ölsün!), (Bice, 1991:171).
- Dibin ahlat, doruğunu kim
aşıladı?.. "Soyuna dön!" anlamında (Remzi Doğan'dan naklen Said
Dağdaş, Kalecik-Çaykaya köyü, Orman Müh., 27.02.2006).
- Dilin durdu başın esen! Dilin
durmaz başın kesen!.. (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). “Bana benden
olur her ne olursa, başım rahat eder dilim durursa!„ atasözü ile de aynı anlama
gelmektedir.
- Dimyata pirince giderken evdeki
bulgurdan da olma! (Artvin-Şavşat-Çavdarlı
köyünden 1940’lü Siyaset Altun’dan 1976’da nakleden kızı Leyla Meydan’dan
naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara). Daha iyisini elde etmek uğruna
çalışırken, hazır elindekini de yitirebilirsin anlamında tedbirli olmayı
öğütleyen bir atasözü. Çoğu kez “kararından vazgeçirmek” amacıyla kullanılır.
- Dinin yarısı, insaftır! "... Dinin
yarısı, insaftır! İnsaf, dinin yarısıdır! Doğruyu, doğru kabul etmek
lazım!..". Azeri Türkçesinde de kullanılan "İnsaf dinin yarısıdır!" atasözünün benzer sürümü.
- Dinüküm teklik, imaniküm
metelik!.. (1938’li Abdullah Yıldız’dan nakleden 1973’lü Çelebi
Yıldız’dan naklen Said Dağdaş, Mersin - Tarsus, 5.4.2012). Dini-imanı para
olanları tarifte kullanılır.
- Doğru direk sallanır! Yıkılmaz! (Mehmed Baz’dan naklen Said Dağdaş, 21.2.1987,
Dodurga).
- Doğru duvar, yıkılmaz! (Bu Toprağın Canları adlı programdaki konuşmacıdan
naklen Said Dağdaş, Ankara, 16.03.2014, 15:30, TRT Haber). Doğruluğu hayatın
ölçütü olarak değerlendiren bir atasözü…
“Doğru duvar, yıkılmaz diyoruz
ya…”
- Doğru(yu) söyleyeceksin! Her yerde
değil! Doğru hareket edeceksin! Her yerde!.. (Yozgat’lı Halil Ersoy’dan Said Dağdaş, Ankara, 20.11.2013).
- Doğru söze Hacı Emmin (Emi’n) ne
desin? (Yusufeli’li Erkan İspirli’den
naklen Said Dağdaş, Ankara, 6.6.2014). “Doğru
söze ne denir? anlamında teyit – tasdik niyetiyle kullanılan bir atasözü. Emi: Amca – emmi kelimesinin eş
anlamlısı.
- Doğru yürüdüm de zangırdamam mı
kaldı?.. (Kayseri-Develi’li ninesi
Şerife Çetin’den nakleden Mehtap Öztekin’den naklen Said Dağdaş, Ankara,
24.1.2013). Zaten önünde bir sürü meşgalem var, takadim de yok veya ehli de
değilim. Bu halde iken ilaveten yeni bir iş çıkınca ya da görev verilince sıkça
kullanılan bir ifade.
- Doğruluk, en büyük kurnazlıktır! (Dodurgalı 1929'lu Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş).
- Doku doku o bez, söyle söyle o
söz!.. Laftan anlamayan, becerisini
ortaya koyamayan, iş de görmeyen zayıf kişilikleri tarifte kullanılır (Demetevler-Aziziye
Lisesi müdürü Çorum’lu Sadık Çelik’den naklen Said Dağdaş, 2009).
- Domuz derisinden post, eski
düşmandan dost olmaz! “… Bir Türkmen
atasözünde söylendiği üzere, “Domuz derisinden post, eski düşmandan dost
olmayacağını” aklımızdan çıkarmayacağız!..” (Devlet Bahçeli’den naklen Said
Dağdaş, 08.10.2017, 14:37, Kanal A Haber, Kerkük Sevdalıları Buluşması).
- Dost ayağa, düşman başa bakar!
(Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). Bu atasözü başka yörelerde "Dost başa, düşman ayağa bakar!"
şeklinde kullanılıyor.
- Dost dar gunde taninar! “Dost kara günde belli olur!” atasözü ile
benzer anlamda (Bakü’lü Ebilov Ümid Maksudoğlu’ndan nakleden Burdur’lu Hüseyin
Yılmaz'dan naklen Denizli’li Said Dağdaş, 2 Ekim 2012).
- Dost eline (iline) sebebsiz
uğranmaz! (1961’li, Andırın’lı Cemal Basri Gökşen’den naklen
Said Dağdaş, 20.08.2013). Dostun yanına boş yere gidilmez, kendisine telefonla,
e-posta yoluyla vb. yolla ulaşılmaz, dostun bir maksadı vardır anlamında...
- Dost kazan! Düşmanı anan da
doğurur!.. (Vatanı
Terkedenler Programı, Vehbi Vakkasoğlu'ndan naklen Said Dağdaş, Habertürk,
05:55, 19 Mayıs 2013, Mehmed Akif Ersoy'un en çok kullandığı sözlerden birisi
olduğu bilinir...).
- Dost kazan! Düşmanı anan da
doğuruverir!.. (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). Not: Doğuruvermek fiili,
istek üzerine bir işi yerine getirmek anlamında değil, ummadığın bir yerden,
ummadığın kadar kısa sürede - bir işin kolayca ortaya çıkabileceğini vurgulama
anlamındadır.
- Dost olmayınca düşman bilinmez!
(F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1980).
- Duvara konmayan taşa, taş demem!
Secdeye inmeyen başa, baş demem! Allah yolunda yaşanmayan yaşa, yaş demem!.. Her nesnenin, onu değerli kılan bir işlevi olduğu
gibi, insanı değerli kılan işin-işlevin de Allah’a kulluk olduğunu hatırlatan
bir atasözü (Dodurgalı
1961’li Leyla Baz’dan nakleden 1955’li Ganime Ay’dan naklen Said Dağdaş,
9.2.2013).
- Duyduğunun hiçbirine, gördüğünün
yarısına!.. (inanma!) Dedikodudan
uzak durmayı öğütler. "Değil her söylenene, gördüğüne bile hemen inanmayı
terk et!” anlamında bir uyarı atasözü… “Yapma şu dedikoduyu!..” (Malatya’lı,
1943’lü Yüksel Şahin’den nakleden kızı Özlem Dostbil’den naklen Said Dağdaş,
28.3.2012). Yalancı kim? İşittiğini
söyleyen... atasözü ile de akraba bir atasözü...
- Dükkan alırsan köşeden, odun
alırsan meşeden, hanım alırsan Ayşe’den!..
(1938’li Abdullah Yıldız ve 1952’li Adviye Yıldız’dan nakleden 1973’lü Çelebi
Yıldız’dan naklen Said Dağdaş, Mersin - Tarsus, 5.4.2012). "Ağacın
iyisi meşe! Avradın iyisi Ayşe!..." atasözünün farklı sürümü.
(Samsunlu 1320’li Netice Asan’dan nakleden 1946’lı Ünal Asan’dan naklen Said Dağdaş,
Tarsus - Mersin, 5.4.2012).
- Dünya duaylan (dua ile), elek
sıvaylan (sıva ile)! (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). Dua etmenin
önemli olduğu, eleği korumanın onun bakımıyla olduğu misal getirilerek
anlatılmaktadır.
- Dünya malı, adamnı cürek cavudu! (Dünya malı, adamın yürek yağıdır!), (Bice, 1991:170).
- Dünya malı, dünyada kalır!
(1936’lı Gülizar Baz’dan naklen Said Dağdaş, 27.10.2012, Denizli). “- Dünya malı, dünyada kalır! (Gülizar
Baz).” “- Bu da lafın posası gaari… (eşi
1929’lu Mehmed Baz). Dünya malına tamahkarlık yersizdir. Aslolan, ebedi hayata
katkısı olacak eylemde bulunmaktır anlamında uyarıcı bir atasözü…
- Dünya, nizaya değmez! (Dodurgalı
Ziya Huz’dan naklen Said Dağdaş, 2.2.2015, Denizli).
-
Dünyada iki şeye pişman olmayacaksın! Birisi oruç, diğeri abdest-namaz! (TRT 1, Ömür Dediğin Programı - 11.05.2014, 17:53).
- Dünyada üç ahmak vardır: Birisi
yapayalnız yola düşen, diğeri yokuşta sigara içen, bir diğeri de evini
kayınpederinin yanına taşıyan… (Segerti heneldine! Ye. Reya dıçe tıne!
Ye. Kaşa vedıḣune tıtıne! Ye. Malaḣue datın! Rah malbava jıne!..)
(Şırnak-Güçlükonak-Fındık muhtarı, 1956’lı Halumeri aşiretinden Mehmed
Esendemir’den naklen Said Dağdaş, 23.2.2018 (Cuma), Güçlükonak-Fındık).
Şırnak-Gabar Dağlarında, yöre halkının hayata bakışını ve hayatı algılayışını
yansıtan, sağlığa zararı kesin olan alışkanlıklardan sakındırmak, yalnızlığın
tehlikesini hatırlatmak ve hanımın evine yakın oturmanın sakıncalarını
hatırlatmak amacıyla kullanılan bir atasözü. Alttaki atasözü ile anlam
yakınlığı vardır.
- Dünyada üç tane ahmak (keriz)
vardır: Birisi rampaya çıkarken sigara içen, diğeri gece tek başına ıssız yerde
dolaşan, bir diğeri de köyde yaşamasına rağmen bağı-bostanı, davarı-keçisi
olmayan… (Si ahmak hene dini, İk eve yi evrazya kişi tütnie, İk eve yi
şevi gerit tini, İk eve yit çite gunda, Rûnut gunda ne berhu peze, Ne boğureze…)
(Patnoslu Ozan Hacı Abdulkerim’den nakleden Van-Gürpınar - Örmeli Köyü – El
Emeği Mezrasından 1964’lü İsa Aslan’dan naklen Said Dağdaş, 16.12.2011, Erzurum).
Van-Hakkari arasında, yöre halkının hayata bakışını ve hayatı algılayışını
yansıtan bir atasözü.
- Dünyada rızık, ahirette azık!
Dünya huzuru için bir geçim kaynağının, ahiret huzuru için ise iman azığının
gerekli olduğunu vurgular. “Babam
rahmetli: Dünyada rızık, ahirette azık!” derdi.” (Yellice köyünden, 1312’li
Muharip Gazi Fevzi Mustafa Yıldız’dan nakleden oğlundan naklen Said Dağdaş,
19.1.2008).
- Dünyasına
dünyasına! Aldanmayın dünyasına! Dünya benim diyenin! Dün gittik dün, yasına! (1966’lı Elaziz-Harput’lu Şahin
Karaçorlu Bey’den naklen Said Dağdaş, 24.10.2013). Hoyrat halinde söylenen
Harput özdeyişlerinden...
- Dürüst yolda yürüyemezken,
döşemeye at koşturmaya gidersin! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Eylül
1983).
- Dürüstlük, en büyük kurnazlıktır! (Dodurgalı 1929'lu Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş).
-
Dürüstlük, en büyük siyasettir! “Evlâdım dürüstlük
en büyük siyasettir. Bu dürüstlüğe devam etmek şartıyla ağzınıza geleni
söyleyiniz.” (Mahmud Sami Ramazanoğlu’ndan nakleden 6 Aralık 2013 tarihli Mevlâna
Takvimi’nden naklen Said Dağdaş).
- Düşmanım yok deme! Anan
doğuruverir! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1980).
- Düşmanım yok zannetme! Anan garı
doğurur! (Antalya-Gazipaşa-Şahinler
Mahallesinden, 1968'li Osman Yıldır'dan naklen Said Dağdaş, 25.02.2016).
- Düşmanın bile asil olmalı! Bu atasözü, "Düşmanın bile hası demiş
atalarımız..." atasözü ile benzer anlamdadır. (Malatyalı anasından
nakleden Özlem Dostbil'den naklen Said Dağdaş, 6.7.2012).
- Düşünmeden
s…rsan, domala domala taş ararsın!
(Çubuk civarında yaygın olarak kullanıldığını belirten 1983’lü Orman Mühendisi
Serkan Gülenay’dan naklen Said Dağdaş, 2 Nisan 2014, Çubuk-Ankara). Tedbirsiz
davranan, karşı karşıya kaldığı sorunlara çözüm üretirken çok zorlanır
anlamında...
- Düvende mudul
yiyen öküz büngülder! (Yukarı
Dodurgalı Hacı Himmet dedenin kızı Keziban Hala'dan nakleden Hüseyin Burhan'dan
naklen Said Dağdaş, 31 Mart 2013, Dodurga). "İşkilli yürek büngülder! (Y.
Dodurga’lı, 1962’li Osman Ünlü’den naklen Said Dağdaş, 1978) atasözüne yakın anlamda kullanılır. "Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek
yer!" atasözüne yakın anlamda da kullanılır.
- Düz gidirem!
Hakimle işim olmaz! Az yiyirem! Hekimle işim olmaz! Azeri Türkçesinde kullanılan bir
atasözü (Isparta-Eğirdirli Sacit Adalı’dan nakleden yine Eğirdirli Ali
Tanış’dan naklen Said Dağdaş, 3 Temmuz 2014).
- E -
- Edebini,
edepsizden satın al! (Antalya’lı Ayşe Çark Hanımdan naklen 1962’li Serpil
Şener'den naklen Said Dağdaş, 18.05.2010).
“Edepsize bakarak onun seviyesine düşme
ki, ondan edeb satın almış gibi ol!„ anlamında. “Edebi,edepsizden öğren!” atasözü (Aksoy, 1995) ile benzer anlamda.
- Edene, eden bulunur! (Bölge ağzı, Ufuk Takvimi'nden naklen Said Dağdaş,
26.11.2001), (Dağdaş ve ark., 2006). “Eden bulur, inleyen
ölür!” atasözü (Aksoy, 1995) ile benzer anlamda.
- Eğer birisine çakallık yapacaksan,
devlete çakallık yap! (Adana’lı babası 1929’lu Mustafa Başeğmez’den
nakleden Harun Başeğmez’den naklen Said Dağdaş, 7.2.2017). “Daima devletin çıkarını koru!” anlamında bir uyarı sözü.
- Eğer ile meğeri
evlendirmişler! “Keşke!” diye nur topu gibi bir çocukları olmuş! (Dağdaş ve ark., 2006), (Milli Eğitim Bakanı Sayın
Hüseyin ÇELİK’den nakleden, Yeni Şafak, 20.1.2006:18'den naklen Said Dağdaş).
- Eğer özgürce bir nefes alabiliyor isen; bunu önce Allah’a, sonra
anana, sonra da toprağına-vatanına borçlusun! Ankara-Memlük köyünden
1969’lu, kendini tarif için “Bizim
safımız Allah yolu” diyen Hüseyin Karakütük’den naklen Said Dağdaş,
03.2012.
- Eğilip su içme! El var iken. Yalnız yola gitme! İl var iken… “- Atasözlerimize aşırı merakım var.
Yörenize has birkaç atasözü aktarabilir misiniz?(Said Dağdaş) - Aklımıza hemen
gelmiyor emme… “Eğilip su içme! El varıkan… Yalınız yola gitme! İl varıkan…
deriz.”. Suyunu pınar oluğundan avucunla iç! Yola da yalnız çıkma.
Arkadaşın ile yola git!” örneği ile her işi yoluyla-yordamıyla yapmanın
gerekliliğini vurgulayan bir atasözü (Kızılcahamam-Olucak köyünden, 1932’li
Hacı Yusuf Yurt'dan naklen Said Dağdaş, Olucak Yaylası, 21 Haziran 2012). “İl var iken…” ifadesi, yanında
arkadaşın var iken anlamındadır.
- Eğitim, anadan
başlar! (Yukarı Dodurgalı Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş, 3.2.2011).
- Eğri bacanın, doğru
dumanı tüter! (Bartın-Ulus’lu Celil Yaman'dan naklen Said Dağdaş,
18.01.2011).
- Ehvence ölüm, yaylanca geçit!.. (Anası Leyla Baz’dan nakleden 1341’li Hatice
Mengi'den naklen Said Dağdaş, Dodurga, 17.7.2003). Ölümün kolayca gelmesi,
ahiret hesabının da kolay verilmesi anlamında temenni (Dağdaş ve ark., 2006).
- Ekici ol da,
bilici olma! (Kırıkkale-Delice-Tavaözü
köyünden 1961’li İsmail Çaltekin’den naklen Said Dağdaş, 31.05.2012).
"Gayret göster, ihmal etme! Öncelikle yatırımını yap! Sonra da Allah'a güven!"
anlamında düşünülebilir.
- Ekinci, orağını
saklamaz!.. “… Açık
konuşmaya geldim. Ekinci, orağını saklamazmış…” (TRT 1-Mor
Menekşeler dizisinden naklen Said Dağdaş, 21.11.2012, 06:30). Meramını açıkça
anlatmak için kullanılır.
- Ekinler baş
vermeden, kör buzağı topallamazmış (gelişemezmiş)!.. (Receb İvedik 2 filminde, Recep İvedik’in ninesinden
nakleden 1983’lü Harun Koçer’den naklen Said Dağdaş, 22.06.2012,
Çamlıdere-Çamkoru; Show TV, 20:08, 8.3.2014). Herşeyin zamanı vardır. Vakti
gelince, şartlar olgunlaşınca ortaya çıkar anlamında bir atasözü.
- Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de
üstüne ver! (K.
Maraş-Türkoğlu-Kumçatı (Hamuklu) köyünden, 1891'li Mehmed Bilgi'den (Kara Mamo)
nakleden torunu Mehmed Bilgi'den naklen Said Dağdaş, 22.12.2015). İşini ehline
gördür-yaptır anlamında kullanılır.
- Ekmeğin katığı,
açlıktır! (Bölge ağzı, Ufuk Takvimi, 26.11.2001’den naklen Said Dağdaş), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Ekmeğini kuru
yiyeceğine, yoğurdunu duru ye! (F. Dağdaşdan naklen Said Dağdaş,
14.7.2000). Dengeli davran anlamında, (Dağdaş
ve ark., 2006)...
- El akıl verir amma, para vermez! (Samsun’lu bir kişiden nakleden Nuran Karaçorlu’dan
naklen Said Dağdaş, Ekim 2013).
- El arif olur, hiyallar! (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). El çabuk
anlar (Dağdaş ve ark., 2006). Hiyallamak: Sezmek, hemen anlamak. El çabuk anlar, hiçbir şey
gizli kalmaz anlamında…
- El denince, ağıza
yel dolar! (Sivas-Zara-Tödürge köyünden, 1951’li Abdülaziz
Özserçe’den naklen Said Dağdaş, 28.10.2008).
- El derken dudak
açılır, birbirin derken birleşir! (1303 doğumlu Aynımah Ünlü’den
(Bahçeli Nine) nakleden 1945’li Sebahat Ünlü’den naklen Said Dağdaş,
22.06.2002-Denizli-Dodurgalar Kasabası). Birlik ve beraberliği kısaca açıklayan
bir atasözü. “Nerede birlik, orada dirlik!” (Aksoy, 1995) ve “Guc, birlikdedir!” atasözleri
ile benzer anlamda.
- El deveyi
kulağından yeder! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). Başkası,
duyduğunu hiç olmadık yere çeker, abartır...
- El eli yür! El de
kaldırır yüzü yür! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). Birlikten,
yardımlaşmaktan kuvvet doğar, sonuca ulaşılır anlamında.
- El eli yür! El döner yüzü yür! (K. Maraş-Türkoğlu-Kumçatı
(Hamuklu) köyünden, Tunus'da kolağası olarak görev yapan Ahmed Dölçek’in kızı
Zöhre Dölçek’den (Tunuslunun kızı) nakleden torunu Orman Mühendisi Mehmed
Bilgi'den naklen Said Dağdaş, 30.11.2017). Birlikten,
yardımlaşmaktan kuvvet doğar, sonuca ulaşılır anlamında. Yardım ettiğine
değeceğine-yarayacağına inanılan yere (kişiye), yardımını esirgeme anlamında da
düşünülebilir. “El eli yür! El de kaldırır yüzü yür!” (Anası F.
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş) atasözü ile benzer anlamda.
- El eli yürse, el
de kaldırır yüzü yür! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Kasım 1982).
Birlikten, yardımlaşmaktan kuvvet doğar, sonuca ulaşılır anlamında.
- El elin eşeğini,
hüddük çığırarak arar! (Anamur-Ören
(Nasraddin) Mahallesinden, babası Mehmed Solak’dan nakleden Halil Solak’dan
naklen Said Dağdaş, 2.5.2016, Ankara.” Çankırı-Ilgaz
yöresinde, “El elin eşeğini üflük çalarak
arar!” şeklinde de kullanılır. Hüddük: Islık anlamında.
- El elin eşeğini,
türkü çağırarak ararmış! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Nisan
1980). “Elin öldürdüğü yılan, diri
kalır!” atasözü ile benzer anlamda.
- El elliğini, çay
deliliğini eder! (Dodurgalı Mollalar sülalesinden teyzesi Saliha’dan
nakleden Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Kasım 1982). Her zaman
akraba olmayandan iyilik görülmeyebilir.
- El ettim ellisi,
ağzı yüzü bellisi! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Nisan 1980.
Evlenecek kız aday çok, hem de gösterişli, güzel.
- El gör elini
beğen, altın kemer bağla belini beğen!.. (Mersin-Erdemli’li, 1929’lu
Mustafa Koç’dan nakleden 1976’lı oğlu Mahmud Koç’dan naklen Said Dağdaş,
7.5.2012).
- El gücü, sel
gücü!.. (Selahaddin Kusekenani, İran, Şarki Azerbaycan Eyaleti, (6 Haziran 1999,
Beyşehir). Bir elin nesi var, iki elin sesi var anlamında. Selahaddin Bey bu
ata sözünü “Birlikte bir iş görer,
yahşidir. Hatmin, adam muvaffak ola.” şeklinde Azeri Türkçesi ile
açıklamıştır (Said Dağdaş).
- El için ağlayan
gözden, yar için ağlayan dizden olur! (Artvin-Şavşat-Çavdarlı köyünden
1940’lü Siyaset Altun’dan 1976’da nakleden kızı Leyla Meydan’dan naklen Said
Dağdaş, 6.8.2018, Ankara). Başkaları için yapılan fedakârlıkların mutlak bir
sınırı olmalıdır. Yapıldıkça arkası gelir. Sevdiği için durmadan dövünen kişi de
sağlığından olur gücünü kaybeder anlamında...
- El kazanı ile aş
kaynamaz! (Artvin-Şavşat-Çavdarlı köyünden 1940’lı Siyaset Altun’dan 1976’da
nakleden kızı Leyla Meydan’dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara). Başkasının
eline bakarak geçim olmaz! Kendin çalış - kendin kazan anlamında kullanılır.
- El kıyıdan bakar!
(F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 2.3.2003).
- El kızı bulunur,
kardeş bulunmaz, Kardeş bulunur, ana baba bulunmaz (F.
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Nisan 1980).
- El oğlundan oğul
olmaz, çam dalından ağıl olmaz!.. (Mersin-Erdemli’li,
1929’lu Mustafa Koç’dan nakleden 1976’lı oğlu Mahmud Koç’dan naklen Said
Dağdaş, 7.5.2012).
- El olan yerde,
ellik eksik olmaz! Toplulukta, başkalarının bulunduğu ortam/ortamlarda
dedikodu eksik olmaz (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 9.7.2001).
- El öpmekle dudak
eskimez! (Bala-Yeniyapan köyünden Şakir Kara’dan naklen Said Dağdaş, 1.8.2011).
- El öpmekle yüz
aşınmaz! El öpmekle
yüz aşınmaz! Yeter ki öpülecek el olsun! (Dodurgalı 1929'lu Mehmed
Baz'dan naklen Said Dağdaş, 11.07.2011).
- El terazi, göz
mîzan! “El terezi, göz mîzan!” (Fatmana Dağdaş’dan naklen
Said Dağdaş, 1980, Dodurga; Niksar-Serenli (Avara) köyünden Yusuf Yılmaz’ın
“Niksar Folkloru” adlı lisans tezinden (Yılmaz, 1993:24) naklen Said Dağdaş, 26
Ağustos 2013, Ankara).
- El üstü, kor
üstü!.. (1341’li Dodurgalı F. Dağdaş’dan naklen S. Dağdaş, 08.1980). Başkasının
evinde-mülkünde barınmak, başkasının emrinde çalışmak çok zordur anlamında.
- El üstünden kurban kesilmez! (Fatmana
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). “Yörük sırtından kurban kesilmez!” atasözü ile benzer anlamda.
- El yetmez, güç
yetmez, sarp kayada yolum var! Çaresizim anlamında (F. Dağdaş’dan
naklen Said Dağdaş, 22.05.2001).
- El yumruğu
yemeyen, kendi yumruğunu Mustafa Bey armudu sanırmış! (Dağdaş ve ark., 2006). İleri-geri büyüklenme, kendini başkasından güçlü
görme yanlışlığını ifade için kullanılır. Benzer şekilde kullanılan bir atasözü
de aşağıdadır: “Başkasından kötek
yemeyen, kendi yumruğunu Kocadağ Armudu sanırmış!” (Göksun-K. Maraş’lı,
1951’li Zafer Aydın’dan naklen Said Dağdaş, 26.12.2006)...
- El yumruğu
yemeyen, kendi yumruğunu balyoz sanırmış! (Artvin-Şavşat-Çavdarlı
köyünden 1933’lü Naci Altun’dan 1976’da nakleden kızı Leyla Meydan’dan naklen
Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara). İleri-geri büyüklenme, kendini başkasından
güçlü görme yanlışlığını ifade için kullanılır.
- Elbise yürütür,
para konuşturur! (Flash TV, Bizim Bakkal Programı'ndan naklen S.
Dağdaş, Saat:08:10, 19.10.2011).
- Eldeki bir, daldaki
ikiden iyidir! “ Güne Başlarken: "Eldeki Bir Daldaki İkiden
İyidir", Ziraat Yatırım’dan nakleden Said Dağdaş, 10 Şubat
2014).
- Eldeki göynek,
eskimez! (1341 doğumlu, Acıpayam-Dodurgalı F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 21
Şubat 1987).
- Eldeki kuş,
daldaki iki kuştan iyidir! (… Buz erir, yazı gider. Oysa bazı mesajlar inanılmaz
yapışkan, inanılmaz kalıcıdır. Mesela atasözleri. Üzerinden yüzyıllar geçmiş
olmasına rağmen hâlâ güncelliklerini korurlar. Örneğin “eldeki bir kuş, daldaki
iki kuştan iyidir” gibi. Bu atasözü bize ait bir atasözüdür. Ama işin enteresan
tarafı aynı atasözü İngiltere’de de çok yaygındır: “A bird in the hand is worth
two in the bush.” Anlam olarak “Dimyat’a pirince giderken eldeki bulgurdan
olmayalım” atasözüyle çok benzer mesajlar iletir. Yılların birikiminin bir tek
cümlede anlatan mesajlardır bu atasözleri…). http://www.turkiyegazetesi.com.tr/prof-dr-arman-kirim/480304.aspx
adresinde, 16.2.2011 tarihinde yayımlanan “Eldeki kuş daldaki iki kuştan iyidir” başlıklı makaleden naklen
Said Dağdaş, 10.2.2014).
- Eldeki yara,
duvardaki kovuğa benzer! (1929 doğumlu, Acıpayam-Dodurgalı Mehmed
Baz’dan naklen Said Dağdaş, 18.10.2013). “El elin eşeğini türkü çağırarak
ararmış!” atasözü ile yakın anlamda. Not: Atasözündeki “el”
kelimesi, şahsın eli anlamında değil, “yabancı” anlamındadır. Başkasının derdi
ile ilgilenmek, dert sahibinin ilgilenmesi ile mukayaese edilemez. Kişinin
derdi ile yine kendisi uğraşmak-çözüm bulmak zorunda kalabilir anlamında.
- Elden gelen öğün
olmaz, o da vaktinde gelmez! (1341 doğumlu, Acıpayam-Dodurgalı
F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). “Başkasından
umma, bekleme! Bu yolla her zaman arzu ettiğini temin edemezsin!” anlamında.
- Elden kalan, elli
gün kalır! (1950’li Ayşe Yaman’dan nakleden Celil Yaman’dan
naklen Said Dağdaş, 5.9.2005)! Not: El kelimesindeki «e» harfi açık
«e»dir. Zamanında yapılmayan iş, kalır gider. «Demir tavında yapışır!» atasözü
ile benzer anlamdadır.
- Elden
oğul olmaz, külden tepe olmaz!.. (Niksar-Serenli (Avara)
köyünden Yusuf Yılmaz’ın “Niksar Folkloru” adlı lisans tezinden (Yılmaz, 1993:25)
naklen Said Dağdaş, 26 Ağustos 2013, Ankara).
- Ele değen, saman çuvalına değer!..
(Yozgat-Çayıralan-Konuklar kasabasından, 1953’lü Davut Doğan’dan naklen
Said Dağdaş, 2.7.2014, Ankara). “Eldeki yara,
duvardaki kovuğa benzer!” atasözü ile benzer anlamda. Acıyı-derdi, asıl sahibi çeker. Dert sahibi
dışındakiler, dertlenmez. “Derdinde
olmayan, deveyi görmez!” atasözü de benzer anlamda.
- Ele desem
ünlenir, yere koysam nemlenir! (1341 doğumlu, Acıpayam-Dodurgalı
F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 21 Şubat 1987).
- Ele
güvenenin kazığı kıra çakılır! (Niksar-Serenli (Avara)
köyünden Yusuf Yılmaz’ın “Niksar Folkloru” adlı lisans tezinden (Yılmaz, 1993:25)
naklen Said Dağdaş, 26 Ağustos 2013, Ankara).
- Ele verir talkını, kendi yutar
salkımı! (Yozgat-Çayıralan-Konuklar
kasabasından, 1953’lü Davut Doğan’dan naklen Said Dağdaş, 06.12.2013). Tutarsız
ve çıkarcı kişileri tanımlamada kullanılır.
- Elle gelen öğün
olmaz, o da yarına kalmaz! (Orman Mühendisi Harun Başeğmez’den naklen Said Dağdaş, 30.11.2017). “Başkasından umma, bekleme! Bu yolla her zaman arzu ettiğini temin
edemezsin!” anlamında.
“Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde
gelmez!” atasözünün Çukurova sürümü.
- Elifi dizinde,
ekmeği yüzünde… (Dodurgalı 1341’li Fatmana Dağdaş’dan naklen oğlu
Said Dağdaş, 1980).
- Elifi mimlerden,
ben de sizlerden!.. (1946’lı Orman Mühendisi Ünal Asan’dan naklen
Said Dağdaş, Gazipaşa-Antalya, 3.4.2012). Aynı görüşteyiz, aramızda belirgin
bir görüş farkı yok anlamlarında kullanılır.
- Elimin ettiğini,
ağzım bilir! (18.5.2007, 1950’li Ayşe Yaman’dan nakleden Celil
Yaman’dan naklen Said Dağdaş, 1979’lu, Bartın-Ulus’lu)! Bu elden çıkanı bu ağız
bilir. Elin, yabancının pişirdiğini de anlamak kolaydır anlamında…
- Elin ekmeği kanlı
olur. Kanını silebilen yer! (Dodurgalı 1341’li Fatmana
Dağdaş’dan naklen oğlu Said Dağdaş, 1980). “Elin ekmeği kanlıdır, silebilen yer!” şeklindeki
benzer sürümü de, komşumuz olan Gölhisar ve civarından derlenmiştir.
- Elin ekmeği
kanlıdır. Kanını silebilen yer! (Dodurgalı 1929'lu Mehmed Baz'dan
naklen Said Dağdaş, 19.08.2012).
- Elin iyisi olmaz!
Gavurun (cavırın) dayısı olmaz! (Dodurgalı 1341’li Fatmana
Dağdaş’dan naklen oğlu Said Dağdaş, Nisan 1985).
- Elin iyisinden,
birbirinin kötüsü… (Dodurgalı 1341’li Fatmana Dağdaş’dan naklen oğlu
Said Dağdaş, 1980).
- Elin iyisinden
kendi kötün her zaman iyidir! (Ankara-Ayaş’lı
Yücel Özder’den naklen Said Dağdaş, 27.2.2013, Ankara). “Elin iyisinden kendi kötün her zaman iyidir! İmikten iner!” Herkesin
birbirini tanıdığı - bildiği çevrelerle - kişilerle uzlaşmak, anlaşmak, uyum
sağlamak, evlilik kurmak daha kolaydır ve verimlidir anlamında kullanılır.
- Elin kiri,
medeniyetin aynasıdır! (1946’lı Konya’lı Cengiz Akder’den nakleden
1956’lı, Kırşehir-Tosunburnu’ndan Hasan Buzlak’dan naklen S.Dağdaş, 2010)! "Medeniyeti geliştiren çalışan, üreten
eldir!” anlamında.
- Elin köyünün
horozu olacağına, kendi köyünün tavuğu ol! (Babası 1930’lu Naci
Kaptanoğlu’ndan nakleden 1964’lü Orhan Kaptanoğlu’ndan naklen Said Dağdaş,
Gazipaşa-Çığlık, 6.4.2017).
- Elin
malında, mülkünde, makamında gözümüz yok!
Malları, mülkleri, hanları, hamamları çok
olsun! Billahi sözümüz yok!
Bizim ayağımızda çarığ, elin ayağında galoş,
Yeter
ki gönüller hoş olsun Gakkoş
(Orm. Müh. Mustafa Kınacı’dan naklen
Said Dağdaş, 18.9.2003)! Not: Gakkoş kelimesi, “Gerçek dost” anlamında
kullanılan, Elaziz yöresiyle özdeş bir kelimedir (Dağdaş ve Dağdaş, 2005).
- Elin öldürdüğü
yılan, diri kalır! (1955’li Hüseyin Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş,
10.3.2017, Denizli). Başkasından talep edilen iş, parasını versen de yarım
kalır anlamında kullanılır. "Elin
öldürdüğü yılan, diri kalıyor! Söylüyoruz! Tarlayı bile ektiremiyoruz!”.
- Elinle ver! Ayağınla aramaya git! (1341’li Fatmana Dağdaş’dan naklen
Said Dağdaş, 1994). Çoğu durumda birinin ihtiyacını gidermenin, yardımcı
olmanın kişiyi zora düşürdüğünü vurgular. Kişinin kendisi ihtiyaç duyduğunda,
verdiği kişiden almanın zor olduğunu tecrübeye dayalı açıklayan bir atasözü.
- Eller düşünü deyiverir, bu işini
deyiverir! (1942’li, Denizlili Tülay Ayaz’dan nakleden Nesrin
Biray-2009'dan naklen Said Dağdaş, 2010)! Ağzı sıkı olmayan, gizli saklı
bilmeyen, düşüncesizce konuşanlar için kullanılır. “Yaptığına bak! Sus! Konuşma
değil mi? Eller düşünü deyiverir, bu işini deyiverir!.. "Yapdīna baķ, sus ġonuşma dē mi, ellē düşünü deyverĮ, bu işini
deyverĮ.”
- Emanet malın canı, kıçında olur!.. (Ankara-Ayaş’lı Yücel Özder’den naklen Said Dağdaş,
22.1.2013, Ankara). “Emanet malın canı
kıçında olur derler. Arabayı emanet aldık. Kaza yaptık. Bir daha kimseden
emanet araba almam!”. “Emanetin kuskunu yokuşta
koparmış!” (F.
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş) atasözü ile benzer anlamda... Emanet mal
ve cihaz kullanmanın tehlikeli – riskli olabileceğini, emanet alınan kişiye
karşı da mahcub olunabileceğini hatırlatan bir atasözü.
- Emanetin
kuskunu yokuşta koparmış! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). “Emanet
malın canı, kıçında olur!..” (Ankara-Ayaş’lı Yücel Özder’den naklen
Said Dağdaş, 22.1.2013, Ankara) atasözü
ile benzer anlamda…
- Emanetin yüreği
yufka olur! (Bartın’lı Celil Yaman’dan naklen Said Dağdaş,
19.04.2007).
- Emekte biter
yumak! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş).
“Ayaklar ıslanmadan balık tutulmaz!” (1985’li, Artvin-Borçka-Camili’li
(Macaheli) Sinem Gökdemir’den naklen Said Dağdaş, 24 Mayıs 2006) ile “Paça ıslanmadan balık tutulmaz!”
atasözü ile benzer anlamda. Hiçbir nimete, zahmet çekilmeden, emek verilmeden,
özveriye-fedakarlığa katlanılmadan kavuşulamaz.
- Emekten olsa,
sarı öküze bıçak vurulmaz! (Sorgun’lu Durak Başer’den naklen Said Dağdaş,
Yozgat, Sorgun, 06. 1987).
- Emir, Allah’a
mahsus! (Umudumuz Şaban filminden naklen Said Dağdaş). “- Emret ağabey! - Emir, Allah’a mahsus! Bundan sonra, iki kul kelamı
edelim!.. 13 Haziran 2013, Kanal 7). “Buyur,
Allah’ın!” deyimi ile aynı anlamda. Sözde,
yaşayışta tevazuyu öğütleyen, hatırlatan bir atasözü/deyim.
- En akıllısı Deli
Bekir, o da kösteğiyle yatar! (Dodurgalı söz üstadı rahmetli Hacı
Veli Zeren'in oğlu Dodurgalı Hacı Fevzi Zeren’den nakleden 1929’lu Mehmed
Baz’dan naklen Said Dağdaş, Dodurgalar, 1995). Benzer bir kullanımı “En akıllısı Veli, o da zincire bağlı!”
şeklindedir (Karaman-Sarıveliler’den imam-hatip Osman Uğuz’dan naklen Said
Dağdaş, 11.10.2012, Kırşehir-Boztepe-Malya). Kendisinden beklenmeyecek bir
hatayı yapan kişiyi tarif için kullanılır…
- En akıllısı Veli,
o da zincire bağlı!.. (Karaman-Sarıveliler’den imam-hatip Osman Uğuz’dan
naklen Said Dağdaş, 11.10.2012, Kırşehir-Boztepe-Malya).
- En büyük
gelirimiz, tasarrufumuzdur! "Hasan Dağı arpalıktır, eğer saban yürürse, Her
derede bir değirmen, eğer suyu gelirse, Her köylüden birer tavuk, eğer köylü
verirse, Güzel gidiş bu gidiş, eğer sonu gelirse."
(Artvin-Şavşat-Çavdarlı köyünden 1963’lü Necla Altun’dan 2017’de nakleden
ablası Leyla Meydan’dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara).
- Enik için köpek
beslenir! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 10.1.2000). Sağlayacağı faydadan
dolayı, o kişiye katlanılır anlamında.
- Engelden döngel
köhnümüyor! (23.10.2007, 1964’lü Hüseyin Yaman’dan nakleden
1979’lu, Bartın-Ulus’lu Celil Yaman'dan naklen Said Dağdaş). Öne çıkan
engel/engeller sebebiyle hedefe/başarıya ulaşmak zor veya erteleniyor… “Senin evine de hala gelemedik. Engelden
döngel köhnümüyor ki…„
- Er
kişi, sözünden dönmez! (Bursa-Cumalıkızık
Mahallesi muhtarı, 1952’li Ahmed Kara’dan naklen Said Dağdaş, 5 Kasım 2014,
Cumalıkızık). “Hocaya sormuşlar: - Yaşın
kaç hocam demişler! - Yaşım altmış iki demiş. Üç-beş yıl geçmiş. Yine yaşınız
kaça vardı hocam demişler! - Altmış iki
demiş yine. Hocam üç-beş sene önce de yaşım altmış iki demiştiniz denilince, “-
Erkişi, sözünden dönmez!” diyerek esasen gönlün hiç kocamadığı-kocamak
istemediği vurgulanmaktadır.
- Er meleyen de, geç meleyen de
kuzusunu bulur!.. (56 yaşında 1990
yılında vefat eden Kızılcahamam-Gölköy’lü Latife Sezen’den nakleden,
Ankara-Ayaş’lı Yücel Özder’den naklen Said Dağdaş, 7.3.2013, Ankara). “Evmeye-aceleye gerek yok! Noksan işler
yoluna girer. Evlenmeyen de evlenir. Çor-çocuk sahibi olur!..” anlamında
kullanılır.
- Erek mi, görek
mi? (31.1.2000, F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş): Kimbilir bana nasip olur mu, ömrüm yeter mi, görür müyüm anlamında.
Yaşım 75, erek mi görek mi bundan sonra?..
- Erkeğim olaydı
da, kuru değnekten olaydı!.. (Eşi
vefat eden Denizlili bir hanımdan naklen Said Dağdaş). Sağlıklı bir aile
yapısının devamı için, eşlerden herhangi birinin ne denli önemli olduğunu
belirten bir atasözü.
- Erkeğin sözü,
demirin kertiği! (Kırıkkale-Delice’li Hamid Erdal’dan nakleden İlhan
Arslan’dan naklen Said Dağdaş, 21.02.2012). Sözünün eri olmayı, söz verilen
işin mutlaka yerine getirileceğini keskin bir dille anlatan bir atasözü/deyim.
- Erken giden
işine, geç kalkan düşüne!.. (Denizli-Karataş köyünden 1977’li
orman işçisi Taner Özkır’dan naklen Said Dağdaş, 30 Ağustos 2012,
Denizli-Eskere).
-
Erken kalkan kuş gagasını, geç kalkan ise gözlerini temizler (Gürcü
atasözü, Zumbadze, 2002, s.18)! “Erken
kalkan nasibine kalkar.„ (F.
Dağdaş, 12.1979) atasözü ile benzer anlamda.
- Erken kalkan,
nasibine kalkar! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 12.1979). Erken
kalkanın, erkenden işine başlayanın kazancı bol olur.
- Erken kalkan yol
alır, küçükten evlenen döl alır! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş,
12. 1980). Erkenden yola çıkan menziline erken ulaşır, erken evlenen de çor
çocuk sahibi olur.
- Erken yanan ocak, küllenir!.. Her zaman erken davranmak
yararlıdır anlamında kullanılır (Mersin-Aydıncık-Lapaköy'lü, 1975'li Saliha
Bağcı'dan naklen Said Dağdaş, 13.08.2015).
- Erzurum! Kilidi
mülk-i İslâm’ın! Allah’a emanet olsun Erzurum!.. (Erzurum’lu
Alvarlı Efe’den nakledilen “Erzurum,
kilidi Mülk-i İslâm'ın”
türküsünden nakleden Erzurum-Ilıca’lı, 1984’lü Ufuk Kaymaz’dan (0.530.8854457)
naklen Said Dağdaş, 24 Ekim 2012, Denizli, Kurban Bayramı arefesi). http://www.newbahar.com/content/view/200/37/1/1/
Erzurum, kilidi Mülk-i İslâm'ın,
Mevla'ya Emanet Olsun Erzurum!
Erzurum, derbendi Ehl-i İslâm'ın,
Mevla'ya Emanet Olsun Erzurum…
Göl yerinde, elbet sular bulunur,
Yine vardır diye ümid olunur.
Bugün yine bin bahaya alınır,
Mevla'ya Emanet Olsun Erzurum…
Ramazan'da bir âl-i şân ederler,
O şehr-i siyamı zîşân ederler.
Fukara gönlümü gülşen ederler,
Mevla'ya Emanet Olsun Erzurum (Raci Alkır’ın derlemesinden okuyan Zülküf Altan TRT
1)…
- Eskiden, bir devenin yürüyüşü
kaldı... (12.8.2004, 1929'lu M. Baz'dan naklen Said Dağdaş). Zaman ve şartlar,
anlayışlar değişti. Yeni şartlara göre kafa yormak lazım anlamında.
- Eskinin gelinleri
salıncak, şimdinin gelinleri oyuncak! (Kızılcahamam-Olucak köyünden,
1945’li Saliha Çakır’dan naklen Said Dağdaş, Olucak Yaylası, 21 Haziran 2012).
Günümüzde hayat 40-50 yıl öncesine göre son derece kolaylaştı. Teknolojinin
sunduğu imkanlar; özellikle kadınlar için hem günlük hayatı, hem özellikle
tarım faaliyetlerini kolaylaştırdı, bu tür çalışmalara ayrılan zamanı da çok
kısalttı anlamında… Saliha Hanım atasözünü; “Şimdinin gelinleri rahat, bizim günümüz çileli gün idi..” şeklinde
açıklamıştır.
- Es-sükûtu hayrum
mined dırdır! (1930’lu Hafız Ziya Huz’dan naklen Said Dağdaş, 3.2.
2015, Denizli). Sükut, dedikodudan
hayırlıdır.
- Estiği gibi kusar! (Eskişehir-Seyitgazi-Yapıldak mahallesinden, 1962'li
Kemaleddin Kaya'dan naklen Said Dağdaş, Çatacık -Asarlık Mevkii, 13.4.2016). “Yağmur
yelle, düğün elle!” (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş,
29.12.2000) atasözüne yakın anlamda. Rüzgâr yağmuru getirir anlamında
kullanılır.
- Eşek dersin kızar
da, sırtına binersin bir şey demez! (Beyşehir’li Yüksel Erdoğan’dan
naklen Said Dağdaş, 2010).
- Eşekten düşen
iflâh olmaz! Attan düşen kaba döşek!.. (Acıpayam-Dereköy’lü Çengellerin
İsmet Oktay’dan naklen Said Dağdaş, 21.8.2012).
- Eşeğe, semeri yük değildir! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, tarihsiz). "Hamala semeri yük olmaz!"
atasözü ile benzer anlamda... Her iki atasözü de aynı anlamdadır. Farkları
sadece kullanıldıkları ortamların farklılığıdır. Hamal, şehirde ekmeğini
kazanır. Bu nedenle şehir hayatının Türkçesinde doğmuş ve yerleşmiştir. Eşek
ise kırsal hayatın bineğidir. En fazla kullanılan yük hayvanıdır (Not: Yaklaşık 20 yıl öncesine kadar.).
Bu nedenle köy hayatının Türkçesinde, hamalın yerini, "eşek" kelimesi
almıştır (Said Dağdaş, 18 Mart 2013)...
- Eşeğin canı
acırsa, atı geçermiş! (Hamit Erdal, 1964’lü, 7.1.2005,
Kırıkkale-Delice-Hacıobası köyünden). Kişinin canı yanmaya görsün. Bütün gücünü
kullanır ve daha güçlü olanı da saf dışı bırakabilir.
- Eşeğin semeri, kendine (üzerine)
yük olmazmış! (Ankara-Bala'lı Şakir Kara'dan naklen Said Dağdaş,
31.10.2011).
- Eşeğinden alamayan, semerinden
alır! (Kırıkkale-Keskin'li Orman
Mühendisi Şaban Çetiner'den naklen Said Dağdaş, 26.06.2013, Ankara). Eşeğine eremeyen, semerini dövermiş! (1929'lu
M. Baz'dan naklen S. Dağdaş, 9.1.2006; 5.2.2013, Denizli) atasözü ile benzer
anlamda. Not: "Eşeğinden alamayan, semerinden alır!" atasözü,
Denizli-Kale yöresinden bir atasözü olarak Kale Kaymakamlığı ağ sayfasında da (http://www.kale-denizli.gov.tr/sayfalar/mahallisozler.aspx)
yer almıştır (Erişim Tarihi: 26.6.2013).
- Eşeğine eremeyen, semerini
dövermiş! (1929'lu M. Baz'dan naklen
S. Dağdaş, 9.1.2006; 5.2.2013, Denizli).
- Eşek çamura yatmış, kalkmak için kendinden
kuvvetlisini bulamamış! Sorumluluğu ve yükü ağır olan insanlar, ancak kendi
çabaları ile sıkıntılarını aşabilir. Zorluklar karşısında dirençli olmak
gerekir anlamında. Atasözünde başkasından medet ummak yerine, kendi çabası ile
işini kotarmanın-zorluğu yenmenin önemi, dayanıklılığın sembolü olan eşek
örneği ile vurgulanır. “Kastamonu-Çatalzeytin
civarında 20-30 yıl öncesine kadar, yegane yük taşıma aracı eşek idi. Hayvan
yükü ağır olunca yatar, fakat nadulla dürtünce kalkmak zorunda kalırdı.”
(Kastamonu-Çatalzeytin’li Şenol Öveç’den naklen Said Dağdaş, 24 Kasım 2017).
* Nadul: Sopanın ucuna takılan, ucu sivriltilmiş çivi.
* Mudullu: Değneğin/Sopanın ucuna
takılan, ucu sivriltilmiş çivi (Denizli-Acıpayam-Dodurga).
- Eşek de varsa, gitti bakla çuvalları!.. (Fatmana
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Kasım 1982).
- Eşek, bir defa çamura düşer!.. “... Evet, eşek akıllıdır... düştüğü
çamura bir daha, asla düşmez! "Eşşek bir defa çamura düşer!" denilmesi
bundandır.”
(Ömer Kavran'dan naklen Said Dağdaş,
28.12.2010).
- Eşek olana binen çok olur! (1967’li, Beyşehir-Gölyaka’lı Orman Mühendisi Yüksel
Erdoğan’dan naklen Said Dağdaş, 9.10.2003). Kendi kişiliğini öne çıkarmayıp
daima bir başkasının etkisinde kalan insanlar için kullanılır.
-
Eşşek yarım okka, sıpa üçyüz dirhem!
(Niksar-Budaklı (Huru) köyünden Rasim Tosun’dan nakleden Niksar-Serenli (Avara)
köyünden Yusuf Yılmaz’ın “Niksar Folkloru” adlı lisans tezinden (Yılmaz, 1993:25)
(Niksar Dün Bugün Yarın s. 57-58'den naklen) naklen Said Dağdaş, 26 Ağustos
2013, Ankara).
- Eşşekten umulan,
ossuruk!.. (1962’li, Mersin-Mut’un Fakırca köyünden Orman
Mühendisi İsmet Aslan’dan naklen Said Dağdaş, Ankara, 7.2.2018). Tavır ve
davranışlarında kaba olan birisini tarifte kullanılan bir atasözü.
- Et âlim ile ülfet, bulursun
mertebe! Etme câhil ile sohbet, dönersin merkebe!.. (Yukarı Dodurgalı Ziya Huz'dan nakleden oğlu Selman
Huz'dan naklen Said Dağdaş, 10 Ocak 2011). "Alim
ile eyle ülfet, alırsın mertebe! Câhil ile etme sohbet, dönersin
merkebe!.." vecizesinin farklı sürümü…
- Et iyiliği dök denize! Balık
bilmezse Hâlik bilir! (Fatmana
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). “Kötülük
görsen de iyilik yapmaktan asla geri durma! Mükafatını Allah verir.”
anlamında iyiliği teşvik içerikli bir atasözü...
- Et şabarın hayırlı olsun! (Yaklaşık 85 yaşlarında, aslen Kırım muhaciri
Selahaddin amcadan naklen Said Dağdaş, 2000, Gazi Mah.-Ankara).
- Et tertib, vet temkin demiş… (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 17.01.2000).
Tedbirini al, temkinli ol, ihmal etme anlamında.
- Et, ekmek üstünde yakışır! (F.
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 20.08.2002 (Dağdaş ve ark., 2006). 1929'lu Mehmed Baz'dan naklen Said
Dağdaş, 9.2.2013, Denizli). Her işin güzelce
yapılışında bir yakışık alan yöntemi vardır. Her işin usülüyle yapılması
esastır. Etin de güzelce haşlandıktan sonra yufka ile beraber dürüm yapılarak
yenmesi en güzel ikililerden birisidir. Bu örnekten hareketle türetilen bir
atasözüdür.
- Et, kemiksiz
olmaz! (Siirt’li Beşir adlı bir arkadaştan naklen Said Dağdaş).“İki çanak bir yerde tıngırar!” atasözü
ile aynı anlamdadır. Beraberliklerde bazen şiddet de, patırtı da olur
anlamında.
- Etme âr! Öğren, oku ehlinden! Her
şeyin ilmi, güzel cehlinden...
Ehlinden okuyup-öğren ve asla bundan utanma! Çünkü; herşeyin ilmi, cehlinden
daha güzeldir (Anonim, 2013b: Nabi’nin Hayriyye kitabından nakleden http://www.ehlisunnetbuyukleri.xn--comdan-5h0c/
naklen Said Dağdaş (Son Erişim Tarihi: 25.3.2013; Fazilet Takvimi’nden naklen
Said Dağdaş, 14 Mart 2013).
- Etme bulun
(bulursun), inileme ölün! (ölürsün)! (1971'li,
aslen Ankara-Kalecik-Uyurca köyünden olan İlhan Arslan’dan naklen Said Dağdaş,
10.09.2003). "Eden bulur, inleyen
ölür." atasözü ve “Etme bulma
dünyası!” deyimi ile benzer anlamdadır.
- Etten togyan el buzar, gırcından
toygan cer buzar! (Ete (etten) doyan il yakar!
Ekmeğe (ekmekten) doyan yer yıkar!), (Bice, 1991:170).
- Ev danasından öküz olmaz! "Damdaki danadan öküz olmaz!" (Ilgaz’lı Orman Mühendisi Mehmed
Ali Yılmaz'dan naklen Said Dağdaş, 17.11.2003). “Her gün birlikte yüz-göz
olunanlardan, akraba olanlardan yönetici olması doğru değildir!” şeklinde
açıklanan atasözü ile benzer anlamda bir yorum da yapılabilir.
- Eve lâzım olan, camiye haram!.. Bu atasözü; evin-ev halkının ihtiyacı var iken
başkalarına yardım etmenin öncelikli olmadığını vurgular. Kısaca öncelik
sırasını ifade eder. Bir yere yardım etme konusunda gönülsüzlük var ise, bahane
olarak da bazen bu atasözü kullanılır (K.
Maraş-Türkoğlu-Kumçatı (Hamuklu) köyünden, dedesi Kara Mamo lakaplı Hasan
Bilgi'den nakleden Mehmed Bilgi'den naklen Said Dağdaş, 2.1.2018).
- Eve yörük,
bahçeye erik koyma!? (H. İbrahim
Ekren’den naklen Said Dağdaş, Nisan 2006, Manisa-Salihli). Esasen anlamı çok
açık değil. Geçerliliği tartışmalı bir atasözü…
- Evi delikli baca,
milleti yalancı hoca ile hacı yıkar! (F.
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Mart 1980)...
- Evin
buzağısı, evin öküzünden korkmaz!..
(Golike mali, je gaye male natırse!..) (Batman yöresinden nakleden
Mardin-Mazıdağı’lı Orman Mühendisi Mehmed Emin Tekin’den naklen Said Dağdaş, 17
Mart 2014, Adıyaman).
- Evine göre pişir aşını; erine göre
bağla başını. “Orantına
(orantene) göre pişir aşını, kocana göre bağla başını!..”. (Kadın
sohbetten ayrılmak istemiş. Diğerleri ise sohbet bitene kadar kalmasını talep
etmişler. Kadın ise ayrılması gerektiğini bu atasözü ile özetlemiş. 1955
doğumlu ve Denizlili Perihan Hanımdan nakleden 1955 doğumlu Dodurgalı Ganime
Ay'dan naklen Said Dağdaş, 26.07.2009.). “Kocana göre bağla başını, harcına göre pişir
aşını!..” (Elveda Rumeli dizisinde Bedia Hanım'dan genç evli
kadınlara yapılan nasihat.) atasözü ile de benzer anlamda.
- Evladın var mı!
Derdin var! Evladının muhakkak senin
başını yoracak sorunları olur anlamında. “Kızın
mı var, derdin var!” şeklindeki kullanımı da söylenmektedir (Said Dağdaş).
- Evlat! Arpa olsun, darı olsun,
buğday olsun, çavdar olsun… Mendil ekmeksiz kalmasın! Kör olsun, topal olsun,
sağır olsun... Yatak karısız kalmasın!
(Aslen Yukarı Dodurgalı, Gölhisar-İbecikdere’ye yerleşen Pilavcıların Süleyman
Efendi dededen nakledildiği belirtilen bu atalar sözünü büyüklerinden nakleden,
1949’lu, Dodurgalı Halil Ay'dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1980).
- Evlat
kahrına öldü koca öküz!.. (1341’li Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 1994).
Ana-baba evladı için her
fedakarlığı yapmaya devam eder. Evladı ise ana-babanın fedakarlığının kıymetini
bilmez. Ana-babanın çoğu kez elini tutmaz, isteklerini yerine getirmez
anlamında sitem sözü olarak kullanılır.
- Evlat
yoluna öldü koca öküz!.. (1965
doğumlu Acıpayam-Dodurgalı Emine Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 5.1.2013).
Ana-baba evladı için her fedakarlığı yapmaya devam eder. Evladı ise ana-babanın
fedakarlığının kıymetini bilmez. Ana-babanın çoğu kez elini tutmaz, isteklerini
yerine getirmez anlamında sitem sözü olarak kullanılır.
- Evlenenle
ev alanın (yapanın) yardımcısı Allah’dır! (Said Dağdaş).
- Evli evine, köylü köyüne!.. 1- Herkes kendi yoluna anlamında. 2- Özellikle
misafirlikte sohbet tamamlanınca "Haydi!
Hep beraber müsaade isteyelim!" anlamında kullanılır (Said Dağdaş).
- Evli evine, yolcu yoluna!.. Herkes kendi işine
yoğunlaşmalı anlamında kullanılır (Said Dağdaş).
- Evlilik alaca kuş! Geçinmek
zemheri (zehmeri) kış!.. (Antalyalı
Ayşe Çark'dan nakleden M. Ali Şener'den naklen Said Dağdaş, 5.3.2011). Evlilik
birliğinde evleninceye kadar zorluklar ve hatta geçimsizlikler pek öne çıkmaz.
Evlendikten sonra ise, evliliğin uyumlu-istikrarlı yürümesinde yaşanabilecek
zorluklara dikkat çekilmiştir.
- Evvel mescidin içi, sonra
eşiği (dışı)! (S. Kusekenani'den
naklen Said Dağdaş, 6.6.1999): Önce kendi menfaatim, sonra başkaları anlamında.
Azeri Türkçesinde “eşik” kelimesi Türkiye Türkçesinde olduğu gibi hem kapının
eşiği deyiminde olduğu gibi bildiğimiz manada, hem de evin dışarısı anlamında
kullanılmaktadır.
- Evveli (eveli) de bokuduk!
Boka kazık dokuduk! (Fatmana
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 18 Şubat 2001). Önceden de perişandık. Şimdi de perişanız. Hiçbir işimiz önüne
gitmiyor! anlamında (Dağdaş ve ark., 2006)…
- F -
- Fakirin eşeği dıngıldamış da, sahibi
keşkem de keşkem demiş! Fakir
hayatında bazen umutlanır ama, umudu yine kısa sürede söner anlamında
(Kırıkkale-Delice’li, 1963'lü Hamid Erdal'dan naklen Denizli'li Said Dağdaş,
14.10.2011).
- Fare deliğe sığmamış, bir de
kuyruğuna kabak bağlamış! “Altından
kalkılması çok zor ağır bir işi varken, üzerine daha da zor başka bir iş daha
yüklenmiş olma” durumunu örnekleyen bir atasözü (S. Dağdaş, 21.03.2009).
- Fare
olmadan davarcık dibi delme (derler)! Genç
ve henüz acemi olmasına rağmen, işin ehli olmadığı halde ukalaca öne çıkmaya
çalışanı tarifte kullanılır. “Fare
olmadan davarcık dibi delme buna derler!” (http://spor.mynet.com/haber/selcuk-inan-fenerbahce-olmazsa/50255
adresinden naklen Said Dağdaş, Alıntı Tarihi: 16.10.2012).
- Fare sidiği,
deniz kabartır! (Dinar'lı Mustafa
Türk'den nakleden 1993'lü Refa Celal Türkmen'den naklen Said Dağdaş, 11 Eylül
2013, Ankara). Yiğidim! Öyle deme! Bunu
da bilmende fayda var. Fare sidiği deniz kabartır derler!
- Fazla düşünme
derin! Ayağını sıcak tut, başını serin! Bu atasözü, “Ayağını sıcak tut, başını serin!” şeklinde daha yaygın biçimiyle
de kullanılır (Artvin-Şavşat-Çavdarlı köyünden 1940’lü Siyaset Altun’dan
1976’da nakleden kızı Leyla Meydan’dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara).
Kış günü sağlığına dikkat et, Ayağından çok çabuk soğuk alırsın hastalanırsın
anlamında kullanılmış, başından fazla etkilenmezsin
- Fırçalasan da, siyah karga
beyazlamaz! (Çaçno şav korani ar
gatettreba). (1985’li, Borçka-Camili (Macaheli)'li Sinem Gökdemir'den
naklen Said Dağdaş).
- Fırsat karınca hızıyla gelir,
yıldırım hızıyla gider! (1929’lu Mehmed Baz’dan naklen Said Dağdaş). “Fırsat sakal altından geçer!” atasözü ile benzer anlamda. Çok nadir ortaya çıkacak/çıkan
imkanları iyi değerlendirmek, bu amaçla çok dikkatli olmak ve zamanlamayı
mükemmel yapmak anlamında kullanılır. “Yiğit
bin yaşar, fırsat bir düşer!” (Aksoy, 1995) atasözü de benzer anlam taşır.
- Fikir,
bilginin zekâtıdır! Fikri bilgi üretir. Bilgi
olmadan fikir üretilemez, fikir de bu nedenle bilginin zekatı niteliğindedir anlamında
(Iğdır’lı Nihat Zal’dan naklen Said Dağdaş, 27.12.2012).
-
Fukara kuluna hem kim dokuna! Sinesi uğrar Allah okuna! (Niksar-Serenli (Avara) köyünden Yusuf Yılmaz’ın “Niksar Folkloru” adlı
lisans tezinden (s. 24) naklen Said Dağdaş, 26 Ağustos 2013, Ankara). “Alma
mazlumun ahını! Çıkar aheste aheste...” atasözü ile benzer anlamda.
- G -
- Galip sayılır, bu yolda mağlup! “… Cim Bom
‘galip sayılır bu yolda mağlup’ sözünün yetersiz kalacağı bir başarıyla bu
sezonki Devler Ligi defterini kapattı. Övünmek ve gururlanmak haklarıdır.” (Ahmet Çakır'dan naklen Said Dağdaş,
10.4.2013).
- Gece yağar, gündüz açılır hava hoş
olur; karı söyler, koca dinler geçim hoş olur. http://www.yakader.org/yakader/id25.htm(10.2.2012).
Yakın çevrede (sözgelimi Batı Akdeniz’de - Ege’de), aynı atasözünün farklı
kullanımları vardır. "Gece yağar,
gündüz açılır, hava hoş olur... Kadın söyler, koca dinler, geçim hoş olur."
(Yavuz Donat-Vitrin'den (Sabah Gazetesi: 19) naklen S. Dağdaş, 1.1.2011).
Benzer atasözü aşağıda verilmiştir:
- Geceler, gebedir! (Mehmed Baz’dan naklen Said Dağdaş, 21.2.1987). “Gün yeni, kısmet yeni!” atasözü ile benzer
anlamda…
- Gecenin xeyirindense sabahin seri
yaxsidir! (Bakü’lü Ebilov Ümid
Maksudoğlu’ndan nakleden Burdur’lu Hüseyin Yılmaz'dan naklen Denizli’li Said
Dağdaş, 2 Ekim 2012). “Akşamın hayrından, sabahın şerri…” atasözü ile benzer anlamda.
- Geçincime (geçinceme) iki baştan, biri demirden, biri
taştan! (F. Dağdaş'dan naklen oğlu
Said Dağdaş). Bilhassa evlilikte birlikte yaşama sanatının önemini ortaya
koyar. Uyum içinde, verimli bir beraberlik, (Özellikle aile beraberliği için
kullanılır.) her iki tarafa eşit seviyede bağımlıdır anlamında (Dağdaş ve ark,
2006).
- Geçme namert köprüsünden, ko
aparsın su seni! “Minnet ile gül
koklama! Dak göğsüne dikeni. Geçme namert köprüsünden! Bırak götürsün sel
seni!” atasözünün farklı sürümü (Said Dağdaş).
- Gel sana yalancı
bal ile (balınan) kuruca kaymak yedireyim! (Ankara-Kalecik’li 1952’li
Mustafa Arslan’dan nakleden oğlu 1971'li İlhan Arslan’dan naklen Said Dağdaş,
4.7.2012). “Buyurun! Acı soğan kuru
yavan! Allah ne verdiyse beraber yiyelim...” sözü ile benzer anlamda…
- Gelin ata binmiş ya nasip, gidip gider taa nasip demiş[6]! Gelin ata binmiş bile olsa pekala nasip değilse, o da
olmayabilir (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). (Dağdaş ve ark., 2006).
- Gelin dediğin bir davuldur, vurdukça öter! (Amasyalı Gül Ahmed Çavuş'dan nakleden Ahmed Baş’dan
naklen Said Dağdaş, 10.8.2010).
- Gelinle kaynana
melek olsa, kanatları birbirine çarpar! (Kayserili
Orman Mühendisi Yunus Güneş’den naklen Said Dağdaş, 2.5.2014, Develi). Gelinle
kaynana arasında çoğu kez yaşanan tartışma ortamının olağanlığı vurgulanır.
- Gelinlerin rezil olduğu zaman
gelin idim! Kaynanaların rezil olduğu zaman kaynanayım!.. (Toroslarda yaşlı bir kadından paylaşan İbrahim Atalay’dan nakleden
Mehmed Sayman’dan naklen Said Dağdaş, 19 Nisan 2018, Beyşehir). Hayatının her
aşamasında sıkıntı ve zorluk içinde yaşayanların kullandığı bir dertlenme sözü.
- Gelişe göre varış, tarhanaya
bulgur salış!.. (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Şubat 1980)! İnsanlar
arası ilişkilerde mütekabiliyet kuralı esastır!, iş karşılıklı olur!
anlamındadır. Bir başka sürümü, «Varış
olur geliş, tarhanaya bulgur salış! …» şeklindedir.
- Genç olan yumruk yedirir! İhtiyar olan fındık yedirir! (1938’li Tenzile Gökdemir’den naklen, 24.5.2010)!
Yaklaşık 20 sene önce Borçka-Camili Sağlık Ocağı’nda birisi kendisine “Böyle
genceciksin! Nasıl vardın ihtiyar birine?” diye sorunca bu atasözü ile karşılık
vermiş.
- Gençlere
gecinden! Kocaları imandan ayırmasın! (Dodurgalı, 1339’lu Hacı Umman
Mengi’den naklen Said Dağdaş, 18.07.2003)…
- Gençlik kuştur,
yaşlılık kıştır demişler! (Ankara-Beştepe Camii İmamı'nın Cum'a
vaazından, 2015). “Henüz genciz, daha
var! Biraz yaşımızı alalım. Başlarız!” demek hatadır.
- Gençlikte olur
puştluk! (Fatmana Dağdaş'dan naklen oğlu Said Dağdaş, Denizli-Acıpayam-Dodurga,
1980’li yıllar). Gençlik çağında, kanlarının kaynadığı dönemde gençlerin
yaptıkları bazı hataların olabileceği ve bu tür hataların hoş görülebileceğini
ima eden bir atasözü.
- Gençlik bir kuş
idi, kaçırdım tutamadım. Yaşlılık bir kumaş idi, gezdirdim satamadım! (Artvin-Şavşat-Çiftlik
köyünden 1913’lü Fadime Altun’dan 1976’da nakleden torunu Leyla Meydan’dan
naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara).
- Gereği, gerekmez iken sakla! (Amcası
1936'lı Ekrem Karataş'dan nakleden 1963'lü Ekrem Karataş'dan naklen Said
Dağdaş, Gıcak Orman Fidanlığı-Pos-Adana, 10 Şubat 2016).
- Getirin yiğim, örtün yuhlıyem
(uyumak) gözleyin ki canım çıkmasın! (Artvin-Şavşat-Çavdarlı köyünden 1933’lü Naci
Altun’dan 1976’da nakleden kızı Leyla Meydan’dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara).
Herşeyin hazırını önünde isteyen tembel insanları tanımlamak amacıyla
kullanılan bir atasözü.
-
Gevşek tükürüğün sakala zararı var! (Mehmed
Baz’dan naklen Said Dağdaş).): Açık olmak, ikircikli olmamak anlamında
kullanılır (Dağdaş ve ark., 2006).
-
Gezen, uzan demiş! (F. Dağdaş’dan
naklen Said Dağdaş). Gezenin bilgisi çoktur anlamında kullanılır (Dağdaş ve
ark., 2006).
- Gezen pabuç, b.k kaldırır!
(Denizli-İstanbul hattında çalışan Pamukkale Ekspres'inde görevli bir
kondüktörden naklen Said Dağdaş, 1984 (?))! Çok gezen pabuç, b.k kaldırır!
(Kalecik'li, 1971'li İlhan Arslan'dan naklen Said Dağdaş, 12.04.2011) atasözü
ile benzer anlamda.
- Gezen tilki, yatan aslandan
iyidir! (1962'li Orman Mühendisi Ahmed Güvenli'den naklen Said Dağdaş,
Nallıhan, 29.01.2006)! "Gezen kurt,
aç kalmaz!" atasözü ile benzer anlamda...
- Gezmeye qerib olke, olmeye veten
yaxsi! Azerbaycan Türkçesinde
kullanılan (Bakü’lü Ebilov Ümid Maksudoğlu’ndan nakleden Burdur’lu Hüseyin
Yılmaz'dan naklen Denizli’li Said Dağdaş, 2 Ekim 2012) bir atasözü.
- Giden gelmiş olsa, deden gelir! (Denizli-Dodurgalı İsmet Emik'den naklen Said Dağdaş,
27.1.2008). “Ölen öldüğüyle kalır!” atasözü ile benzer anlamda. “Giden gelmiş
olsa, deden gelir hesabı…”. “Giden gelse,
deden gelir!” (http://soygur.wordpress.com/2012/03/13/atasozleri/).
- Gittiğin yerde çoğunluk kör ise,
sen de bir gözünü kapatarak gez! (Konfiçyüs’den
(?) nakleden 1946’lı Ünal Asan’dan naklen Said Dağdaş, Tarsus - Mersin,
4.4.2012).
- Giyen çobansa, dikende mi çoban demiş!.. (F. Dağdaş’dan naklen Said
Dağdaş). Kumaşın sahibi çoban olduğu için elbiseyi çirkin diken terziyi tarif
ederek söylenmiş bu atasözü, verilen işi her şartta çok güzel yapmak
gerektiğini vurgulamaktadır (Dağdaş ve
ark., 2006).
- Gizli boğasıyan, eşkire guzular (Hatay-Kırıkhan'lı, 1938'li Ahmed Uzel)!
Hatay-Kırıkhan'lı Ahmed Uzel'den naklen Reşit Uzel, 14. 3.2010. “Ortaya
çıkmayan giz yoktur. Hiç bir ayıp saklı kalmaz. Er geç işin sonuçlarından
fiilin kendisi anlaşılır.” anlamlarında.
- Gizli gövüleyen, eşkire bızılar!
(F. Dağdaş, Ekim 1981)! “Gizli iş yapanın işi mutlaka ortaya çıkar! Hiç bir
ayıp saklı kalmaz. Er geç işin sonuçlarından fiilin kendisi anlaşılır.” ...
anlamlarında kullanılır.
- Gizli sırlar, küçük ayrıntılarda
saklıdır! (Ankara-Ayaş'lı Yücel
Özder'den naklen Said Dağdaş, 22.2.2013). “Şeytan,
ayrıntıda gizlidir!” şeklindeki, yakın anlamda düşünülebilecek sürümü
mevcuttur.
- Göç, yolda düzülür! (Fatmana
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). “Yörüğün
göçü gide gide düzelir (düzülür!)!..” (Mersin-Erdemli’li, 1929’lu
Mustafa Koç’dan nakleden 1976’lı oğlu Mahmud Koç’dan naklen Said Dağdaş,
7.5.2012) atasözünün farklı sürümü.
- Gök girsin, kızıl çıksın (Aslen Tokat-Çamlıbel-Aktepe köyünden Hasan Şanalmış'dan
naklen Said Dağdaş, 3.5.2010): Eski Türklerde, kılıcın kabzası tutularak
yapılan bir yemin. "Eğer verdiğim sözü tutamazsam kılıcım bedenime gök
renginde girsin, kana bulanarak çıksın!" anlamındadır. Yemindeki gök
kelimesi, metali-çeliği (bıçak, kılıç...) ifade eder. http://www.otagim.com/index.php?topic=1192.0
- Göl yerinde su eksik olmaz!
“Adam zengindir. Ama batmıştır. Buna rağmen, hala zenginliğin döküntüsü
vardır.„ ve/veya “Insanoğlu, taşıdığı nitelikleri mutlaka yansıtır.„ anlamında
(Ankara-Bala-Yeniyapan-Şeyhli köyünden 1960’lı Şakir Kara'dan naklen Said
Dağdaş, 25.11.2008)...
- Göl yerinden su eksik olmaz!
(Çankırı-Eldivan-Çaparkayı köyünden 1967’li Hikmet Keskin’den naklen Said Dağdaş,
14 Şubat 2013). Varlıklı kişilerin her zaman elinin altında istenen şeyler
bulunur, eksik olmaz anlamında… “Varlıktan
kemlik gelmez!” atasözü ile yakın anlamda…
- Göl yerinde su tükenmez!
- Gönül, dostundan
umar! (Dodurgalı 1929'lu Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş, 19.08.2012).
-
Gönülsüz aş, ya karın ağrıtır, ya baş!
(Dodurgalı Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş).
-
Gönülün gitmediği yere ayak gitmez! (Dodurgalı
Ayşe Mak’dan naklen Said Dağdaş, 20.8.2003).
-
Gördüğüm mü çok, göreceğim mi çok?.. (Annesi 1938’li Emine
Tezcan’dan nakleden Mersin-Silifke’li orman mühendisi Ayşe Tezcan Yayla’dan
naklen Said Dağdaş, 13.8.2018). Hayatın akışı içerisinde beklenmedik
gelişmelerin her an görülebileceğini, sıklıkla çok farklı tecrübelerin
yaşanabileceğini ima eden bir atasözü.
-
Gördüğün ört, görmediğin söyleme!
(TRT Belgesel-Hacı Bektaş Veli ve Cem Töreni'nden naklen Said Dağdaş, 06:45,
21.10.2013). “Var ise göğsünde zerrece iman,
Gördüğün ört, görmediğin söyleme.” http://www.frmtr.com/ozanlar-ve-deyisler/5230373-gordugun-ort-gormedigin-soylemeeger-mumin-isen-inat-eyleme-genc-abdal.html
Gördüğün ört, görmediğin söyleme.” http://www.frmtr.com/ozanlar-ve-deyisler/5230373-gordugun-ort-gormedigin-soylemeeger-mumin-isen-inat-eyleme-genc-abdal.html
- Görgülü kuşlar,
gördüğünü işler! “Kişi, ailesinde veya eğitim ortamında ne gördü ise
tavır ve davranışlarında onu yansıtır!” anlamında kullanılır. (Ankara-Kalecik-Çaykaya köyünden Orman Müh., 1955’li
Remzi Doğan'dan naklen Said Dağdaş, 10.04.2014, Kırşehir).
- Görgüsüzden alma hamuru, söyler (eder)
yamuru yumuru! (Dodurgalı Elif
Erçelik’den naklen Said Dağdaş, 16.07.2003). İşi ehline yaptırt anlamında
(Dağdaş ve ark., 2006).
- Görülmeye doyum olmaz! “Görümlüğe
doyumluk olmaz!” şeklinde de kullanılır. Yolcu yolunda gerektir. Özellikle
ziyaret sırasında, görmenin-kısaca ziyaret etmenin yeterliliğini ifade
etmekamacıyla kullanılır (1929'lu
Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş, 10.2.2013, Denizli).
- Görümlüğe doyum olmaz!
(Çankırı-Eldivan-Çaparkayı köyünden 1952’li Ömer Demirtaş’dan naklen Said
Dağdaş, 14.2.2013). Ziyaret edilen aileden ayrılmak istenirken dile getirilen
atasözü…
- Görümlüğe doyumluk olmaz!
(Dodurgalı 1951’li İsmail Emik'den naklen Said Dağdaş). Ziyaret edilen aileden
ayrılmak istenirken dile getirilen atasözü (Dağdaş ve ark, 2006).
- Görünen dağ, kılavuz istemez!..
Herşey açıkça ortada. Karar almakta-uygulamakta gecikmemek gerekir anlamında
kullanılır (1929'lu Mehmed
Baz'dan naklen Said Dağdaş, 27.7.2010,
10.2.2013, 18.10.2013, Denizli).
- G..t, g..tün düşmanıdır! (Popo, poponun
düşmanıdır!) Başkasının koltuğunda gözü olan çoktur anlamında (Iğdır’lı
Nihat Zal’dan naklen Said Dağdaş, 8.9.2011).
- G.t ıslanmadan balık tutulmaz!
(Bartın-Ulus’lu, 1979’lu, Celil Yaman'dan naklen Said Dağdaş, 8.6.2006). “Emekte biter yumak!” atasözü ile benzer
anlamda… “Ayaklar ıslanmadan balık tutulmaz!” (Sinem Gökdemir, 1985’li,
Borçka-Camili (Macaheli), 24 Mayıs 2006) atasözü ile eş anlamlı (Dağdaş ve ark,
2006).
- Gözden
ırak olan, gönülden de ırak olur! (1341’li Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 1980), (Dağdaş ve
ark., 2006).
- Guggu
dağlarda mısın?
Yavrum yollarda mısın?
Alamadım haberin,
Garlı dağlarda mısın? (Oğlu vefat edince Bayburt’lu Emriye Köse’nin dilinden
dökülen ağıdı Sevim Ataner’den nakleden Said Dağdaş, 22 Nisan 2016, Ankara).
- Gücük ayının onbeşi kış, onbeşi
yaz! (Niksar-Serenli (Avara) köyünden Yusuf Yılmaz’ın
“Niksar Folkloru” adlı lisans tezinden (s. 25) (Niksar Dün Bugün Yarın s.
58'den naklen) nakleden Said Dağdaş, 26 Ağustos 2013, Ankara). “Üç
elli, yaz belli!” atasözü
ile benzer anlamda. Gücük: Şubat ayı.
- Guc, birlikdedir!
(Bakü’lü Ebilov Ümid Maksudoğlu’ndan
nakleden Burdur’lu Hüseyin Yılmaz'dan naklen Denizli’li Said Dağdaş, 2 Ekim
2012). Azerbaycan'da da kullanılan “El derken dudak açılır,
birbirin derken birleşir!..” atasözü ile benzer anlamda.
- Güçten-kuvvetten düşen it, yatıp
ürür! Aslı, "İt karı bolsar, yatıp ürür!" (Eski Doğu
Türkistan atasözü, Yaşar Süngü’den naklen Said Dağdaş, 29.08.2007, Yeni Şafak:5)
şeklindedir. Toplum nezdinde itibarı kalmayan, sadece ortalığı velveleye verir
anlamında kullanılır. 22 Temmuz 2007 seçimlerinin sonuçlarının alınmasının
ardından yazılan bir makalede kullanılmıştır..
- Gülmedim dünyada,
gülenler gülsün! Derdim içerde, devlet ne bilsin? (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 2003)…
-
Gülmek - ağlamak, içerden gelir!
(Gülizar Baz’dan naklen Said Dağdaş, 17.07.2011, Denizli).
- Gün çarığı sıkar,
çarık ayağı sıkar! (1341’li Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş,
1980).
- Gün çarığı sıktı,
çarık ayağı sıktı! Her işin üst üste bindiği, bazen can sıkıntısının da
buna eşlik ettiği dönemleri anlatmak için kullanılır. Sözgelimi, eski usül
harman kaldırma zamanında, sadece ekinleri günlerce biçip harman yerinde uzun
süre dövmek değil, samanı ayrı taşımak-yerleştirmek, zahireyi ayrı getirip
depolamak-satmak, sulanan arazileri olan ailelerin aynı zamanda sulama işlerini
ve benzeri işlerini aynı dönemde aradan çıkarmak zorunda olmaları vb. iş
yoğunluğunun en fazla olduğu dönemleri, hatta kriz dönemlerini tarif
etmekte-anlatmakta kullanılır. “Tam da
gün çarığı, çarık ayağı sıktığı zaman bu zaman!..”, “İki ayağımız bir pabuca girdi, her iş bir araya geldi…” (1341’li
Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 1980), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Gün doğmadan
neler doğar? (Fatmana Dağdaş’dan
naklen Said Dağdaş). “Yarın Allah kerim,
ümitli ol. Hazret-i Ömer “Zaman sana biriktirmediğini ve ummadığını verir!” veciz
sözüyle aynı ümidi aşılamaktadır (Hicret
Takvimi, 25 Mart 1999). Bu atasözü yöremizde “Gün doğmadan
neler doğar bıçkıcım?” şeklinde de kullanılır.
- Gün doğmadan
neler doğar bıçkıcım? (Fatmana Dağdaş’dan
naklen Said Dağdaş,
21.2.1987)…
- Gün ölümlü, gün akşamlı!.. Bir daha
görüşmek nasip olmayabilir. Ölüm var. Helalleşmek gerekir, borcu varsa ödemek
gerekir anlamında (1929'lu
Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş, 9.2.2013,
Denizli).
- Gün var, ayı
besler… Ay var, günü besler! (Mehmed Baz’dan naklen Said Dağdaş). Ticarette kazanç her zaman aynı seviyede olmaz
(Dağdaş ve ark., 2006) anlamında kullanılır.
- Gün yeni, kısmet yeni! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 21.2.1987). “Geceler,
gebedir!” atasözü ile benzer anlamda. Umutlu olmayı öğütler.
- Gün yeni, kısmet yeni bıçkıcım! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Kasım 1982). Umutlu olmayı öğütleyen bir atasözü.
- Gündüz uçamayan sinek, gece ayrana
düşer! Uygun
zaman ve zeminde işini göremeyen kişinin zamanı geçince ya da uygun zamanı
kaçırınca da başarılı olamayacağını, zamanlamanın önemini vurgulayan bir
atasözü (1341’li Fatmana
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 1994).
- Gündüzün işi,
gecenin işini kınarmış! (Fatmana Dağdaş’dan
naklen Said Dağdaş). Gece yapılan iş kusurlu olur, noksan kalır anlamında
(Dağdaş ve ark., 2006).
- Güvenme dostuna,
dostun da söyler dostuna! (Artvin-Şavşat-Çavdarlı köyünden 1933’lü Naci
Altun’dan 1976’da nakleden kızı Leyla Meydan’dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara).
Kimseye güvenme, sırrını paylaşma anlamında yaygın kullanılan bir atasözü.
- Güvey eşek
dayağıdır! O da düzde dayanır! (Çal-Develler
köyünden (mahallesinden) 1945’li anasından nakleden Rıdvan Yaka’dan naklen Said
Dağdaş, 11.12.2016, Çal, Denizli). Tecrübeye dayalı damat tanımı: “Damat
sıkı işlere gelmez, yanaşmaz. Zor zamanlarda damattan yardım
beklemeyin!” anlamında kullanılır.
- Güzel kim?.. Gönülün sevdiği… Güzellik mefhumu
sevgi ile birlikte kıymetlendirilir (F.
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). (Dağdaş ve ark., 2006).
- Güzel söz akılda değil, satırda kalır! Gümülcine'li,
Leverkusen’de yaşayan Ahmed Sadık'dan nakleden Nezaket Emik'den naklen Said
Dağdaş, 3.8.2012. Yazmanın kalıcılığını hatırlatan bir atasözü.
- Güzele ne giydirsen yakışır, çirkine nereye gideyim al ile yeşili? (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). Güzel zaten güzeldir, çirkini güzelleştirmek de oldukça zordur
(Dağdaş ve ark., 2006).
- Güzellerde hüner olsa,
çamlarda hıyar olurdu! (Leyla Baz
(Ö.T.:1976)’dan nakleden Emine Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Yukarı Dodurga
Kasabasından, 1965 doğumlu, 31.05.2002; Kütahya-Simav-Kızılcık köyünden 1944’lü
Ayşe Güleç’den naklen Said Dağdaş, 4 Eylül 2014)… Atasözünde “künar” kelimesinin “galat” kullanıma girerek, söyleniş
kolaylığı nedeniyle “hıyar” kelimesine dönüştüğü düşünülmektedir. Çünkü çamda
“hıyar” yetişmesi mümkün değildir. Güzel eleştirisi, çok ağır eleştiri düzeyine
çıkarılmıştır.
- Güzellerde hüner olsa, çamlarda
künar olurdu! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 29.06.2002), (Dağdaş ve
ark., 2006). Hüner, zenginliktir. “Künar”, yöremizde fıstıkçamı tohumu için
kullanılır ve çok değerlidir.
- Güzellik başa bela, çirkinlik
demir kale! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1980), (Dağdaş ve
ark., 2006)...
- Güzellik ondur! Dokuzu dondur! (Annesi
1938’li Emine Tezcan’dan nakleden Mersin-Silifke’li orman mühendisi Ayşe Tezcan
Yayla’dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2018). Bakımlı olmanın ve giyimine dikkat
etmenin, bilhassa kadınların güzelliğinde en önemli unsur olduğunu
vurgular.
- H -
- Hac
meşakkattir! (Mustafa Kutlu'nun
"İbadetin seyahate dönüşmesi" adlı yazısından naklen Said Dağdaş, 23
Ekim 2013). "Hac meşakkattir" denilmiş. Bu meşakkati zevk ü safaya
dönüştürmenin ne manası var?.." http://yenisafak.com.tr/yazarlar/MustafaKutlu/ibadetin-seyahate-donusmesi/40196
- Hacı hacıyı Mekke'de, derviş
dervişi tekkede, uğursuz uğursuzu her yerde (nerede olsa) arar bulurmuş! (Dodurgalı, 1341'li, Pilavcılardan, 2003'de vefat
eden F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 1980).
- Hacıdan-hocadan, bir de karanlık
geceden kork! (Artvin Şavşat Çayağzı köyünden 1959‘lu Nevin Erdem’den nakleden Leyla
Meydan’dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara) Her hocaya da her hacıya da
güvenme anlamında kullanılır.
- Haddini bilmeyene haddini
bildirmek, fakire don gömlek giydirmekten iyidir! (Çankırı-Ilgaz’lı müftü İsmail Beyden nakleden Hasan
Gölcük'dan naklen Said Dağdaş 25.5.2010).
- Hafıza-i beşer nisyan ile
malüldür! "Hafıza-i beşer,
nisyan ile malüldür!" malum... (Başbakan Recep Tayyip Erdoğan (Ak
Parti 4. Olağan Kongresi, Arena, 30 Eylül 2012, 12:15)'den naklen Said Dağdaş,
Ankara.).
- Hak Teâlâ, intikâmın yine kul ile
alır! Bilmeyen ilm-i ledün! Bunu kul yaptı sanır. Cümle eşya Hâlik’ındır, kul
eliyle işlenir! Emr-i Bârî olmayınca, sanma bir çöp deprenir. İnsanoğlu
hilebazdır, kimse bilmez fendini! Kime iyilik eder isen, ondan sakın kendini!
(1930’lu Denizli-Buldan’lı Mevhibe İzgi’den nakleden kızından naklen Said
Dağdaş, 24.8.2010).
- Halının tozu, yalancının sözü
bitmez! (Başbakan Receb Tayyib
Erdoğan’dan naklen Said Dağdaş, Mayıs 2011).
- Halimden bilen âlim! Halimden bilmeyen
zâlim! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş,
02.1985), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Halva halva demekle agiz sirin
olmaz! Azerbaycan Türkçesinde
kullanılan (Bakü’lü Ebilov Ümid Maksudoğlu’ndan nakleden Burdur’lu Hüseyin
Yılmaz'dan naklen Denizli’li Said Dağdaş, 2 Ekim 2012) bir atasözü.
- Hamamda
Fatmacığın adı mı anılır? (Mehmed Baz’dan naklen Said Dağdaş, 13.2.2000).
Herhangi önemli bir mesele üzerinde konuşulurken, ayrıntıda kalan önemsiz ve
ilgisiz bir mesele söz konusu olursa hesaba katılmaz (Dağdaş ve ark., 2006).
- Hamur hamur olana kadar, hamur biter! Hanım, hanım olana (Karı, karı olana kadar…) kadar ömür
biter! (Giresun-Şebinkarahisar-Karaağaç köyünden 1927’li Havva Kılıç’dan
nakleden torunu 1975’li Mahmud Kılıç’dan Said Dağdaş, 22 Nisan 2014,
Ankara-İlyakut). “Sacım düzen buldu,
hamurum tükendi! Evim düzen buldu, ömrüm tükendi…” atasözü ile benzer
anlamdaki, farklı bir sürüm. Not: Her ne kadar hanım ağzından
nakledilmiş olsa da, ilgili sürümde hanımları rencide edecek bir dil
kullanılmıştır.
- Hangi günü gördüm de akşam olmadı?.. (Dodurgalı F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). Karşı
karşıya kalınan sıkıntıları, üzüntüleri, dertleri, tasaları fazla büyütmemek
gerektiğini, daha sakin bir ruh hali ile yaşamanın gerekliliğini hatırlatan
teselli içerikli bir atasözü. “Hangi günü
gördüm de akşam olmadı demiş Tekineli. Boşver! Dert etme herşeyi!..”.
- Hanımın
öldüğüne dayandım amma (emme), başın sağ olsun diyene dayanamadım!» (http://golhisarhem.meb.gov.tr/kitap/yerelsozler.htm.
“Babamın öldüğüne yanmıyorum da, “Hüküm
Allah’ın!„ diyenlere dayanamıyorum!”(Enver
Oymak’dan naklen Said Dağdaş, 10.4.1994, Darıveren’li) atasözü ile benzer
anlamda…
- Hanımların yavan yediği vakit! Erkeklerin yayan
yürüdüğü vakit!.. Fakirliğin baskın olduğu dönemi/dönemleri
tarif eden bir atasözü (Kızılcahamam-Şahinler köyünden 1929 doğumlu,
6.12.2012’de vefat eden Fatma Ablak’dan nakleden kızı 1954’lü Yurdagül
Ceylan’dan naklen Said Dağdaş, 18 Mart 2013, Ankara).
- Hapaz ile su içmeye, anası evinden
kız sevmeye doyum olmaz! (1961 doğumlu, Antalya-Serik'li Mustafa Aydın'dan
naklen Said Dağdaş, 1986, İstanbul-Fatih), (Dağdaş, 2006).
- Haram mal üstten çoktur, alttan hiç!.. “Mal e heram serda kuç e bında puç e!” Haram malın asla bereketi yoktur anlamında kullanılır
(1953’lü anası Ümmügülsüm Arvasi’den nakleden Van-Erciş’li Sacit Arvasi’den
naklen Said Dağdaş, 21.2.2017).
- Haram olmazsa
mal türemez, yalan olmazsa laf üremez! (Edip Akbayram’dan naklen Said Dağdaş tarafından Uşak özdeyişi olarak
alıntı yapılmıştır. (22.03.1999 Milliyet, s.1), (Dağdaş, 2006).
- Haram
para, kursak tıkar! (Banker Bilo
filminde, Bilo rolündeki İlyas Salman'dan nakleden Said Dağdaş, TRT 1,
17.11.2012; http://soygur.wordpress.com/2012/03/13/atasozleri/). “Haram maldan
hayır gelmez!” anlamında…
- Haramın binası olmaz! Haram ile
kazanılan mal heba olur. Azerbaycan Türkçe’sinde ise “Yellen (yelle) gelen, sellen (selle) gider!” şeklinde kullanılır. (1943’lü, Gah ili-Azerbaycan’lı Resul
Fettahoğlu’ndan naklen Said Dağdaş, 28.11.2009, Denizli). “Haydan gelen,
huya gider!” atasözü de bu manada kullanılır.
- Harç
aldırır, borç sattırır! (F. Dağdaş’dan
naklen Said Dağdaş, 04.1980).
- Harman yelle, düğün elle! (Eskişehir-Seyitgazi-Yapıldak mahallesinden, 1962'li
Kemaleddin Kaya'dan naklen Said Dağdaş, Çatacık -Asarlık Mevkii, 13.4.2016).
- Harmana
giren porsuk, dirgenden korkmaz! (15.10.1999, Yasin Hatipoğlu (Çorum
milletvekili)’ndan naklen Said Dağdaş), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Harmanda
dirgen yiyen büngülder! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Eylül 1983), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Harmanda
dirgen yiyen sıpa, bir daha gelmez sapa! (Manavgat-Büklüce köyünden (Hotamlı yörüklerinden) orman mühendisi
Selahaddin Şahin’den (0542.2537227) nakleden Manavgat’lı orman mühendisi Aydın
Sert’den naklen Said Dağdaş, 24.2.2017,
Ankara).
- Haranıda
kabak! Faydasız güzele ha bak, ha bak! (Yukarı Dodurgalı, Tatarlardan Bahar
Anadan nakleden Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). Ulaşamayacağın hedef için boşuna uğraşma! anlamında bir
deyim-atasözü…
- Hasmın karınca ise, çık
yamacına dur! "Rakibini küçümseme, kim olursa olsun dikkate
al!" anlamında
(Ankara-Kalecik-Çaykaya köyünden Orman Müh., 1955’li Remzi Doğan'dan naklen
Said Dağdaş, 03.04.2014, Ilgaz).
- Hayal, gerçeğin anasıdır! “…
Roma’dan gelip, Osmanlı’ya, oradan bugünlere uzayan bir hikâye Kızılelma. Ve bu
gün yeniden uyanan bir hayal! Unutmamak gerekir ki, hayal gerçeğin anasıdır.” “Kızılelma”
Abdurrahman Dilipak / Yeni Akit, 7.2.2018,
http://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/kizilelma-22954.html).
- Hayat bir gündür,
o da bugündür! “Yaşanılan anı değerlendirmek herşeyden önemlidir.”
anlamında bir uyarı atasözü... (Has Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’dan
nakleden 1955 doğumlu Dodurgalı Ganime
Ay'dan naklen Said Dağdaş, 19.8.2012, Denizli).
- Hayatın sonu var, öğrenmenin ise
yoktur! (Gürcü atasözü, Zumbadze, 2003:30’dan naklen Said Dağdaş).
- Haydan gelen, huya gider! (F. Dağdaş’dan naklen Said
Dağdaş, Aralık 1980)! (Dağdaş ve ark.,
2006). 1- Haram mal ile kazanılan heba olur. “Haramın binası olmaz!”; 2-
“Hay’dan gelen, hu’ya gider!„ “Dönüş
Allah’adır!„ anlamında ölüm de hatırlatılır.
- Hayırın kıçı ağır olur, kalkmaz! (Dodurga’lı
Lütfi Emik’den naklen Said Dağdaş, 24.09.2004), Elinden mal çıkarmak, hayra
sarfetmek zordur, her nefis kolayca malından harcamaz! anlamında.
- Hayırlı atanın,
hayırsız evladı!.. (Beyşehir-Yeşildağ Kasabasından 1956'lı, Nazır
Hoca'nın Mehmed Günaydın'ı tarif için masadaki köylülerin Mehmed Bey de masada
iken kullandıkları ifade, Said Dağdaş, 8.5.2013).
- Hayırlı
evlat, maldan sayılır! (Acıpayam-Selleri’li Ömer Hoca’dan nakleden 1929’lu
Mehmed Baz’dan naklen Said Dağdaş, 1.1.2007, Denizli).
- Hazır
ol cenge! Eğer istersen sulh-u salâh! (“Hazır
ol cenge, eğer istersen sulh-u salâh.” Erdinç Yücel’den (eyucel@haberkonya.com) naklen Said Dağdaş,
7.10.2012). http://arsiv.haberkonya.com/kose_yazisi.asp?id=872
-
Hazır ol cenge! Sulh-u salâh istersen!
“… Gerektiğinde savaşa hazır olmayan
devlet, devlet değildir! Onun için atalarımız ne demiş: “Hazır ol cenge! Sulh-u salah istersen!..” (Başbakan
Receb Tayyip Erdoğan’dan naklen Said Dağdaş, TGRT, 18:00, 7.10.2012, İstanbul).
“Hazır ol cenge, eğer istersen sulh-u
salâh.” şeklindeki kullanımı daha doğrudur. http://arsiv.haberkonya.com/kose_yazisi.asp?id=872
-
Hazıra dağ mı dayanır?.. (Fatmana
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, tarihsiz). Önemli olan-aslolan üretmektir.
Çalışarak kazanmaktır. Hazır olanı yemek-harcamak ise yersiz ve aldatıcı
rehavettir anlamında…
- Haziran’da
yılandan, Ramazan’da imamdan, Sinekli Belindeki Sinan’dan, Sütleğen’deki
Süleyman’dan sana sığınırım Yarabbi! (Afyon-İhsaniye-Akören’li, 1944’lü
emekli müezzin Ahmed Pehlivan’dan naklen Said Dağdaş, 4 Eylül 2014, Simav,
Kütahya).
- Haziran’ın
yılanından, Ramazan’ın imamından korkmak lazımmış! (Manisa-Salihli-Köseler
köyünden 1941’li Ali Değirmenci’den naklen Said Dağdaş, 16.12.2010, Salihli).
- Hediye
atın dişine, kadının döşeğine bakılmaz! (“…
Unutmayasın! Hediye atın dişine, kadının döşeğine bakılmaz!”, Diriliş dizisinde, Noyan’dan naklen,
2018).
- Heğ
örenin çubuk vereni!.. (Kayseri-Develi’li
ninesi Şerife Çetin’den nakleden Mehtap Öztekin’den naklen Said Dağdaş, Ankara,
24.1.2013). Esasen iş canlısı, iş bitirici olmayan, buna karşılık işi yapanın
kendisi olduğu imajını - zehabını vermeye çalışmaktan da geri kalmayan
fıtrattaki kişileri tanımlamada kullanılır. Heğ: Selenin küçüğü, sepetin büyüğü olan kamış ya da diğer ağaç dal
ve kabuklarından örülen iki kulplu büyük sepete Kayseri ve civarında verilen
adlandırma… Çankırı-Eldivan civarında da aynı adlandırma mevcuttur
(Çankırı-Eldivan-Çaparkayı köyünden 1967’li Hikmet Keskin’den naklen Said
Dağdaş, 14 Şubat 2013).
- Hem perhiz yapar, hem lahana turşusu yer! (09.1983, F.
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş), (Dağdaş
ve ark., 2006).
- Hem şoför mahalli, hem 2,5 lira olmaz! (Çankırı'lı
Orman Mühendisi Mehmed Ali Yılmaz’dan naklen Said Dağdaş, 29.08.2003, Ankara). "Hem kız, hem baldırı düz, hem de ucuz
olur mu?" atasözü ile benzer anlamda...
- Hem Türk olacak, hem de yalan söyleyecek?!. (CNNTürk, Başka Şeyler programından naklen Said Dağdaş,
22:40, 06.07.2013).
Sırbistan’da Türkleri tanıtırken yaygın olarak kullanıldığı belirtilen,
Türklerin yalan söylemekten çekindiklerini vurgulayan bir Sırp atasözü.
- Hep seni düşünürüm, haccım ve umrem sanadır! Herkes
taş toprak düşünür, kalbim senden yanadır! (İmam-ı Rabbani). Allah sevgisini, O'na kavuşma
aşkını, gönlün sadece Allah fikri ve zikri ile meşgul olmasını hatırlatan bir
vecize...
- Her
akıl bir olsa, dağdaki davara çoban bulunmaz! (Acıpayam-Dodurgalı Ganime Ay’dan naklen Said Dağdaş, 9.2.2013). Yakın
ilçelerden olan Fethiye civarında “Her akıl bir olsa, dağdaki koyuna çoban
bulunmaz!” (Fethiye’li,
14 Aralık 1954 doğumlu Şerife Doğru’dan nakleden Necati Doğru’dan naklen Said
Dağdaş , 18.1.2008) atasözü ile benzerdir.
- Her akıl bir
olsa, dağdaki koyuna çoban bulunmaz! (Fethiye’li,
14 Aralık 1954 doğumlu Şerife Doğru’dan nakleden Necati Doğru’dan naklen Said
Dağdaş, 18.1.2008),“Ay oğlum! Her
akıl bir olsa, dağdaki koyuna çoban mı bulunur?..„
- Her
akıl bir olsa, davara çoban bulunmaz!
(Acıpayam-Dodurgalı F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1980). “Ben
ağa, sen ağa! İnekleri kim sağa?.. (1956’lı, Kerkük’lü, Adil
Demirci'den naklen Said Dağdaş, Temmuz 2005) atasözü ile (Dağdaş ve ark., 2006)
benzer anlamdadır.
- Her çalıya kuş
konmaz! (Sivas-Zara-Tödürge köyünden,
1951’li Abdülaziz Özserçe’den naklen Said Dağdaş, 28.10.2008). “Her kütüğü karınca sarmaz!” atasözü ile
benzer anlamda…
- Her dağın kendine göre dumanı var! (Fatmana Dağdaş’dan
naklen Said Dağdaş). Herkesin bir sorunu, derdi var... (Dağdaş ve ark., 2006).
- Her
güzelin vardır bir yirdiren yeri! Her çirkinin vardır bir sevdiren yeri!.. (Acıpayam-Yazır’lı 1950’li rahmetli Hacı Mustafa
Erdoğan’dan nakleden Acıpayam-Dodurgalı Ganime Ay’dan naklen Said Dağdaş,
9.2.2013). Kusur ararsan herkeste bulunabilir. Önemli olan, kusurları görmezden
gelip herkesin müsbet yönlerini öne çıkarmaktır anlamında kullanılır... “Yüzü güzele doyulur da, huyu güzele doyulmaz!”
atasözü ile de akraba bir atasözü.
- Her hakkımı affederim emme (ama), Perşembe hakkımı
affetmem! Karı-koca
ilişkilerini ifade için erkeklerin aralarında yaygın olarak kullanılan bir
atasözü. Bazı yörelerde Perşembe gecesi için "Babalar Günü" tarifi de
kullanılır (Köyceğiz-Otmanlar köyünden orman işçisi Ahmed Salih Karakurt’tan
naklen Said Dağdaş, 30 Ağustos 2012, Denizli-Eskere).
- Her kütüğü karınca sarmaz! “Her çalıya kuş konmaz!” atasözü ile
benzer anlamda… İlginin odağı olmanın, bazı sebebleri vardır anlamında.
“Sözgelimi; muhtar Aziz amcanın evine hergün misafir gelirken, diğer kişiye
kimse uğramayabilir.” (Sivas-Zara-Tödürge köyünden, 1932’li İbrahim Önder’den
nakleden torunu olan 1984’lü Kadir Önder’den de naklen Said Dağdaş,
28.10.2008).
- Her olmayan işte hayır vardır!.. (Samsun-Vezirköprü-Bayramköy’lü, babası 1936’lı Yusuf
Yüksel’den nakleden 1957’li Hüseyin Yüksel’den naklen S. Dağdaş, 18.9.2014,
Vezirköprü). “Olanda hayır vardır!”
atasözü ile benzer anlamda. Bakara Suresi, 216. ayetinden Türkçemize
yerleşmiştir.
- Her oxuyan, “Molla Pənah” olmaz! Azerbaycan Türkçesinde kullanılan bir atasözü (Bakü’lü
Ruşen Abbasoğlu’ndan naklen Denizli’li Said Dağdaş, 29 Eylül 2014). “Molla Pənah Vakif (http://az.wikipedia.org/wiki/Molla_P%C9%99nah_Vaqif), 18. yüzyılda Azərbaycan’da şair olmuşdur.
Çok bilgili bir insan olduğundan halk arasında "Her okuyan Molla Pənah
olmaz" kullanımı yaranmış. Yani her okula gidenden bilim adamı olmaz. Her
okuyan bilimli olmaz.” manasında kullanılır.
- Her parlayan qizil deyil! Azerbaycan Türkçesinde kullanılan bir atasözü (Bakü’lü
Ebilov Ümid Maksudoğlu’ndan nakleden Burdur’lu Hüseyin Yılmaz'dan naklen
Denizli’li Said Dağdaş, 2 Ekim 2012). “Bu
o deməkdir ki, hər gözəl görünən şey gözəl deyil. Hər qiymətli görünən şey,
qiymətli deyilmiş.” manasında kullanılır (Ruşen Abbasoğlu’ndan alınan
açıklama, 29 Eylül 2014).
- Her yere yağmur Hak'dan gelir!
Oltu'ya yağmur Pakih'den gelir! (Erzurum-Oltu-İğdeli köyünden, 1955 doğumlu
Abdülkerim Demirci’den naklen Said Dağdaş, 19 Mayıs 2010, Erzurum). Pakih:
Erzurum-Oltu'nun kıblesindeki köylere verilen ad.
- Her zatın
tazesi (tezesi), dostun köhnesi (İran
Azerbaycanı’ndan Tebrizli Selahaddin Kusekenani’den naklen Said Dağdaş, 6
Haziran 1999), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Herkes
kürek yapar ama, sapını takamaz! “Herkes her işi yapamaz. Bazı işler özel
maharet ister.„ anlamında. (30.1.2008,
1950’li Ayşe Yaman’dan nakleden 1979’lu, Bartın-Ulus’lu Celil Yaman’dan naklen
Said Dağdaş,).
- Herkes,
aklı kadar geçinir! (Artvin-Şavşat-Çavdarlı köyünden 1933’lü Naci Altun’dan
nakleden kızı Leyla Meydan’dan naklen Said Dağdaş, 23.1.2017).
- Herkesin derdi var! Değirmencininki (bile) su
ile! (Fatmana
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş), (Dağdaş
ve ark., 2006). Dışarıdan bakılınca insanların iç dünyaları doğrudan bilinemez.
Derdi olmadığı düşünülen değirmenicinin bile – çünkü su akıyor, değirmen taşı
da dönüyor, sürekli ve görünüşte zahmetsizce gelir getirici bir işi var
zannedilir- derdi mutlaka var!..„ anlamında bir atalar sözü. “Her dağın kendine göre dumanı var!„ atasözü ile benzer anlamda.
- Herşeye nazar değer! Akla değmezmiş! Adana-Ceyhan-Erenler (Papak) köyünden, aslen
Azerbaycan Türkiye'sinden olan dedesi Ayvaz Ülger'den nakleden 1956'lı Halit
Ülger'den naklen Said Dağdaş, Ankara. "
Herşeye nazar değer! Akla değmez! Oğlum ne var bunda anlaşılmayacak? Kimse
kimsenin aklını beğenmezki!.."
- Herşeyin hayırlısı, üç ayların birisi!.. (Dodurgalı Güllü
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş), 17.01.2013,
İzmir-Bayraklı-Bornova). Herşeyin hayırlısını dilemek esastır. Ölümü de,
mübarek üç aylardan birinde karşılama dileğini dile getiren bir temenni
atasözü… Not: Anamın küçük kardeşi
Hatice teyzemin vefatında söylenmiştir.
-
Hesaplı gönül incinmez! (F. Dağdaş’dan naklen oğlu Said Dağdaş, 14.7.2000). Her yönüyle bilinen iş yap. Gizli kalmasın. Başın da
ağrımasın anlamında, (Dağdaş ve ark., 2006).
- Hıdır! Elimden gelen budur!.. Yapabileceğimi yaptım. Elimden bu gelir anlamında (F. Dağdaş’dan naklen oğlu Said Dağdaş,
1980).
- Hırs, ölümün kefenidir! Aşırı hırs; tehlikelerin,
risklerin de sebebidir anlamında… “Hırs, ölümün kefenidir derler ya!..” (Kanal 9’da verilen Ali Baba
filminden naklen Said Dağdaş, 27.1.2013).
- Hırsız evden olmayınca, öküz bacadan
çıkmaz! “Hırsız evden olunca, öküz bacadan çıkar!” Toplumda bütünlük varsa,
dirlik-düzenlik ve gelişmenin yolu açıktır. Aksine toplum bünyesinde ayrışma
mevcutsa, rahatsızlıklar doğabilir (8 Şubat 2007, Erzurum-Horasan’lı Cafer Erdoğan’dan nakleden 1979’lu, Bartın-Ulus’lu
Celil Yaman’dan naklen Said Dağdaş).
- Hırsız evden olunca, öküz bacadan
çıkar! "Hırsız evden olmayınca, öküz bacadan çıkmaz!"
atasözünün olumsuz yöndeki sürümü (Said Dağdaş).
- Hırsız evin içinden olursa, kapı kilit
tutmaz! (Adana’lı Orman Mühendisi Harun Başeğmez’den naklen Said Dağdaş, 19 Nisan
2018, Beyşehir). “Kahpe içerden
olursa, kapı kilit tutmaz oğul!..”
şeklinde, Dede Korkut sözü olarak da bilinir. Asıl tehlike, içteki hainlerdir anlamında kullanılır.
- Hırsız
onmaz, yatağı onar! (Leyla Baz’dan nakleden Mehmed Baz’dan naklen Said
Dağdaş, 1.1.2007, Denizli). “Huzur içinde
olmaktan öteye varlık yoktur!” anlamında.
- Hırsıza kilit
dayanmaz! (Antalya-Akseki’li, 1955’li
Mehmed Ali Şener’den naklen Said Dağdaş, 24.2.2014).
- Hırsızlık bir yerde geçerlidir. O
da ilimde... (Yazır’lı Yörük Veli’sinden nakleden Lütfi Emik’den naklen
Said Dağdaş, 24.09.2004): Hırsızlık caiz değildir. İlmin öneminden ötürü;
yalnızca ilimde hırsızlık yapılabilir anlamında (Dağdaş ve ark., 2006).
- Ho vardır, öküz durdurur! Ho vardır, saban kırdırır! İnsanlar arası ilişkilerde
ve toplumu yönlendirmede izlenen – izlenecek yöntem, ya başarının anahtarı ya
da başarısızlığın nedeni olabilir (Tunceli-Ovacık’lı,
1957’li, Aşık Ormani lakaplı orman muhafaza memuru Mehmed Gül’den naklen Said
Dağdaş, 03.04.2014, Şabanözü). “Oha var, öküz durdurur! Oha var, saban kırdırır!” atasözü ile benzer anlamda…
- Hoca! Okuyuşun iyi ama (emme),
hasta gidip gideri (demiş)!.. Çözümü zor veya çözümsüz, olumsuz bir durumu ifade
etmek için kullanılır. İzlenen yol yol değil, uygun çözümü bulalım anlamında (1929’lu Mehmed Baz’dan
naklen Said Dağdaş, 13.08.2011, Denizli).
- Horona giren, horunu teper! (Trabzon'lu Orman Mühendisi Ali Şahinden naklen Said
Dağdaş, Eskişehir, 13.4.2016). “İş başa düşünce, gayret günü!” (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 1980)
atasözü ile benzer anlamda.
- Horoz çok
olursa, sabah geç olur! (Samsun-Ladik-İbi
köyünden 1974’lü Adem Kayışlı’dan naklen Said Dağdaş, 17.7.2017). “Bir işe karışan fazla olursa o iş gecikir,
ertelenir, çözüm üretmek zorlaşır!”anlamında.
- Hormet hormete baglidir! "Varış olur geliş, tarhanaya bulgur
salış!" atasözü ile benzer anlamda (Bakü’lü Ebilov Ümid
Maksudoğlu’ndan nakleden Burdur’lu Hüseyin Yılmaz'dan naklen Denizli’li Said
Dağdaş, 2 Ekim 2012).
- Hoş geldin, hoş üstüne! Gel otur
köşk üstüne. Dileğin nedir söyle! Yapayım baş üstüne! (Aslen Baf'lı, 1914
doğumlu Ziba Hüsnü Kavas'dan nakleden Ortaköy-Lefke'li-17.12.1953 doğumlu Dr.
Türker KAVAS'dan naklen Said Dağdaş, Lefkoşe, 25.03.2011)...
- Huzuru
olanın, veziri olur! (1961’li İnegöl’lü Fatma Çiğnem ve Sivas-Yeniçubuk’lu
İsmail Altundal’dan naklen Said Dağdaş, 3.2.2008)! “Huzur içinde olmaktan öteye
varlık yoktur!” anlamında.
- Hükümetle damadın işine karışılmaz!
(Orman mühendisi Mustafa Gümrükçü’den
naklen Said Dağdaş, 5.3.2018, Nazilli). Bu sözün kullanımı Aydın ve Nazilli
civarında yaygındır.
- I - İ
-
- Isıracak köpek, dişini göstermez! (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). Kötülük
yapmaya karar veren, kötü niyetini-düşmanlığını gizler, zamanını kollar ve
fırsatı elde ettiğinde kötülüğünü yine gizli ve aniden yapar. Özne olarak
verilen “köpek” örneğiyle mükemmel şekilde hazırlanan atalar sözü, tecrübenin
güzel bir yansımasıdır. Bu nedenle atasözü, tedbirin her zaman gerekli olduğunu
ve herkese güven duyulamayacağını vurgular. Her gün karşı karşıya kalınan
“köpek” örneğiyle de bu hatırlatmayı sürekli kılar…
-
Islanmadan balık tutulmaz! (“Kızım! Islanmadan baluk
tutulmaz!”
Beyaz TV-Zengin Kız Fakir Oğlan dizisinden naklen Said Dağdaş, 1 Aralık
2016,12:42). Zahmetsiz iş yapılamaz, kazanç elde edilemez. “Paça
ıslanmadan balık tutulmaz!” atasözü ile benzer anlamda.
- İbadet de gizli, kabahat de
(gizli)! (Milletvekili
Engin Altay'dan naklen Said Dağdaş, 1.11.2013, NTV, 13:27). "Atasözlerimiz boşuna değil! İbadet de
gizli, kabahat de gizli!..".
- İbadet gönül şenliğiyle olur! (1341'li F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş) Gönül şen
olmazsa ibadetten de haz alınmaz, hakkıyla kulluk yapılamaz.anlamında (Dağdaş
ve ark., 2006).
- İçki kötüdür! Kumar da kötüdür!
İhmal, bunlardan da kötüdür!.. (1929'lu
Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş, Kurban Bayramı, 26.10.2012, Denizli).
- İçki kötü müdür? Kötüdür. Kumar
kötü müdür? Kötüdür! İhmal de, içki-kumar kadar kötüdür!.. (1929'lu Mehmed
Baz'dan naklen S. Dağdaş, 22.08.2012, Denizli).
- “İçtim ecel şerbetini, Lokmân'a hâcet kalmadı,
Fermân etti Hûdâ! Fâniye hâcet kalmadı.” (Dodurgalar-Aşağı Mezarlık'ta Zeynebce ninenin mezar
taşında, 1928 öncesi Osmanlı Türkçesi ile yazılı ifadeden naklen Said Dağdaş,
Şubat 2011). Dünya hayatının faniliğini ve Allah'ın ebediliğini şiirleştiren
bir şaheser ifade.
- İki analı sütten, iki karılı bitten ölürmüş! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). "İki
analı sütten, iki karılı bitten ölürmüş" derler. Herif denemiş tanımıştır
zaacına! Öyledir o işler, öyledir. (F. Dağdaş'dan naklen oğlu Said Dağdaş),
(Dağdaş ve ark., 2006).
- İki cambaz bir
ipte oynamaz! (Artvin-Şavşat-Çavdarlı köyünden 1933’lü Naci
Altun’dan 1976’da nakleden kızı Leyla Meydan’dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara)
Kurnaz ve hileci kişiler birbirlerini yenmek için akıllarına ne gelirse yapar.
Sonuçta iki taraf da ziyan görür anlamında.
- İki çanak, bir yerde tıngırar!
(F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Kasım 1982). Çokluk olan yerde tartışma,
farklı görüş ve anlaşmazlık muhakkak olur anlamındadır (Dağdaş ve ark., 2006).
- İki çıplak bir hamama yakışır! Bu atasözünde denklik vurgusu öne çıkarılmıştır. Fakir
fakir ile evlilik kurar. "Davul
dengi dengine vurur!" atasözü ile benzer anlamda (Ankara-Ayaş'lı Yücel
Özder'den naklen Said Dağdaş, 15.2.2013).
- İki ebe, bir çocuğu topal edermiş! “Şimdiye
gelirsek. İki ebe, bir çocuğu topal edermiş…” (Neye niyet, kime hizmet? İbrahim Tenekeci, Yeni Şafak, 5.2.2014:14).
- İki iyilik, bir
yerde bulunmaz! (1341’li
Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 1994). Zorluklara hazır ve dayanıklı
olmak gerekir, her zaman güllük - gülistanlık olmaz anlamında...
- İki karılı bitten, iki analı
sütten ölürmüş! Komşu ilçe Gölhisar
yöresinden nakledilen bu atasözü, “İki analı sütten, iki karılı bitten ölürmüş!
(F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş)” atasözü ile aynı anlamda. Vurgu birinde iki
karılı, diğerinde iki analı duruma yapılmıştır…
- İki kaşağı, bir yem yerine geçer! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Nisan 1980).
Hayvanları tımarın önemini vurgular (Dağdaş ve ark., 2006)...
- İki kişinin bildiği, sır değildir! (Orman Müh., Uluborlu/Isparta'lı Mustafa Üner’den
naklen Said Dağdaş, 5.5.2016, Ankara).
- İki oynar bir coşar, güzelin aşı
tez pişer! “Güzelin taliplisi çok
olur. Dikkat çeker. Erken evlenir, yuvasını erkenden kurar.” anlamında bir
atasözü (Adana-Pos-Yetimli Köyü-Körkuyu Mahallesinden, 75 yaşındaki Havva
Diken’den nakleden Ahmed Erkan’dan naklen Said Dağdaş, 12.04.2012).
- İki öğün sağlıktır! Üç öğün
hastalık!.. “İki öğün sağlıktır! Üç öğün hastalık! Sık
yersen hazmı zordur!..” (Hürriyet,
25.2.2018:1). Atasözü, sağlıklı ve düzenli beslenmeyi öğütler.
- İki ölç, bir biç! (Mersin-Erdemli’li,
1929’lu Mustafa Koç’dan nakleden 1976’lı oğlu Mahmud Koç’dan naklen Said
Dağdaş, 7.5.2012).
- İlenç ilenenin, torba dilenenin!.. Hem ilenmenin ve hem de dilenmenin sevimsiz ve yanlış bir
davranış olduğunu dilimize kazandıran bir atasözü. İlenenin-beddua edenin
bedduasının kendisine döneceği de atasözünün anlamında yer alır (Antalya’lı
1935’li Ayşe Çark Hanımdan nakleden 1955’li Mehmed Ali Şener’den naklen Said
Dağdaş, 9.12.2012).
- İleriye
gidip burnuna, geride kalıp kıçına (tekme) vurdurma! Hareketlerinde orta yolu takip et, kendine zarar
gelmesin anlamında uyarı atasözü (Sözün sahibi kaydedilemedi, 2017).
- İlim bir noktadır. Cahil çoğaltır!.. Bilhassa
tasavvufta sıkça yorumlanan “İlim bir nokta idi, cahiller onu
çoğalttılar” sözü ile
aynıdır ve Hz. Ali (r.a)’den nakledilmiştir (Tunceli-Ovacık’lı, 1957’li, Aşık Ormani lakaplı orman
muhafaza memuru Mehmed Gül’den naklen Said Dağdaş, 03.04.2014, Şabanözü). http://altincagcom.blogspot.com.tr/2008/11/ilim-bir-nokta-idi-cahiller-onu.html
- İlk toprağını satanla, ilk karısını boşayanın aklından
çıkmaz! “Sahiplikte
İlklerin Değeri!”, başka türlü anlatılamaz (Ankara-Memlük
köyünden Receb adlı şoförden naklen Said Dağdaş, 03.04.2014, Ilgaz)...
-
İmansız vatan, vatansız iman muhafaza edilemez! (06 YNZ 53, Polatlı). Polatlı’da bir kamyonun
kasasında yazılı ifadeyi nakleden Said Dağdaş (17.02.2008).
- İnadın gözü,
meleğe şeytan görünür! (1929'lu
Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş, 9 Eylül 2010).
- İnce ince
sür, derinden sür! Öküzü de yorma! “Hur bajo, kur bajo, ga meşine.” “İşini
iyi yap! Ama kimseyi de kırma!” anlamında kullanılır (Urfa’lı
birinden nakleden Van’lı Sacit Arvasi’den naklen Said Dağdaş, 20.2.2017).
* Yavaş sür! Derin sür! Camızı da (öküzü de) incitme! “Hur
bajo, kur bajo, gameşi, neyşine!” kullanımı da vardır.
- İncinsen de, incitme! (9-16 Eylül 1994 arası, Hacıbektaş, Nevşehir, Hacı
Bektaş-ı Veli’den nakledilen bir mısrayı nakleden Said Dağdaş).
“Bir kez gönül yıktınsa, bu kıldığın namaz değil,
Yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil” demiş Yunus Emre. Hacı Bektaşi Veli de, aynı düsturu kendisine ve sevenlerine rehber eylemiş ve incinseniz bile incitmeyiniz buyurmuştur (http://www.alevilik.com.au/news.php?id=162, Son Ziyaret Tarihi: 24 Kasım 2013).
Yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil” demiş Yunus Emre. Hacı Bektaşi Veli de, aynı düsturu kendisine ve sevenlerine rehber eylemiş ve incinseniz bile incitmeyiniz buyurmuştur (http://www.alevilik.com.au/news.php?id=162, Son Ziyaret Tarihi: 24 Kasım 2013).
- İnek almıyor!
Dana emmiyor!.. (Fatmana Dağdaş’dan
naklen Said Dağdaş, 18 Şubat 2001). Sohbetin tadı kaçınca ya da ihtiyarlayıp
insanın sağlığı bozulmaya başlanınca sıkça kullanılır. “İnek almıyor! Dana emmiyor
artık!..”
- İnek görmediysek
de, b.kuna da basmadık değiliz ya!.. (Osmaniye’li orman mühendisi Mustafa Mukan Yazar’dan
naklen Said Dağdaş, 24 Ağustos 2016, Ankara). Bilgi ukalası kişilere karşı,
herhangi bir konuda sağlıklı bilgi sahibi olunduğunu ima eden tepki atasözü.
- İnkâr,
yiğidin kalesidir! (1929'lu Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş, 17.07.2011).
- İnsaf,
dinin yarısıdır! (Selahaddin Kusekenani, Tebrizli Orman Mühendisi,
6.6.1999, Antalya, Cevizli’de naklen alınmıştır. Denizli’li Said Dağdaş). Azeri Türkçesinden
bir atasözü (Dağdaş ve ark., 2006)...
- İnsan bir borcunu unutmaz, bir de ......ni unutmaz!.. (1929'lu
Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş, 9.2.2013, Denizli).
- İnsan derse Bismillah! Yardımcısı olur Allah!.. (Bir
Bayburt'lunun kamyonunun karasöründe yazılı olan atasözü vasfındaki bu metni
nakleden 1936'lı Erzurum-Uzundere-Ulubağ Köyü-Kardeşler Mezrası'ndan Şerafeddin
İpek'den naklen Said Dağdaş, 20 Eylül 2013).
- İnsana dayansan, ölür! Ağaca dayansan, kurur! Salıverdim
koca Allah’a! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Kasım 1982).
- İnsanın ahmağını yol kocatırmış,
köpeğin ahmağını av kocatırmış!.. (Kütahya-Simav-Kızılcık
köyünden babası Mehmet Akgün’den nakleden 1947’li Münire Şentürk’den naklen
Said Dağdaş, 4 Eylül 2014)…
- İnsanın cemali, sözünün güzelliğidir! (9-16 Eylül 1994 arası, Hacıbektaş, Nevşehir, Hacı
Bektaş-ı Veli’den nakledilen bir mısrayı nakleden Said Dağdaş).
- İnsan
insandır her neden olsa pulu. Eşek eşektir altından olsa çulu… (1956’lı,
Urfa-Birecik’li Sadeddin Açar'dan nakleden Said Dağdaş, 14.11.2007). “Alim ile cahil rütbede bir olsa da hakîkatte denk olmaz.
Altın ile taşın ağırlıkları aynı olsa da kıymetlerinin bir olmadığı gibi.” anlamındaki “Mansıbda bir olsa dahi
ger âlim ü câhil, Zâhirde müsâviyse hakîkatte bir olmaz!
Altun ile farzâ ki berâber çekile seng, Vezn
içre bir olmak ile kıymette bir olmaz!” (İbn-i Kemal Paşa) mısraları ile benzer anlamda…
- İnsan
insanın zehrini alır! (CNN Türk,
Tükenmiş ve Yorgun musunuz? programından naklen Said Dağdaş, 23:550, 16.12.2017).
“… Paylaşmak, çok önemli bir şey!
Atalarımız demiş ya: İnsan insanın zehrini alır!..”.
- İnsan
nefsi, cehennem tabiatlıdır! (Ali
Rıza Temel'den naklen Said Dağdaş, 8.11.2013, Diyanet TV, 07:37). İnsan nefsi
cehennem tabiatlıdır. Nefis azgındır. Cehennem gibi...
- İnsan
şaşırırsa, karıya bacanak dermiş! (Samsun-Ladik’li
Halis Ömür’den naklen Said Dağdaş, 14.12.2016, Ankara). “İnsan şaşırırsa, karıya bacanak dermiş! Allah, şaşırtmasın!”
- İnsan zengin olmak için değil,
mutlu olmak için yaşamalı! (Gürcü atasözü, Zumbadze, 2002:18'den naklen
Said Dağdaş).
- İnsana kar gibi, kara kor gibi
dokunur! Kabayelin (bozyelin) zararı ve faydası için kullanılan atasözü.
Necati CENGİZ, (Orman Müh., 25.12.2005, Uluborlu/Isparta'lı)'dan naklen Said
Dağdaş), (Dağdaş ve ark., 2006).
- İnsanın alası
içindendir. Malın alası dışındandır! "İnsan oğluna güven olmaz! Ne
yapacağı belli olmaz!" anlamında bir atasözü (Köyceğiz-Karaçam köyü-Kırık
Mahalleden, 1968'li Nuray Kaplan'dan naklen Said Dağdaş, 29 Ağustos 2012).
- İnsanın ürkmüşü,
hayvanın ürkmüşünden beter zarar verir kendine! (Yavuz
Bahadıroğlu’ndan naklen Said Dağdaş (tvnet, Derin Tarih Programı, 30.04.2017)).
“İnsanoğlunun ürkmesi, hiçbir şeye
benzemez!” sözünde de, zarar göreceğini düşünerek davranan kişinin mecburi
çekinikliğine vurgu yapılmaktadır (Ordu’lu orman mühendisi Sezgin İşbakan’dan
naklen said Dağdaş, 25.4.2017, Ankara).
, Köyceğiz-Karaçam köyü-Kırık Mahalleden, 1968'li Nuray Kaplan'dan naklen
Said Dağdaş, 29 Ağustos 2012).
- İnsanlar giyinişiyle karşılanır,
kültürüyle uğurlanır! (Trabzon-Akçaabat’lı, 1953’lü Fizik mühendisi Ali Aslan’dan naklen Said
Dağdaş, 12.04.2014, Ankara-Beştepe). Dış görünüşü temsil eden giyiniş tarzı
aldatıcı olabilir. Asıl nitelik, her yönüyle yetişmiş olmaktır anlamında. “Kişi, giyimiyle karşılanır, konuşmasıyla
uğurlanır!” atasözüne yakın anlamda.
- İslam’ın şartı beş, altıncısı
haddini bilmek!.. (Said Dağdaş). Haddini bilmek insan için çok büyük
meziyettir anlamında (Dağdaş ve ark., 2006).
- İslam’ın şartı beş, altıncısı
haddini bilmek, yedincisi haddini bilmeyene de haddini bildirmek!.. Mehmed
Mail Büyükerman-Eskişehir milletvekilinden naklen Said Dağdaş, 27.04.2000,
Kanal 7 televizyonu, saat 20:00 haberleri (Dağdaş ve ark., 2006).
- İsrafta
hayır yoktur! Hayırda da israf yoktur!
(Ali Rıza Temel'den naklen Said Dağdaş, 8.11.2013, Diyanet TV, 07:46). "Arapların güzel bir atasözü var:
İsrafta hayır yoktur! "Hayır"da da israf yoktur!..."
- İstemek yüzler karası, istemeden
veresi! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Şubat 1985; 8.5.2000).
- İş, ehlinden korkar! (M. Baz,
1929’ludan naklen Said Dağdaş, 25.07.2008).
- İş başa düşünce,
gayret günü! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 1980).
- İş başa düşünce, paşa dağa düşer!
(Ordu-Aybastı-Pelitözü’nden 1951’li Enver Elmas’dan naklen Said Dağdaş,
12.12.2013).
- İş başa, hizmet padişaha…
(düştü)! (1959’lu, Kars’lı Seyfi Can’dan naklen Said Dağdaş, 3.9.2008). Bu
sözü; getiren-götüren olmayınca, kalkıp kendisi yapan söyler…
- İş bilir avrat! İşe giden evlât! (Niksar-Serenli (Avara)
köyünden Yusuf Yılmaz’ın “Niksar Folkloru” adlı lisans tezinden (s. 24) naklen
Said Dağdaş, 26 Ağustos 2013, Ankara).
- İş gördün sıvış, ekmek gördün
giriş! (Bartın-Ulus’lu, 1979’lu Celil Yaman’dan naklen Said Dağdaş,
17.8.2005), (Dağdaş ve ark., 2006).
- İş insanın cövheridir! (Bakü’lü Hüseyin’den naklen Said Dağdaş, Kasım 2016,
Alanya). "İş insanın cevheridir!" anlamında, Azerbaycan
Türkçesinde kullanılan bir atasözü.
- İşinin eşeği olmayan, elin uşağı
olur! İşinin eşeği olan, elin
beyefendisi olur! (Ankara-Bala ilçesi Belçarsak köyünden Orhan Vural'dan
naklen Said Dağdaş, 19.03.2011).
- İşkilli büzük dingilder!
(Zülfikar KÖKÇÜ'den naklen Said Dağdaş, 23.07.2002, Mersin-Davultepe). “İşkilli yürek büngülder!” ile yaklaşık
aynı anlamdadır (Dağdaş ve ark., 2006).
- İşkilli yürek büngülder! (Y.
Dodurga’lı, 1962’li Osman Ünlü’den naklen Said Dağdaş, 1978). Endişeli olan
korkuludur, meraklıdır anlamında. “Düvende mudul yiyen öküz
büngülder!” (Yukarı Dodurgalı Hacı
Himmet dedenin kızı Keziban Hala'dan nakleden Hüseyin Burhan'dan naklen Said
Dağdaş, 31 Mart 2013, Dodurga) atasözü ile yakın anlamda...
- İşleyen cihaz, iş görür! (Said Dağdaş, Temmuz 2013). Çalışmayı öven ve
öğütleyen bir atasözüdür. Çalışmak, hem üretmenin ve aynı zamanda sağlıklı
kalmanın da en uygun yoludur anlamında.
- İşleyen demir, ışıldar! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). Çalışmayı
öven ve öğütleyen bir atasözüdür. Çalışmanın bilhassa sağlıklı kalmak için de
vazgeçilmez olduğunu hatırlatır. “Çalışan
demir, pas tutmaz!” atasözünün benzer sürümü.
- İşleyen demir, pas tutmaz! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). Çalışmayı
öven ve öğütleyen bir atasözüdür. Çalışmanın bilhassa sağlıklı kalmak için de
vazgeçilmez olduğunu hatırlatır. Çünkü toprağı süren pulluk küfünü atar ve
parlar. Sürüm bitince de yeniden oksitlenir ve küf tutar. “Çalışan demir, pas tutmaz!” atasözünün benzer sürümü.
- İşliye, sohbet haram!.. Önce işin yapılması, işte verimlilik esastır.
Sohbetin sırası, yeri ve zamanı, iş yapılırkenki zaman değildir (1929'lu Mehmed Baz'dan naklen Said
Dağdaş, 10.2.2013, Denizli).
- İşten artmaz, dişten artar! İktisat edebilmek için, istikrarlı çalışmak ve kazanç
elde etmekten ziyade, asıl harcamaları kısmak gerekir anlamında (Fatmana
Dağdaş'dan naklen oğlu Said Dağdaş).
- Ya
işten artar, ya dişten! "İşten artmaz, dişten
artar!" (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş) atasözü ile benzer
anlamda.
- İt ite, it de kuyruğuna buyurur!
(1962 doğumlu, Ankara-Çubuk’lu Sadık Şimşek’den naklen Said Dağdaş, 11.2.2002).
“El elin eşeğini türkü çağırarak
ararmış!” atasözü ile benzer anlamda bir atalar sözü (Dağdaş ve ark.,
2006).
- İt ite buyurur, it de kuyruğuna
buyurur! “İt ite buyurur, it de kuyruğuna buyurur! Ben Sena diyorum, o da Cemal
diyor!..” (Denizlili 1965’li Emine
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 2.2.2014).
- İt karı bolsar, yatıp ürür!
(Eski Doğu Türkistan atasözü, Yaşar Süngü’den naklen Said Dağdaş, 29.08.2007,
Yeni Şafak:5). “Güçten - kuvvetten düşen it, yatıp ürür!” ya da “Yaşlanan it, yatıp ürür! ” şeklinde
Türkiye Türkçesine aktarılabilecek bir atalar sözü. Toplum nezdinde itibarı
kalmayan, sadece ortalığı velveleye verir anlamında. 22 Temmuz 2007
seçimlerinin sonuçlarının alınmasının ardından yazılan bir makalede
kullanılmıştır…
- İt de bahara çıkar ki, zemheride
ne çektiğini Allah bilir? (Erzurum
atasözüdür. Artvin-Şavşat-Karaağaç köyünden Orman Mühendisi Özgen Dursun’dan
naklen Said Dağdaş, 21.11.2017). Çok zor şartlardan kurtulup rahatlığa
kavuşunca, geçmişin acılarını ve zorluklarını unutmamak gerekir anlamında
kullanılır.
- İt, tavlanmayla eti yenmez! (1943 doğumlu, Malatya-Hekimkan’lı Mehmed Avcı’dan
(0532.7390044) naklen Said Dağdaş, 31.5.2010). « Bir insan ne kadar zengin
olursa olursa olsun, insani vasıfları gelişmezse, beş para etmez! » anlamında.
- İt ürür, kervan yürür! (Sadık Albayrak'dan naklen Said Dağdaş, 19.10.2003,
Yeni Şafak:14). “Yaya kaldın, Tatar
ağası!... İt ürür, kervan yürür!” Aldırma, kararlı ol. Tehlikeli bile olsa,
bazen çözüm üretmekten geri kalma… anlamlarında. “Bokunu yiyen, kepçesini taşır. İt ürür, kervan yürür! Hepsini göze
aldık!..” (1929 doğumlu, M. Baz’dan naklen Said Dağdaş, 14.11.2010)!
- İt yatağında, fırın kuru ufağı aranmaz! (Giresun-Şebinkarahisar-Karaağaç
köyünden 1975’li Mahmud Kılıç’dan Said Dağdaş, 22 Nisan 2014, Ankara-İlyakut).
Yoksulluğun yaygın olduğu yerde veya zor koşullar altında, imkanların geniş
olduğu dönem ve zamanların fırsatları talep edilemez anlamında… Not:
“Fırın kuru”, yöreye has bir tür ekmek çeşididir. Pişirilince son derece sert,
bozulmadan uzun süre bekletilebilen, buna karşılık nemlendirilince kolayca
yumuşayıp yenilir hale gelen bir özelliğe sahiptir.
- İti yaylaya
çıkarmayacaksın! Ya indirebilirsin, ya indiremezsin!.. Burada da, kişilere hak ettiği kadar değer verilmesi
gerektiği belirtilir. Kişiye fazla değer verildiği takdirde, ne yapacağının
belli olmayacağı anlatılmaya çalışılmıştır (Babası Cemil Dama’dan nakleden
1987’li Tufan Dama’dan naklen (0507.3707200) Said Dağdaş, 26 Aralık 2014,
Kahramanmaraş-Divanlı Mahallesi).
- İtin hatırı yoksa, sahibinin de mi
hatırı yok? Bir meselenin çözüme
kavuşturulmasında “olumlu yönde etkisi olabilecek kişilerin” bile görüşlerinin
dikkate alınmaması durumunda kullanılan atasözü… (Malatya’lı, 1943’lü Yüksel
Şahin’den nakleden kızı Özlem Dostbil’den naklen Said Dağdaş, 30.3.2012).
- İtin koştuğu yolda, püsük
eğleşmez!.. (1973’lü Hacı Kunt’dan
(0537.3524329) naklen Said Dağdaş, 20 Kasım 2014, Kahramanmaraş). Atasözü, “zenginin olduğu yerde, fakir ezilir!”
anlamında kullanılır. Not: “Püsük”
kelimesi, Maraş şivesinde kedi yerine kullanılır.
- İtten kuzu doğmaz! (1965’li,
Çankırı-Çerkeş’li Şahin Irmalı’dan naklen Said Dağdaş, 6.2.2008). “Soyu bozuk olandan iyi evlat gelmez.„
anlamında.
- İyi at, yemini kendi artırır! “Nitelikli insan, kendini belli eder. Dikkat
çeker. Aranılan kişi olur…” anlamlarında. "Kendi geleceğini kendi kursun. Şimdiden iyi yetişsin. Herkese saygılı
olsun. Boş yere dememişler: İyi at, yemini kendi artırır! diye…(1929'lu
Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş,11.07.2011).
- İyi komutan anısıyla, kötü komutan
anasıyla anılır! İdareciler, üst
görevde bulunan kişiler, astlarına karşı muameleleri doğrultusunda
hatırlanırlar. "Komando askerlerin kullandığı yaygın bir kullanım."
(Ankara-Kalecikli, askerliğini komando olarak yapan İlhan Arslan’dan naklen
Said Dağdaş, 06.03.2012.).
- İyi oğul katar yer, kötü oğul
satar yer!.. “İdareciler, kendilerinden bekleneni yapmadılar, sattılar-savdılar.
Bizim Karadeniz’de bir söz vardır: “İyi oğul gataa yir, kötü oğul sataa yir!..)
diye. Bizim idareciler iyi oğulluk yapmadılar…” (Bartın-Ulus-Kalecik’li,
1929'lu Zühtü Etişgen’den nakleden torunu Akın Saraçbaşı’ndan naklen Said
Dağdaş, 30.4.2012.).
- İyi yemek (Ey yemek), iyi merek
(ey merek), Mart’ta gerek! (Kay saçmeli, kay meregi, martşi saçiro)
(Sinem Gökdemir, 1985’li, Borçka-Camili havzası(Macaħeli)-Efeler köyü, 24 Mayıs
2006). Hem insanlar için, hem de hayvanlar için asıl gıda ihtiyacı, yazdan
yapılan hazırlığın tükenme zamanı olan baharın ilk döneminde gereklidir
anlamında… Mart ayı, sürprizler ayıdır. Her an, herşey olabilir. Ani kış
şartları, Mart ile Nisan sonu arası hala baskın yapabilir. Bu nedenle tedbirli
olmak gerekir anlamında (Dağdaş ve ark., 2006)… Atasözünün, “Mart'ta
merek, yarı gerek!..” (Erzurum-Uzundere-Ulubağ Köyü-Kardeşler
Mezrası'ndan 1946'lı Osman Aktaş'dan nakleden 1977'li Muzaffer
Aktaş'dan naklen Said Dağdaş, 20 Eylül 2013) atasözü ile coğrafi yakınlık
ve anlam yakınlığı vardır.
-
İyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı, iyiliğe
kötülük şer kişinin kârı! (Sadık
Yalnızuçan’dan nakleden Said Dağdaş, Server Vakfı, 14.11.2012, Ankara).
- İyilik yap at denize! Balık bilmezse, Halık bilir!.. (1954'lü
Erzurum-Uzundere-Ulubağ Köyü-Kardeşler Mezrası'ndan Yusuf Acar'dan naklen Said
Dağdaş, 20 Eylül 2013).
- K -
- Kaba ardıcın
gürlemesi dal ile (dallan)! (Dodurgalı Fatmana Dağdaş'dan
naklen Said Dağdaş). Mesela düğün dernek kalabalıkla, toplulukla yakışır
anlamında (Dağdaş ve ark., 2006). “Ağaç,
dalıyla gürler!” atasözü ile benzer anlamda. Batı Toroslardan derlenen “Goca çamın gürlemesi dal ilen!, Goç yiğidin
eğlencesi yar ilen”. türküsündeki dizeler de benzer kullanıma sahiptir. https://www.dailymotion.com/video/x1e5btx_hale-gur-goca-camin-gurlemesi-dal-ilen_music
- Kabahat ipliği
eğirende değil, ip ile çıkrıkta!.. (Resul Tosun’dan naklen Said
Dağdaş), (Dağdaş ve ark., 2006).
-
Kabus (kötü rüya) görmektense, uyanık kalmak yeğdir! “Ne radızém ciy e kaş. Ne dibinim xawne şaş!” Kelime çevirisi ise “Ne
yokuş yerlere yatarım! Ne de anlamsız rüyalar görürüm!" şeklindedir (1953’lü anası
Ümmügülsüm Arvasi’den nakleden Van-Erciş’li Sacit Arvasi’den naklen Said
Dağdaş, 21.2.2017).
- Kaçan yağmur
yağsa, kış günü! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş):Yazın bile
yağmur yağınca, kış gelmiş gibi olur (Dağdaş
ve ark., 2006).
- Kader, kederi
basar! (Alanya-Dim Vadisi-Bıçakçı
Mahallesinden 1317’li dedesi Abdulbaki Ünal’dan nakleden 1962’li Mehmed Ünal,
30.11.2016, Alanya).
- Kadı kızında da
olur bir kusur! Kul, kusursuz olur mu?.. (Vatanı Terkedenler
Programı, Vehbi Vakkasoğlu'ndan naklen Said Dağdaş, Habertürk, 05:55, 19 Mayıs
2013). Rahmetli İstiklal Şairi Mehmed Akif Ersoy'un Sultan Abdülhamid Han'dan
özür dilediği, hakkını teslim ettiği şiirin, dolaylı yoldan da olsa son
şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi'den naklen "Firavunla
Başbaşa" şiiri olduğu söylenir (Vehbi Vakkasoğlu'ndan naklen S.
Dağdaş).
- Kadı ola davacı ve muhzır
(mübaşir) dahi şahid! Ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet!? “Anamı yoldan çıkaran kadı,
davaya kimden gideyim?” atasözü ile
benzer anlamda. Ziya Paşa’nın şiirinden aktaran Orman Mühendisi Davut Doğan’dan
naklen Said Dağdaş, 6.12.2013.
- Kadın gâvurdur,
müslüman anasıdır! (Acıpayam-Dodurgalar Kasabasından, 1949’lu Halil
Ay’dan naklen Said Dağdaş, Ağustos 1985), (Dağdaş
ve ark., 2006).
- Kadın kısmına sır
verilmez! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Eylül 1985), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Kadıya versen buyurur! Ekmeğe
versen doyurur! (Niksar-Serenli (Avara)
köyünden Yusuf Yılmaz’ın “Niksar Folkloru” adlı lisans tezinden (s. 24) naklen
Said Dağdaş, 26 Ağustos 2013, Ankara).
- Kağnı devrilince
yol gösteren çok olur! (Çankırı-Eldivan-Çaparkayı
köyünden 1933’lü Emrullah Kolukısa'dan naklen Said Dağdaş, 14.2.2013). Fırsat geçince, olan olduktan sonra, olacak iş
olmayınca görüş ortaya koyan, derde derman olmaya yeltenen çok olur anlamında…
- Kahkenin üçü,
Antep'in içi!.. "Kahkenin
üçü, Antep'in içi derler." (Gaziantep'li sanayici Abdulkadir
Konukoğlu'ndan naklen Said Dağdaş, TRT GAP, 6:45, 11.5.2013). "Bizde, "Kahkenin üçü, Antep'in
içi" diye bir söz vardır..." (Adil Konukoğlu'ndan nakleden Vahap
Munyar'dan naklen Said Dağdaş, 13.06.2012).
- Kahramanmaraş'a
gelip Bakırcılar Çarşısını ziyaret etmeden gitmek, Kabe'ye gidip tavaf etmeden
geri dönmeye benzer! Bu sözde, Tarihi Bakırcılar Çarşısının mutlaka
görülmesi gereken bir yer olduğuna vurgu yapılmıştır (Babası Cemil Dama’dan nakleden 1987’li Tufan Dama’dan
naklen (0507.3707200) Said Dağdaş, 20 Kasım 2014, Kahramanmaraş-Divanlı
Mahallesi).
- Kahramanmaraş’da hava yel ile, yer
sel ile temizlenir!.. (1973’lü Hacı
Kunt’dan (0537.3524329) naklen Said Dağdaş, 20 Kasım 2014, Kahramanmaraş).
Orman Genel Müdürlüğünün çok başarılı yeşil kuşak ağaçlandırma faaliyetleri ile
erozyona karşı başarılı sonuçlar alınan Ahir Dağı eteklerinde, önceleri uzun
yıllar erozyon tehlikesi altında yaşayan Maraşlıların artık bu atasözünü sıkça
kullandıkları söylenemez.
- Kalaylı (bakır) tastan su içmek,
taze (teze) gelinden öpücük almaya benzer!.. (1964’lü Şahin Kandemir’den (0542.237 18 59) naklen Said Dağdaş, 20
Kasım 2014, Kahramanmaraş). Atasözünde; taze gelin örneği ile pekiştirilerek
bakır tasın kalitesi, sağlıklılığı, güzelliği ve estetiği kasdedilmektedir.
- Kalbur tekerlendi
elek oldu! Eski kahpeler melek oldu! (Anası 1927’li Hayriye
Kaptanoğlu’ndan (2017’de vefat eden) nakleden 1969’lu Hasan Kaptanoğlu’ndan
naklen Said Dağdaş, Antalya-Gazipaşa-Çığlık köyü, 6.4.2017). * “Kalburlar tekerlendi elek oldu! Kahpeler
değişti, melek oldu!” şeklinde de kullanılır.
- Kalem, kılıçtan
keskindir! “Bilen
zaten gücün de sahibi olur, hatta sahibidir. Asıl önemli olan, ilim sahibi
olmaktır!” anlamında kullanılan ve bireyi, aileyi, toplumu, devleti yönlendirme
gücü son derece yüksek bir atasözü (Tunceli-Ovacık’lı,
1957’li, Aşık Ormani lakaplı orman muhafaza memuru Mehmed Gül’den naklen Said
Dağdaş, 03.04.2014, Şabanözü).
- Kamış ses verince, ney oldum sanır.
İp
gerilince, yay oldum sanır. Sarayda oturmakla, padişah olmaz kişi, Aptal ata
binince, bey oldum sanır!.. Fethiye’li Necati Doğru'dan
nakleden Said Dağdaş, 08.02.2013). Bu atasözünün oldukça fazla farklı sürümü
bulunmaktadır (http://www.antoloji.com/bey-oldum-sanir-siiri/ (Son Erişim Tarihi: 25.2.2013)).
- Kan, kan ile
yıkanmaz, su ile yıkanır! “Kan, kan
ile yıkanmaz, su ile yıkanır derler! Gelin ak sakallı babanızı dinleyin!
Barışın!” (76
yaşındaki Ali Karakılıç'dan naklen Said Dağdaş, 18.6.2013, ATV, 10:25). Bu
atasözünde yünmek-yunmak fiili yerine eş anlamlısı yıkamak-yıkanmak fiili
kullanılmıştır.
- Kapıdan alıcı
gelmiş! Pencereden sadaka atmaya benzer! (1341’li Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 1994).
Acil borcu varken bile israf edeni, tedbirsiz olanı tarifte kullanılır.
- Kapıya yüklenene,
kapı açılır! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 12.1979). Israrcı
olan, sonunda isteğini elde eder (Dağdaş
ve ark., 2006).
- Kar mı soğuk, söz
mü soğuk?! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 8.4.2000). Çirkin
sözün getireceği menfilik anlatılmak istenmektedir. Sözün çirkini, hamı daha soğuktur. Çünkü kar eriyiverir de ılıyıverir.
Söz öyle değil... Kar mı soğuk, söz mü soğuk demiş!.. Sözlerini beğenmiyorum
teyzengilin!, (Dağdaş ve ark., 2006).
- Kar, sağlıktır! “Atalarımız
kar sağlıktır der. Geleceğimiz kar gibi temiz, beyaz, saf huzurlu, sağlıklı
olur inşallah!” (Isparta-Sütçüler’li Hayrettin
Şevik’den naklen Said Dağdaş, 1.12.2016).
- Kar, yağdığı gün
tozar! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 21.2.1987). Tam zamanında yapılan
eğlence, harcama v.b. hususlarda işin gereği yapılması gerekli hallerde
söylenir. Düğünde, halka verilecek ikramlarda pek masraftan kaçınma, her zaman
değil anlamında (Dağdaş ve ark., 2006).
- Kar yılı, var yılı!.. (Kilis-Musabeyli-Fericek köyünden 1914’lü annesi
Zennup Polat’tan nakleden 1950’li Hasan Polat’dan naklen Said Dağdaş,
4.12.2013). “Yağmur rahmet, kar
berekettir!” atasözü ile yakın anlamda. Zennup: Güzel kadın anlamında.
- Kâr eşekte, söz
uşakta! (Bartın’lı birinden nakleden 1979’lu, Bartın-Ulus’lu Celil Yaman’dan
naklen Said Dağdaş, 24.09.2007)!
- Kara çadırın dışı
da bizim, içi de bizim!.. (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş,
18.08.2002). Akrabanın karşılaştığı dert, tasa bizi de ilgilendirir anlamında
(Dağdaş ve ark., 2006).
- Kara gün kararıp
kalsa, ağlayanlar gülmez imiş! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş).
Daima umut aşılayan bir atasözüdür. “İşimiz
eninde sonunda yoluna girer, üzülme!” anlamında (Dağdaş ve ark., 2006).
- Kara gün kararıp
kalmaz! Bunalan darda kalmaz! (Komşumuz Yeşilova-Akçaköy’lü Fakir
Baykurt’un Yılanların Öcü filminden naklen Said Dağdaş, 23.12.2017; 17:45). “Her sıkıntı sona erer, ümidini asla
kaybetme!” anlamında.
- Karda
gez! İzini belli etme!.. (Bursa-Cumalıkızık
Mahallesinden, 1948’li Ekrem Kara’dan naklen Said Dağdaş, 6 Kasım 2014,
Cumalıkızık). “İşini takip et ama, sana
zararı gelebilecek yerde fazla öne çıkma! Sivrilme! Dikkatli ol!” anlamında
kullanılır.
- Kardeş bu! Döner
bıçaklar! Döner kucaklar! (Şarkikaraağaç'lı, Hacıramazan'lardan Rukiye
Oruç'un (1918-2004) kızı olan annesinden (Fatma Gülümser Gökmen) nakleden
1970'li Fatih Gökmen'den naklen Said Dağdaş, 25.4.2016, Ankara). Kardeşin,
bazen kötülük etse de reddedilemeyeceğini ifade eder. "Benim böyle bir kardeşim olamaz!"sözüne karşılık söylenmiştir.
- Kardeş varlığı,
koca darlığı severmiş! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Eylül
1983), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Kareçi kızından
hatun olmaz, olsa da dilenmeden doymaz! (1956’lı, Urfa-Birecik’li Sadeddin
Açar'dan naklen Said Dağdaş, 14.11.2007).
- Kargaya b.kun meder demişler! O da
gitmiş denize s.çmış!.. (Denizlili Emine Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 24.12.2013). Başkasından
ziyade kendisinin yararlı olabileceği bir konuda kendini naza çeken, isteksiz
davrananı tarifte kullanılır.
- Kargaya b.kun
şifa demişler. Gitmiş denizin ortasına s.çmış! (1962’li
Sadık Şimşek'den naklen Said Dağdaş, 7.1.2005, Ankara-Çubuk-Geldibuldu
köyünden), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Karı doğurduğu
kızı beğenmez! Çulhacı dokuduğu bezi!.. (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş),
(Dağdaş ve ark., 2006).
- Karı kayınına,
para koynuna.!.. (F. Dağdaş, Eylül 1983). Hanım sadece erkek
kardeşinde, para da kişinin en güvenli yeri olan göğüste tam güvende olur
anlamında (Dağdaş ve ark., 2006). “Silahı
beline, parayı koynuna, karıyı kaynına emanet et!” atasözü de (Yakıt, 2017: 323) benzer anlamda
kullanılır.
- Karı vardır arpa
ununu aş eder (Garı vardır arpa ununu aş eder!)! Karı vardır taze
eti taş eder… (Garı vardır teze eti daş eder.) (Mersin-Erdemli-Üçtepe köylü
Ali Topal’dan nakleden 1976’lı Mahmud Koç’dan naklen S. Dağdaş, 7.5.2012). “Avrat var, arpa unundan
aş yapar; avrat var, buğday unundan keş yapar!” atasözü ile benzer anlamda.
- Karın doyurmaz,
kasık kaldırmaz! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). Gıdalı yemek
yenmeyince söylenir (Dağdaş ve ark.,
2006).
- Karın iki mi? Niyleyecen mahkemeyi? Her gün mahkeme! Her gün
mahkeme! Karın çirkin mi? Niyleyecen ölüye ağlamayı? Gir ağla! Çık ağla! Karın
güzel mi? Niyleyecen düğünü, bayramı? Her gün düğün! Her gün bayram! “- Atasözlerimize aşırı merakım var.
Yörenize has birkaç atasözü aktarabilir misiniz?(Said Dağdaş) - Aklımıza
hemen gelmiyor emme… “Karın iki mi? Niyleyecen mahkemeyi? Her gün mahkeme! Her
gün mahkeme!.. Karın çirkin mi? Niyleyecen ölüye ağlamayı? Gir ağla! Çık ağla!
Karın güzel mi? Niyleyecen düğünü, bayramı? Her gün düğün! Her gün bayram!
denilir buralarda. – Bu atasözünü kimden duydunuz? – Çankırı-Orta’nın
Yenice köyünden İshak usta’dan duydum yıllar önce...” (Çankırı-Orta-Yenice
köylü İshak usta’dan nakleden Kızılcahamam-Olucak köyünden, 1932’li Hacı Yusuf
Yurt'dan naklen Said Dağdaş, Olucak Yaylası, 21.06.2012).
- Karının dolaşığı,
akşamdan kor bulaşığı! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş,
Dodurgalar)! “Avradın dolaşığı, akşamdan
sabaha kor bulaşığı!” (Fatma Uğur, 1972'li, Akseki-Kuyucak’lı, 6.9.2007)
atasözü ile aynı anlamda…
- Karının sırtından
sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin! (1958 doğumlu ve
İskilip’li Yaşar Sönmez’den naklen Said Dağdaş, 6.12.2001).
- Karısı güzel
olanla, toprağı güzel olanı rahat bırakmazlar! (1979’lu,
Bartın-Ulus’lu Celil Yaman'dan naklen Said Dağdaş, 8 Şubat 2007).
- Karnaş karnaşnı onarın da süymez,
ölürün de! (Kardeş kardeşin onmasını da
istemez, ölmesini de!..), (Bice, 1991:171).
- Kaşıklıktan kaşık
düşmeyle beraberdir... Karıdan çocuk eksilmez! (Gülizar
Baz'dan naklen Said Dağdaş, 1999). Taze çocuğu ölen hanıma teselli vermek için söylenen teselli sözü (Dağdaş ve ark., 2006). Çocuğu olan kadının
yeniden çocuğunun olması kolaydır, dert etme anlamında kullanılır.
- Katranı kaynatsan
olur mu şeker? Cinsini sevdiğim (?) cinsine çeker!.. (Neyzen
Tevfik’in bir dizesi olan ve atasözü niteliğine kavuşan bu güzel sözü nakleden
Milas’lı bir Orman Mühendisinden
naklen Said DAĞDAŞ,
Köyceğiz-Otmanlar Köyü, 29.08.2012).
- Kavağı kes! Takıltıyı tüket!.. Sorunu kökünden çöz! Tartışmayı
bitir, uzatma! anlamında… “Bizim oralarda öyle derler: “Kavağı kes!
Takıltıyı tüket!” (Kayseri-Yahyalı’lı 1950 doğumlu Mustafa Camcı’dan naklen
Said Dağdaş, 18.12.2011).
- Karıya sır verme, kındırayla g.t
silme! (F.
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Eylül 1983), (Dağdaş
ve ark., 2006).
- Karlı Pazar, kârlı pazar! (Cemal Dağdaş’dan naklen F.
Dağdaş, 01.1980; 29.11.2000). Bu atasözü, kar yağışının görüldüğü kış aylarında
sıkça kullanılır. Çarık imalatı ve satışı ile uğraşanların bol alışveriş
yaptıkları mevsimi tarif etmek için örnek verilir imiş. Alış-veriş yoğunluğu
halkın ihtiyacının belirginleştiği zamanlarda artar anlamında (Dağdaş ve ark., 2006). Atasözünde, alış-verişin, halkın ihtiyacına göre artıp azaldığı ima
edilir.
- Kasap sevdiği deriyi yerden yere
vururmuş! “Kasap sevdiği deriyi yere
yatırırmış!” atasözü ile aynı anlamda.
- Kasap sevdiği deriyi yere
yatırırmış! (9
Haziran 2008, 1979’lu, Bartın-Ulus’lu Celil Yaman'dan naklen Said Dağdaş).
- Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona
ve kazanmaktan neşe duymayı! Kazanılan bir doların, bulunan beş dolardan daha
değerli olduğunu öğret! Okulda hata yapmanın, hile yapmaktan çok daha onurlu
olduğunu öğret ona! Ona kendi fikirlerine inanmasını öğret!.. (Abraham Lincoln’ün oğlunun öğretmenine yazdığı
mektuptan nakleden 1971’li Musa Kaya’dan naklen Said Dağdaş, 5.4.2012, Tarsus; http://blog.milliyet.com.tr/abraham-lincoln--un--ogretmene-mektubu----/Blog/?BlogNo=17546).
- Kaynayan kazan, kapak tutmaz! (Receb Tayyib Erdoğan’dan naklen Said Dağdaş,
30.9.2017, Erzurum). “… Kaynayan kazan
kapak tutmaz! Bu böyle biline!..”. Hukuksuz iş yapanlar emellerine erişemez
anlamında.
- Kaz kaz ile, kız kız ile, kel
tavuk kel horoz ile!.. (Fatmana
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). Herkes, herşey dengi ile (Dağdaş ve ark.,
2006)…
- Kazan yanına varma, karası
bulaşır! (Demirdal,
1968:568'den naklen Said Dağdaş). İsparta-Uluborlu.
- Keçe altında er yatar! (1960
doğumlu, Ankara-Bala-Yeniyapan, Şeyhli köyünden Şakir Kara’dan naklen Said
Dağdaş, 2001). “Kepenek altında er
yatar!” (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş) atasözünün benzer sürümüdür
(Dağdaş ve ark., 2006).
-
Keçi sütü emen kuzudan, hakiki koç çıkmaz! Bol kar yağan-yüksek yaylalarda
gezen fareden sağlıklı, iyi fare çıkmaz! Karının emrinde yaşayan adamdan da
adam olmaz! (Mişk
terazinden berhil ver bizini, Mir emrijini serfiraz novbiddini) (80 yaşında iken, 1990 yılında vefat eden dedesi Hasan
Yıldız'dan nakleden Vanlı Ekrem Durur'dan naklen Said Dağdaş, 16.12.2011,
Erzurum).
- Keçin var, suçun
var! (Anası Leyla Baz’dan nakleden,
Dodurgalı 1929’lu Mehmed Baz’dan naklen Said Dağdaş, 4.2.2013).
-
Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur! (Ji bo nefse, dikevi hefsa)
(Şırnak-Cizre'de tanıştığım bir arkadaşımdan naklen Said Dağdaş,18.05.2010,
Cizre)
- Kel Hasan! Söyle söyle sen usan!..
(Niksar-Serenli (Avara) köyünden Yusuf Yılmaz’ın
“Niksar Folkloru” adlı lisans tezinden (s. 25) naklen Said Dağdaş, 26 Ağustos
2013, Ankara). İzahtan
anlamayan-anlamazlıktan gelen ve inadından-hatasından vazgeçmeyen kişileri
tanımlamakta kullanılır. Doku doku o bez,
söyle söyle o söz!” atasözü ile benzer anlamda.
- Kel ölür sırma saçlı olur, kör
ölür badem gözlü olur! (Celil Yaman'dan naklen Said Dağdaş, 12.09.2007). Kaybedilen mal, kıymete
biner anlamındadır. “Ölen inek sütlü
olur!„ atasözü ile benzer-aynı anlamda.
- Kelin, köre olacak sözü olmaz! (F. Dağdaş'dan naklen Said
Dağdaş, Aralık 1979). (Dağdaş ve ark., 2006).
- Kem alat ile kemalat olmaz! “Alet işler el övünür!” atasözü ile benzer anlamda (Talat Memiş'den naklen
Said Dağdaş, Ilgaz, Ödemiş köyü, Orman Müh., Şubat 2006). (“Temiz hedeflere temiz yollardan gidilir. “Kem alat ile kemalat olmaz”
der eskiler! Dürüst, bilgili, cesur adamlara ihtiyacımız var… Benden
söylemesi…” “Birileri ayaklarını denk alsın!” Abdurrahman Dilipak / Yeni
Akit, 16.07.2013, http://www.habervaktim.com/yazar/60324/birileri-ayaklarini-denk-alsin.html).
- Kem söz sahibine aittir.
(Ahmed Sandal’ın makalesinden naklen Said Dağdaş, 22.11.2013). http://www.haber46.com/kose-yazisi/18494/sairi-ve-siiri-kucumseyen-tarihci-prof-dr-ilber-ortayliya-kisa-bir-cevap.htm
- Kemanenin sesi sabaha karşı çıkar!
(F.
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 8.4.2000). (Dağdaş
ve ark., 2006).
- Kendi düşen ağlamaz, iki gözden
olur! Kendi hatasının cezasını çeken,
başkasında bahane arayamaz. İçten içe üzülür. Ağlaya ağlaya gözlerini de
kaybedebilir (Antalya’lı 1935’li Ayşe Çark Hanımdan nakleden 1955’li Mehmed Ali
Şener’den naklen Said Dağdaş, 21.11.2010).
- Kendi devesini çeken, yorulmaz! (Dodurga’lı 1949’lu Bayram
An’dan naklen Said Dağdaş, Dodurgalar, 12 Eylül 2010)! “Kendi devesini güden, yorulmaz!” atasözü ile yakın anlamda.
- Kendi devesini güden, yorulmaz! (Denizli-Dodurga’lı 1929
doğumlu Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş, 12.07.2008). Kendi işinde çalışmak,
insana yorgunluk vermez, aksine zevk verir anlamında...
- Kendi kendine ettiğini âdem, Bir yere
gelse edemez âlem! "Bir insanın kendi
kendine yaptığını, bütün köylü başına çokanlaşsa yapamaz! (Acıpayam-Yukarı Dodurgalı
1341'li Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş)" atasözü ile aynı
anlamdadır.
- Kendisi
muhtâc-ı himmet bir dede! Nerde kaldı gayrıya himmet ede?!. (… Kendisi
muhtac-ı himmet bir dede, nerede kaldı gayrıya himmet ede... Sen nereye kredi
vereceksin, sen krediye muhtaçsın. Hangi krediyi vereceksin?..” Başbakan Receb
Tayyib Erdoğan’dan naklen Said Dağdaş, 6.1.2013; http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1115595&CategoryID=78).
Bilhassa tasavvufta; kimseye faydası
dokunmayan, dervişliği maişete medar kılmış, asalak, zavallı, uyduruk
dervişleri (http://www.tasavvufalemi.com/sayfa.php?yaziNo=455)
kasteden bir atasözü olarak kullanılır.
- Kepenek altında er yatar!
(Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). “Keçe
altında er yatar!” (1960 doğumlu, Ankara-Bala-Yeniyapan, Şeyhli köyünden
Şakir Kara’dan naklen Said Dağdaş, 2001) atasözünün yöremizde kullanılan
şeklidir (Dağdaş ve ark., 2006).
- Kepenek altında nice yiğitler
yatur! (Yunus Emre’nin sözü olduğunu nakleden Rahim Er’den naklen Said
Dağdaş, 9.1.2017, tvnet, 19:40). Not:
Her ne kadar bu söz Yunus Emre’ye atfen söylenmişse de, Yunus Emre’nin “Hor Bakma Sen Toprağa” şiirinde bu söz
yoktur. Çoğu kez ve burada da yapılageldiği üzere, toplumun ve Türkçenin üstün
kişilerine atfen söz kullanmak yaygındır. Sözün aslı, “Kepenek altında, er yatar!” şeklindeki kullanımdır.
- Keser döner sap döner, gün gelir
hesap döner! (Milli Gazete, 1999). Bugün böyle kalmaz, ümitli ol anlamında (Dağdaş ve
ark., 2006). “Keser döner,
sap döner, bir gün gelir hesap döner!”
atasözü ile benzerdir.
- Kesilen çamın davası olmaz! (Orman
Mühendisi Mehmed Özdemir’den naklen Said
Dağdaş, 24.4.2013, Kemer-Antalya). Olup bitmiş işin ardına düşülmez
anlamında...
- Kesiyor ama, ses çıkarmıyor! (Çravz da ar
eģzguncbá)
(Mine Özdoğan, 1985’li, Borçka-Camili (Macaheli), 24 Mayıs 2006)! Daha çok
gizli iş çevirip başkalarına belli etmemeye çalışan kişiler için kullanılır.
Dıştan bakınca aslında bilinen, daha çok gençlerin gizli sevilerini dile
getirmekte de kullanılır (Dağdaş ve ark., 2006).
- Kesmezsen nefsinin nefesini,
şeytanla bir olur keserler senin nefesini!.. (Erzurum-Oltu-İğdeli köyünden, 1981 doğumlu
M. Recai Demirci’den naklen Said Dağdaş, 16 Aralık 2011, Erzurum).
- Kestane
- kebab! Acele cevap!.. (Bursa-Cumalıkızık
Mahallesi muhtarı, 1952’li Ahmed Kara’dan naklen Said Dağdaş, 5 Kasım 2014,
Bursa). Kestanenin çizilerek közleme yapılarak yenilmesi ağız tadına uygundur
ve soğumadan yenilmeli, acele edilmelidir. Askerlerin paraya ihtiyacı olduğunda
ve buna benzer acele davranılması gereken işlerde, kestane örneği verilir.
Sözgelimi yine askerlere atfen kullanılan; “Anama
selam! Babama selam! Para bitti vesselam!..” uyarlaması da benzer anlamda
kullanılır.
- Keyfin pahası olmaz! (1932’de rahmetli olan
Kastamonu’lu Ali Gülsoy’dan nakleden A. Gülsoy’dan nakleden Y. Gülsoy’dan
naklen Said Dağdaş, 4.6.2007).
- Kıç ıslanmadan balık tutulmaz! (Trakis dusveleblay tevzi ar deykaveba!) (Gürcü atasözü, 1938’li
Tenzile Gökdemir’den naklen Said Dağdaş, 23.5.2010)!
- Kıçı yere yakın olandan korkun
derler! (Samsun’lu
1952’li Nazım Özşahin’den naklen Said Dağdaş, 20.11.2013).
- Kıçında yok bir etek kıl! Hasan
Dağına oduna gidersin!.. (1960'lı Orman Mühendisi Cemal Basri Gökşen'den naklen Said Dağdaş,
6.4.2011). Boyundan büyük işe/işlere kalkışan, yeterli birikim ve donanıma
sahip olmayan kişiyi tarif etmek için kullanılır.
- Kıl beşi, gör işi!.. (Hacı Üveyiszade’den
nakleden Mustafa Kurucu'dan naklen Said Dağdaş)… Namazı asla ihmal etme! anlamında
uyarı.
- Kıl beşi! Kurtar başı. Teslim ol!
Bitir işi!.. (Mahir İz'den nakleden Nihat Temel'den naklen Said Dağdaş, 30.03.2011)...
İman et! Zihnindeki tereddütlerini gider. Namazı ise asla ihmal etme! anlamında
ilaç gibi uyarı-atasözü...
- Kına günü (gecesi) edük aranmaz! (20.7.2008, 1981’li Birdal
Yaman’dan naklen Celil Yaman, 1979’lu, Bartın-Ulus’lu)! “Şimdi bunun sırası
mı?” anlamında, zamansız iş yapılmayacağını vurgulayan bir atasözü. Not:
“edük” ayakkabı anlamındadır.
- Kınama kınagandır! Başlara
gelegendir! (Fatmana Dağdaş'dan
naklen Said Dağdaş, Acıpayam-Yukarı Dodurga). Başkasını kınamanın yersizliğini
belirtir. Aynı zamanda atasözü, kınanan hususun kınayanın başına geleceğini de
hatırlatır ve kınamaktan sakındırır.
- Kır atın yanında duran, ya
huyundan ya tüyünden… (Fatmana Dağdaş): “Üzüm üzüme baka baka kararır” atasözü ile eş anlamlı
(Dağdaş ve ark., 2006).
- Kıra girmiş, usüle girmemiş! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1979). Ham,
yobaz, kaba, vb... düşük vasıflı insanlar için kullanılır.
- Kırılanda hayır vardır! (Emine Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 16.12.2013, Ankara). Cam tabak, bardak
kırılınca kullanıldı…
- Kırk kadının aşı, içinde kedi
başı!.. (Samsunlu 1320’li Netice
Asan’dan nakleden 1946’lı Ünal Asan’dan naklen Said Dağdaş, Tarsus - Mersin,
5.4.2012). Bir işe çok karışan varsa, verimli sonuç almak zordur anlamında…
- Kırk defa ölç! Bir defa biç! “Karar vermeden önce her
türlü riski hesaba katarak etraflıca ve uzun süre düşün ve en sonunda karar ver
ve uygulama safhasına geç!” anlamında kullanılır (Tunceli-Ovacık’lı, 1957’li orman muhafaza memuru Mehmed Gül’den naklen
Said Dağdaş, 03.04.2014, Şabanözü).
- Kırk sakaldan bir
tüy! Bir kösede bir sakal! (1341’li Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 1994). Bir nesnenin
bolluğunu, darlığını, aynı zamanda işbirliğinin - yardımlaşmanın önemini
aktaran bir atasözü.
- Kırk yıl sonra düşmanını haklamış
da, evi (ivedi) çaldım (acele davrandım) demiş… Her işinde son derece
sabırlı olmayı, uzun vadeli düşünmeyi öğütleyen bir atasözü (F. Dağdaş,
Mart1980).
- Kırpıntın bol ola, paran az ola!..
(Nevşehir-Hacıbektaş-Büyükkışla
köyünden terzi 1953’lü Tahir Sezer’den naklen Said Dağdaş, 5.11.2013).
Terzilerin Piri Hz. İdris (A.S)’ın “iblis”le karşılaşması hikayesinden
aktarılan ve terziler için kullanılan bir atasözü. Terzilerin uğraşısı boldur,
buna karşılık kazancı azdır anlamında.
- Kısmetsiz köpek, kurban bayramı
günü sılaya gidermiş! (1959’lu Fikri Kaya’dan naklen Said Dağdaş, 27.10.2008).
- Kısmetsiz
köpeğin, kurban bayramında bile nasibi yoktur! (Kars-Kümbetli’den,
1965’li Taner Ersarı’dan naklen Said Dağdaş, Taner Ersarı bu sözün, Arab
atasözü olduğunu belirtmiştir. 7.9.2012, Acıbadem-İstanbul).
- Kış; fakiri rahvan, zengini hamal
(hambal) yapar!..
(Kilis-Musabeyli-Fericek köyünden, 1950’li Hasan Polat’dan naklen Said Dağdaş,
9.12.2013). Zengin olan kişilerin, kış şartlarında kat kat giyinerek sırtlarına
fazlaca giysi almasından hareketle “kışın hamalı” olacağını vurgular. Fakirin
ise kış koşullarından kaçmak için hızlı hareket ettiğini, bu nedenle rahvan ata
benzetildiği anlatılmaktadır.
- Kış kışlığını, pust puştluğunu
yapar!.. (1341'li Fatmana Dağdaş'dan
naklen Said Dağdaş, 1980).
Her mevsim, her insan fıtratına göre davranır anlamında. Olumsuz tanımlamalarda
sıkça kullanılır.
- Kış, zengin harcı derler!.. (Kilis-Musabeyli-Fericek köyünden, 1950’li Hasan
Polat’dan naklen Said Dağdaş, 9.12.2013, Ankara). Kışın sert hayat şartlarına
karşı, paralarını rahatlıkla harcayıp kendilerini koruyabildikleri için
zenginlere zor gelmeyeceği anlatılmaktadır. “Kış,
zengini kat kat giydirir!”.
- Kışın azıksız, yazın abasız yola çıkmayın! (1965’de Hayreddin Kayacık’dan nakleden
1944’lü Davut Odabaşı’ndan naklen Said Dağdaş, 14.11.2012). “Yaz günü abasız, kış günü azıksız yola
çıkılmaz!” atasözü ile benzer anlamda ve kullanımda.
- Kışın ekmeğini,
yazın yorganını almadan dağa çıkılmaz! (TRT HD - Zor Yollar Programı’ndan
naklen, 08.2017).
- Kız anadan öğrenir çeyiz düzmeyi,
oğlan babadan öğrenir oba gezmeyi! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş)! Bu atasözü “Oğlan
babasından öğrenir yazı yazmayı, kız anasından öğrenir sokak gezmeyi.”şeklinde
de söylenir (Dağdaş ve ark., 2006).
- Kız anasından gördüğü sofrayı
serermiş! (7.10.2003’de,
Kırıkkale, Delice'li Hamid Erdal'dan naklen İstanbul’da Said Dağdaş tarafından
alınmıştır...), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Kız anasından görür sofra düzmeyi,
oğlan babasından görür sohbet gezmeyi! (Şahin Irmalı, 1965’li, Çankırı-Çerkeş’li,
6.2.2008). “Kız anadan öğrenir çeyiz düzmeyi, oğlan babadan öğrenir oba gezmeyi
(F. Dağdaş, Dodurgalar)” atasözü ile benzerdir.
- Kız bibiye, oğlan dayıya gelir! (Dr. Sadeddin Açar'dan
naklen Said dağdaş, 1956’lı, Urfa-Birecik’li, 14.11.2007).
- Kız degenin mıyala tabak! (Kız dediğin, cam tabak!), (Bice, 1991:170).
- Kız kareçi[7], hatun olmaz! (Mardin’li,
1971’li Fatih Yıldız’dan naklen Said Dağdaş, 30.1.2006). “Çingene kız,
hatun olmaz!“ (Fatih Yıldız, 1971’li, Mardin’li) atasözü ile benzer
anlamda...
- Kız evi, naz evi!.. (Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş, 1 Nisan 2013,
Denizli).
- Kız kıskıda (gısguda), gelin
baskıda! (1.6.2007,
1950’li Ayşe Yaman’dan naklen Celil Yaman, 1979’lu, Bartın-Ulus’lu)! Kıskı
kelimesi mengene anlamındadır. Kızın gözetlenmesi, gelinin de üzerinde biraz
baskı yapılması gerekir anlamında…
- Kız kısmı dülbent dastara benzer!
Lekelendi mi kir olur! (1341'li
Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş).
- Kız satımı, çağla satımı!.. (Said Dağdaş, 1 Nisan 2013, Denizli).
- Kız satımı, hıyar satımı!.. (Dodurgalı Mehmed Baz’dan naklen Said Dağdaş, 1 Nisan
2013, Denizli). “Kız satımı, hıyar satımı
denir köylerde. Doğru…” Çok taze iken hıyarın hem tadı ve hem de kokusu çok
hoştur, yenmesi de lezzetlidir. Bu nedenle pazarda tazesinin müşterisi boldur,
kartının - kartalmışının ise müşterisi olmaz. Yetişen kızın da evlenme çağı çok
uzamamalıdır. Uzarsa uygun değildir anlamında kullanılır. Taze salatalık-badem
ile - genç kız benzetmesi sanırım bu nedenle yapılmıştır. Esasen evlilikte
gecikmemek için yapılan bu benzetme-atasözü; sadece kızlar için değil, oğlanlar
için de geçerli bir benzetmedir. “Kız
satımı, çağla satımı!..” şeklinde de kullanılabilir.
- Kızı bolmagan üynü lampası carık
canmaydı! (Kızı olmayan evin lambası
parlak yanmaz!), (Bice, 1991:170).
- Kızım aytama! Kelinim eşit! (Kızım sana derim! Gelinim sen işit!), (Bice, 1991:170).
- Qizim dedim, gelinim sen esit! (Bakü’lü Ebilov Ümid Maksudoğlu’ndan nakleden Burdur’lu Hüseyin
Yılmaz'dan naklen Denizli’li Said Dağdaş, 2 Ekim 2012). “Kızım sana söylüyorum. Gelinim sen işit!” (1341'li Fatmana
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş) atasözü ile benzer anlamda.
- Kızı kızıka görme gelinike gör,
gelinike görme, beşik ardında gör! (Kızı kız iken
görme gelin iken gör, gelin iken görme, beşik ardında gör!) Sorumluluk sahibi olunca
sağlıklı değerlendirme yapılabilir anlamında (1972 doğumlu, Akseki-Kuyucak’lı
Fatma Duru’dan naklen S.Dağdaş, 30.08.2008).
- Kızı kızken görme, gelin olunca
gör! Gelin
olunca görme, doğum yapınca gör! (18.5.2007, 1950’li Ayşe Yaman’dan naklen
Celil Yaman, 1979’lu, Bartın-Ulus’lu)! Kızıın niteliklerini hemen değil, gelin
olduktan sonra değerlendir. O da yetmez, doğum yapıp ana olunca yapılan
değerlendirme çok daha sağlıklıdır anlamında…
- Kızı olanın dili
olmaz! (Memleketimiz Acıpayam’ın güneydoğu sınır komşusu olan, aynı kültürü
paylaşan Burdur-Gölhisar civarından, Said Dağdaş).
- Kızı olmayan
adam, özürlü adamdır! (Ankara-Ayaş’lı
Yücel Özder’den naklen Said Dağdaş, 8.4.2013, Ankara). “Anamın adı! Ağzımın tadı kızım!.. Kızı olmayan, baba olduğunun farkına
varmaz!”
- Kızım sana söylüyorum. Gelinim
sen işit! (1341'li Fatmana Dağdaş'dan
naklen Said Dağdaş).
- Kızın güzeli
ilaçtan, erkeğin güzeli tıraştan! - “Kız
ilaçtan, oğlan tıraştan!” (Çal-Develler
köyünden (mahallesinden) 1945’li anasından nakleden Rıdvan Yaka’dan naklen Said
Dağdaş, 11.12.2016, Çal, Denizli). “İlaç”dan kasıt, sürme, kına, vb. makyaj
malzemesi olup, bu sözde kadınlara güzellik için bu tür malzemelerin
kullanımı önerilmekte, erkeklere de saç ve sakal bakımı tavsiye edilmektedir. “Kızlar
saçından, oğlanlar traşından belli olur!” (F. Dağdaş, 9.2.2000) atasözünün benzer sürümü.
- Kızın hısımı bucak kayası, oğlanın
hısımı kapı sövesi! (F. Dağdaş, 09.1983), (Dağdaş ve ark., 2006).
-
Kızını dövmeyen dizini, oğlunu dövmeyen kesesini döver! (Niksar-Serenli (Avara) köyünden Yusuf Yılmaz’ın “Niksar Folkloru” adlı
lisans tezinden (Yılmaz, 1993:25) (Niksar Dün Bugün Yarın s. 57-58'den naklen)
naklen Said Dağdaş, 26 Ağustos 2013, Ankara).
- Kızın saçlısı,
tarlanın taşlısı, oğlanın kocabaşlısı! (Çal-Develler köyünden (mahallesinden) 1945’li anasından nakleden
Rıdvan Yaka’dan naklen Said Dağdaş, 11.12.2016, Çal, Denizli). Bu
sözle; kadınlarda uzun saçın, tarlalarda da taşlılığın, evlenecek
erkeklerde de kafası büyük olanın halk arasında makbul olduğu kastedilmektedir.
“Sular akar olukdan, baykuş da bakar
kovukdan,
Aç
kapıyı da sevdiğim, yatamadım soğukdan.
"Aç kapıyı da benli
Haccam, yatamadım soğukdan."
Haydi yallah duvarlarda örümcek, ben yanıyom
sevdiğimi görüncek.
Haydi yallah tarlaların daşlısı, güzel
olur genç kızların saçlısı.” şeklinde devam eden (Bayındır koşması, İzmir-Ödemiş)
türkü sözleri ile benzer anlamda.
- Kızını tutabilmegen tul eter!
Cibekni tutabilmegen cün eter! (Kızını tutamayan dul eder!
İpeği tutamayan yün eder!), (Bice, 1991:171). Kızını
eğitemeyen olumsuz sonuçlarla karşılaşabilir. İpeği değerlendiremeyen de
değersiz hale düşürür anlamında.
- Kızlar saçından, oğlanlar
traşından belli olur! (F. Dağdaş, 9.2.2000): “Ekmek
bezeden, kız teyzeden belli olur!’’ atasözü ile (Tan, 1985:52) benzer
anlamdadır (Dağdaş ve ark., 2006).
- Kibir,
hakkı örtmektir! (Cübbeli Ahmed Hoca’nın sohbetinden naklen Said Dağdaş, 13.3.2014).
Kibir ve kibirlilik hem son derece sevimsizdir, aynı zamanda gerçeği gizlemekle
eşdeğerdir.
- Kim Türkçe
bilmez! O, Allah’dan korkmaz!.. (CNNTürk, Başka Şeyler programından naklen Said Dağdaş, 22:40,
06.07.2013).
Bosna’da-Saraybosna’da Türkler ve Türkçe hakkında yaygın olarak kullanıldığı
belirtilen bir Boşnak atasözü.
-
Kimi yer, kimi bakar! Kıyamet, ondan kopar! (Ali Rıza Temel'den naklen Said Dağdaş, 8.11.2013, Diyanet TV, 07:49).
Yardımlaşmayı, görüp-gözetmeyi öğütleyen-hatırlatan bir atasözü klasiği...
- Kimse yoğurdum (ayranım) ekşi
demez: Kimse
kendini haksız çıkarmaz (Dağdaş ve ark., 2006).
- Kimseden havf eylemez, Allah’dan
havf eylemeyen! (İzzet Molla). Hicret Takvimi, (9 Nisan 1999), (Dağdaş ve ark.,
2006).
- Kişi, giyimiyle karşılanır,
konuşmasıyla uğurlanır! (M. Baz, 9.2.2000): Giyim ve konuşmasının içeriği ile insanlar
değerlendirilir anlamında (Dağdaş ve ark., 2006).
- Kişi hacı olmaz gitmekle Mekke’ye! Eşek derviş
olmaz, taş çekmekle tekkeye!.. (Samsun-Vezirköprü’lü
1957’li Hüseyin Yüksel’den naklen S. Dağdaş, 18.9.2014, Vezirköprü). Önemli
olan mekanların vasfı - kutsallığı değil, olgun- kamil insan olmaktır, vb.
anlamda.
- Kisinin
adi cixinca, cani cixsin daha yaxsidi! "Adım çıkmış dokuza, inmez sekize!",
“Kişinin adı çıkacağına canı çıksın!” (Aksekili M. Ali Şener'den naklen Said
Dağdaş, 11.9.2010) atasözlerinin Azerbaycan Türkçesindeki benzer anlamdaki
sürümü (Bakü’lü Ebilov Ümid Maksudoğlu’ndan nakleden Burdur’lu Hüseyin
Yılmaz'dan naklen Denizli’li Said Dağdaş, 2 Ekim 2012).
- Kişinin en büyük düşmanı,
kendisidir! (Aksekili M. Ali
Şener'den naklen Said Dağdaş, 3.8.2017, Antalya) "Bir insanın kendi kendine
yaptığını, bütün köylü başına çokanlaşsa yapamaz! (Acıpayam-Yukarı Dodurgalı 1341'li Fatmana
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş)" atasözü ile benzer anlamdadır.
- Kisinin sozu bir olar! Erkek,
sözüne güvenilen adamdır! anlamında bir atasözü (Bakü’lü Ebilov Ümid
Maksudoğlu’ndan nakleden Burdur’lu Hüseyin Yılmaz'dan naklen Denizli’li Said
Dağdaş, 2 Ekim 2012). “Söz bir, Allah
bir!” atasözü ile benzer anlamda…
- Kişiye dayanma ölür! Duvara
dayanma yıkılır! (“… Kişiye dayanma ölür! Duvara dayanma
yıkılır! Ne güzel bir sözdür!..” Ali Ünal Emiroğlu’ndan naklen Said Dağdaş, 1.9.2017, Meltem TV,
05:43). Fani olana, daim güven olmaz anlamında kullanılır.“Ağaca dayanma bükülür! Suya
güvenme dökülür!”
(Malatya-Pütürge, 2.9.2017) ve “İnsana dayansan, ölür! Ağaca dayansan, kurur!
Salıverdim koca Allah’a!..” (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş,
Kasım 1982) atasözleri ile
benzer anlamda.
- Kocana göre bağla başını, harcına göre pişir aşını!..” (Elveda Rumeli dizisinde Bedia Hanım'dan genç evli
kadınlara yapılan nasihat.) “Evine
göre pişir aşını; erine göre bağla başını!” ve “Orantına (orantene) göre pişir aşını, kocana göre
bağla başını!..” atasözleri ile benzer anlamda.
- Kocaya varması var ama, koca koca
entari yümesi de var! “Kocaya varması var emme,
koca koca entari yümesi var!” (F.
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Kasım 1982; 08.1983).
- Koçluk kuzu, salda belli olur! (Hakkı Yılmaz’dan (Ö.T.:
1999, 97 yaşında rahmetli olmuş.) naklen Alican Yılmaz, Kırşehir-Mucur,
31.05.2002). ”Olacak oğlan bokundan belli
olur!” sözü ile eş anlamlı (Dağdaş ve ark., 2006).
- Koçun kuzusu mu olur? (Burdur-Karamanlı-Mürseller
köyünden kayınvalidesi Şefika Demir’den nakleden Ayhan Serttaş’dan naklen Said
Dağdaş, Alanya, 2.12.2016). Yavrusuyla, çocuğuyla fıtraten analar ilgilenir.
Babaların ilgisi daha zayıftır anlamında kullanılır.
- Koçyiğit, bağ beller! (M. Baz, 10.4.1994)! Herkes
elinden gelen işi yapar (Dağdaş ve ark., 2006).
- Kolu kırılan çalışmış da, gönlü
kırılan çalışmamış! “Gönül bir sırça saraydır.
Yıkıldı mı yapılmaz!” atasözü ile benzer anlamda. “Malum;
kolu kırılan çalışmış da, gönlü kırılan çalışmamış.” (Dosta ah, düşmana oh dedirtmemek… İbrahim Tenekeci,
Yeni Şafak, 19.2.2014). http://yenisafak.com.tr/yazarlar/Ibrahim_Tenekeci/dosta-ah-dusmana-oh-dedirtmemek/50391
- Komşu kızı çapaklı olur, çapağını
silebilen alır! (F. Dağdaş, Eylül 1983), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Komşu kızı, hatasıyla kabul olur! (F. Dağdaş’dan naklen Said
Dağdaş, Nisan 1985). Gelin kız arayışında mükemmeli aramak anlamsızdır
anlamında kullanılır.
- Komşu komşudan mal aparar irs
aparar (yetişer, kalar!) “(Tebrizli Orman Mühendisi S. Kusekenani, 1999). “Komşu komşuya mirasçı
olacak kadar yakındır.” anlamında (Dağdaş ve ark., 2006).
- Komşu komşunun
eşeğini, ıslık çalarak arar! (Samsun-Ladik’li orman mühendisi
Halis Ömür’den naklen Said Dağdaş, 14.12.2016, Ankara).
- Komşunun bir huyu olur bilirsin!
Yabancının on huyu olur, bilemezsin!..
(Babası 1327’li Ali Öztürk’den nakleden, Çağlayancerit’li, 1957’li Bayram
Öztürk’den naklen Said Dağdaş, 21 Kasım 2014, Çağlayancerit-Kahramanmaraş).
Atasözü; yuva kurarken “bilinen, tanınan yerden kız alıp vermenin daha sağlıklı
olduğunu” ifade eder.
- Komşunun tavuğu, komşuya kaz
gözükürmüş! (Yozgat-Şefaatli ilçesi
Temlik köyünden Aleyna Ünsal’dan naklen Said Dağdaş, Eğirdir-Barla,
10.07.2011).
- Qonaq umdugunu yox tapdigini yeyer! (Bakü’lü Ebilov Ümid Maksudoğlu’ndan nakleden
Burdur’lu Hüseyin Yılmaz'dan naklen Denizlili Said Dağdaş, 2 Ekim 2012)
şeklinde kullanılmaktadır. “Misafir,
umduğunu değil, bulduğunu yer!” (Fatmana
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş) atasözü ile anlam yakınlığı vardır. Qonak:
"Misafir" anlamında...
- Konuşursan mert oğlu mertle konuş,
ne ararsın Kürt oğlu Kürtle demiş! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş,
Aralık 1984), (Dağdaş ve ark., 2006). Dostunu, arkadaşını iyi, sana yararı olacak insanlardan seç
anlamında...
- Konyalılar minare gibi görünür,
dümdüz. Ama içleri büklüm büklüm!..
(1938’li Abdullah Yıldız ve 1952’li Adviye Yıldız’dan nakleden 1973’lü Çelebi
Yıldız’dan naklen Said Dağdaş, Mersin - Tarsus, 5.4.2012).
- Kork, Allah’dan korkmayandan!.. (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). Allah’dan
korkmayandan korkulur (Dağdaş ve ark., 2006) anlamında...
- Kork Aprul’un (Nisan) beşinden!
Öküzü ayırır eşinden! (Niksar-Serenli (Avara)
köyünden Yusuf Yılmaz’ın “Niksar Folkloru” adlı lisans tezinden (s. 25) (Niksar
Dün Bugün Yarın s. 58'den naklen) nakleden Said Dağdaş, 26 Ağustos 2013,
Ankara). “Sakın Aprıl’ın beşinden! Öküzü
ayırır eşinden!” atasözü ile
benzer anlamda.
- Qorxan goze cop düşer! Azerbaycan Türkçesinde kullanılan (Bakü’lü Ebilov Ümid
Maksudoğlu’ndan nakleden Burdur’lu Hüseyin Yılmaz'dan naklen Denizli’li Said
Dağdaş, 2 Ekim 2012) bir atasözü.
- Koyma suyla
değirmen dönmez! (1965’li Ali
Akpınar’dan naklen Said Dağdaş, 01.04.2014, Sulakyurt-Kırıkkale). Günübirlik çözümler, kalıcı çözüm değildir anlamında…
- Koyunu güden,
kurda kavuşur! (Dodurgalı Güllü Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş,
10.1.2000), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Koyunun kuyruğu
koyuna ağır gelmez! (Hanımın
Çiftliği dizisinden naklen Said Dağdaş, 21.5.2011). Öküze boynuzu yük gelmez!
(Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 22.01.2000) atasözü ile benzer
anlamda… Kişinin evladı kendinden bir parçadır, dara düştüğünde elinden tutar
anlamında. "Yaradılışında mevcut
olan kusurlar, kusur sayılmaz!" anlamında da kullanılabilir.
- Koyunun kuyruğu,
koyuna yük olmaz! (Artvin Şavşat Tepeköy’ünden 1966’lı Semra Temiz’den
nakleden Leyla Meydan’dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara) Kişinin evladı
kendinden bir parçadır, dara düştüğünde elinden tutar anlamında. Üstteki
atasözünün farklı sürümü.
- Koyunun melediğini, kuzu
melemez!.. (Kilis-Musabeyli-Fericek
köyünden 1914’lü annesi Zennup Polat’tan nakleden 1950’li Hasan Polat’dan
naklen Said Dağdaş, 4.12.2013). Ananın, çocuklarının üzerine titremesini
çocuklar büyüklerine göstermez anlamında kullanılır. Zennup: Güzel kadın anlamında.
- Köpeği öldürmesi var ama (emme),
sahibinin hatırı var! (Denizli-Dodurgalı’lı Mehmed Baz (1929 doğumlu), 12.07.2008).
- Köpekler kış gelincik bir ev yapak
dirler imiş! Yaz da gelince, ağacın gölgesine yatarlar imiş. Sonra da “her ağacın gölgesi bir ev”
dirlerimiş!.. (Çağlayancerit’li,
1957’li Bayram Öztürk’den naklen Said Dağdaş, 21 Kasım 2014,
Çağlayancerit-Kahramanmaraş). Verimli çalışma becerisi olmayan kişileri tarif
için kullanılır.
- Kor kora kor demese ureyi partlayar!
Azerbaycan Türkçesinde kullanılan
(Bakü’lü Ebilov Ümid Maksudoğlu’ndan nakleden Burdur’lu Hüseyin Yılmaz'dan
naklen Denizli’li Said Dağdaş, 2 Ekim 2012) bir atasözü.
- Köpeğin götünden
iyi ossuruk (osuruk) çıkmaz! (M. Baz’dan naklen Said Dağdaş, 22.08.2002,
Denizli), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Köpeğin iyisi,
leşin başında belli olur! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş,
Mart 1980), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Köpek neyler
külahı dingilderken düşürür! İşini
beceremeyenler ve elindeki imkanları değerlendiremeyenler için kullanılır
(Yakıt, 2017: 323).
- Köpek neyleyecek
takkeyi, tingilderken düşürür! (M. Baz’dan naklen Said Dağdaş,
22.08.2002), (Dağdaş ve ark., 2006).
Denizli-Tavas-Kızılcabölük’den derlenen “Köpek
neyler külahı dingilderken düşürür!” atasözü (Yakıt, 2017: 323) ile benzer
kurguda ve anlamda.
- Köpek,
yal yediği çadırın önünde havlar! Menfaat gördüğü kişileri aşırı savunanlar
için kullanılır (Yakıt, 2017: 323).
- Kör alıcının, kör satıcısı olur! (F. Dağdaş, Aralık 1979)!
Denklik vurgusu için, evlenmede denklik konusunda kullanılır (Dağdaş ve ark.,
2006).
- Kör
baklanın, kör alıcısı olur! (Ninesi,
1905 doğumlu Nevruz Naime Yavuz’dan nakleden torunu Harun Başeğmez’den naklen
Said Dağdaş, 25.8.2017). Pazarda her malın alıcısı bulunur anlamında. Atasözü
genellikle evlilikte denklik vurgusu
için kullanılır. Kimseyi hakir ve hor görmemeyi, kibirden uzak durmayı
öğütleyen anlamları da vardır. “Kör
alıcının, kör satıcısı olur!” (Acıpayam-Dodurga’lı Fatmana Dağdaş’dan
naklen Said Dağdaş, Aralık 1979) atasözü ile benzer anlamdadır.
- Kör Allah’a nasıl bakarsa, Allah
da ona öyle bakar (Hamid Erdal, 20.09.2001, Delice, Kırıkkkale, 1964 doğumlu). Allah’dan
korkmayandan korkulur (Dağdaş ve ark., 2006)...
- Kör buzağı topallamaz!.. (Bartın-Ulus’lu Celil
Yaman'dan naklen Said Dağdaş, 18.08.2005). “Ekinler baş vermeden, kör buzağı gelişemez
(topallamaz)!..” (Receb İvedik’in filminden nakleden 1983’lü Harun
Koçer’den naklen Said Dağdaş, 22.06.2012, Çamlıdere-Çamkoru) atasözü ile benzer
anlamda. “Herşeyin bir zamanı vardır. Vakti gelince, şartlar olgunlaşınca
ortaya çıkar!” anlamında bir atasözü.
- Kör, görmese de
sezer! (Çankırı-Eldivan-Çaparkayı
köyünden 1933’lü Emrullah Kolukısa'dan naklen Said Dağdaş, 14.2.2013). “El
arif olur, hiyallar!” (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). El
çabuk anlar (Dağdaş ve ark., 2006) atasözü ile anlam yakınlığı vardır…
-
Kör leyleğin yuvasını Allah yapar!
(1955'li Ganime Ay'dan naklen Said Dağdaş, 15 Ekim 2013, Denizli). Fakirin de
zenginin de yardımcısı Allah'dır. "Rızkı veren Allah'dır!"
ayetinin açıklaması bir atasözüdür.
- Körler
memleketinde şaşılar padişah olur! (Bölge ağzı, Ufuk Takvimi’nden
naklen Said Dağdaş), (Dağdaş ve ark.,
2006).
- Körün gözü köre derler!.. “Körün gözü köre derler bizde… Tesadüf olmuş.” (Orman Mühendisi Davut Doğan’dan naklen Said Dağdaş,
6.12.2013).
- Körüngen tavnı uzagı cok! (Görünen dağın uzağı yok!), (Bice, 1991:170).
- Köşe taşı köşede
yakışır! (Bölge ağzı, Ufuk Takvimi, 14.12.2001’den naklen Said Dağdaş), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Kötü komşu, mal sahibi yapar! “Afrin
Hendeğine insansız kepçe!”. “… Bu süreçte çok sık kullanıldı. Kötü komşu
mal sahibi yapar meselesi…” (Flash TV, 28 Şubat 2018; 08:00).
- Köy boncuğu köye
takılmaz! Öz memleketinde çalışılması uygun değildir anlamında
(Bartın-Ulus’lu Ayşe Yaman’dan nakleden Celil Yaman’dan naklen Said Dağdaş,
18.08.2005), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Kuduran köpeğin önüne geçilmez! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Ekim 1981). “Kuduran köpeğin önüne mi geçilir?..” Çok
sinirlenen birisinden sakınmak uygundur anlamında...
- Kul bunalmayınca Hızır erişmez! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). Her zorluktan sonra bir kolaylık vardır[8] anlamında. (Dağdaş ve ark., 2006).
- Kul görüneni yese, acından
ölürmüş! (F. Dağdaş'dan naklen Said
Dağdaş, Aralık 1980). “Rızık
Allah’dandır! cümlesi ile benzer anlamda kullanılmaktadır (Dağdaş ve ark.,
2006).
- Kul sıkışmadan Hızır yetişmez! “Kul
sıkışmadan Hızır yetişmez derler ya!..” (Kanal 9’da verilen Ali Baba filminden naklen Said Dağdaş, 27.1.2013). “Kul bunalmayınca Hızır
erişmez!” (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş) atasözü ile benzer
anlamda…
- Kuma gemisi yürümüş, elti gemisi
yürümemiş! (24.11.2006,
1953’lü Menekşe Danyıldız (Kızılcahamam-Kahyalar köyü)’dan nakleden
Bartın-Ulus’lu, 1979’lu Celil Yaman'dan naklen Said Dağdaş).
- Kurt, dumanlı günü sever! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Mayıs 1980, (Dağdaş
ve ark., 2006)).
Düşman, uygun fırsatı bekler ve değerlendirir. Ona göre tedbirli olmak gerekir
anlamında…
- Kurt kocaldı mı, köpeğin maskarası
olurmuş! (TRT 1, Ömür Dediğin
Programı-06.10.2012, 07:20, Manisa-Salihli-Poyraz Damları Belediyesinden yaşlı
bir kişinin ailesi hakkındaki konuşmasından naklen Said
Dağdaş).Yaşlılığın-güçten düşmenin ne kadar zor olduğunu açıklamakta örnek
verilir.
- Kuru kuru kurbanın
olayım! Yürü yürü yolunda öleyim!.. (Ankara-Kalecik’li 1952’li Mustafa
Arslan’dan nakleden oğlu 1971'li İlhan Arslan’dan naklen Said Dağdaş,
4.7.2012).
- Kuru kuruya kurbanın olayım
(olim), takır takır yoluna öleyim (ölim)! (K. Maraş-Türkoğlu-Kumçatı (Hamuklu)
köyünden, dedesi Kara Mamo lakaplı Hasan Bilgi'den nakleden Mehmed Bilgi'den
naklen Said Dağdaş, 22.12.2015). “Lafa
değil, icraata bakılır!” anlamında kullanılır.
- Kuş, kanadına
kira istemez! (Kayseri-Develi’li ninesi Şerife Çetin’den nakleden Mehtap
Öztekin’den naklen Said Dağdaş, Ankara, 15.12.2015). Evlad için her türlü
fedakârlık yapılır anlamında kullanılır. “Öküze boynuzu yük gelmez!” (Fatmana
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 22.01.2000) atasözü ile benzer anlamda
- Kuş, kuşun
yamacında öter! (Kayseri-Develi’li, 1941’li Mustafa Kılıç’dan naklen
S. Dağdaş, 11.02.2008). Herkes dengi ile iletişim, dostluk
kurar anlamında. “Davul, dengi dengine
vurur!” atasözüne yakın anlamda düşünülebilir.
- Kuşun boklusu,
yuvada kalır! (Tavas'lı Kebabcı
Mehmed Ali Kaynak'dan (0.535.4511746) naklen Said Dağdaş, 17.10.2013,
İncilipınar-Denizli). Kardeşlerden genelde çok becerikli olmayanı baba evinde
yaşamaya devam eder. Diğerleri ayrılıp kendi ev-dününü yapar anlamında...
- Kuvvet öküzde olur! (Dodurgalı Mehmed Baz’dan naklen Said Dağdaş), (Dağdaş
ve ark., 2006).
- Küçük
taşla kıçını silme elin pis olur! Küçük insanlarla, küçük işlerle uğraşmak
başa bela getirir (Yakıt, 2017: 323).
- Küllükte biter,
gül biteriz! “Köylüyüz-fakiriz emme, gönlümüz zengindir...
Biz, küllükte biter gül biteriz!” (Aslen Kızılcahamam-Yıldırımören
köylü, Olucak Köyünden, anası Emine Demirtaş'dan nakleden 1934'lü Hacı Halise
Yurt'dan naklen Said Dağdaş, Olucak Yaylası, 21 Haziran 2012).
- Küpteki bulguru kim görecek?
Dizdeki şalvarı el görecek!.. (1929’lu
Mehmed Baz’dan naklen Said Dağdaş, 21.2.1987).
- Kün körmegen kün körse, kündüzkü
kün çırak çakar! (Gün görmeyen gün görse
gündüz vakti çıra yakar!), (Bice, 1991:171).
- Kürt yer,
çarığına bakar! (Kars-Sarıkamış’lı Esra Ersoylu’dan naklen Said
Dağdaş, 10.07.2007). “Kişi, işinin
bittiğine bakar!” anlamında…
- Kürt yiyince,
gözü çarığına düşermiş! (Kırıkkale-Bahşılı’lı Faruk Tezel'den naklen
Said Dağdaş, 4.03.2008). “Kişi, işinin
bittiğine bakar!” anlamında…
- Kürtten evliya? Koyma havluya
(avluya)! Ya sami çalar, ya sambağı!
(Artvin-Şavşat-Çiftlik köyünden, 1891'li ninesi Faidem Altun'dan nakleden Leyla Meydan'dan naklen Said Dağdaş, 28.6.2016).
(Artvin-Şavşat-Çiftlik köyünden, 1891'li ninesi Faidem Altun'dan nakleden Leyla Meydan'dan naklen Said Dağdaş, 28.6.2016).
Not: Sambağı: Çift sürerken, öküzleri boyunduruğa sabitlemek için
boyunduruğun her iki tarafından açılan iki delikten geçirilen iki tahta çubuğu
birbirine bağlamak için kullanılan ve keçi kılından eğirilen ipe verilen ad.
Sam: Boyunduruğun her iki tarafından açılan iki delikten
geçirilen iki tahta çubuğa verilen ad.
- Küstüğüm dağın odununu yakmam!
(1961’li, Andırın’lı Cemal Basri Gökşen’den naklen Said Dağdaş, 13.12.2017.
Doğu Toroslarda yaygın olarak kullanılan bu atasözü; fikrinde, aldığı kararda,
gücenmişliğinde, dargınlığında da kararlı olmayı ifade eder. “Ben,
gücendiğim dağın odununu kırk sene yakmam!” atasözü ile benzer anlamda.
- L -
- Laf ola! Beri
gele!.. Sohbette ya da herhangi bir görüş alış-verişi sırasında, asıl konu
dışında konu ile hiç ilgisi olmayan bir konudan bahsedilince kullanılır (Said
Dağdaş, 12.6.2013, Ankara).
- Laf olsun beri
gelsin!.. Bir konuşmada, telefonla aramada asıl söylenmek isteneni söylemeden önce
yapılan giriş kelamını tarifte kullanıldı. (Antakya-Reyhanlı’lı Orman
Mühendisi Rıfat Kural’dan naklen Said Dağdaş, 12.6.2013, Ankara).
- Lafla (lafıla)
harman olmaz, sap at dayı demiş! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş,
Haziran 1983; 21.2.1987). Lafla iş olmaz. İşine yoğunlaş. Gereğini yap anlamında.
İcraatın önemli olduğunu vurgular.
- Laftan harman
olmaz! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1980). Lafla iş olmaz (Dağdaş ve ark., 2006).
- Lafla olmaz, sap at dayı demiş! (F.
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 1994). Lafla iş olmaz. İşine yoğunlaş. Gereğini
yap anlamında. İcraatın önemli olduğunu vurgular.
- Lisan-ı hal,
lisan-ı kalden entaktır! (Aslen Ortaköy-Lefke'li, 17.12.1953 doğumlu Dr.
Türker Kavas'dan naklen Said Dağdaş, Lefkoşe, 25.03.2011). Asıl öğreti -
nasihat, davranış yoluyladır. Hal iledir. Sözle uyarının tesiri azdır
anlamında.
- Lodos kara kor
gibi, insana kar gibi dokunur! (İsparta-Uluborlu yöresinden nakleden Demirdal, 1968:569’dan
naklen Said Dağdaş).
- Lodosun gözü
yaşlı olur! (Eğirdir’li
Tamer Metin’den naklen Said Dağdaş, 21.03.2008). “Lodos (Bozyel), yağmur
getirir.” anlamında.
- Lokma karın
doyurmaz, şefaat artırır! (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş), (Dağdaş ve ark., 2006).
"Şefkat" kelimesi, "şefaat" kelimesi ile yer
değiştirmiştir.
- M -
- Maç doksan dakika!.. Bir işin sonunu - bitişini görmeden yapılan her yorum, değerlendirme
erkendir, çünkü son anda sonuç değişebilir. Futbol maçı örneğinde olduğu gibi;
devam eden-henüz tamamlanmamış herhangi bir sürecin, müzakerenin ya da
çatışmanın muhtemel sonucu önceden yüzde yüz kestirilemez anlamında kullanılır.
21 Mart 2013’de Diyarbakır’da, Öcalan’ın mektubu ile ilan edilen PKK’nın
silahlarını bırakıp ülke dışına gideceği ve daimi barışın hakim olacağı
haberleri üzerine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yaptığı değerlendirmede; “Temkini, netice alana kadar bırakmam. Maç
90 dakika ve uzatmalar da dahil bitene kadar temkinli olurum…” şeklinde
temkini ve tedbirli olmayı öne çıkaran bir yol izleneceğini belirtmiştir, 23
Mart 2013).
- Madem yapacaksın bir hayır!
Bacaklarını tam ayır!
(Acıpayam-Olukbaşı Mahallesinden 1937’li birinden nakleden Benlik köyünden
Hasan Kalaycı’dan naklen Said Dağdaş, 30.6.2016, Ankara. Yapacağın iyiliği tam
yap anlamında, argo ağırlıklı bir söz.
- Mağrurun hasmı Allah’dır! (Denizli-Yatağan’lı, Mustafa
Cevat Akşit’ten naklen Said Dağdaş, 3.9.2017, Hayat Dersleri, Kanal 7, 06:06). “…
Kibirlenmek, gururlanmak Allah’a mahsustur. ... Onun için Anadolu’da ne derler?
Mağrurun hasmı Allah’dır derler…”. “… Âhır yine hâk olur bu tenler, Bilmem neye
kibreder edenler…” (Akhisar’lı Vassaf Abdullah Efendi (1662-1761)).
- Makaram
sarı bağlar, kız oynar gelin ağlar! (Cumhurbaşkanı Recep Tayyib Erdoğan’dan
naklen Said Dağdaş, 25.9.2017). Boşuna kürek çekenleri tarif için kullanılır. “… Bir defa Irak'ın
fedaral yapısı bunların referandumunu kabul etmiyor. Anayasa mahkemesi gerekli
kararı verdi. Makaram sarı bağlar, kız oynar gelin ağlar, yaptığı iş bu…” https://www.youtube.com/watch?v=evhBcHx8vb8.
Söz, Diyarbakır yöresine ait bir türküden alıntıdır. http://www.turkuler.com/sozler/turku_makaram_sari_baglar.html.
Türkü sözleri, “Makaram Sarı Bağlar, Kız Söyler Gelin
Ağlar!” şeklinde başlar.
- Mal, canın yongasıdır! (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). Mal da
değerlidir (Dağdaş ve ark., 2006), candan bir parçadır anlamında.
- Mal, sahibiyle gider! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1980).
(Dağdaş ve ark., 2006).
- Malın
zekatı para, sağlığın zekatı sadaka, bilginin zekatı ise bildiklerini
başkalarıyla paylaşmaktır! (Tokat-Turhal’lı orman mühendisi Uğur
Tüfekçioğlu’ndan naklen Said Dağdaş, 30.4.2014, Yozgat). “Fikir, bilginin
zekâtıdır!” ve “Bilginin zekâtı, yüzde
yüzdür!” atasözlerinin genişletilmiş sürümü.
- Mangal maşasız, kızlar kocasız
olmaz! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1980), (Dağdaş ve
ark., 2006).
- Mangal maşasız olmaz! Kızlar
kocasız olmaz! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1980).
- Maraş bize mezar olmadan, düşmana
gülzar olmaz!.. (Maraş’ın
istiklalinin sembolü Sütçü İmam’dan nakleden 1973’lü Hacı Kunt’dan
(0537.3524329) naklen Said Dağdaş, 20 Kasım 2014, Kahramanmaraş).
- Marazlı g…te, arpa ekmeği zarar!..
(1936’lı Gülizar Baz’dan naklen Said Dağdaş, 17.11.2010, Denizli; Fatmana
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 2000).
-
Marifet ehlinin ilk makamı, edebdir! (9-16
Eylül 1994 arası, Hacıbektaş, Nevşehir, Hacı Bektaş-ı Veli’den nakledilen bir
mısrayı nakleden Said Dağdaş).
- Mart
çıxdı, dərd çıxdı.... (Mart çıktı,
dert çıktı...) (Azerbaycan Türkçesinde)-(Bakü'lü, 1969'lu Ruşen Abbasoğlu'ndan
naklen Said Dağdaş, 23 Eylül 2013). “Mart ayının çok zorlu geçebileceğini, Mart
bitince baharın bütün güzelliğiyle tamamen yerleşeceği umudunu hatırlatan bir
Azerbaycan atasözü.
- Mart karı zenginin çatısına,
fakirin ….na yağar!.. “Argo” (Çankırı-Eldivan-Saray
köyünden 1973’lü Erdal Uğurlu’dan naklen Said Dağdaş, 14 Şubat 2013). Çatıya
yağan karın, zengine herhangi bir zararı olmayacağı varsayımıyla zengin için
ağır hayat şartları çok da önemli değildir, hayatın diğer zorlukları gibi
doğaldır. Fakir için ise Mart karı da olumsuzluk üstüne olumsuzluk,
çaresizliktir anlamında kullanılır. Aynı atasözünü, Eldivan-Çaparkayı köyünden
Hikmet Keskin de teyit etmiştir.
- Mart martladı, kocakarılar
hortladı... (Said Dağdaş, tarihsiz).
Mart ayının beklenmedik soğukları da olan bir ay olduğunu vurgulayan bir
atasözü.
- Mart'ta merek, yarı gerek!.. (Erzurum-Uzundere-Ulubağ Köyü-Kardeşler Mezrası'ndan
1946'lı Osman Aktaş'dan nakleden 1977'li Muzaffer Aktaş'dan naklen Said Dağdaş,
20 Eylül 2013). Tedbiri elden bırakma! Kış uzun sürer buralarda. Mart ayında
bile merekteki ot ve kışlık hazırlık daha mereğin yarısında olmalı! anlamında
kullanılır... Merek: Samanlık, kış
hazırlığının konulduğu küçük yayla evi. “İyi yemek (Ey yemek), iyi merek (ey merek),
Mart’ta gerek!” (Kay saçmeli, kay
meregi, martşi saçiro) (Sinem Gökdemir, 1985’li,
Borçka-Camili havzası(Macaħeli)-Efeler köyü, 24 Mayıs 2006) atasözü ile benzer
anlamda...
- Mart'ta, sıçan siymesin! Nisan'da,
yağsın! Dinmesin!
(Kırıkkale-Keskin'li, 1929'lu Ziya Kökver'den nakleden torunu 1971'li Şükrü
Kökver'den naklen Said Dağdaş, 4.4.2011). Mart ayında yağmur yağmasa da olur.
Sıçan bile toprağa siymese, farketmez. Ama Nisan'da rahmet bol yağsın,
berekettir anlamında. “Martta yağmasın,
nisanda dinmesin!” atasözü ile (Aksoy,
1995) benzer anlamda.
- Masere başında kavga edenin
pekmezi acı olur!.. (1982’li K.
Maraş’lı Ömer Zıba’dan (0537.4746400) naklen Said Dağdaş, 20 Kasım 2014,
Kahramanmaraş). Atasözü, pekmez kazanı başında, tatlı bir nimet hazırlığında
bile işbirliği yapmak yerine kavga etmenin yersiz olduğunu ifade eder. Not: Masere: Büyük bakır kazan.
- Mazlumun ahı, tahttan indirir
şahı! (Ak Parti Genel Başkan
Yardımcısı Hüseyin Çelik'den naklen Said Dağdaş, CNNTürk, 07:26, 23.8.2013).
- Medh-i
nakış, nakkâşa râcîdir… “Medh-i
nakış nakkâşa râcîdir." denilmiştir. Bu ifade, esere değil, o eseri
meydana getirene teveccüh edilmesini, asıl eser sahibi olanın kutlanmasını
işaret etmektedir…” ahmetyucel.net/FileUpload/ks198299/File/salih_baba.rtf'dan naklen Said
Dağdaş.
- Merak, ilmin yarısıdır! (1970’li
yılların sonunda Denizli Müftü Yardımcısı olan Ramazan Yenidede’den naklen Said
Dağdaş). İlmi çalışmalarda, sorgulama-merak dürtüsü, çalışmayı başarıyla
yönlendirme ve sonuçlandırmada ana itici güçlerden birisidir. Bu atasözü, aynı
zamanda Arab atasözü olarak da nakledilir.
- Merak, kediyi
öldürür!" (Curiosity
killed the cat!) (“Merak, kediyi öldürür! İngilizlere ait bir atasözü. O nedenle söz veremem
yeni Emek Sinemasına gitmemeye..” Atila Dorsay'dan naklen Said Dağdaş, 11.4.2013, A HBR,
18:45).
- Merdiven basak basak!.. (F. Dağdaş’dan
naklen Said Dağdaş). Bilhassa memuriyet hayatında, zenginleşmede vb. ilerleme
ve gelişmeler aşama aşama, adım adım gerçekleşir, aceleci olmak yanlıştır
anlamında. Not: Bu atasözünde
söylenişi kolay olduğu için "basamak" kelimesi, "basak"
şeklinde kullanılıp yerleşmiştir.
- Merhamet ettim deliye, geldi
pisledi halıya! (Dodurgalı Durmuş karısı Şerife’den nakleden F. Dağdaş’dan
naklen Said Dağdaş, 09.1983). "Merhametten
maraz doğar!" atasözünün (Aksoy, 1995) yöremizde kullanılan benzer
manadaki sürümü (Dağdaş ve ark., 2006).
- Merkebin canı yanarsa, atı kor
geçermiş!.. (Fatmana Dağdaş'dan
naklen Said Dağdaş, Dodurga). "Merkebin canı yandığı zaman, atı kor
geçermiş!" atasözü ile benzer anlamda...
- Merkep semer yasırı (esiri), insan
pusat yasırı! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 30.06.2002). (Dağdaş ve
ark., 2006).
- Mesele aynı fikirde olup anlaşmak
değil! Mesele farklı fikirde olup birbirine saygı duyabilmektir!.. (Artvin
Şavşat Karaağaç köyünden 1948 ‘li Servet Şahin’den nakleden Leyla Meydan’dan
naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara)
- Meskenim dağlar başı, Sahraya hacet kalmadı. İçtim ecel şerbetini,
Lokman'a hacet kalmadı... (Dodurgalar-Aşağı Mezarlık'ta "Hacı
Himmet 1322" dedenin mezar taşından naklen Said Dağdaş, Şubat 2011).
- Mide kırk ambar! Yedikçe yutar!
Uyku kırk kantar! Uyudukça artar! (http://www.ozgurkocaeli.com.tr/news.php?id=25254).
Midenin talebine, uykunun ağırlığına aldanmamak gerektiğini hatırlatan bir
atasözü. “Uyku kırk kantar! Uyudukça artar!..” şeklinde bir değişik
kullanımı da yaygındır (Acıpayam-Dodurgalı Said Dağdaş).
- Millet hükümetsiz olmaz, hükümet
milletsiz olmaz! (Yukarı Dodurgalı 1317’li Said Ay’dan nakleden kızı
1341'li F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 23.12.2000).
- Minnet ile gül koklama! Dak
göğsüne dikeni. Geçme namert köprüsünden! Bırak götürsün sel seni! (Aslen
Ortaköy-Lefke'li, 17.12.1953 doğumlu Dr. Türker Kavas'dan naklen Said Dağdaş,
Lefkoşe, 25.03.2011)... “Geçme namert
köprüsünden, ko aparsın su seni!” atasözü de benzer şekilde kullanılır.
- Misafir dediğin maldan sayılır,
nereye bağlarsan orada yayılır! (Çorum’lu 1926’lı Vacit Zeki Kaman’dan
nakleden Tahsin Cengiz Kaman’dan naklen Said Dağdaş, 24.1.2008). “Misafir, ev sahibinin danasıdır!” (F.
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1980) atasözü ile eş anlamlı.
- Misafir dokuz
nasiple gelir! Birini yer, sekizi bize kalırmış! Türk
kültürünün önemli bir zenginliği olan misafir ağırlamanın önemini ortaya
koyan-hatırlatan bir atasözü. (Çankırı-Eldivan-Çaparkayı köyünden
1967’li Hikmet Keskin’den naklen Said Dağdaş, 14 Şubat 2013). Atasözünün
Denizli-Acıpayam civarında kullanılan sürümünde de, “dokuz” ve “sekiz”
sayılarına vurguda benzerlik vardır…
- Misafir, ev sahibinin danasıdır!
(F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1980). (Dağdaş ve ark., 2006), “Misafir dediğin maldan sayılır, nereye
bağlarsan orada yayılır!” atasözü ile eş anlamlı.
- Misafir, umduğunu
değil, bulduğunu yer! “(Fatmana Dağdaş'dan naklen Said
Dağdaş). Azerbaycan Türkçesinde “Qonaq
umdugunu yox tapdigini yeyer!” şeklinde kullanılır.
- Misafirin dokuz
nasibi olur! Birini yer, sekizini evde kor gidermiş! (F.
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1980). (Dağdaş ve ark., 2006).
- Misafirin karnı doyunca, gözü
yolda olurmuş! (F. Dağdaş'dan naklen
Said Dağdaş, Aralık 1980). "Kürt
yiyince, gözü çarığına düşermiş!" atasözüyle benzer anlamda.
- Misafirlik üç gün... (F.
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş).
- Muhabbet muhabbeti açar, muhabetten kim kaçar? (Gaziantep'li İhsan Biler'den naklen Said Dağdaş,
23.07.2002). Gaziantep’de anlatılan “post” hikayesi şöyledir: “Cinayet İşleyenisinin deli olup olmadığını
hakim kararı ile anlamak için mahkemeye çıkarmışlar. Hakim cinayeti işleyen
kişinin akıl durumunu ölçmek için bir post getirtip, suçluya vermiş ve şöyle
bir soru yöneltmiş: Söyle bakalım. Bu postta kaç tüy var...? Suçlu şöyle cevap
vermiş: - 'Muhabbet muhabbeti açar,
muhabetten kim kaçar? hakim bey! Siz söyleyin bakalım. Murat köprüsünün altından
günde kaç ton su geçer?”
- Mut: Bir pınar!
Beş çınar!.. (1946’lı Mut’lu Orman Mühendisi Mustafa Erikçi’den
naklen Said Dağdaş, Beyşehir, 7.5.2013). Mersin’in Mut ilçesinin suyu
(pınarları) ve su ile hayat bulan bağı-bahçesi, çınarları olmasa yaşamanın zor
olduğunu ifadeyle kısaca Mut ilçesi tanıtılmıştır.
- Mut: Bir pınar!
Beş çınar! O da olmasa Mut yanar!.. (1962’li Mut’lu Orman Mühendisi
İsmet Aslan’dan naklen Said Dağdaş, Ankara, 7.2.2018). Mersin’in Mut ilçesini
tanıtan, bunu da su ve çınarın ayrılmazlığı ile anlatan, ilçenin bilhassa yazın
çok sıcak olduğunu, buna karşılık aşırı sıcakta nasıl serinlenileceğini
vurgulayan, Mut’la özdeş bir söz.
- Mutu götüren, kileyi de götürür! (R. Kıvrak’dan naklen Said Dağdaş)! “Mutu
götüren, mut biri de götürür!” (1929’lu M. Baz'dan naklen Said
Dağdaş, Dodurgalar, 25.07.2008) atasözü ile aynı anlamda.
- Mutu götüren,
mutbiri de götürür! Ağır bir işin üzerine, görülecek ilave bir iş daha
gelince kullanılır (1929 yılı doğumlu
Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş, 31.08.2012, Denizli).
- Mutu götüren, mut biri de
götürür! (Mehmed Baz'dan naklen Said
Dağdaş, Dodurgalar, 25.07.2008). “Mutu
götüren, kileyi de götürür!” (R. Kıvrak’dan naklen Said Dağdaş) atasözü ile
aynı anlamda.
- Müzakerelerden gerçekler doğar! (Dodurgalı,
1929 doğumlu Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş, 20.07.2010)! “Barika-i hakikat, müsademe-i efkardan
doğar! (“Hakikat güneşi, fikirlerin çarpışması sonucu ortaya çıkar.”)”
vecizesi ile aynı anlamda.
- N -
- Namaz, yolda
koymaz! ("Namaz,
yolda gomaz!")
(Dağdaş ve ark., 2006). “Namazını ihmal etme! Namazını her şartta eda et! Namaz kıldığın için
işinde aksama olmaz!”, vb. anlamlarda kullanılan bir atasözü (Dodurgalı 1341'li Fatmana
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 1981).
- Nakş-ı bedi,
rakkaşa racidir! (Mustafa
İslamoğlu’ndan naklen Said Dağdaş, 7.10.2012, Hilal TV’de12:15, 7.12.2012).
- Nam olsun, kâr
olmasın! (Antalya’lı 1955’li Mehmed Ali Şener’den naklen Said Dağdaş, 16.12.2013).
“Yeter ki gösteriş olsun! Yeter ki bir iş
yapıldığı zannedilsin! Namımız yürüsün!..”
- Nasipse el
getirir, yel getirir, sel getirir! Nasip değilse el götürür, yel götürür, sel
götürür!" “Nasip;
istenen değil, hep verilen! Nasipse gelirmiş Çin'den, Yemen'den. Nasip değilse;
senin olsa bile kayar gidermiş elinden!.." Hz.
Mevlana Celaleddin-i Rumi'ye atfedilen sözün anlamı ile aynı denilebilir (Derya
Kevinç'den nakleden Tuncay Porsuk'dan naklen Said Dağdaş, Ankara, 5.10.2011).
- Nasipsiz kediyi, Kurban Bayramında
uyku basarmış! (Bursa'lı Recep
Ateş'den naklen Said Dağdaş, Eskişehir, 12.4.2016).
“Kısmetsiz köpek, kurban bayramı
günü sılaya gidermiş!” atasözüne yakın anlamda.
-
Ne kızı verir! Ne de dünürü küstürür! (Konya-Ereğli’li ve 1983’de vefat eden ninesi Şerife
Tutar’dan nakleden Şerife Aksoy’dan naklen Said Dağdaş, 7.8.2018). Gönülsüz
olunan bir iş konusunda örnek verilir.
- Ne kokar! Ne
bulaşır!.. (1946’lı Mut’lu Orman Mühendisi Mustafa Erikçi’den
naklen Said Dağdaş, Beyşehir, 7.5.2013). Kendisinden, kendisi dışındaki
insanlara-topluma yararı olmanın zor olduğu insanları, 1970’li yıllarda
“göbekçi” olarak da adlandırılan insanları tarifte kullanılır.
- Ne malın seni kurtarabilir! Ne
çocuğun sana şefaat edebilir! “Le mal ebimfa! Vele veled
ebişfa’a!”. Ahirete yalnız
gideceksin. Hazırlan anlamında.
- Ne olduğunu
değil, ne olacağını düşünmek lazım?! (Erzurum-Oltu’lu, 1964’lü Feyzullah
Kılıç'tan naklen Said Dağdaş, 25.5.2010).
- Ne ekersen onu
biçersin! (Artvin-Şavşat-Çavdarlı köyünden 1933’lü Naci Altun’dan 1976’da
nakleden kızı Leyla Meydan’dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara). Ne kadar
emek verirsen karşılığında sadece onu alabilirsin anlamında kullanılan yaygın
bir atasözü. “İnsan için emeği vardır!”.
- Ne Şam’ın şekeri,
ne Arabın yüzü! (Orman Mühendisi Hasan Turan’dan naklen Said Dağdaş,
1997, Ankara). Her iki seçeneği de müsbet bulmuyorum anlamında (Dağdaş ve ark., 2006).
- Ne şeytanı gör! Ne salavatı
getir! Önceden tedbirini al! Sonradan düzeltmek için
uğraşma!
anlamında (1929'lu Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş, 11.07.2011; İnatçı
filminde Kemal Sunal'dan naklen (Ne şeytanı
gör! Ne salavatı getir derler…) Said Dağdaş, 10.1.2013, 20:14).
- Ne verirsen elinle, o da gider
seninle! Cömert ol! Karşılığını
görürsün!
anlamında (Ayşe Şener'den nakleden Fatma Şener'den naklen Said Dağdaş,
Akseki-Kuyucak, 15.01.2005), (Dağdaş ve ark.,
2006).
- Ne yapacaksın sen düğün evini!?
Hanımın iyi mi? Gir oyna! Çık oyna!
Hanımın kötüyse ne yapacaksın ölü evini? Gir
ağla! Çık ağla! (Alanya-Dim
Vadisi-Bıçakçı Mahallesinden 1317’li dedesi Abdulbaki Ünal’dan nakleden 1962’li
Mehmed Ünal’dan naklen Said Dağdaş, 30.11.2016, Alanya). “… Karın
çirkin mi? Niyleyecen ölüye ağlamayı? Gir ağla! Çık ağla! Karın güzel mi?
Niyleyecen düğünü, bayramı? Her gün düğün! Her gün bayram!” atasözünün benzer sürümü. “…
Evde kadın güzel, erkek çirkin! Ev bozgundur… Erkek güzel kadın çirkin! Ev
düzgündür!” atasözü ile
yakın anlamda.
- Neler geldi neler
geçti felekten! Duyulmadı, deve geçti elekten!.. (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). Hayatta
yaşanılan zorlukları ve beklenmedik olayların yaşandığını - yaşanabileceğini
vurgulayan bir atasözü.
- Neler yedi bu
diş, ne altın oldu ne gümüş!..
Zenginliğin, bu kapsamda bolca çok yemek yemenin de insana herhangi bir değer
katmayacağını, herhangi bir yararının olmayabileceğini ifade eder
(Ankara-Çubuk-Çiçekli köyünden tahminen 80 yaşlarında rahmetli olan Fatma
Aygün'den nakleden Naci Yaman’dan naklen Said Dağdaş, 18.05.2012).
- Nene ölme! Bahar gelecek. Dede
ölme! Pancar zamanı gelecek... (Pîrê nemir bahar tê! Kalo
nemir pancar tê).) "Ölme eşeğim ölme! Bahar gelecek!" atasözü ile benzer anlamda
kullanılan bir atasözümüz. Aynı zamanda, "Pîrê
nemre bihar tê kerêmin nemre qîbal tê." atasözünün farklı sürümü.
Umutsuz olunan durumlar için kullanılır. (Diyarbakır-Silvan'lı 1944’lü Nefise
Ekici'den nakleden oğlu 1977’li Cihangir Ekici'den naklen Said Dağdaş,
4.11.2013).
-
Neşede denge, tasada denge! “Şayeda xwu ında nekin,
şinada xwu şaş nekin!” “Sevinç ve üzüntünüzde aşırı gitmeyin! Her zaman istikamette olun,
soğukkanlı olun!” anlamında kullanılır (1953’lü
anası Ümmügülsüm Arvasi’den nakleden Van-Erciş’li Sacit Arvasi’den naklen Said
Dağdaş, 21.2.2017). “Her biji seyda xude je te
razibe.” Çok yaşa Seydam! Allah senden razı olsun! Sevincinde
kendini kaybetme, üzüntünde şaşkınlığa düşme! Daima dengeyi koru anlamında
kullanılır.
- Neyleyeyim
dünyayı! Bana Allah’ım gerek!..
Aslolan Allah’a kavuşmaktır. Allah’a kavuşmanın gerektirdiği donanıma sahip
olmaktır. İnsanoğlu için uzun vadeli hedef; geçicilik değil, ebediliği, ahireti
kazanmaktır anlamında... (Yunus Emre’nin bir şiirinden nakleden Fatmana
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş).
- Nisan yağar, Mayıs övünür! Mayıs
yağar, yıl övünür! (Ankara-Kalecik-Çaykaya
köyünden Orman Müh., 1955’li Remzi Doğan'dan naklen Said Dağdaş, 10.04.2014,
Kırşehir). “Nisan’da
yağsa, dinmese!.. Övünürse de Mayıs övünsün!”
(Ankara-Şereflikoçhisar-Kurutlutepe köyünden 1965’li Doğan Güçlü’den naklen
Said Dağdaş, 8.4.2013) atasözü ile yakın anlamda... Nisan rahmeti berekettir, büyümenin
semeresi de Mayıs’da görülür. Mayıs'da da devam ederse yılın tamamı
bereketlenir anlamında.
* Öğmek: Bereketlenmek. Bu eylem ile,
yağışın ardından toprağın tavlanıp kabarıp veriminin artması kasdedilmiştir.
- Nisan'da yağarsa, Mayıs da öğerse, kara sabana fiyat
biçilmez! (Eskişehir-Seyitgazi-Yapıldak
mahallesinden, 1305'li Mevlüt Kaya'dan nakleden torunu 1962'li Kemaleddin
Kaya'dan naklen Said Dağdaş, Çatacık, 12.4.2016).
* Öğmek: Yağışın ardından toprağın
tavlanıp kabarıp veriminin artması kasdedilmiştir.
- Nisan'da yağmaz, Mayıs da öğmezse, kara sabanı
fırlat at! (Eskişehir-Seyitgazi-Yapıldak
mahallesinden, 1305'li Mevlüt Kaya'dan nakleden torunu 1962'li Kemaleddin
Kaya'dan naklen Said Dağdaş, Çatacık, 12.4.2016).
- Nisan’da yağsa, dinmese!..
Övünürse de Mayıs övünsün! (Ankara-Şereflikoçhisar-Kurutlutepe köyünden 1965’li
Doğan Güçlü’den naklen Said Dağdaş, 8.4.2013). Nisan rahmeti berekettir,
büyümenin semeresi de Mayıs’da görülür. “Mart'ta,
sıçan siymesin! Nisan'da, yağsın! Dinmesin!”
(Kırıkkale-Keskin'li, 1929'lu Ziya Kökver'den nakleden torunu 1971'li Şükrü
Kökver'den naklen Said Dağdaş, 4.4.2011) atasözü ile benzer anlamda. Mukayese
edilen aylar farklıdır sadece.
- Niyyet hayır
akibet hayır! (Şeyh Ali Semerkandi
Hazretlerinin sözünden naklen Said Dağdaş, 2.12.2013,http://www.islamseli.com/en-guzel-sozler/34385-seyh-ali-semerkand-hz-sozleri.html
(Son Erişim Tarihi: 2.12.2013).
- Nöger bolsan teng bol! Nöger
bolmasan keng bol! (Dost olursan denk ol! Dost olmazsan
uzak ol!), (Bice, 1991:171).
- Nush ile yola
gelmeyeni etmeli tekdir! Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir!.. “Yanlış ve
hatada ısrar eden/edenler önce uyarılır, hatası hatırlatılır, nasihat edilir.
Nasihat kâr etmezse, daha sert tedbirlere başvurulur!” anlamında, Ziya Paşa’nın Terkib-i Bend şiirinden
aktarılan Türkçe’nin zirve sözlerinden biridir (Said Dağdaş). http://www.antoloji.com/terkib-i-bend-siiri/
- O -
- Ocağın
yedisine, güvenme başkasına, ille de eşinin erkek kardeşine (güvenme)!.. (Zemheri ruvasa, numyendobi shvasa, ille de solis
zmasa). (1985’li,
Borçka-Camili (Macaheli)’li Sinem Gökdemir’den naklen Said Dağdaş, 24 Mayıs
2006). “Para koynuna, karı (hanım) kayınına...” (F. Dağdaş’dan naklen
Said Dağdaş) atasözü ile benzer anlamda (Dağdaş ve ark., 2006)...
- Ocaktır
aşı pişiren, karıdır adamı şişiren! (F.
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 11.1982), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Odun
çatar kül almaz, inek sağar yağ almaz! (F.
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Mayıs 1980). İşini tertipli yapmayan kişi
hakkında kullanılır (Dağdaş ve ark., 2006).
- Odunun meşesi, kızın Ayşe’si!.. (Samsunlu orman mühendisi Cemil Ün’den naklen Said
Dağdaş, 6.5.2014, Ankara). Not:
"Dükkan alırsan köşeden, odun alırsan meşeden, hanım alırsan Ayşe’den!.."
atasözünün farklı sürümü.
- Oğlan
babadan öğrenir koyun yüzmeyi, kız anadan öğrenir sofra düzmeyi… (Çankırı-Ilgaz-Aşağıdere köyünden 1930'lu İlyas
İyigüngör'den nakleden oğlu 1965’li Harun İyigüngör'den naklen Said Dağdaş,
3.11.2011).
- Oğlan
babasından öğrenir yazı yazmayı, kız anasından öğrenir sokak gezmeyi!.. (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş), (Dağdaş ve ark.,
2006).
- Oğlan
evi dilenci, kız evi yalancı!.. (Antalyalı Ayşe
Çark'dan nakleden M. Ali Şener'den naklen Said Dağdaş, 3.3.2011). Kız isterken,
çok ısrarlı olunmasının doğal olduğu ifade edilmektedir.
- Oğlan
oyuna gitti, kız koyuna gitti! (F.
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 2.3.2003). Yaşlanan ve yalnız kalan kişilerin
halini anlatmak için kullanılır (Dağdaş ve ark., 2006).
- Oğlum! Kıra
git! İşine git! Arıya bak!.. Eve gel! Karıya bak!.. (Bursa-Cumalıkızık Mahallesinden, 1952’de 100 yaşında
vefat eden büyük ninesi Hayriye Kara’dan nakleden 1946’lı Fuad Kara’dan naklen
Said Dağdaş, 6 Kasım 2014, Cumalıkızık). “İşine
- karına sahip çık! Ötesini boş ver!” anlamında, istikrarlı çalışmayı ve
dikkatli olmayı tavsiye eden bir atasözü.
- Oha var, öküz durdurur! Oha var, saban kırdırır! İnsanlar arası ilişkilerde
ve toplumu yönlendirmede izlenen – izlenecek yöntem, ya başarının anahtarı ya
da başarısızlığın nedeni olabilir (Orman
mühendisi Nedim Çetin’den nakleden Ankara-Kalecik-Çaykaya köyünden Orman Müh.,
1955’li Remzi Doğan'dan naklen Said Dağdaş, 03.04.2014, Ilgaz).
-
Okuyan insan bilir, bilen insan konuşur! (Düzceli, 1945 doğumlu orman
mühendisi Mustafa Gökçe’den nakleden Uğur Tüfekçioğlu’ndan naklen Said Dağdaş,
30.4.2014, Yozgat).
- Olanda, hayır vardır!.. (Fatmana
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). “Her olmayan işte, hayır
vardır!” (Samsun-Vezirköprü-Bayramköy’lü, 1957’li Hüseyin Yüksel’den
naklen S. Dağdaş, 18.9.2014, Vezirköprü) atasözü ile benzer anlamda. Bakara
Suresi, 216. ayetinden Türkçemize yerleşmiştir.
- Olanın,
olmayana borcu vardır! (Akdağmadeni’nden
Osman Nuri Ulus’a atfen Gıyaseddin Kaya’dan nakleden Hasan Gölcük'den naklen
Said Dağdaş, 3.1.2011. Not:
Yozgat-Akdağmadeni yöresine ait olduğu söylenen bu atasözü, varlıklı olanların
ihtiyaç içinde bulunanlara mallarından infak etmesi gerektiğini hatırlatır. 31
Aralık 2010 tarihinde Cuma hutbesinde aktarılmıştır.).
- Oldu olacak, kırıldı nacak! Seri
gelmiş başa gelecek!.. (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). Başa gelen
musibetlerin fazlalığı vurgulanmaktadır (Dağdaş ve ark., 2006).
- Olma keser gibi, hep bana-hep
bana! Olma rende gibi, hep sana-hep sana! Ol testere gibi, bir sana-bir bana!..
(Ankara-Kalecik-Çaykaya köyünden
Orman Müh., 1955’li Remzi Doğan'dan naklen Said Dağdaş, 03.04.2014, Ilgaz).
-
Olursa aşımın suyu, olmazsa başımın suyu! (Denizli-Dodurgalar Kasabasından F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş,
1980; Mart 1985). "Olursa ne
mükemmel olur! Olmazsa da, da çok önemli değil! anlamında.
- Olursan behrimize, olmazsan kahrımıza! (Acıpayam-Köke’li
boyacı Mustafa dayıdan naklen Said Dağdaş, Kasım 1982).
- On gün tavuk gibi yaşayacağına,
bir gün horoz gibi yaşa! (Burdur-Yeşilova-Çaltepe’li (Gebirem köyü) 1950’li Bayram Ali Kaya’dan
naklen Said Dağdaş, 25.08.2012). Bir günlük beylik, beyliktir! (F. Dağdaş'dan naklen Said
Dağdaş) ve Kürt atasözleri başlığı altında verilen "Bir günün boğası olayım, yüz günün ineği olmayayım!
(Bıra cwangê rokê bım, ne çêleka sed roji bım.)" atasözü de, http://tr.wikiquote.org/wiki/K%C3%BCrt_atas%C3%B6zleri benzer manada kullanıldığı
düşünülen bir atasözüdür (Said Dağdaş).
- Orantına (orantene) göre pişir
aşını, kocana göre bağla başını!..
(Kadın sohbetten ayrılmak istemiş. Diğerleri ise sohbet bitene kadar kalmasını
talep etmişler. Kadın ise ayrılması gerektiğini bu atasözü ile özetlemiş. 1955
doğumlu ve Denizlili Perihan Hanımdan nakleden 1955 doğumlu Dodurgalı Ganime
Ay'dan naklen Said Dağdaş, 26.07.2009.). “Kocana göre bağla başını, harcına
göre pişir aşını!..” (Elveda Rumeli dizisinde Bedia Hanım'dan genç evli
kadınlara yapılan nasihat.) atasözü ile de benzer anlamda.
- Ormancının karnı
beş olur, biri boş olur! (1977’li
Orman mühendisi Hasan Aslan’dan naklen, Said Dağdaş, Gülnar, 14.8.2015).
- Orospunun torbası, viraneyi
görene kadar! (1934’lü,
Erzurum-Olur’lu Şahistan Demirci’den naklen Said Dağdaş, 31.08.2003). Sözünde
durmayan, yemininin hükmü olmayan zayıf şahsiyetleri tanımlamada kullanılır.
Yandaki atasözü; evleneceği kadına içki içmeyi bırakacağını söyleyip
evlendikten sonra bırakmayan, hanımına eziyet etmeye devam eden birini
tanımlarken kullanıldı (Dağdaş ve ark., 2006).
- Osmanlı, fısıltıyı sevmez!
(Kırıkkale-Delice’li Hamid Erdal’dan naklen Said Dağdaş, 14.02.2012).
Toplulukta fısıltı ile ya da gizlice konuşmak Osmanlı adabına aykırıdır
anlamında bir atasözü...
- Osmanlı değilsek de (bile), Osmanlı
pabucu çevirmişliğimiz vardır! Usül, görenek, edeb-erkan görmüşlüğümüz
vardır anlamında bir deyim. (Zühre Gülsoy (Kastamonu-Küre, 1335’li
(1919’lu))’dan nakleden Yaşar Gülsoy'dan naklen Said Dağdaş, 23.11.2008).
- Osmanlı’yla
dost olma! Karıya sır verme!..
(Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). “Devlet adamından dost olmaz! İt derisinden
post olmaz!” (Tokat-Çamdere köyünden 1966’lı Ziyaeddin Al’dan naklen
Said Dağdaş, 08.11.2012) atasözü ile benzer anlamda… “Zemherinin hoşluğuna, Osmanlı’nın dostluğuna erilmez!„ (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 5.1.2003, (Dağdaş
ve ark., 2006)) atasözü ile de
benzer anlamda.
- Ot diye buturak bitmiş, o da bile
gıtırak gitmiş… (Mersin-Erdemli’li,
1929’lu Mustafa Koç’dan nakleden 1976’lı oğlu Mahmud Koç’dan naklen Said
Dağdaş, 7.5.2012). Not: Gıtırak (kıtırak) kelimesi
az, kıt anlamında kullanılmıştır.
- Ot kökünün
üstünde biter! (Komşumuz Yeşilova-Akçaköy’lü Fakir Baykurt’un
Yılanların Öcü filminden naklen Said Dağdaş, 23.12.2017;16:25). “… Dedesine çekmiş. Elbet çekecek. Ot
kökünün üstünde biter! Kurt, ulusundan gördüğünü işler!”. Irsi özellikler
nesilden nesile geçer anlamında.
- Otu çek, köküne
bak! (1975’li, Malatya-Konak’lı
İlhami Turan’dan naklen Said Dağdaş, 7.8.2005). Toplum içindeki değerine,
soyuna, sopuna bak. Sonra karar ver anlamında. “O kim ki?.. Otu çek, köküne bak!” (Cemal Basri Gökşen-1961’li,
Maraş-Andırın, 31.07.2003). "Soy
ara, köpek eniği ara!" atasözü ile benzer anlamda... Otu çeker, köküne
bakarlar (Dağdaş ve ark., 2006)…
- Oturduğu ahır
sekisi, çağırdığı İstanbul türküsü! (Develili
Aşık Seyrani’den nakleden, Kayseri-Develi-Bakırdağı köyünden (mahallesinden)
Orman Mühendisi Rafet Demir’den naklen Said Dağdaş, 2.5.2014, Develi). “Yattığı ahır sekisi, çağırdığı İstanbul
türküsü!” atasözünün farklı sürümü. Haddini bilmeyenleri, haddini aşanları
tarifte kullanılır.
- Ö -
- Öğünme çörtük,
seni de gördük!.. (Fatmana Dağdaş'dan
naklen Said Dağdaş, Dodurga). Parası-pulu, güzelliği, malı-maşatı, iş
bitiriciliği, vb. övünmeye fırsat veren vasıflarının övünme vasıtası olacak
vasıfta olmadığını bilen birinin tepki nitelikli değerlendirmesi. "Ötünme çörtük! Seni de gördük!.."
atasözü bir diğer sürümüdür.
- Öfkenin gazabı
olmaz! (Antalya’lı 1935’li Ayşe Çark
Hanımdan naklen Said Dağdaş, 8.3.2017).
- Öksüz adam, ölmez de örselenir
(örsülenir) demiş!.. (Yeşilova-Niyazlar
Köyünden 77 yaşında bir hanımdan naklen Said Dağdaş, 24.8.2013, 07:30, TRT
1-Ömür Dediğin). Babasız-anasız büyümenin zorluklarını özetleyen bir atasözü.
- Öküz öldü, ortaklık ayrıldı!.. (Fatmana Dağdaş’dan naklen
Said Dağdaş). Bir ve beraber olmayı gerektiren sebeb ortadan kalkınca
kullanılır.
- Öküz, yem yediği avlağı unutmaz! (Ermenek’li Orman Mühendisi
Mustafa Yılmaz’dan naklen Said Dağdaş, 27 Nisan 2018). İyilik görülen yere
nankörlük edilmez anlamında kullanılır. “avlağı” kelimesi, yemlik anlamında
kullanılır. Ermenek kayıtlıdır. http://www.sozce.com/nedir/26306-avlagi.
“Öküz, yem yediği yemliği unutmaz!”
şeklinde anlaşılır.
- Öküz öldü, ortaklık bitti!.. (Çankırı-Eldivan-Saray
köyünden 1973’lü Erdal Uğurlu’dan naklen Said Dağdaş, 14 Şubat 2013). Bir ve
beraber olmayı gerektiren sebeb ortadan kalkınca kullanılır.
- Öküz öleceği
zaman bıçak çoğalır! (Elaziz’li,
1965’li A. Vahap Özdemir’den naklen Said Dağdaş, 22.12.2004). Fırsat geçince,
olacak iş olmayınca görüş ortaya koyan, derde derman olmaya yeltenen çok olur
anlamında (Dağdaş ve ark., 2006)… “Kağnı
devrilince yol gösteren çok olur!” (Çankırı-Eldivan-Çaparkayı köyünden
1933’lü Emrullah Kolukısa'dan naklen Said Dağdaş, 14.2.2013) atasözü ile benzer
anlamda...
- Öküz
ölür derisi kalır! Yiğit ölür namı
kalır!.. (Ga dımre çerm dımıne! Mer dımre nav dımıne!..) (Mardin
yöresinden nakleden Mardin-Mazıdağı’lı Orman Mühendisi Mehmed Emin Tekin’den
naklen Said Dağdaş, 17 Mart 2014, Adıyaman). Hayatta önemli olanın kalıcı eser
bırakmak olduğunu aktaran, “hayatın damıtılmış tecrübelerinden birini” yansıtan
atasözlerimizden biri… “At ölür meydan
kalır! Yiğit ölür, namı kalır!” ve “Igid
oler adi qalar! “Yiğit ölür, adı kalır!”” atasözleri ile benzer anlamda…
- Öküze boynuzu yük
gelmez! (Fatmana
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 22.01.2000). Kocasının evinden baba evine
geldiğinde kızını teselli için söylenen ifade. Kendinden bir parçadır anlamında
(Dağdaş ve ark., 2006).
- Öküzün yazın
harmanda pislediği, kışın saman olarak önüne gelirmiş! (Kırıkkale’li Faruk TEZEL’den
nakleden 1979’lu, Bartın-Ulus’lu Celil YAMAN’dan naklen Said Dağdaş,
1.11.2006). Geciktirilen, ihmal edilen işler mutlaka umulmadık, beklenmedik
şartlarda karşımıza çıkar anlamında... Yapılan kötü işin eninde sonunda, yapan
kişiyi bulacağı anlamı da taşımaktadır.
- Ölen inek sütlü
olur! (1950’li Ayşe
Yaman’dan nakleden Celil Yaman'dan naklen Said Dağdaş, 25.8.2007). Kaybedilen
mal, kıymete biner anlamındadır. “Kel
ölür sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur!„ atasözü ile
benzer anlamda.
- Ölen, öldüğüyle
kalır! (1341’li
Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). Ölüm, insanoğlunun dünyaya vedasıdır.
Sıradışı insanlar istisna olmak üzere, ölüm aynı zamanda kısa sürede
unutulmanın da gerçeğidir. Bu atasözünden hareketle; insanoğlu, dünyada kalıcı
olma çabasını hayatının gayesi haline getirmelidir yorumu yapılabilir.
- Ölene kadar
geçineceğin kişiyi, yorulana kadar ara… (Emmisi Sabri Koç’dan nakleden
Mahmud Koç’dan naklen Said Dağdaş, 10.5.2012, Tel.: 0533.3661076).
- Ölenlere
Allah rahmet eylesin! Kalanlara sabr-ı cemiller versin! Cümlemize de tedarikli
olmayı nasib eylesin! Kendi yolunda ayaklarımızı sabit kılsın!.. Erzurum yöresinden alınan taziye
duası (Erzurum-Oltu-İğdeli köyünden, 1955 doğumlu Abdülkerim Demirci’den naklen
Said Dağdaş, 19 Mayıs 2010, Erzurum).
- Öleyim desen ecel
yok! Kalayım desen mecal yok! (1341’li Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 1994).
Yaşlılığın son demlerini tarifte kullanılan bir çaresizlik atasözü. “Ölen
desen ecel yok! Galen desen mecel yok!”.
- Ölmüş eşek,
kurttan korkmaz! (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). Hesabını
veremeyecek işi olmayanın ya da kaybedecek hiçbir şeyi olmayanın gözü pek olur,
cesareti ve kendine güveni tamdır, zarar vermekten de çekinmez, vb.
anlamlarda...
- Ölmüş eşek,
kurttan mı korkar?! (Fatmana
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). Hesabını veremeyecek işi olmayanın ya da
kaybedecek hiçbir şeyi olmayanın gözü pek olur, cesareti ve kendine güveni
tamdır, zarar vermekten de çekinmez, vb. anlamlarda...
- Ölmüş koyun,
kurttan mı korkar?! (Mehmed Baz’dan
naklen Said Dağdaş). Hesabını vermeyecek işi olmayanın gözü pek olur
anlamında... Açıklama: Türkçemizde kurtla (canavar) ilişkilendirilmesi en uygun
sürü hayvanı koyundur. Çünkü koyunun can düşmanı kurttur. Kurt/kurtlar, yaylada
otlayan koyun sürülerine fırsatını bulduğu anda saldırır. Kurtla eşek arasında
ise bu tür bir ilişki kurmakta zorluk vardır. Her ne kadar Türkçemizde Ölmüş eşek kurttan mı korkar?! atasözü
daha yaygın olarak zihinlerde yerleşik ve kullanımda ise de, Ölmüş koyun kurttan mı korkar?!
şeklindeki sürümü de yaygın olarak kullanılır ve bize göre daha tutarlıdır. Ölmüş eşek kurttan korkmaz! atasözünde
ise az da olsa "galat-ı meşhur" tarzı bir kullanım olduğu bile
söylenebilir (Said Dağdaş).
- Ölü gözünden yaş,
hoca evinden aş çıkmaz! (1955’li,
Acıpayam-Dodurgalı ve Corum'lu Ganime Ay'dan naklen Said Dağdaş, 1955’li,
Acıpayam-Dodurgalı ve Corum'lu, 17.12.2001, Ankara).
- Ölü öldüğü günkü
gibi yanılsa, gelin geldiği günkü gibi sevilse?! (F. Dağdaş’dan naklen Said
Dağdaş, Aralık 1984)!..“Yeni senek, suyu
soğuk tutar!„ atasözü ile benzer anlamda (Dağdaş ve ark., 2006)…
- Ölüm ayrılıqdır, ayrılıqsa onun
güzgüsü! http://www.rasthaber.com/yazar_17253_1022_olum-ayriliqdir-ayriliqsa-onun-guzgusu.html
- Ölüm geldi cihane, baş ağrısı
bahane! (TRT 1, Ömür Dediğin
Programı-06.10.2012, 07:20, Manisa-Salihli-Poyraz Damları Belediyesinden yaşlı
bir kişinin ailesi hakkındaki konuşmasından naklen Said Dağdaş).Yaşlanınca,
ölümün iyice yakınlaştığını ifadede daha çok kullanılır. Benzer bir sürümü "Ölüm geldi cihana! Baş ağrısı bahane
(mahana)!” şeklindedir. (Yeşilova-Niyazlar Köyünden 77 yaşında bir hanımdan
naklen Said Dağdaş, 24.8.2013, 07:30, TRT 1-Ömür Dediğin).
- Ömer diyeceği,
ağzını büzüşünden belli olur! (Ahmet Turan Alkan’dan (Selâtin
câmileri ve biz) naklen Said Dağdaş, 11.11.2012).
Kişinin ne demek istediği ilk giriş cümlelerinden anlaşılabilir. “- Sen yine ters bir lâf edeceksin; “Ömer
diyeceğin ağzını büzüşünden belli” diyeceğinizi tahmin ediyorum…”
- Ömer
diyecek dudak, domarışından belli olur! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Temmuz 1982; 22.01.2000). Kişinin ne
demek istediği-ne anlatmak istediği ilk giriş cümlelerinden anlaşılabilir (Dağdaş
ve ark., 2006).
- Ön
gürlüğü gelir geçer! Allah, son gürlüğü versin! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1979), (Dağdaş
ve ark., 2006). İman ile ahirete göçmek herşeyden önemlidir anlamında kullanılır.
- Ön tekerlek
nerden giderse, arka tekerlek ordan gider! (Antalya-Serik’li Orman Mühendisi Ahmed Kara’dan naklen Said Dağdaş,
2.5.2014, Develi). (1) İnsanoğlunun davranışlarını etkileyen en önemli
unsurlarından birinin ırsi aktarım olduğunu vurgular. “Anası neyse, danası odur!” atasözüne yakın anlamda. (2) Atasözünde
ayrıca, icraatta ve başarıda liderliğin en önemli belirleyici ve yönlendirici
unsur olduğu vurgulanmaktadır.
- Önce refîk, sonra
tarîk." derim!.. (Fethi
Gemuhluoğlu'ndan nakleden Sadık Yalnızuçanlar'dan naklen Said Dağdaş,
14.11.2012) ve Dostluk Üzerine:13, 22 Kasım 1975’den naklen). “Yol
evladı olmak, bel evladı olmaktan yeğdir! (mukaddemdir!)” atasözü ile benzer anlamda.
- Ötünme çörtük! Seni de gördük!.. (Fatmana Dağdaş'dan naklen
Said Dağdaş, Dodurga)."Öğünme
çörtük, seni de gördük." atasözü ile benzer anlamda...
- Övme gelinim
yaylağını, indim gördüm güzleğini… Her övülen övüldüğü kadar güzel,
mükemmel, değerli,.. değildir anlamında. (Mersin-Erdemli’li, 1929’lu Mustafa Koç’dan nakleden 1976’lı oğlu
Mahmud Koç’dan naklen Said Dağdaş, 7.5.2012).
- Öyle bir oğul doğ
ki! Ölünce yer beğensin! Kalınca el beğensin! (Mersin-Erdemli’li, 1929’lu Mustafa Koç’dan nakleden
1976’lı oğlu Mahmud Koç’dan naklen Said Dağdaş, 7.5.2012).
- Öz
ağlar, göz de ağlar! (Dodurgalı 1334’lü Hacı Ömer
Mengi’den naklen Said Dağdaş, 18.07.2003).
Ağlamak, içten gelir. İçtenlikten – samimi olmaktan kaynaklanır…
- Özde, sözde,
dilde, sesde Allah bir!
Yer ettikçe can kafesde, Allah bir!
Böyle geldik, böyle gitmek dileriz,
İlk nefesde, son nefesde Allah bir!.. (Diyanet Takvimi, 6.9.1994).
- P - R
-
- Pahalıdan ucuzu
yoktur! (TRT 1, 6.7.2012, Tarım, Gıda, Yaşam Programı, Kadir Mutlu’dan (Isparta)
naklen Said Dağdaş). “Her şekilde, pahalıdan
ucuzu yoktur! Fidanlarınızı biraz pahalı da olsa güvenilir yerden,
sertifikalı yetiştiricilerden alınız!” cümlesinde vurgulandığı üzere
atasözü, pahalı da olsa malın kalitelisini-nitelikli olanını almanın en akıllıca
yol olduğu öne çıkarılmaktadır.
- Papaz
her zaman pilav yemez! (Ankara-Çubuk’lu 1962’li Sadık Şimşek’den naklen
Said Dağdaş, 2.2.2000, Ankara). Her zaman aynı oyuna gelmez karşındaki
anlamında (Dağdaş ve ark., 2006).
- Para,
kızı anasından ayırır! Paraya sahip olmak, insanoğlunda beklenmedik olumsuz
sonuçlar doğurabilir (1929’lu M. Baz’dan naklen Said Dağdaş, 11.1.2006).
(Dağdaş ve ark., 2006).
- Para dediğin nedir ki? El kiri!.. Gerektiğinde paranın bir değer ifade etmeyebileceğini
veya etmemesi gerektiğini vurgulayan bir atasözü. “Para dediğin nedir ki? El
kiri…Bugün var, yarın yok!..” (Kırıkkale-Delice’li, 1963'lü Hamid Erdal'dan
naklen Said Dağdaş, 15.10.1999).
- Para hem cennete katar, hem
cehenneme katar! (Dodurgalı, 1940'lı
İsmet Emik'den naklen Said Dağdaş, 07.2010). “Para hem cennete, hem cehenneme katar!..„
- Para
koynuna, karı (hanım) kayınına... (Dodurgalı, Tatarların Hüseyin dayıdan
naklen Said Dağdaş, Kasım 1982). “At,
avrat, silah, emanet olmaz!” sözü ile yakın anlamda. Para en güvenilir şekilde
kişinin kendi koynuna saklanır, hanım ise ancak kayınına teslim edilir emanetle
anlamında.
- Paran olursa
yancıkta, gücün olursa balcıkta!.. (Beyşehir-Yeşildağ Kasabasından
1956'lı, Nazır Hoca'nın Mehmed Günaydın'dan naklen Said Dağdaş, 8.5.2013). Kahve
ağzı denilebilecek kullanımı da vardır. Yancık: Cep anlamında kullanılır.
- Paran varsa
yancıkta, gücün varsa balcıkta!.. (Beyşehir-Yeşildağ Kasabasından
1956'lı, Nazır Hoca'nın Mehmed Günaydın'dan naklen Said Dağdaş, 8.5.2013).
Kahve ağzı denilebilecek kullanımı da vardır. Yancık: Cep anlamında kullanılır.
- Paranın aklı
yoktur! (Artvin-Şavşat-Çavdarlı köyünden 1933’lü Naci Altun’dan 1976’da nakleden
kızı Leyla Meydan’dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara). Gereksiz bir şey
alındığında veya pahalı bir şey alındığında bunun değeri bu kadar etmez
anlamında kullanılır. Tasarrufu öğütler.
- Param seni
vereyim de mi kötü olayım? Vermiyeyim de mi kötü olayım?.. En iyisi vermemek!.. (Artvin-Şavşat-Çavdarlı
köyünden 1933’lü 30.6.2018 tarihinde vefat eden Naci Altun’dan 1976’da nakleden
kızı Leyla Meydan’dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara). Borç para vermenin
de vermemenin de riskli olduğunu hatırlatan bir atasözü. Her iki durumda kötü
olunabilir.
-
Pazarda pabuç çok, birini çıkar birini sok!.. (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). O kadar seçeneğin bol ki,
seçerken istediğin gibi davran (Dağdaş ve ark., 2006).
- Pazardır parayı kazanan! Koçyiğit,
bağ beller! (Ali Vehbi, 1331:98'den
naklen Said Dağdaş). “Pazu kuvvetiyle çalışmasından başka bir meziyet taşımayan
insanlar, daima fakir kalmış ve kalmağa mahkum olmuşlardır. Bunun için “Pazardır
parayı kazanan! Koçyiğit, bağ beller.„ atasözü dillerde dolaşır.„ (Ali
Vehbi, 1331:98).
-
Pazarın sonu, paranın kalpı, insanın sarpı!. (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). Pazarın sonunda gelen müşteri
parasını harcamakta çok tutumlu olur, fiyat indirmek için çok uğraşır v.s.
anlamında (Dağdaş ve ark., 2006).
- Pazarlıklı gönül, incinmez! (Denizli-Pelitlibağ Mahallesinden 1961’li Pakize
Özlü’den naklen Said Dağdaş, 21.07.2011). Malın fiyatını sormak ve pazarlık
yapmak en akıllıca iştir. Aksini yapmak ise, kırgınlığa neden olabilir.
-
Pınar, gözünden avlanır! (F.
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 6.7.2001). Tedbirini taa baştan almak. Suyun
yolunu gözünden, kaynağından tutmak (Dağdaş ve ark., 2006).
-
Pilava meraklı olan, kaşığını belinde gezdirir! (Selahaddin Duman, Sabah, 15.09.2001, s. 15),
(Dağdaş ve ark., 2006).
-
Pilavdaki yağ, ziyan olmaz! (1929’lu
Mehmed Baz’dan naklen Said Dağdaş). (Dağdaş ve ark., 2006). “Una
dökülen yağın zararı yok!” (Aksoy, 1995; http://tr.wiktionary.org) atasözü ile benzer anlamda.
- Popo, poponun düşmanıdır! (G..t,
g..tün düşmanıdır!). Başkasının koltuğunda gözü olan çoktur anlamında
(Iğdır’lı Nihat Zal’dan naklen Said Dağdaş, 8.9.2011).
-
Reşit! Sen söyle sen işit!
(Artvin-Şavşat-Çavdarlı köyünden 1933’lü Naci Altun’dan 1976’da nakleden kızı
Leyla Meydan’dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara).Vurdumduymaz kişileri
tanımlamak için kullanılır.
-
Rezillik olmadan vezirlik olmaz!
(Akseki’li Gülsüm Şener’den nakleden oğlu 1955’li M. Ali Şener’den naklen Said
Dağdaş, 9.1.2006), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Rüzgâr esmeyince çöp kımıldamaz! (1929’lu M. Baz’dan naklen Said Dağdaş,
1998). Ateş olmayan yerden duman çıkmaz anlamında (Dağdaş ve ark., 2006).
- Rüzgâr esmeyince yaprak
kımıldamaz! Ateş olmayan yerden duman çıkmaz! anlamında bir atasözü.
Duyulan-gerçekleşen, özellikle beklenmeyen bir olayın ortaya çıkmasının mutlaka
bir sebebi vardır anlamında (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş).
- S, Ş
-
-
Sabanın kulpuna yapışan el, aç kalmaz! (Diyanet
Takvimi, 1994’den naklen Said Dağdaş), (Dağdaş ve ark., 2006). Çalışan, aç
kalmaz anlamında.
- Sabah erkekten sonra kalkan
avrattan, oğul vermedik arıdan, Ağustos ayında ekilen darıdan hayır çıkmaz! (Niksar-Serenli (Avara)
köyünden Yusuf Yılmaz’ın “Niksar Folkloru” adlı lisans tezinden (s. 25) naklen
Said Dağdaş, 26 Ağustos 2013, Ankara). “Ağustos'ta
ekilen darıdan, gündönümünden sonra çıkan darıdan, kocasından sonra kalkan
karıdan hayır gelmez!”
atasözü ile benzer anlamda.
- Sabah
güneşi, sidiklinin üstüne doğarmış. İkindi güneşi de, güzelin üstüne... (1965 doğumlu Acıpayam-Dodurgalı Emine Dağdaş'dan
naklen Said Dağdaş, 7.3.2004).
- Sabahınan kalkarsa avrat! Sözünü
dinlerse evlat! O evde var devlet! Ne murat, ne murat! (Niksar-Serenli (Avara)
köyünden Yusuf Yılmaz’ın “Niksar Folkloru” adlı lisans tezinden (s. 25) (Niksar
Dün Bugün Yarın s. 57-58'den naklen) nakleden Said Dağdaş, 26 Ağustos 2013,
Ankara).
- Sabır acıdır ama, meyvesi tatlıdır! (Emine Erdoğan'dan
nakleden İlhan Sözeri'den naklen Said Dağdaş, 28.08.2015).
-
Sabırla, dut yaprağı atlasdan kumaş olur! 17 Aralık 2016, Dila Hanım filminden, 22:41, Kanal 7.
-
Sabırla, koruk helva olur! (Dodurgalı
Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). Sabretmek muhakkak olumlu sonuç almaya
sebeb olur (Dağdaş ve ark., 2006).
-
Sabırla koruk helva olur, dut yaprağı atlas! (http://ormuh.org.tr/arsiv/files/04082014_DergiNMH.pdf)
-
Sabırla, koruk pekmez olur! “Sabırla koruk pekmez olur! Sabırla ona anlatacaksın!
Sen, annesin!..". TV 360,
YeniBen Programı, 2.12.2016.
-
Sabırla, koruk şerbet olur! “Sabırla, koruk şerbet olur derler Dila Hanım!”, 17 Aralık 2016, Dila Hanım filminden, 22:27, Kanal 7.
-
Sabrın sonu aydınlıktır! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Kasım 1982; 29.11.2000). “Sabrın sonu
selamettir!„ atasözü ile aynı anlamda... Sabrın sonu aydınlıktır! Sabret
(Dağdaş ve ark., 2006)!..
- Sacım dülendi, hamurum tükendi! Gelin dülendi, ömrüm tükendi…
(Ankara-Çubuk-Çınarlı köyünden rahmetli Fatma Aygün’den, yaklaşık 80 yaşında
iken nakleden Naci Yaman’dan naklen Said Dağdaş, 14.5.2012)… “Sacım düzen buldu, hamurum tükendi! Evim
düzen buldu, ömrüm tükendi…” atasözü ile benzer anlamdaki farklı sürümü.
“Dülenmek” fiili, “en iyi duruma-konuma gelmek, olgunlaşmak, vb.” anlamlarına
gelmektedir.
-
Sacım düzen buldu hamurum tükendi, evim düzen buldu ömrüm tükendi! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 1977), (Dağdaş
ve ark., 2006).
- Sacın altı
iyileşti, hamur bitti! Düzen iyileşti, ömür bitti! (Anası
1927’li Hayriye Kaptanoğlu’ndan nakleden 1964’lü Orhan Kaptanoğlu’ndan naklen
Said Dağdaş, Gazipaşa-Çığlık, 6.4.2017).
-
Saç kızar, hamur biter! İş düzelir, ömür biter! (1935’li Müjgan Duran’dan naklen, 1970’li Ahmed
Duran’dan naklen Said Dağdaş, 22.8.2009).
-
Saç kıvamını bulur hamur tükenir, yaş kıvamını bulur ömür tükenir! derler (Ali
Vehbi, 1331:213). “Sacım düzen buldu
hamurum tükendi, evim düzen buldu ömrüm tükendi! (Fatmana Dağdaş, 1977)„
atasözü ile aynı anlamdadır.
-
Sağır duymaz, uydurur!.. (Şabanoğlu
Şaban filminden naklen Said Dağdaş, 12.1.2013, Maxi TV, 07:35). Kulağı duymayan
ve bilhassa yaşlı kişilerin söyleneni ilgisiz alanlara kolayca kaydıracağını
hatta kendi görüşlerini de katarak aktardığını-aktaracağını ifade eden bir
atasözü.
-
Sağır duymaz yakıştırır, bilir bilmez sokuşturur... (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said
Dağdaş). Kulağı duymayan ve bilhassa yaşlı kişilerin veya kulak vermeden
dikkatsizce dinleyenlerin, söyleneni ilgisiz alanlara kolayca kaydıracağını ve
yanlış-noksan anlayacağını hatta kendi görüşlerini de katarak
aktardığını-aktaracağını ifade eden bir atasözü.
- Sağlık istersen çok yeme! Saygı
istersen çok deme! (Artvin-Şavşat-Çavdarlı köyünden 1933’lü Naci Altun’dan 1976’da nakleden
kızı Leyla Meydan’dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara). Az yemenin ve az
konuşmanın çok yönlü yararını hatırlatan bir atasözü.
- Sakın Aprıl’ın beşinden! Öküzü
ayırır eşinden! (Ankara-Şereflikoçhisar-Kurutlutepe köyünden 1965’li
Doğan Güçlü’den naklen Said Dağdaş, Öğleye doğru yağışla birlikte soğuyan bir
gün olan 8.4.2013). Nisan’ın ilk yarısında beklenen soğuk hava dalgasının
verebileceği zararın şiddeti, tecrübeye dayalı olarak farklı yörelerin benzer
atasözlerine yansıtılmıştır. “April’in
beşinde, öküzü ayırır eşinden, dereler dolar leşinden! (1951’li,
Artvin-Borçka-Camili’li Mevlüt Özaydından’dan ve 1963’lü Hüseyin Paker’den
naklen S. Dağdaş, 23.5.2010) atasözü ile benzer anlamda.
- Sakın Aprıl’ın beşinden! Camızı
ayırır eşinden!.. (Yozgat-Çayıralan-Konuklar kasabasından, 1953’lü Davut Doğan’dan naklen
Said Dağdaş, 12.03.2014). Nisan’ın ilk
yarısında beklenen soğuk hava dalgasının verebileceği zararın şiddeti,
tecrübeye dayalı olarak farklı yörelerin benzer atasözlerine yansıtılmıştır. “Dede
hesabına göre, 18 Nisan’a kadar güvenmeyeceksin…”
- Sakın kelden, körden! Topal
geliyor sarp yoldan! (Yozgat-Çayıralan-Konuklar
kasabasından, 1953’lü Davut Doğan’dan naklen Said Dağdaş, 20.11.2013). “Allahümme
ferden, sen sakla Allah’ım topalla körden!” atasözü ile benzer anlamda. Atasözünde mukayese de vardır.
Kelden-körden ziyade, topal olanın daha tehlikeli olduğu ima edilmektedir.
-
Sakla çürük samanı, gelir zamanı!. Bir han yaptırdım kiraz zamanı! Bir kar
yağdı bir kar yağdı, kiraz zamanı… “Eskiden beri sürüm bu laflar yani!..
Sakla çürük samanı, gelir zamanı, bir han yaptırdım kiraz zamanı, bir kar yağdı
bir kar yağdı kiraz zamanı derler…”
(Çankırı-Eldivan-Çaparkayı köyünden 1933’lü Emrullah Kolukısa'dan naklen Said
Dağdaş, 14.2.2013). Tedbirli olmayı öğütleyen veciz bir atasözü.
-
Sakla samanı, gelir zamanı, altı karış kar yağdı kara kiraz zamanı! (Çankırı-Ilgaz-Aşağıdere'li 1965'li Harun
İyigüngör'den naklen Said Dağdaş, 3.11.2011). Daima tedbirli olmayı öğütleyen
veciz bir atasözü.
-
Sakla samanı, gelir zamanı, altı karış kar yağdı kiraz zamanı. Sattım samanı,
yaptırdım bu hanı... (Çankırı-Ilgaz'lı
İsmail Demirci'den naklen Said Dağdaş, 17.3.2011). Tedbirli olmayı öğütleyen
veciz bir atasözü.
-
Sakla samanı, gelir zamanı! Kiraz zamanında, saman parasıyla yaptırdım ben bu
hanı!.. (F. Dağdaş’dan naklen Said
Dağdaş, 4.4.2000). İktisatlı olmanın önemini anlatan bir atasözü (Dağdaş ve
ark., 2006). Dikkat edilirse, saman ve kiraz eşleşmesi, Batı Karadeniz ile Batı
Akdeniz yörelerinde benzer şekilde kullanılmaktadır.
- Sakla samanı, gelir zamanı! Sakladım samanı, geldi
zamanı! Sattım samanı, yaptırdım hanları!.. (1936'lı
Erzurum-Uzundere-Ulubağ Köyü-Kardeşler Mezrası'ndan Şerafeddin İpek'den naklen
Said Dağdaş, 20 Eylül 2013). Dikkat edilirse, Orta Anadolu-Batı
Karadeniz’deki gibi Doğu Karadeniz-Kuzeydoğu Anadolu’da da atasözünün farklı
sürümleri kullanılmaktadır.
- Sakla samanı, sakladım samanı… Yaptırdım bu hanı!.. (Samsun-Vezirköprü’lü 1965’li Şerife Uyar’dan naklen
S. Dağdaş, 18.9.2014, Vezirköprü). Tedbirli olmayı öğütler.
- Sakla sarı samanı, gelir zamanı!.. Sattım sarı
samanı, yaptırdım ben bu hanı! Bir kar yağdı bir kar yağdı, kiraz zamanı… (Çankırı-Eldivan-Çaparkayı köyünden 1933’lü Emrullah
Kolukısa'dan naklen S. Dağdaş, 14.2.2013). Tedbirli olmayı öğütler.
- Saldım çayıra, Mevlam kayıra!.. (Fatmana Dağdaş’dan
naklen Said Dağdaş). Allah’a
tevekkül ettim anlamında kullanılır (Dağdaş
ve ark., 2006).
- Sallanır çamın
kozağı, inekten doğar buzağı! Babayiğit insanı doğuran hanımı, anayı tarifte
kullanılır. Gelinimiz yargınlı,
boşuna dememişler... Sallanır çamın kozağı inekten doğar buzağı diye (F.
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 20.04.2000),
(Dağdaş ve ark., 2006)...
- Samanın iyisini
Mart’a sakla, saklamazsan ala dananın derisini ardakoy! (1969’lu, Gülümser
Yalın'dan naklen Said Dağdaş, Çiller Köyü-Nallıhan, 27.3.2009). İktisatlı ve
tedbirli olmanın önemini anlatan bir atasözü.
- Sandık,
namustur! (1947 yılı seçimlerinde
Mersin-Arslanköy’lü kadınların sandıklarına sahip çıkmalarından nakleden
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan naklen Said Dağdaş, Ankara, 25 Ekim 2013,
12:25). “Köylüler özellikle de köyün kadınları seçimlerin kurallara uygun
şekilde yapıldığını söylüyor ve sandığı vermiyorlar. Köylü kadınlar sandığın
önünde siper oluyorlar. Şu ifade çok önemli. Sandık bizim namusumuzdur diyerek
seçim sandığını koruyorlar.” (http://www.haber3.com/erdogan-bu-ulkede-diktator-varsa-buyursunlar-sandik-yoluyla-indirsinler-haberi-2269602h.htm#ixzz2il78rQN9)
- Sanki benim mor sümbüllü bağım var! Zemheri
ayında gül ister benden!.. (Erzurum-Oltu-İğdeli köyünden, 1992 doğumlu Burak
Demirci’den naklen Said Dağdaş, 19 Mayıs 2010 ve 16 Aralık 2011, Erzurum). Bu
ifade aynı zamanda, “Bilmem şu feleğin bende nesi var? Her vardığım yerde
yar ister benden. Sanki benim mor sümbüllü bağım var? Zemheri ayında gül ister
benden!” adlı Erzurum türküsünün dizeleridir.
- Sarı saman, sarı liradır derler…Çankırı-Ilgaz-Aşağıdere köyünden, 1965'li Harun
İyigüngör'den naklen Said Dağdaş, 3.11.2011). Bolluğunda bir kıymet taşımayan
mal, talep arttığında kıymete biner. Bu nedenle tedbirli olmak ve bunun sonunda
kazanç elde etmek mümkündür anlamında bir atasözü.
- Sarımsağı nerede yediysen, ağzını orada kokut! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Eylül 1982),
(Dağdaş ve ark., 2006).
- Sel gider, kum kalır! (Ayşe Böhürler’den naklen Said Dağdaş,
20.10.2012-11.34, Cine 5, 20.10.2012). “Sel gider, kum kalır hesabı…”
- Sen
ağa, ben ağa! İnekleri kim sağa? (1956’lı,
Kerkük’lü, Adil Demirci'den naklen Said Dağdaş, Temmuz 2005). “Her akıl bir olsa, davara çoban bulunmaz!”
(F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1980), (Dağdaş ve ark., 2006) atasözü
ile benzer anlamdadır.
- Sen
Allah’ınan ol, Allah senlendir! (Tebriz’li S. Kusekenani’den naklen Said Dağdaş, 6.6.1999), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Sen doğru dur, eğri belasını bulur! (Kemal Kılıçdaroğlu, 30.8.2010, Hürriyet). “Babamın
şu lafı hiç gitmez kulağımdan: “Sen doğru dur, eğri belasını bulur!” (K.
Kılıçdaroğlu’ndan nakleden Ayşe Arman'dan naklen Said Dağdaş, Hürriyet, Sanat,
30.8.2010).
- Sen eşek olursan, sırtına binen
çok olur! (Yozgat’lı Orman Mühendisi Mehmet Erol’dan naklen Said Dağdaş, 24
Kasım 2017).)
- Sen
tilkiysen, el kuyruğu! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1979), (Dağdaş ve ark.,
2006).
- Senedi batıl olur, batıl olan davanın!.. (Tarih ve Medeniyet, Cine 5’den naklen Said Dağdaş,
20.10.2012, 15:00). Yanlış temele dayanan dava batıldır. “Ne demişler? Senedi batıl olur, batıl olan davanın!..”.
- Senet,
kefilden sorulur! (Said Dağdaş, 18.01.2011). Bir başarısızlık durumunda
bunun hesabı sadece başarısız olandan değil, ilgili kurumdan/kişiden/kefilden
de sorulur.
-
Serçe kuşunun cikciğinden, puhu kuşunun puhusu daha iyidir! (Çankırı-Çerkeş'li emekli
orman teknikeri Ali Çakıcı’dan nakleden orman mühendisi Yakup Kılıç’dan naklen
Said Dağdaş, 9 Mayıs 2016).
-
Serçeden korkan darı ekmez! (Mehmed Baz’dan naklen
Said Dağdaş-Dodurgalar), (Dağdaş
ve ark., 2006). Riski göze alamayan, teşebbüste bulunamaz anlamında.
- Sev seni seveni, zayi etme emek!
Sevenin sözünden çıkıcı olma! (Karacaoğlan’dan nakleden Davud Doğan’dan naklen
Said Dağdaş, 6.8.2014).
-
Sevdik gitmeyince sevdik gelmez! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş).
Kıymetli bir malı elden çıkarmayınca daha kıymetlisi elde edilmez anlamında. (Dağdaş
ve ark., 2006).
- Sevinme vara! Düşersin dara!.. (1936'lı Erzurum-Uzundere-Ulubağ Köyü-Kardeşler
Mezrası'ndan Serafeddin Acar'dan naklen Said Dağdaş, 20 Eylül 2013). Kendini
yukarıda görme, üstün görme, varlığına asla güvenme, üstünlük malda değildir,
vb..anlamlarda kullanılır...
- Sıçan olmadan davarcık kesme
(derler)! Genç ve henüz acemi olmasına rağmen, işin ehli olmadığı halde
ukalaca öne çıkmaya çalışanı tarifte kullanılır. “Benim çocukluğumda davarcık kullanımda yoktu. Hatırlamıyorum. Ama
annem çocukluğunda görmüş, kullanmış. Davarcık: Koyun derisinden
yapılır. Yüzülen derinin ön bacakları bağlanır. Açılan deri dikilir ve torba
olarak kullanılır. Daha çok, sırtta taşınarak değirmene buğday öğütmeye gidilir
ve içinde un saklanır. Sıçan: Farenin büyüğüne derler
(Kastamonu-Daday'lı 1939'lu Sabiha Gökçen Akdemir'den nakleden oğlu 1959'lu
Ragıb Akdemir'den naklen Said Dağdaş, 15.10.2012, Ankara). “Fare olmadan davarcık dibi delme (derler)!”
şeklinde de kullanılır. (http://www.kafkas.edu.tr/projeler/skum/resim/proje.pdf’den naklen Said Dağdaş, 16.10.2012).
- Sıçandan doğan çulkesen olur!
Malatya’da sık kullanılan bir atasözüdür (Malatya-Konak’lı, 1941 doğumlu babası
Şükrü Turan’dan nakleden Orman Mühendisi İlhami Turan’dan naklen Said Dağdaş,
8.6.2016). Daha çok olumsuzluk anlamı ağır bastığı için, “Anaları ne ki, danaları ne olsun!” deyiminin anlamına yakın
anlamda düşünülebilir.
-
Sığırlar güdülür, insanlar istediği yere gider! (Anonim, Said Dağdaş).
- Sıkısız tüfek, patlamaz! Bir konuda birikimi olan gerektiğinde birikimini
yansıtır. Olmayan ise, sıkısız tüfek gibi işlevsizdir (1929’lu Mehmed Baz’dan
naklen Said Dağdaş, 13.08.2011, Denizli).
-
Sıpalı eşek, deste bozar! (Kızılcahamam’lı bir kişiden nakleden Celil Yaman’dan naklen Said Dağdaş, 24.05.2006). “Çıkıntılık yapmak!„ benzeri, bir toplantının verimini
bozacak şekilde konu ve kapsam dışına çıkmak, vb. aykırılıkları tanımlamada
kullanılır. (Dağdaş ve ark., 2006).
- Sıpanın osuruğu, anası kuvvetineymiş! (1925’li Fatmana Dağdaş’dan
naklen Said Dağdaş, 21.2.1987, Yukarı Dodurga).
-
Sırça köşkte oturuyorsan, komşuna taş atma! (Adanalı Fatih Kaya’dan nakleden 1979’lu,
Bartın-Ulus’lu Celil Yaman'dan naklen Said Dağdaş, 13.05.2008).
- Sırtımdaki sırtımda, teknedeki karnımda! Hazırlığımızı tamamladık. Herşeyimiz hazır
anlamında... (Antalya’lı Ayşe Çark Hanımdan nakleden Mehmed Ali Şener’den
naklen Said Dağdaş, 1.1.2012).
-
Silahı beline, parayı koynuna, karıyı kaynına emanet et! (Yakıt, 2017: 323). “Para koynuna, karı (hanım) kayınına...” atasözümüz ile benzer
anlamda.
- Silahlar konuşunca kanunlar susar! (Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş, 24.08.2012, Yukarı
Dodurga). “Güç kullanılmaya başlanınca,
hukuk saf dışı kalır!” anlamında kullanılır.
- Sine
sine gezer, sineği boynundan üzer (ezer)! (Ordu-Aybastı-Pelitözü
Kasabasından, 1945'li Emine Ufuk'dan naklen Said Dağdaş, Leverkusen,
1.11.2008). “Usul usul gezer, yerin
damarını büzer!” (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Denizli) atasözü
ile eş anlamlı... Not: Üzmek:
Sündürmek, sündürüp koparmak anlamında...
-
Soğan diktim soğan çıktı, samsak diktim samsak çıktı, cinsine koyduğum cinsine
çekti! (Fatmana
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). (Dağdaş ve ark., 2006).
- Soğuğa erkeklik olmaz! (Çorum-İskilip-Avhatyakası köyünden, 1978’li Aydın Akın’dan naklen Said
Dağdaş, 2.1.2014, Ankara). Soğuk kış günlerinde, kendini soğuktan korumanın ne
derece önemli olduğunu, ihmale gelmeyeceğini vurgulayan bir atasözü.
- Soğuğa erkeklik olmaz! Karıya da
erkeklik olmaz! (Çorum-İskilip-Avhatyakası
köyünden, 1978’li Aydın Akın’dan (akinankara@dtservis.com)
naklen Said Dağdaş, 2.1.2014, Ankara). Üstteki atasözünün erkekler arasında
kullanılan yaygın bir sürümü.
- Soğuğa yiğitlik olmaz! (İsmi kaydedilmeyen birinden naklen Said Dağdaş,
3.1.2014, Ankara).
-
Soğuk tandırdan sıcak ekmek derler! Olumlu
yönde hiç beklentimiz yokken beklentimizin aksine olumlu sonuçlar alınması
beklentisi arttığında kullanılan bir deyim.
(Kayseri-Pınarbaşı’lı Yakup Kılıç’dan naklen Said Dağdaş, 28.07.2016,
Ankara).
- Soğukla soysuzdan sen sakla
Allah’ım!.. (F. Dağdaş’dan naklen
Said Dağdaş, Mart 1980; 17.01.2000). “
Soğukla soysuzdan sen sakla Allah’ım derler!..” Aşırı soğuk
havalarda üşüyünce akla gelen ve kullanılan bir atasözü. Aynı zamanda vurgu
yapılacak kelimeleri art arda ve aynı harfi çok sayıda kelimede kullanmaya çok
güzel örnek bir atasözü…
- Sokma
kuyruk, üç adım gider! (Giresun-Görele-Dayılı köyünden Halil Keleş'den
nakleden Orman Müh. Cezmi Keleş’den naklen Said Dağdaş, 16.4.2009).
-
Sonraki pesmanciliq fayda etmez!
"Son pişmanlık fayda vermez!"
atasözü ile benzer anlamda (Bakü’lü Ebilov Ümid Maksudoğlu’ndan nakleden
Burdur’lu Hüseyin Yılmaz'dan naklen Denizli'li Said Dağdaş, 2 Ekim 2012).
-
Sorarlar mağdurunu?.. Gaddar, kendin gösterir!.. Zalim, zulüm görenin kendisi
olduğunu bile iddia etmekten çekinmez! (Dağdaş
ve ark., 2006).
-
Soruyu güzel sormak, ilmin yarısıdır! (Taberani’de
kayıtlı Hadis-i Şerif). Sualini uygun sorabilmek, o kişinin ilmini gösterir.
- Soy
ara... Köpek eniği ara! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1980). Herşeyin aslının iyi
olmasına, özellikle evlilikte gözünden geçirdiğin adayın soyuna sopuna dikkat et anlamında. Köpekte bile olsa bu hususa önem ver anlamında... (Dağdaş
ve ark., 2006).
-
Soyunu sorma! Konuşuşundan belli olur!
(F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Mart 1980). Kişinin niteliğini anlamada,
konuşması iyi bir göstergedir anlamında…
- Söz bir, Allah
bir!..“… Söz bir, Allah bir!.. Sen
de şahidsin…” (TRT 1-Mor Menekşeler dizisinden naklen Said Dağdaş,
21.11.2012, 06:55). Verdiğim sözden dönmem! Allah’a imanım gibi…
- Söz bilirsen söz
söyle! Sözünden sohbet alsınlar! Söz bilmezsen sükût eyle! Söz bilir sansınlar… (1930’lu Dodurga’lı Hafız Ziya Huz’dan naklen Said
Dağdaş, 3.2. 2015, Denizli).
- Söz gümüşse sükut altındır! (Anonim). Demek ki işimize
geldiği yerde susmayı, buna mukabil işlerin aleyhimize döndüğü anda söz
söylemeye başlamayı tercih eden bir milletiz… (İsmet Özel, “Sükut ahmakların faziletidir.”, M. Gazete:2), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Söz, ölümü getirmez! Kimin ne zaman öleceğini
Allah bilir anlamında bir atasözü (1954’lü, Dodurgalı Ramazan Emik'den naklen Said Dağdaş,
Denizli, 8.2.2013).
- Su aka aka yolunu bulur! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş).
Haylaz, yaramaz, henüz hayatın zorlukları ile karşılaşmamış gençlik çağı
taşkınlıkları durulur, sona erer ve olgunlaşır anlamında kullanılır. Başta
olumsuz gibi görünen herhangi bir olay-gelişme, bir sonraki safhada, suyun
yatağını bulup akması ve sakinleşmesi gibi olumlu yöne evrilir anlamında da bu
atasözü örnek verilir (Said Dağdaş).
- Su akar, göz bakar! (1929
doğumlu, Acıpayam-Dodurgalı Mehmed Baz’dan naklen Said Dağdaş, 18.10.2013). Hadise apaçık ortada,
anlaşılmayacak ne var? Bu nedenle delile, vesileye gerek yok anlamında.
- Su akar, göz bakar, ıslık ne
hacet? (Fatmana
Dağdaş’dan
naklen Said Dağdaş). Cereyan eden hadise apaçık ortada, delile, vesileye ne hacet!.. (Dağdaş
ve ark., 2006).
- Su akarın, yayla bakarın! (Mustafa Ali Gül, Dodurga,
16.7.2003). Yayla ve su paylaşımında kullanılan gelenek kuralını ifade eder (Dağdaş ve ark., 2006).
- Su, ateş, Türk… Bu üçünden de ürk!
(Gaziantep’li
İhsan Biler’den naklen Said Dağdaş, 23.07.2002). (Dağdaş ve ark., 2006).
- Su istersen, aha
dere! Ekmek istersen Allah vere! Yatak istersen geldiğin yere! Burası
Çamlıdere!.. (Aslen Trabzon’lu, 1984
doğumlu orman mühendisi Eyüp Can Çarkacı’dan naklen Said Dağdaş,
28.3.2014-Cuma, Çamlıdere). Çamlıdere’de sıkça kullanıldığı belirtilen bu
ifade-tanımlama, son dönemde yeniden ele alınarak şöyle değiştirilmiştir: “Su istersen testi testi! Ekmek istersen
tepsi tepsi! Yatmak istersen kapısını açar hepsi! Burası, Ali Semerkandi
Hazretlerinin Çamlıdere’si!..”
- Suyu, akarken doldurcen! (Denizli-Yatağan’lı, 1932’li
Ahmed Kocakaya’dan nakleden kızı Sevim Canbeldek’den naklen Said Dağdaş,
1.1.2017, Ankara).
- Suyun harlamazından, insanın
söylemezinden korkulur! (Denizli-Yatağan’lı, 1937’li Leyla Canbellek’den nakleden oğlu Müfit
Canbeldek’den naklen Said Dağdaş, 1.1.2017, Ankara).
- Suyun ımıl ımıl akanından, insanın
yere bakanından korkulur! (H. Erdal (Kırıkkale, Delice)’dan naklen
Said Dağdaş, 6.10.2003, İstanbul). (Dağdaş
ve ark., 2006).
-
Suyun akanından, insanın yere bakanından kork! (Artvin-Şavşat-Çavdarlı köyünden 1933’lü Naci Altun’dan
1976’da nakleden kızı Leyla Meydan’dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara).
- Suyun
yavaş akanından, insanın yere bakanından sakınmak lazımmış! (Manisa-Salihli-Köseler
köyünden 1941’li Ali Değirmenci’den naklen S. Dağdaş, 16.12.2010, Salihli).
- Suyun
yakını kabı kel edermiş, ananın yakını da kızı kel edermiş! (Ayşe Yıldırım’dan nakleden 1972 doğumlu,
Akseki-Kuyucak’lı Fatma Duru’dan naklen S.Dağdaş, 30.08.2008). Köy yakınındaki
su, nitelikli yayla suyu değildir. Bu örnek verilerek yakın olmanın bazen olumsuz yönde
etki bırakabileceği aktarılmaktadır.
- Süpürüntüyü yığmışlar, dağ oldum
sanmış! Türk ata binmiş, bey oldum sanmış!.. (Fatmana Dağdaş'dan naklen oğlu Said Dağdaş, 1980). 50-60 sene
öncesine kadar köylerde ağalık düzeni varken ağa ve sülalesi dışındaki halka
Türk denilmekte imiş. Ağalara atfen söylenmiş olan bu sözde, halk hakir
görülmektedir. O dönemi yansıtan bir anlayışın ürünü olarak ortaya çıkmış bir
atasözüdür (Dağdaş ve ark., 2006). “Böğürtlen büyüye büyüye boy aldım
sanmış, süprüntüyü yığmışlar dağ oldum sanmış, Türk ata binmiş bey oldum
sanmış!” (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 09.1983) şeklinde de
kullanılır (Fatmana Dağdaş’dan alınan bilgi.). "Abdal ata binince bey
oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır!" atasözü de benzer
anlamdadır... Yine, "Kamış ses verince, ney oldum sanır., İp gerilince,
yay oldum sanır., Sarayda oturmakla, padişah olmaz kişi., Aptal ata binince,
bey oldum sanır!.. " (Necati Doğru'dan nakleden Said Dağdaş,
08.02.2013) atasözü de bir başka sürümüdür (http://www.antoloji.com/bey-oldum-sanir-siiri/
(Son Erişim Tarihi: 25.2.2013).
- Şaşkın ördek, suya kıçından
dalarmış!.. Ne
yapılacağı konusunda çok yeterli olunmadığı zamanlarda yaşanan şaşkınlığı ve
izlenebilecek yanlış yolları tarif için kullanılır (Çankırılı Elho’dan aktaran
Ahmed Kındap’tan nakleden Celil Yaman’dan
naklen Said Dağdaş, Ankara, 7.2.2006). (Dağdaş
ve ark., 2006).
- Şeriatın kestiği parmak, acımaz!.. Herkese uygulanan adalet, sonucu ne olursa olsun
vicdanları rahatsız etmez anlamında. Adaletin
- fıkhın kararı esastır. Uygulanır. Bu atasözünde acı da olsa, alınan karara
karşılıklı mecburen uyulacağı vurgulanmaktadır (Fatmana Dağdaş’dan
naklen Said Dağdaş, Dodurga). “Şeriatın kestiği parmak, kanamaz!..” (Ankara-Ayaş’lı Yücel Özder’den naklen Said Dağdaş, 06.05.2013) atasözü
ile benzer anlamda.
- Şeriatın kestiği parmak, kanamaz!.. Herkese uygulanan adalet, sonucu ne olursa olsun
vicdanları rahatsız etmez anlamında. “Ne derler?.. Şeriatın kestiği parmak, kanamaz!..” (Ankara-Ayaş’lı Yücel
Özder’den naklen Said Dağdaş, 06.05.2013). Acıpayam ve yakın civarda “Şeriatın kestiği parmak, acımaz!..” şeklindeki sürümü yaygın olarak
kullanılır.
-
Şeyini kesip yiyeceksin, kasaba minnet etmeyeceksin! (Eski Orman Genel Müdürlerinden Abdurrrahman
Sağkaya’dan nakleden Cemil Ün’den naklen Said Dağdaş, 8.8.2014). “.....ni kes ye! Kasaba minnet etme!..”
şeklindeki yine argo kullanımı da mevcuttur (Yozgat-Çayıralan’lı Davud
Doğan’dan naklen Said Dağdaş, 8.8.2014).
- Şeytan körün gözünde, topalın
dizinde olur! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1980). (Dağdaş ve ark., 2006).
- T -
- Takdirde yazılan, tedbirle
bozulmuyor! (1929’lu Mehmed Baz’dan
naklen Said Dağdaş, Denizli, 26.9.2012). Allah’ın takdir ettiği, zamanı gelince
gerçekleşir anlamında.
- Tedbirde kusur koyup takdire
bahane bulma! (1962’li Emel İlter’den
naklen Said Dağdaş, Ankara, 18.12.2002). Tedbirini almadan Allah’ın takdirine
bahane arama. Daima tedbirini önceden al anlamında.
- Takım çalışır, el övünür! "Alet
işler, el övünür!" atasözü ile eş anlamlı. 1964’lü İlhan Çimen’den
naklen S. Dağdaş, Akyurt-Ankara (25 Mart 2006) (Dağdaş ve ark., 2006).
- Tamahkârlar için yenilgi ders
olmaz! (Sultan Baybars’ın
konuşmasından naklen S. Dağdaş, Kanal D, 19.08.2011).
- Tanrı biler! Kim kazanır? Kim yer? (Tebriz’li S. Kusekenani'den naklen S. Dağdaş,
6.6.1999).
- Tarhana kaşığıyla, her iş
yakışığıyla! (1341’li, 2003’de vefat
eden Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş): «Yolu yordamı, ormanı balta ile…» atasözü ile aynı anlamda. Her işi
yerli yerinde, usulüne, adabına, tekniğine uygun biçimde yapmak gerekir
anlamında. Denizli-Tavas-Kızılcabölük’te de aynı atasözü “Tarnaşı (=tarhana aşı) kaşığıyla her şey yakışığıyla” şeklinde
kullanılır (Yakıt, 2017: 324).
- Tarlada buğdayım
var deme, ambara girmeyince. Hayırlı evladım var deme, el koynuna girmeyince.
Vefalı karım var deme, kötü gün görmeyince… Hayırlı kardeşim var deme, miras
bölünmeyince… (Mersin-Erdemli’li,
1929’lu Mustafa Koç’dan nakleden 1976’lı oğlu Mahmud Koç’dan naklen Said
Dağdaş, 7.5.2012).
- Taş başında bir gömlek, saç
başında bir ekmek! Dünyada gezenim yok, ahirette mezarım yok! (Nuruz anadan (Nevruz Mak) nakleden F. Dağdaş’dan
naklen Said Dağdaş, 8.4.2000): Çoru çocuğu olmayan Nuruz ananın içini döktüğü
anda söylediği sözler. Giyecek yümek için kullanılan taşın üstünde yıkanacak
bir gömleğim var... Başka hiçbir şeyim yok anlamında kahır kokan bir ifade. “Döner taşım yok öter kuşum yok.” atasözü ile benzer
anlamda…
- Taş da elimde, kuş da elimde… "Allah'a şükür herşeyim var!" anlamında
(Mehmed Bala’dan naklen Said Dağdaş, 1941’li, Bala, Büyük Sasa, 21.02.2002).
- Taşla varana aşla (aş ile) var! Düşmanlığı devam ettirme. Öfkeli olma! İşin oluruna
git! anlamında (Ayşe ŞENER’den naklen Said Dağdaş, Akseki-Kuyucak, 15.01.2005).
- Tatlı dil, yılanı
deliğinden çıkarır! İşi usulüyle görmek, sözgelimi daima dili beceriyle
kullanmak, çözüm üretmek için vazgeçilmezdir (Said Dağdaş, 9.11.2013).
- Tavada yarma,
boşa çeneni yorma! (Mersin-Erdemli’li,
1929’lu Mustafa Koç’dan nakleden 1976’lı oğlu Mahmud Koç’dan naklen Said
Dağdaş, 7.5.2012).
- Tavas oğlunun katırı, ne sarsan
götürü (r)! (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Nisan 1980). Bir kötülüğe
karşılık vermeme, sabır etme durumunun ifadesi.
- Tavşan derisine
katlanır. O da kırk gün! (Konya-Kadınhanı-Demiroluk
köyünden/mahallesinden, 1964’lü Zeki Kahriman’dan naklen Said Dağdaş, 18 Eylül
2016, Konya, Tel.: 05446819413). Sabırlı olmayı, zorluklara tahammül etmeyi öğütleyen bir
atasözü. * Sabırlı olmayı öğütleyen atasözlerinde seçilen özne ilginçtir
tavşandır, tavşan derisidir. “Bir gece,
tavşan derisi bile katlanır!” ve “Altı ay, tavşan derisi bile dayanır!” örneklerinde olduğu gibi. “Kızlar üç-beş gün kalsınlar bu evde. Tavşan derisine
katlanır. O da kırk gün derler! Rahat olun!”
- Tavşanın olduğu yerde, havuç dikilmez!.. (1973’lü Hacı Kunt’dan (0537.3524329) naklen Said
Dağdaş, 20 Kasım 2014, Kahramanmaraş). Atasözü, “hırsızın olduğu yerde, tedbirini baştan almak gerekir!” anlamında
kullanılır.
- Tavuk gelir! Kaz gider! (1925’li Fatmana Dağdaş’dan
naklen Said Dağdaş, 21.2.1987, Yukarı Dodurga). Daha iyisi ile karşılık
vermenin gereğini vurgular.
- Tavuk
güdülmez! (Samsun-Ladik-İbi köyünden
1974’lü Adem Kayışlı’dan naklen Said Dağdaş, 15.7.2017). “Mesela, bir genç kız biriyle evlenmek ister. Zorlanamaz. Zorlanırsa
gider kaçar. Bu gibi durumlarda “Tavuk, güdülmez!” atasözü kullanılır.”
- Tedariksiz hacete
giden, domala domala taş ararmış!
(Kurtlar Vadisi dizisinden nakleden 1993'lü Refa Celal Türkmen'den naklen Said
Dağdaş, 11 Eylül 2013, Ankara). Tedbirsiz davranan, karşı karşıya kaldığı
sorunlara çözüm üretirken çok zorlanır anlamında...
- Tedbirde kusur koyup takdire bahane
bulma! (1962’li Emel İlter’den naklen
Said Dağdaş, Ankara, 18.12.2002). Tedbirini almadan Allah’ın takdirine bahane
arama. Daima tedbirini önceden al anlamında.
- Tekkeyi bekleyen, çorbasını içer! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). Mesela tarla
icarlayan, aldığı mahsulden faydalanır. İstifade eder.
- Tembelliğin hatırı için yoksulluğa
katlanıyorum! (Tembel avuntusu...
Tembelliğin hatırını kıramıyorum, bu nedenle yoksulluğa devam!..."
anlamında bir kullanım.), (Artvin-Şavşat-Meydancık-Demirci köyünden 1896'lı
Yusuf Demir'den nakleden Mehmed Demir'den naklen Said Dağdaş, 26.07.2011).
- Temeğin ağzına gelen b.k geri
götürülmez! Ne söyleyeceksen söyle.
Açık konuş! anlamında. “Temeğin ağına gelen b.k geri götürülmez! Ne
söyleyeceksen söyle!” (Tokat-Zile-Küçüközlü Köyünden Ceyhun Ceylan’dan naklen
Said Dağdaş, 2.8.2009).
- Tencere-tava, hep aynı hava! Bilinen ve bıkkınlık veren, kasdı-amacı belli tavır,
yaklaşım ve eylemleri tanımlamak için kullanılır. "... Başbakan Erdoğan, "Tencere, tava hep aynı hava. Geçmişte
de oldu" dedi." Başbakan
Receb Tayyip Erdoğan'ın konuşmasından naklen Said Dağdaş, 3.6.2013). http://www.aksam.com.tr/siyaset/basbakan-erdogan-tencere-tava-hep-ayni-hava/haber-212138
- Tevekküllünün (Tevekkelin)(Tevekilin) danasını kurt yemez! (Fatmana Dağdaş, 13.02.2000). Tedbirini alıp Allah’a
tevekkül edilirse mala zarar gelmez anlamında bir atasözü.
- Tez olsun, kız olsun! (Ankara-Bala ilçesi Belçarsak köyünden Orhan
Vural'dan nakleden Said Dağdaş, 19.03.2011). Herhangi bir işin sonucunu en kısa
zamanda görmenin önemli olduğunu anlatmak için kullanılır.
- Tezgahında balı olan, yüzüyle sirke satmasın! (Emine
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 25 Ekim 2013). Satıcı olan mutlaka güleryüzlü
olmalıdır. "Tezgahında bal satan, yüzüyle sirke satmasın!"
şeklinde de kullanılır.
- Tırnağın varsa, başını kaşı! “Başkasından yardım-medet
bekleme! Kendi işini kendin gör! Kendi çabanın semeresi, daima başkasının sana
verebileceğinden değerlidir…” anlamında kullanılır. “Tırnağın varsa başını kaşı! Adam kendi derdinde şimdi…” (Yücel
Özder’den naklen Said Dağdaş, 24.5.2013).
- Tırpan keser, kol övünür, at kaçar
yiğit övünür! (Necmeddin ARAS'dan
naklen Said Dağdaş). N. ARAS, 1960 doğumlu, Kars-Sarıkamış’lıdır. 8.10.2003).
- Ticaretin yemini
olmaz! (Said Dağdaş)
- Tilki: «Ben benim için demem ama, bağlar üzümsüz
yakışmaz!» demiş (Mehmed Baz'dan
naklen Said Dağdaş, 11.09.2010, Yukarı Dodurga)! Bir iş usülünce yapılmadığı, hazırlıklı
olunmadığı zaman söylenir. Her işin usulunce yapılması gerektiğinde kullanılır.
- Tilki öleceği gün kırda bulunurmuş! (Mehmed Baz’dan naklen Said Dağdaş, Y. Dodurga).
- Tilki rençberlik yapacakmış, ikindinin sıcağından
korkmuş da vazgeçmiş... Tavuk tutmayı tercih etmiş! (Lütfi Emik’den naklen Said Dağdaş, 15.7.2003). Yazın
en sıcak günlerinde, sıcaklığın hala şiddetini koruduğu ve zarar verebileceği
öğle vaktinin ikindiye yakın zamanının adı. Atasözü de, bu zaman diliminin
sıcaklığını ve korunmak lazım geldiğini ifade eder.
- Tilkiye sormuşlar: Kızarmış tavuk
yer misin? Gülmekten cevap verememiş!
(Bartın-Ulus’lu, 1979’lu Celil Yaman'dan naklen Said Dağdaş, 7.1.2011)... “Gelen meşru fırsat kaçırılmaz.
Kaçırılmamalı.„ anlamında.
- Tilkiyi canından
eden parlak postudur. İnsanı canından eden, kahbe dostudur… (Mersin-Erdemli-Üçtepe
köylü Ali Topal’dan naklen Said Dağdaş, 7.5.2012).
- Tilkiyi canından eden parlak postudur. İnsanı canından eden, kalleş
dostudur… (1936'lı
Erzurum-Uzundere-Ulubağ Köyü-Kardeşler Mezrası'ndan Şerafeddin İpek'den naklen
Said Dağdaş, 20 Eylül 2013).
- Tohum, tarlada biter! (Ankara-Bala ilçesi Belçarsak köyünden Orhan
Vural'dan naklen Said Dağdaş, 19.03.2011). Çocuğun gelişiminde ve ırsi olarak
taşıdığı vasıflarda ananın önemli bir ölçüt olduğunu ima için kullanılır. "Adamın yiğitliği, dayısından belli
olur!" atasözü ile benzer anlamda...
- Tok, acın halinden ne anlar? Dara düşenin, bilhassa geçim sıkıntısı çekenin-ihtiyacı olanın halini, tok
çoğu kez bilemez (Said Dağdaş, 2011).
- Tok, ne bilir acın halinden?.. Darda olanın halini, darda kalanın
halini bilmeyen-tuzu kuru olan/lar çoğu kez bilemez (Said Dağdaş, 21.6.2013).
- Tok domuz, tarlayı geçmez!.. (Samsunlu 1320’li Netice Asan’dan nakleden 1946’lı
Ünal Asan’dan naklen Said Dağdaş, Tarsus - Mersin, 4.4.2012).
- Tok karnına maraz dokunmaz
demişler!.. (Show TV’de yayımlanan
Yayla Kızı filminden naklen Said Dağdaş, 18.01.2014, 13:50). “Tok karnına maraz dokunmaz demişler!.. Çam
sakızı çoban armağanı… Bunu anana götür!”.
- Tokat’tan aldım bakırı, incitme bu
fakırı… Garibanı
kolla, kırıcı olma, aynı zamanda küçük ölçekli esnafı kolla… anlamında bir
atasözü (Tokat-Kemalpaşa Beldesi,
Gülebilerden 1959’lu Ali Rıza Çınar’dan naklen Said Dağdaş, 7.11.2012, Tokat).
- Tokuç vurmasını bilmeyen gelin,
çamaşır sıkamaz!.. (1982’li K.
Maraş’lı Ömer Zıba’dan (0537.4746400) naklen Said Dağdaş, 20 Kasım 2014,
Kahramanmaraş). Atasözü, maharetli olmayan, beceriksiz kişiyi tarif etmekte
kullanılır.
- Topalla gezen aksamayı öğrenir! (Resul Tosun’dan naklen Said Dağdaş ). “Kır atın
yanında duran, ya huyundan ya tüyünden!” atasözü ile eş anlamlı.
- Toplum içinde eşeğin kuyruğunu
kesme, mahna veren çok olur! (Nevşehirli
İlhan Arısoy’dan naklen Celil Yaman, 1979’lu, Bartın-Ulus’lu). Kızgınlıkla, öfkeyle açıkça uygunsuz iş
işleme, yapma, ayıplanırsın! anlamında. Mahna vermek deyimi; ayıplamak,
kusur bulmak anlamındadır. Gizli, mahrem, toplum içinde yapılmaması gereken
şeyleri yapmamamız gerekir ki ayıplanmayalım, kusurlu görülmeyelim...
- Toprağa kıymet biçilmez! “Toprağa kıymet
biçilmez. O ayrı konu da…” (Antalya’lı, 70 yaşındaki Emin Tıraş’dan naklen
Said Dağdaş, 23.07.2008).
- Toprak alan, kaybetmez! (Emin Tıraş’dan naklen Said Dağdaş, 23.07.2008).
- Tu buyi mir, Hudey neke biir! "Sen büyüdünse Allah'ı unutma!" veya "Sen emir oldun! Ama Allah'ı unutma!" anlamlarında.
Babasından nakleden Elaziz-Palu'lu Muhammed Salih Çetiner'den naklen Said
Dağdaş, 28.6.2017). "Güç ve
mevki sahibi olunca bunun bir nimet olduğunu bilmeyi, ama hesap vereceğini - bu
nimeti bahşeden Allah'ı asla unutmamak gerektiğini hatırlatan Kürtçe bir
atasözü. "Sen emir oldun! Allah'ı unutma!" atasözü; "Allah'dan
kork! Zulüm ve haksızlığa sapma! Allah'ın ölçüleri içinde kal! Mütevaziliği
elden bırakma!.." anlamlarında bir nasihat ve hatırlatmadır.
- Turpun kalını heybede!.. İşin asıl
zorluğu geride anlamında (1929'lu
Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş, 9.2.2013,
Denizli).
- Tükendi söz, karaldı köz, kalkın
gidin, yatacağız biz… (Hamid
Erdal’dan naklen Said
Dağdaş, 25.2.2000, Kırıkkale, Delice-Hacıobası köyünden.)
- Türk milleti pazarlıkta utanır,
kavga etmekte utanmaz! (Antalya’lı,
70 yaşındaki Emin Tıraş’dan naklen Said Dağdaş, 23.07.2008). “Türk milleti pazarlıkta utanır, kavga
etmekte utanmaz! Pazarlığınızı baştan yapın. İşinizi baştan halledin!”
- Türk’ün çocuğu bir-iki, gerisi
tasa yükü! (24.01.2000, F. Dağdaş’dan
naklen Said Dağdaş).
- Türk’ün çocuğu dört, gerisi dert!
(Hacı Hatıpların Hasibe Ay’dan nakleden F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş,
24.01.2000).
- Türk’ün çocuğu üç, gerisi güç!
(28 Ekim 1956’da vefat eden anası Hacı Hatıpların Hasibe Ay’dan nakleden F.
Dağdaş’dan naklen oğlu Said Dağdaş, 24.01.2000). Not: Başbakan Receb Tayyib Erdoğan, son derece yerinde bir uyarı
ile son üç-dört yıldan bu yana “ailelerin en az üç çocuk sahibi” olmalarını
katıldığı her nikahta ve ilgili toplantılarda dile getirmiştir. Sadece Türkiye
sınırları içerisinde değil, diğer Türk ve akraba devletlerde ve topluluklarda
katıldığı toplantılarda da, “en az üç
evlat” uyarısını paylaşan ve zihinlere yerleştiren ilk “Türk Başbakanı”
olarak tarihe geçmiştir (13 Ocak 2013)…
- Türk’ün
sözü!.. (Azerbaycan
Türkçesinde)-(Bakü'lü, 1969'lu Ruşen Abbasoğlu'ndan naklen Said Dağdaş, 1 Ekim
2013). “Allah
seni inandırsın ki doğru söylerim!”
manasında, sözüne güven ve kesin doğruluk katan, sözünde asla yalan lafın
bulunmadığını vurgulayan bir anlam taşır. “Mesalen,
“Men bu bayanla görüşmek isterim.” desen, herkes bunu başka bir menada anlar.
Amma, “Türk’ün Sözü, bu bayanla görüşmük isterim.” desen, herkes anlar ki, kötü
bir meram yok, sadece iş esnasında görüş bu…”
- Tütünsüz kahve, imansız Türk’e
benzer! (Hakan Albayrak, 14.04.2008,
Yeni Şafak:2). Boşnaklar der ki: “Tütünsüz
kahve, imansız Türk’e benzer.„ Tütünsüz kahvehane kültürü olmaz…
(14.4.2008, Yeni Şafak:2).
- U -
-
Ucuz etin tiriti olmaz!
(Artvin-Yusufeli-Bakırtepe köyünden Erkan İspirli’den naklen Said Dağdaş,
27.11.2013). Herhangi bir malın ucuzunu alma konusunda dikkatli olmak gerekir
anlamında.
- Ucuz etin yahnisi, kara olur! (Eskişehir-Seyitgazi'li, 1973'lü Hakan Uslu'dan naklen
Said Dağdaş, Çatacık, 13.4.2016). “Ucuz
etin yahnisi, sası olur! atasözüne benzer anlamda.
-
Ucuz etin yahnisi, sası olur!
(Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Dodurgalar, 1979). Ucuz malın katma
değeri de az olur. Bu nedenle ucuz mal alırken ve kullanırken dikkatli olmak
gerekir anlamında. “Pahalıdan ucuzu yoktur!” atasözü de benzer uyarıyı
hatırlatır. Sası: Tatsız, damak zevkine uymayan kekremsi tad anlamında.
Ayrıca Samsun’lu, Kırım muhaciri bir aileden olan Nazım Özşahin “Sası sası kokuyor! cümlesinde olduğu
gibi sası kelimesinin, tadı değişik, hatta bozulma ihtimali olan yemeği tarif
için kullanıldığını belirtmiştir.
-
Ucuz etin yahnisi, yenmez! (Samsun’lu
Cemil Ün’den naklen Said Dağdaş, 26.11.2013). Ucuz mal alırken ve kullanırken
dikkatli olmak gerekir anlamında.
- Ucuzdur vardır
bir illeti, pahalıdır vardır bir hikmeti!.. Aynı türden iki malın fiyatındaki farklılığın gerekçesi olarak
kullanılır. “Ucuza satılan mal genellikle kalitesizdir. Bu nedenle satın
aldıktan kısa bir süre sonra bozulabilir, kullanılamaz hale gelebilir. Kaliteli
mal ise, pahalı da olsa çok uzun süre bozulmadan-kırılmadan kullanılabilir.
Kullananı yarı yolda bırakmaz!” anlamında kullanılan ve kaliteye vurgu yapılan
bir uyarı atasözüdür (21 Ekim 1974 doğumlu Yozgat'lı Erkan Akbel'den naklen
Said Dağdaş, 21 Ekim 2013, Ankara). “Pahalıdan ucuzu yoktur!” atasözü ile benzer anlamda.
- Ulu sözü dinlemeyen, ulur kalır!.. "Gün
görmüş geçirmiş tecrübeli kişilerin tavsiyelerini dikkate almayan zarar görür,
pişman olur. Sıkıntı ve dertten kurtulamaz!" anlamında kullanılan bir
atasözü (Said Dağdaş, 21.10.2013).
- Ulumasını bilmeyen köpek, ağıla
kurt düşürür! (Kütahya-Simav-Ortaca
köyünden 1962’li Mevlüt Bol’dan naklen Said Dağdaş, 10.2.2010). Yerinde
konuşmasını bilmeyen kişi, faydadan çok zarar verir anlamında. “Kaş yapayım
derken göz çıkarmak„ deyimi de yakın anlamdadır.
- Umut kalacağına, emek kalsın!
(F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). (Dağdaş ve ark., 2006). Emek ver, uğraş,
sonuca ulaşmaya çalış! Sadece “umut” ile yetinmek boştur anlamında.
- Unu yok, ünü var! "Adı
batasıca. Ünü var, unu yok!"
(Elif Erçelik'den naklen Said Dağdaş, Dodurgalı, 26.07.2003). Sadece adı var,
ama adına uygun iş görmez anlamında...
- Urbası yaldırar, karnı gıldırar!
(Dodurgalı Ganime Ay'dan naklen Said Dağdaş, 1955’li, Acıpayam-Dodurgalı ve
Corum'lu, Eylül 1983). (Dağdaş ve ark., 2006)!
- Ustamın adı Hıdır!
Elimden gelen budur!.. Yapabileceğimi
yaptım. Elimden geleni ne ise, onu yaptım anlamında (Ankara-Ayaş’lı Yücel Özder’den naklen Said Dağdaş, 24.06.2013). “Hıdır! Elimden gelen budur!..”
(F. Dağdaş’dan naklen oğlu Said
Dağdaş, 1980) atasözü ile benzer anlamda.
- Ustayı konuşturan, malzemesidir! (Meydancık, Şavşat-ARTVİN'li, 1966’lı Yavuz
AYDEMİR'den naklen Said Dağdaş,25 Mart 2006). Dilimizde “Alet işler el övünür,
talih işler kul övünür“ diye bir söz var. Bu sözün alet bahsinde tuttuğu yer
günümüzde alabildiğine genişliyor (Mustafa Kutlu, 3.5.2006, Yeni Şafak:15).
- Usul usul gezer, yerin damarını
büzer! (Fatmana
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Denizli, Ağustos 1985). “Sine sine gezer, sineği boynundan üzer!”
(ezer) (Ordu-Aybastı-Pelitözü Kasabasından, 1945'li Emine Ufuk'dan
naklen Said Dağdaş, Leverkusen, 1.11.2008)! atasözü ile eş anlamlı...
- Usaq, evin guzgusudur! Azerbaycan Türkçesinde kullanılan (Bakü’lü Ebilov
Ümid Maksudoğlu’ndan nakleden Burdur’lu Hüseyin Yılmaz'dan naklen Denizli’li
Said Dağdaş, 2 Ekim 2012) bir atasözü.
- Uyku kırk
kantar! Uyudukça artar!.. (Mehmed
Zahid Kotku’dan nakleden Esad Coşan’dan nakleden 1955 doğumlu Dodurgalı Ganime
Ay'dan naklen Said Dağdaş, 26.07.2009). Uykunun ağırlığına aldanmamak
gerektiğini hatırlatan bir atasözü. “Mide
kırk ambar yedikçe yutar, uyku kırk kantar uyudukça artar!” şeklinde bir
değişik kullanımı da yaygındır (Acıpayam - Dodurgalı Said Dağdaş).
- Uyur ardında uyanık çoktur! (F.
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Eylül 1985).
- Uyuyan yılanın
kuyruğuna basılmaz! Kavga-kargaşa
çıkarmaya aday insanlarla ilişkilerde dikkatli ve temkinli olmak gerekir
anlamında (Said Dağdaş, 21 Ekim 2013).
-
Uyuz çepişin kendi gittiğine yanmam, başında götürdüğü çilbirine yanarım! (Burdur-Gölhisar)! Hemen komşu ilçe Acıpayam'da ve
kasabalarında-köylerinde “Babamın
öldüğüne yanmıyorum da, “Hüküm Allah’ın!„ diyenlere dayanamıyorum!” (Enver
Oymak'dan naklen Said Dağdaş, 10.4.1994, Acıpayam-Darıveren’li) şeklinde
kullanılan sürümü yaygındır.
- Uzaq qohumdansa yaxin qonsu
yaxsidi! Azerbaycan Türkçesinde
kullanılan (Bakü’lü Ebilov Ümid Maksudoğlu’ndan nakleden Burdur’lu Hüseyin
Yılmaz'dan naklen Denizli’li Said Dağdaş, 2 Ekim 2012) bir atasözü.
- Uzaktan davulun
sesi koygun (boğgun) gelir! (Erzurum
yöresinden naklen Said Dağdaş).
- Uzayan dal bizden olsun!
(Ankara-Kalecik'li Yusuf Sılay'dan naklen Said Dağdaş, 1996). Başarıya ulaşan;
yakınlarımızdan, milletimizden olsun anlamında (Dağdaş ve ark., 2006). Bu
atasözü, bazı yörelerde “Uzayan kol
bizden olsun!” şeklinde de kullanılmaktadır. “Uzayan kol bizden Senirkent’ten Senirkentli’den olsun!” (Bal, 2010:2'den
naklen Said Dağdaş). Ancak kol uzamaz, dal uzar. Bu nedenle mecazi anlamda da
olsa, atasözünü “dal” ismi ile birlikte kullanmak daha uygun görünmektedir.
- Uzayan dal, göğe değmez!
(Ankara-Kalecik-Mahmutlar köyünden 1965’li Ahmed Kuş’dan naklen Said Dağdaş,
3.2.2017). Hükümranlık da, ağalık da bir yere kadar. Herşey fani anlamında.
- Uzayan kavak, göğe değmez!
(Ankara-Kalecik-Mahmutlar köyünden 1965’li Ahmed Kuş’dan naklen Said Dağdaş,
3.2.2017). Hükümranlık da, ağalık da bir yere kadar. Herşey fani anlamında. Az
da olsa bazen, “Uzayan dal, göğe değmez!” şeklinde de kullanılır.
- Uzayan kol bizden olsun! “Uzayan kol bizden, Senirkent’ten,
Senirkentli’den olsun!” (Bal, 2010:2'den naklen Said Dağdaş). Ancak kol
uzamaz, dal uzar. “Uzayan dal bizden olsun!”
(Ankara-Kalecik'li Yusuf Sılay'dan naklen Said Dağdaş, 1996) atasözü ile benzer
anlamda.
- Ü -
- Üç elli, yaz belli! “Kasım ayının sekizinden sonra üç defa elli gün sayılırsa Nisan ayına,
yani havaların ısındığı aya girilmiş olunur. Soğuklar biter!” anlamında bir söz.
(1318’li, Çankırı-Çerkeş'li Mehmed Ali Gölcük’den nakleden Hasan Gölcük’ten
naklen Said Dağdaş, 2010).
- Üç şeyden çekinirim: Devlet, evlât
ve damat!.. (Niksar-Serenli (Avara) köyünden Yusuf
Yılmaz’ın “Niksar Folkloru” adlı lisans tezinden (s. 24) naklen Said Dağdaş, 26
Ağustos 2013, Ankara).
- Üfle evladım
üfle! Kaval elin! Yel Allah’ın! Kolaycılığa kaçanları, sözüne yalan katanları tanımlamakta
kullanılan bir atasözü “… Bunların sırtında yumurta küfesi de yok!
Atıp tutuyorlar! Aynen benim babaannemin, rahmetlinin lafı gibi: Üfle evladım üfle! Kaval elin! Yel Allah’ın!.
Üfle bakalım! Bu da üflüyor! Hababam üflüyor!..” (Babaannesinden nakleden
Başbakan Binali Yıldırım’dan naklen Said Dağdaş, 26.3.2017, 14:15, Uşak, NTV).
- Ünü var, unu yok! "Adı batasıca. Ünü var, unu yok!"
(Aşağı Dodurgalı Elif Erçelik’den naklen Said Dağdaş, 26.07.2003), (Dağdaş ve
ark., 2006). Sadece adı var, ama adına uygun iş görmez anlamında... Zengin
olmasına rağmen, eli vergili olmayan, cimri davrananları tarifte kullanılır.
-
Huren it qapmaz! (Bakü’lü Ebilov Ümid
Maksudoğlu’ndan nakleden Burdur’lu Hüseyin Yılmaz'dan naklen Denizlili Said
Dağdaş, 2 Ekim 2012). “Üren it ısırmaz
(kapmaz)!” atasözünün Azerbaycan şivesindeki farklılıktan kaynaklanan
sürümü. Zarar vermek isteyen, düşmanlık yapmak niyetinde olan aşikare değil,
gizlice yapar anlamında. Türkiye Türkçesinde, “Havlayan köpek ısırmaz!”, “Isıracak köpek, dişini göstermez!” gibi
örnekleri de kullanılır.
- Üren it (köpek) ısırmaz! (Denizlili Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). “Havlayan köpek ısırmaz!”, “Isıracak köpek,
dişini göstermez!”, "Üren köpek ısırmaz!" gibi örnekleri de
kullanılır. Zarar vermek isteyen, düşmanlık yapmak niyetinde olan aşikare
değil, gizlice yapar anlamında.
- Ürengen avruv koyar mı? (Öğrenen ağrı bırakır mı?), (Bice, 1991: 170).
- Ürmesini bilmeyen köpek, ağıla kurt
düşürür! (Kütahya-Simav merkezden
1969’lu Kadir adlı bir kişiden naklen Said Dağdaş, 4 Eylül 2014). “Ulumasını
bilmeyen köpek, ağıla kurt düşürür!” (Kütahya-Simav-Ortaca köyünden
1962’li Mevlüt Bol’dan naklen Said Dağdaş, 10.2.2010) atasözünün yakın sürümü.
Yerinde konuşmasını bilmeyen kişi, faydadan çok zarar verir anlamında
- Üslûb-u beyân ayniyle insan! "Türk
Milleti Türkçe ile bu topraklarda doğdu. Toprağın ruhu ile insanın kavlinin
buluşması, bu topraklarda konuşulan dilin Türkçe olmasını, bu toprakların Türk
vatanı olmasını, bu vatanın Türk Milletine ait olmasını temin etti..." (İsmet
Özel'den naklen Said Dağdaş, 28.9.2013, http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/Yazi.aspx?YID=142&KID=10).
-
Üveyden öz, ketenden bez olmaz! (Niksar-Serenli (Avara)
köyünden Yusuf Yılmaz’ın “Niksar Folkloru” adlı lisans tezinden (Yılmaz, 1993:25)
(Niksar Dün Bugün Yarın s. 57-58'den naklen) naklen Said Dağdaş, 26 Ağustos
2013, Ankara).
- Üzüm zamanı, it aç kalmaz!
(Kırıkkale-Delice-Hacıobası köyünden H. Erdal'dan naklen Said Dağdaş,
5.10.2003). Mevsiminde, bol zamanında isteyen, istediği malzemeyi bulur.
- Üzümün çöpü, armudun sapı!..
Her insanın, her bitkinin, her hayvanın, her malın, her nesnenin, kusuru,
noksanlığı, sevilmeyen yönü olabilir. Ama üzüm yenir, çöpü atılır, armut
yenilir, sapı atılır. Önemli olan herşeyin istifade edilen yönüne bakmaktır
anlamında bir atasözü… Özellikle zor beğenen, evleneceği adayda türlü kusurlar
arayan hatta yaşı da epey ilerlemiş kişileri tanımlarken daha çok kullanılır.
Bardağın dolu tarafına yoğunlaşmak daha güzeldir ve akılcıdır (Said Dağdaş).
- V -
- Vakıf camiinin
mumunu yiyen köpek, kudurur! (Ali Şafak'dan naklen Said Dağdaş,
26 Ekim 2013, Ankara). "Haram mal yiyenin, yediği hayretmez!"
anlamında. "Caminin mumunu yiyen
kedinin gözü kör olur." atasözü ile benzer anlamda.
- Vakitsiz açan gül, tez solar! (Bölge ağzı, Ufuk Takvimi, 14.12.2001'den naklen Said
Dağdaş), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Vakitsiz yol kocatır köpeği! (Yadigar Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 21.2.1987).
- Var mı pulun, cümle alem kulun.
Yok mu pulun, cehennemdir yolun… Para
her kapıyı açar anlamında (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Mayıs 1980)...
- Var ne bilir yokun (yoğun) halinden? (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). “Tok, acın halinden anlamaz!” atasözünün
farklı sürümü.
- Varış olur geliş, tarhanaya bulgur salış! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Şubat 1980),
(Dağdaş ve ark., 2006). İnsanlar arası ilişkilerde mütekabiliyet kuralı
esastır, iş karşılıklı olur! anlamındadır. «Gelişe
göre varış, tarhanaya bulgur salış…» atasözü ile benzer anlamda.
- Varan gelen ökçe! İşi bitiren
akçe… (Niksar-Serenli (Avara) köyünden Yusuf Yılmaz’ın
“Niksar Folkloru” adlı lisans tezinden (s. 24) naklen Said Dağdaş, 26 Ağustos
2013, Ankara). “Para, her kapıyı açar!”
sözüyle benzer anlamda…
- Varlıktan kemlik gelmez! Varlıktan zarar gelmez. Elinde mevcut olan, mahrum
olana ya da elinde olmayana yardımcı olabilir anlamında (Fatmana Dağdaş'dan
naklen Said Dağdaş).
- Varma muannidin üstüne, yiğit edersin! (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). Üzerine
gitme artık. Haksız duruma düşeceksin anlamında. “...İnsan düştükçe, üstün olduğu zannı artar. O da öyledir…”, (Dağdaş
ve ark., 2006).
- Vav gibi olun!.. Kul olduğumuzu, daima mütevazi olunması gerektiğini
hatırlatan bir atasözü. "Sergilenen her tablo, insanoğluna söylenen,
"Vav gibi olun." öğüdünü hatırlatıyor. Nasıl vav gibi olunur,.."
(Türkan Uymaz'ın "Vav'da nice sırlar var!" yazısından naklen Said Dağdaş).
- Ver Şaban’a! Gitmez yabana!.. “Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez!”
anlamında bir atalar sözü. "Ver
Şaban’a! Gitmez yabana demiş adam!.." (F. Dağdaş'dan naklen Said
Dağdaş, 29.11.2000), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Veren el, alan elden üstündür! (Said Dağdaş, 21 Mart 2013). “Ağalık
vermekle, yiğitlik vurmakla!” (1929’lu M. Baz’dan naklen Said Dağdaş, 9.1.2006) atasözü ile de anlam yakınlığı bulunmaktadır.
- Vereyim denen mal, murdar olur! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1979),
(Dağdaş ve ark., 2006).
- Verme malını veresiye, salıverme
kuşunu gelesiye! İsparta-Uluborlu ilçesi ve yöresinden nakleden Demirdal,
1968:574'den naklen Said Dağdaş.
- Vermeyince Mabud! Neylesin Sultan
Mahmud!.. (Said Dağdaş). (1)
Elde-avuçta yeterli geçimliği yoksa, bir başkasının bir süreliğine borç
istemesi durumunda, “Bende yok! Sana
nasıl yardımcı olayım?” anlamında kullanılır. (2) Gerçekten muhtaç durumda
fakat aynı zamanda çok yetenekli de olan birisini görünce, “Takdir eden Allah böyle takdir etmiş!” vurgusunu öne çıkaran bir
atasözü…
- Y -
- Ya aklın erince gücün yetecek, ya
aklın ermeyecek dağda gezeceksin!
(Dağdaş ve ark., 2006).
- Ya dişte, ya başta! (K. Maraş-Türkoğlu-Kumçatı
(Hamuklu) köyünden, Tunus'da kolağası olarak görev yapan Ahmed Dölçek’in kızı
Zöhre Dölçek’den (Tunuslunun kızı) nakleden torunu Orman Mühendisi Mehmed
Bilgi'den naklen Said Dağdaş, 30.11.2017). İktisatlı olmayı, har vurup harman
savurmamayı öğütleyen bir atasözü. “İşten
artmaz, dişten artar!" atasözü ile benzer anlamda.
- Ya erek, ya
görek! (Fatmana Dağdaş’dan naklen
Said Dağdaş, 21.2.1987). “Ya nasib olur,
ya olmaz? Allah bilir yarını!” anlamında.
- Ya erek, ya görek! Gün ölümlü, gün
akşamlı!.. Bir daha görüşmek nasip olmayabilir. Ölüm var.
Helalleşmek gerekir, borcu varsa ödemek gerekir anlamında (1929'lu
Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş, 9.2.2013,
Denizli). “Borcun iyisi vermek! Derdin
iyisi ölmek!” (1929'lu Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş,
9.2.2013, Denizli) atasözü ile de ilişkili bir atasözü.
- Ya öl de bileyim, ya git de bileyim
kıymetini demiş! (TRT 1, Ömür Dediğin
Programı-06.10.2012, 07:20, “Ya öl de bileyim, ya git de bileyim
kıymetini demiş. Nasıl anletem emme? Emsali bulunmayan bir hanımdı eşim. 68
yıllık evli idik. Altı dakika kavga etmedik!”. Manisa-Salihli-Poyraz Damları
Belediyesinden yaşlı bir kişinin ailesi hakkındaki konuşmasından naklen Said
Dağdaş). Ayrılık ve ölümün, insanların birbirlerinin kıymetini daha iyi
anlamaları için kullanılan önemli kıstaslardan olduğunu ifade amacıyla
kullanılır.
-
Ya öl, söz verme! Ya öl, sözünü tut! “Söz, senetten üstündür. Ya öl, söz verme! Ya öl, sözünü tut derler
bizde.” (Niksar-Serenli (Avara) köyünden 1952’li Yusuf
Yılmaz’dan naklen Said Dağdaş, 22 Nisan 2016, Ankara). İp kaydı: Tapu
işlemlerinde çok önceleri kullanılan bir tanımlama.
- Yabandan alma
düveyi, çeker götürür boğayı!.. (Mersin-Erdemli’li,
1929’lu Mustafa Koç’dan nakleden 1976’lı oğlu Mahmud Koç’dan naklen Said
Dağdaş, 7.5.2012).
- Yağmış
yağmura kepenek giyilmez! (Dodurgalı Kör Mehmed’in oğlu Hüseyin dayıdan (Dağdaş)
naklen Said Dağdaş, Temmuz 1982). “Olmuş
işe tedbir alınmaz!” anlamında. “Geçti Bor’un pazarı!” anlamında.
- Yağmur gece yağar, gündüz diner!
Yıl düzgündür… Gündüz yağar, gece diner! Yıl bozgundur… Evde kadın güzel, erkek
çirkin! Ev bozgundur… Erkek güzel kadın çirkin! Ev düzgündür… (“Acıpayam Tarihi” yazarı Ali Vehbi Hoca’dan
nakleden 1953'lü Acıpayam'lı Mehmed Çağırgan'dan naklen Said Dağdaş,
26.08.2003, Acıpayam).
- Yağmur olsa, el tarlasına bile yağmaz! “Kendisinden
başkasına hayrı olmayanlar için aynen şöyle denilir: “Yağmur olsa, el tarlasına
bile yağmaz’„ “Nedim Odabaş, 5.3.2002, M. Gazete:11'den naklen Said
Dağdaş), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Yağmur rahmet, kar berekettir! (Ankara-Kalecik’li ve 1924'lü ninesi Hacer
Saraçbaş’dan 1975’de nakleden 1963'lü Reyhan Düzgün’den naklen Said Dağdaş,
3.3.2010). “Kar yılı, var yılı!”
atasözü ile yakın anlamda.
- Yağmur tavına ekilen darıdan,
kocasından sonra kalkan karıdan hayır gelmez! (http://soygur.wordpress.com/2012/03/13/atasozleri/’nden
naklen Said Dağdaş, 18.11.2012).
“Zemheriden sonra ekilen darıdan, kocasından sonra kalkan karıdan hayır
gelmez!”; “Ağustos'tan sonra ekilen darıdan, oğul vermeyen arıdan, sabah
erkeğinden sonra kalkan karıdan hayır gelmez!” atasözlerinin benzer sürümü.
-
Yağmur yağara benzer! Çoban zağara benzer! Davar eve gelince, çoban ağaya
benzer! (Kadirli-Koçlu köyü,
Aktürkler sülalesinden 97 yaşındaki Fatma Aktuğ'dan nakleden 1963'lü Halit
Aktuğ'dan naklen Said Dağdaş, 10 Şubat 2016).
- Yağmur yelle, düğün elle! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 29.12.2000).
Yağmur yelle gelir. Sebebidir. Düğün dernek de uzak-yakın çevreyle, dost,
akraba, komşu ile şenlenir, yakışık bulur (Dağdaş ve ark., 2006) anlamında
kullanılır. "Yağmur yelle, düğün
elle hesabı. Herşey komşuyla yakışır."
- Yağmuru yel
azıtır, insanı el azıtır! (Fatmana
Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş):
- Yalan söylüyorsam
ekmek çarpsın!.. “İslam
görgü ve terbiyesine sahip eski Osmanlılar sokakta bir ekmek parçası gördükleri
zaman eğilip alırlar, kuşların veya böceklerin yemesi için bir duvarın üstüne,
bir kenara bırakırlardı. Ekmeğin kutsallığı vardı. Hatta hâlâ halk arasında
“Yalan söylüyorsam ekmek çarpsın” diyenler vardır.” (Mehmed Şevket Eygi'den
naklen Said Dağdaş, 25.1.2013).
- Yalanı söylemeli
amma, doğru yanında titremeli!.. (M. Baz'dan naklen Said Dağdaş,
22.08.2002). O kadar ustalıkla yalan söylemeli ki, doğru olduğu zannedilsin.
- Yan yattı! Çamura
battı!.. (1341’li
Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 1994). Özellikle ticareti veya herhangi
bir işi önünde-önüne gitmeyince, iyice darlığa – zorluğa düşünce kullanılan bir
atasözü…
- Yanan harmanın öşürü olmaz! “Yanan harmanın
yerinde ne kalır?” (Akseki-Kuyucak’lı Ayşe Şener'den naklen Said Dağdaş,
15.01.2005) atasözü ile benzer anlamda.
- Yanan
harmanın yerinde ne kalır?.. “Yanan
harmanın öşürü olmaz!„ (F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş) atasözü ile
benzer anlamda. Olan olmuş, herşey mahvolmuş zaten (Akseki-Kuyucak’lı Ayşe
Şener'den naklen Said Dağdaş, 15.01.2005)!..
- Yanmış ocak,
süpürülmüş bucak! (Kızılcahamam-Olucak köyünden, 1945’li Saliha
Çakır’dan naklen Said Dağdaş, Olucak Yaylası, 21 Haziran 2012). Günümüzde hayat
40-50 yıl öncesine göre son derece kolaylaştı. Hayatta lazım olan herşeyin eskiye
nazaran hazır olarak temin edilebildiğini, oturulan mekanların insan hayatı
için gerekli imkanlara sahip olduğunu açıklayan bir atasözü…
- Yarabbi! Sen
varsın! Başka yok! (Şeyh Ali
Semerkandi Camiinde Cuma Namazı esnasında yaşlı bir Çamlıdereliden naklen Said
Dağdaş, 28.3.2014, Çamlıdere).
- Yaralarım doksan dokuz, yüz oldu,
Sevda çektim, kara bağrım köz oldu.
Demedim dert oldu, dedim söz oldu,
Her ağzın sitemi, dil üzdü beni...
Atasözü
olmasa da, Saimbeyli-Çerialan Köyünden motorlu testere kullanan bir orman
işçisi olan 1964'lü, Mikdat Kır'dan (Tel. Nu.: 0539.2847569) 3.7.2013 tarihinde
naklen kaydettiğim "Karacaoğlan tarzını" andıran, üstteki
"muhteşem bir Türkçe'den damlayan dizelerin", okuyucunun bilgi
dağarcığına sunulmasına gerek duyulmuştur. Said Dağdaş, 3 Temmuz 2013, Erciyes
Dağı.
- Arif, sarf ettiği sözü yoğurur,
Her verilen söze sakın kanma dost!
Dost kazan, düşmanı anan doğurur,
Her gülen yüze sen inanma dost!..
Saimbeyli-Çerialan
Köyünden, köyünde davar besleyen-güden 1964'lü, Mikdat Kır'dan (Tel. Nu.:
0539.2847569) 7.5.2014 tarihinde naklen kaydedilen üstteki "muhteşem
Türkçe'den damlayan dizelerin", okuyucunun bilgi dağarcığına sunulmasına
gerek duyulmuştur. Said Dağdaş, 7 Mayıs 2014.
- Yastık değiştirmekle, baht değişmez! (1949’lu Şefre Ayıntaplı’dan nakleden Orman
Mühendisi K. Maraş’lı 1968'li Perihan Ayıntaplı’dan naklen Said Dağdaş,
2.4.2010).
- Yaşa, başa, taşa oturma!.
Sağlığı korumak amacıyla, tedbiri elden bırakma! Yaş-nemli mekana ve taş üstüne
oturma, başa geçmek için de tamahkar olma anlamında kullanılan bir atasözü
(Kırıkkale-Delice’li, 1963'lü Hamid Erdal'dan naklen Said Dağdaş, 30.1.2001).
- Yaşlılar sırayla, gençler
arayla!.. (Kırıkkale-Keskin’li Şaban
Çetiner’den naklen said Dağdaş, 6.3.2013, Ankara). Ölümle ilgili söylenir…
- Yatsan sabah olur! Ölsen ele
kalır!... Çoru-çocuğu olmayanlar kullanır (Akseki-Kuyucak’lı Ayşe Şener'den
naklen Said Dağdaş, 15.01.2005).
-
Yavaş sür! Derin sür! Camızı da (öküzü de) incitme! “Hur bajo, kur
bajo, gameşi, neyşine!” Bu sözde esasen, emanetin
değerine vurgu yapılmaktadır. Birinden aldığın emaneti dikkatli kullan. İşini
gör ama hor kullanma. Sana emaneten verilen öküzü ya da mandayı incitme! anlamında kullanıldığı belirtilmiştir
(Aslen Diyarbakır-Lice’li 1944’lü Nefise Ekici’den nakleden oğlu Cihangir
Ekici’den naklen Said Dağdaş, 13.3.2017).
-
Yavşak büyüdü bit oldu, enik büyüdü it oldu! Daha
çok argo ve küfür maksadıyla kullanılan yavşak kelimesine ”sözünde durmayan”,
”güvenilmez” anlamları yüklenmiştir. Türk toplumunda özellikle ergenlik çağının
gençleri tarafından oldukça sık kullanılan argo bir kelime olmasına rağmen,
gerçek anlamını bilen sayısı oldukça azdır. Söz konusu sözcük argo kullanımı
sebebiyle, bitin eniği-yavrusu anlamından ziyade güvenilmez ve sözünün eri
olmayanı tanımlamak ve hatta aşağılamak için kullanılır. Türkçemizde küfür
yerine geçmese de ağır eleştiri, küçük düşürme ve karşıdaki kişiyi değersiz
kılmak için kullanılır (http://nedemek.com.tr/yavsak-ne-demek/ adresinden naklen
Said Dağdaş, 9.11.2013). Yeni gelişen bit
yavrusu için çoğunlukla "sirke" kelimesi yerleşiktir (Said Dağdaş).
Üçüncü anlamı olarak ise geveze, yılışık olan birisini tarif etmek için
kullanılır.
- Yavuz itin yarası eksik olmaz! (1964'lü,
Kırıkkale, Delice-Hacıobası köyünden Hamit Erdal'dan naklen Said Dağdaş,
10.01.2002). Çalışkan, yırtık, şımarık, yerinde duramayan kişide yara - bere
eksik olmaz anlamında.
- Yaxşılıq
et, at dənizə, balıq bilməsə, Xalıq bilər!. (Yahşilik et at denize, balık
bilmezse Halık bilir!) (Azerbaycan Türkçesinde)-(Bakü'lü, 1969'lu Ruşen
Abbasoğlu'ndan naklen Said Dağdaş, 23 Eylül 2013). İyilik yap at denize!
Balık bilmezse, Halık bilir!.. veya "Et iyiliği dök denize! Balık bilmezse
Halik bilir! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş). atasözlerinin Azerbaycan
sürümü. “Kötülük görsen de iyilik
yapmaktan asla geri durma! Mükafatını Allah verir.” anlamında kullanılır...
- Yaz günü abasız, kış günü azıksız yola çıkılmaz! (1948’li Sinop-Türkeli’li Mehmed Şahin’den
nakleden gelini Meral Şahin’den naklen Said Dağdaş, 27.8.2018).
- Yaz kadı efendi, bok bok üstüne!..
(M. Baz'dan naklen Said Dağdaş, 22.08.2003). Sıkıntı, dert, borç üst üste
gelince kullanılır.
- Yazın abanı al! Kışın ister al,
ister alma! Sağlığın korunması için, asıl yazın tedbire ihtiyaç vardır.
Kışın zaten mecburen tedbirli olunur anlamında. Geniş anlamda, “Her
durumda-koşulda tedbiri elden bırakma!” anlamında kullanılan bir atasözü
(Kırıkkale-Delice’li, 1963'lü Hamid Erdal'dan naklen Said Dağdaş, 30.1.2001).
- Yazın başı pişmeyenin, kışın aşı
pişmez!.. Çalışma
mevsiminde gerekli çalışmayı yapmak gerekir, terlemek gerekir anlamında
kullanılır (Mersin-Aydıncık-Lapaköy'lü, 1975'li Saliha Bağcı'dan naklen Said
Dağdaş, 13.08.2015).
- Yazın d..şağı
sarkmayan, kışın burnu akmayan adama “Yörük” derler!.. (Mersin-Bozyazı’lı Orman
Mühendisi 1959’lu Muhammed Saçma’dan nakleden Mustafa Mukan Yazar’dan naklen
Said Dağdaş, 29 Eylül 2014). Akdeniz Bölgesinde, yaz gelirken yaylaya çıkıp
sıcaktan ve kış gelirken sahile inip hastalanmaktan korunan (burnu akmayan)
göçer Türkleri tanımlayan bir atasözü.
- Yazın
gölge hoş, kışın çuval boş! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Aralık
1979). Zamanında çalışmamanın sonucu hüsrandır! anlamında.
- Yazın
gölge kovanın, kışın unu kara olur! (Uluborlu yöresinden nakleden Demirdal,
1968:571'den naklen Said Dağdaş). “Zamanında
çalışmamanın sonucu hüsrandır!” anlamında.
- Yazın
pisliği, kışa katık olur! (24.9.2007, Kızılcahamam-İğneci köyünden 1953’lü
Menekşe Danyıldız’dan nakleden Celil Yaman'dan naklen Said Dağdaş, 1979’lu, Bartın-Ulus’lu).
- Ye
bir çanak! Yü bir çanak! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Mayıs 1980),
(Dağdaş ve ark., 2006).
- Ye tatlıyı, içme suyu! Yanarsa
yansın! Ye yağlıyı, içme suyu! Donarsa donsun! (Said Dağdaş, 1986, İstanbul-Fatih).
- Ye tatlıyı, sabret suyu! Yanarsa
yansın! Ye etliyi, içme suyu! Donarsa donsun! (1929 doğumlu, M. Baz’dan naklen Said Dağdaş,
16.11.2010).
- Yediğin hurmalar, g.tünü tırmalar!
{Zamanında tatlı tatlı yaptığın (kötü) işler, günü gelir karşına çıkar
anlamında. Cengiz Özdemir, 26 Nisan 2008 Antalya}.
- Yedik içtik, gözden düştük! Uzayan misafirliğin ardından, ayrılmak için müsaade
istenirken veya çalışan kişileri işinden alıkoyanın durumunu izah için
kullanılır (Artvin-Şavşat-Çavdarlı köyünden 1933’lü Naci Altun’dan 1976’da
nakleden kızı Leyla Meydan’dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara).
- Yedirene yengi derler!
Yedirmeyene engi derler! (1925’li Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, 21.2.1987, Yukarı
Dodurga). İkram etmenin güzel olduğunu vurgular.
- Yedisinde ne ise yetmişinde de
odur! "Bir adam yedisinde neyse,
yetmişinde de odur!" şeklinde kaydedilen atasözü ile aynıdır. Bu tür
atasözleri, genel olarak örnek vererek-temsil getirerek söylenir. Bu nedenle
"Bir adam..." ve benzeri ön eklerle kullanılırlar. (İskilip’li,
1953’lü Ali Kemal Aksu’dan naklen Said Dağdaş, 10.11.2010)!: “İnsanoğlunun
taşıdığı ırsi özellikleri, büyük ölçüde hayat serüveni içinde tavır ve
davranışlarını belirler!” anlamında.
- Yel esmeyince çöp çıldıramaz!
(İsparta-Uluborlu yöresinden nakleden Demirdal, 1968:57'den naklen Said
Dağdaş).
- Yellen
(yelle) gelen, sellen (selle) gider! (1943’lü, Gah ili-Azerbaycan’lı Resul
Fettahoğlu’ndan naklen Said Dağdaş, 28.11.2009, Denizli). “Haydan gelen, huya gider!” ve "Haramın
binası olmaz!" atasözleri de benzer manada kullanılır.
- Yelli günün kuytusu, yağmurlu
günün uykusu!.. Değişen duruma göre tedbirler değişir, aynı zamanda
farklı iklimlerin, mevsimlerin-günlerin insan ruhunda etkileri olduğu anlamına
gelir. Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 1980).
- Yelli günün kuytusu, yağmurlu
havanın uykusu!.. Değişen duruma göre
tedbirler değişir, aynı zamanda farklı iklimlerin, mevsimlerin-günlerin insan
ruhunda etkileri olduğu anlamına gelir. Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş,
1980).
- Yemeyenin malını
yiyici bulunurmuş! (Fatmana
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 1980, Dodurga).
- Yemiş boğazı görmüş, s...mış kıçı
görmüş! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Mayıs 1980). Tertipsiz,
tedbirsiz, düzensiz insanı tarif için kullanılır.
- Yenecek aş, buğundan belli olur! İnsanın niteliği, davranışlarından bilinir anlamında
(Dodurgalı Cıngıllı Molla’ya atfen F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Aralık
1984).
- Yenecek aş, kokusundan belli olur! İnsanın niteliği, davranışlarından bilinir anlamında
(Dodurgalı Cıngıllı Molla’ya atfen F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Aralık
1984).
- Yenen
yerde olur! Misafirin bol olduğu ev
bereketli olur anlamında kullanılır. Yozgat-Sorgun-İdrisli köyünden 1957’li
Nuri Kaya’dan naklen Said Dağdaş, 10 Şubat 2015, Ankara.
- Yeni dost kazan, ama eskisini
unutma! (Gürcü atasözü, Zumbadze,
2003:30’dan naklen Said Dağdaş).
- Yeni
senek suyu soğuk tutar! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Aralık
1980). Cicim ayı denilen evliliğin ilk aylarında, geçimsizliğin olmadığı
dönemde gelini ve onun cazibesini tarif etmek için kullanılır. “Yeni testi suyu soğuk tutar!” atasözü
ile benzer anlamda (Anonim 2012 b).
- Yer,
damar damar! İnsanlar, millet millet! (Fatmana Dağdaş’dan naklen Said
Dağdaş, Kasım 1982).
- Yer, yabancının! (Erzurum’lu Orman Mühendisi
Muammer Tizi’den naklen Said Dağdaş, 23.9.2016). “Yer yabancının derler ya!..”. Misafire-misafirin rahatınadaima
öncelik vermek esastır anlamında.
- Yerinden kalkana
yetmiş iki belâ denir!.. (Acıpayam-Akalan’lı Zahir’den nakleden
Acıpayam-Dodurgalar Kasabasından, 1949’lu Halil Ay’dan naklen Said Dağdaş, 12
Ocak 2001).
- Yerli tavşanı, yerli tazı kapar!
(F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Aralık 1980)!
- Yetim insanın sahibi olmaz! (Yeşilova-Niyazlar Köyünden 77 yaşında bir hanımdan
naklen Said Dağdaş, 24.8.2013, 07:30, TRT 1-Ömür Dediğin). Öksüz adam, ölmez de örselenir
(örsülenir) demiş!.. (Yeşilova-Niyazlar Köyünden 77 yaşında
bir hanımdan naklen Said Dağdaş, 24.8.2013, 07:30, TRT 1-Ömür Dediğin) atasözü
ile benzer anlamda.
- Yıkılan ağaca balta vuran çok
olur! “Ayrıca, yıkılan ağaca balta vuran çok olur. Bunun için uzak yerlerden
bile gelirler. Asla üşenmezler.”
(Neye niyet, kime hizmet? İbrahim Tenekeci, Yeni Şafak, 5.2.2014:14). http://yenisafak.com.tr/yazarlar/Ibrahim_Tenekeci/neye-niyet-kime-hizmet/50166
- Yıl
başına, akıl başına! (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 24.2.2000):
Çocuklar yıl geçtikçe geniş görüşlü olur, akıllanır anlamında. “Yıl başına, akıl başına!” Ne kadar
çalışsalar şimdi zor anlamaları bu konuyu!..
- Yılan, çıktığı yere girer!
(22.9.2007, TRT-1 İftar Programından nakleden Celil Yaman'dan naklen Said
Dağdaş, 1979’lu, Bartın-Ulus’lu).
- Yılan sokan uyumuş da, kâr eden
uyumamış! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 6.5.2000).
- Yiğit at, kendine kamçı vurdurmaz! Sorumlu, işini bilen kişi olmayı öğütleyen bir
atasözü. “Kendinize laf getirmeyin!
İşinizi iyi yapın. Yiğit at, kendine kamçı vurdurmaz!” (Bala-Yeniyapan
köyünden 1341’li İbrahim Kara’ya atfen Şakir Kara’dan nakleden Said Dağdaş,
1.8.2011).
- Yiğit at, yemini kendi artırır! İnsanın başarısı kendi elindedir. Başarılı oldukça,
dikkat çeker ve ödüllendirilir anlamında kullanılır (Ortak Akıl programında,
Hüseyin Gülerce’den naklen Said Dağdaş, 8.2017).
- Yiğit bin yaşar, fırsat bir düşer! “Fırsat
karınca hızıyla gelir, yıldırım hızıyla gider!” (1929’lu Mehmed Baz’dan
naklen Said Dağdaş) ve “Fırsat sakal altından geçer!” atasözleri ile
benzer anlamda.
-
Yiğit, düştüğü yerden kalkar! "Yiğit,
düştüğü yerden kalkar! Bu bir Türk atasözüdür. Arablar da "Sürçmedik at,
düşmedik yiğit olmaz!" derler. Medrese, tekke ve zaviyeleri bir vahidin üç
yüzü haline getirmeliyiz.". (29.09.2012, 08.08, Samanyolu Haber).
- Yiğit
evlendiği gün… Gelin sevildiği gün… At eyerlendiği gün... İt yediği gün!..
(Yukarı Dodurgalı pehlivan Galak Ramazan dayıdan naklen 1341'li Fatmana
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, Eylül 1983).
-
Yiğit, namıyla anılır! (TRT 1 - Mor
Menekşeler, 20.11.2012, 07:50, "Yiğit, namıyla anılır derler!..”).
Kişi, taşıdığı olumlu-olumsuz vasıflarıyla tanınır.
- Yiğit yarasına,
yiğit katlanır! (Afyon’da konuşan Başbakan Binali Yıldırım’dan naklen Said
Dağdaş) - 22 Ekim 2016, 11:22 TRT HABER.
- Igid oler adi qalar! “Yiğit ölür, adı kalır!” atasözünün Azerbaycan şivesindeki farklılıktan
kaynaklanan sürümü (Bakü’lü Ebilov Ümid Maksudoğlu’ndan nakleden Burdur’lu
Hüseyin Yılmaz'dan naklen Denizlili Said Dağdaş, 2 Ekim 2012).
- Yiyen çıkmış yaza, yemeyen gülden taze! (Denizli-Yukarı Dodurgalı Fatmana Dağdaş'dan naklen
Said Dağdaş, Temmuz 1980).
- Yiyen içer! Eken biçer! (Denizli-Yukarı Dodurgalı Meryem (Eriş) Hanımdan
naklen Said Dağdaş, Şubat 1985). Çalışkan olan, semerisini görür anlamında.
- Yiyin!
Koca öküzün karnı, otluk bozumunda doyar! (25.12.2007, Said Dağdaş).
- Yoğurdu mayalarsın! Kaymağını
başkaları yer!.. (Kırıkkale-Delice’li birinden naklen Said Dağdaş, 1994). Her zaman
emeğinin karşılığını alamayabilirsin anlamında...
- Yokluktur
insanı farıdan, ağar döner ahtını alır karıdan! (F. Dağdaş'dan naklen Said
Dağdaş, Eylül 1983).
- Yol
bir, sürek binbir!.. “Her Alevi
can; tek yaratıcı kudrete, varlığın birliğine, hesap gününe, Allah’ın emir,
yasak ve tavsiyeleri çerçevesinde Din'in tekliğine, Hz. Muhammed’in
peygamberliğine, Hz. Ali’nin peygamberin vasisi ve müminlerin velisi olduğuna,
soyunun da kıyamete dek süreceğine ve müminlerin rehberi olduğuna itikadını “Yol bir sürek bin bir”
söylemindeki “yol” tabiri ile ifade eder. Alevi inancının yaşam bulabildiği
farklı yörelerdeki erkan çeşitliliğini ve zenginliğini ise “sürek bin bir”
tabiri ile anlamlı hale getirir. “Yol bir sürek bin bir” söylemi ile tüm
Alevi’lerin itikatta birliğine, ibadette ise özgürlüğüne vurgu yapar…” (TRT-Haber, 14.09.2014, 14:20, Bu Toprağın Canları; http://www.babamansur.org.tr/yazarlar.asp?id=7&id2=10&kat=4;kazim.yaman@hotmail.com).
- Yol
evladı olmak, bel evladı olmaktan yeğdir! (mukaddemdir!) (Fethi Gemuhluoğlu'ndan nakleden Sadık
Yalnızuçanlar'dan naklen Said Dağdaş, 14.11.2012; ".... yine "Önce refik, sonra tarik." derim...",
Dostluk Üzerine: 13, 22 Kasım 1975).
- Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz! “Kişi,
işinin bittiğine bakar ve yoluna gider!” anlamında. "Kürt yiyince, gözü çarığına düşermiş!" (Kırıkkale-Bahşılı’lı
Faruk Tezel’den naklen Said Dağdaş, 4.3.2008) atasözü ile benzer anlamda (Said
Dağdaş)...
- Yolu
yordamı, ormanı balta ile! (Fatmana Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş): Her işi
usulüyle yap anlamında.
- Yolun enişi! Köprünün genişi!.. (Eskişehir-Yusuflar
köyünden, 1318’li Şükrü Kaya’nın oğlu 1958’li Lütfi Kaya’dan nakleden 1964’lü Birol Çelik’den naklen Said
Dağdaş, 9.5.2013). “Bana bu saatten sonra
Yolun enişi! Köprünün genişi!.. … lazım! Mümkünse Yusuflar Köyünün şu köprüsünü
de genişletiver Vali Bey!..” Atasözünün, kahve ağzı bölümü de vardır…
- Yolunuz açık ola!
Düşmanınız kaçık ola! Haksızlığa göz yumanın! Dudakları uçuk ola!.. Yolculuğa
çıkanları uğurlarken kullanılan şiirimsi dua (Tunceli-Ovacık’lı,
1957’li, Kızılcahamam, Tunceli ve Çankırı’da görev yapan Aşık Ormani lakaplı
orman muhafaza memuru Mehmed Gül’den naklen Said Dağdaş, 03.04.2014, Şabanözü).
- Yorgandan gideceğine, urgandan
gitsin! Zarar cana gelmesin de mala
gelsin! (Yukarı Dodurga’lı Cincilerin Abdil’in kızı Safiye’den nakleden F.
Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 14.7.2000)!
- Yörüğün göçü gide gide düzelir
(düzülür!)!.. (Mersin-Erdemli’li,
1929’lu Mustafa Koç’dan nakleden 1976’lı oğlu Mahmud Koç’dan naklen Said
Dağdaş, 7.5.2012). "Göç, yolda düzülür!" (Fatmana Dağdaş'dan
naklen Said Dağdaş) atasözünün farklı sürümü.
- Yörük göçü, göçe göçe düzelir! (Alanya-Kargıcak'lı, 1941'li
Mehmed Asiltürk'den naklen Said Dağdaş, 25.11.2016, Cuma).
- Yörük ne bilir bayramı corp corp
içer ayranı! (Yakıt, 2017: 325).
- Yörük ne bilir bayramı, lak lak
içer ayranı! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş, 1980). Toplumla ilişkileri
henüz yeterince olgunluk kazanmamış, gelişmekte olan kişilikleri ifadede
kullanılır... Denizli-Tavas-Kızılcabölük’de de, “Yörük ne bilir bayramı corp
corp içer ayranı!” şeklinde kullanılır (Yakıt, 2017: 325).
- Yörük sırtından kurban kesilmez! (Devlet
Bahçeli’den naklen Said Dağdaş, 13.4.2017, NTV). “MHP'yi niye alet ediyorlar? Anadolu’da bir tabir var. Yörük sırtından kurban kesilmez!”. Acıpayam-Dodurga’da“El üstünden kurban kesilmez!” şeklinde kullanılır.
- Yuğur hamuru ekmek olsun! Öğ
hamuru katmer olsun!.. “İşine özen göster!” anlamında (F. Dağdaş'dan Said
Dağdaş, Mayıs 1980)...
- Yumurta ile pekmezi düşünen,
boranayı yiyemez! (A. Gülsoy’dan naklen Yaşar Gülsoy, 4.6.2007).
- Yurt yeri boş kalmaz! “Atalarımız
“Yurt yeri boş kalmaz!” buyurmuşlar…” (Abdurrahim Karakoç’un 5.7.2011, Yeni
Akit:8'deki yazısından naklen Said Dağdaş).
- Yuvayı, dişi kuş yapar! (F. Dağdaş'dan naklen Said Dağdaş). Ailenin düzenli
olarak işlemesi kadının maharetine bağlıdır anlamında. Benzer anlamda bir fikir
aşağıda verilmiştir: “Bugün eğer sahip
olabildiğim herhangi bir değer varsa onların hepsinde bir kadının izi bulunur.
Hayatı kitaplardan ve kadınlardan öğrendim.” (Ahmed Altan, Pazar Sohbeti,
4.6.2000:5).
- Yüce dağ başında,
yaz şirin olur! Anadan - babadan, yar şirin olur! (1341
doğumlu, Acıpayam-Dodurgalı F. Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş, Haziran 1983;
21.2.1987).
- Yüksek tepelerde hem kurda hem yılana
rastlanır. Birisi sürünerek, birisi uçarak ulaşmıştır… (Sabiha Açar’dan (1926’lı) nakleden 1956’lı
Urfa-Birecik’li Dr. Sadeddin Açar’dan naklen Said Dağdaş, 14.11.2007).
- Yüzelli! Yaz
belli!.. “Yüzelli, yaz belli!.. Şu anda 53 gün gün kaldı yaza…”. (Çankırı-Eldivan-Çaparkayı köyünden 1933’lü Emrullah
Kolukısa'dan naklen Said Dağdaş, 14.2.2013). “Kasım yüz elli! Yaz belli!..” şeklinde de kullanılır…
- Yuz olc bir bic! Her adımını
son derece dikkatli at anlamında (Bakü’lü Ebilov Ümid Maksudoğlu’ndan nakleden
Burdur’lu Hüseyin Yılmaz'dan naklen Denizlili Said Dağdaş, 2 Ekim 2012).
- Yüz, yüzden utanır! (Denizli-Acıpayam-Darıveren’li Enver Oymak'dan naklen
Said Dağdaş, 10.4.1994), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Yüzü güzele doyulur da, huyu
güzele doyulmaz! “Bizim kız! Yüzü güzele doyulur da, huyu güzele
doyulmaz!”. (Acıpayam-Yazır’lı
1950’li rahmetli Hacı Mustafa Erdoğan’dan nakleden Acıpayam-Dodurgalı Ganime
Ay’dan naklen Said Dağdaş, 9.2.2013).
-
Yüzünüzün tozuna bakıp da değirmenci sanarlar! “Yüzümüzün tozuna bakıp da değirmenci sandılar herhalde!..”.
(Çorum-Osmancık-Danişmend köyünden, 1945’li Yaşar Gökçe’den naklen Said Dağdaş,
7.12.2016, Ankara). İnsanları tanımak için dış görünüşlerine bakmak hem
aldatıcıdır hem de sığ bir bakıştır anlamında kullanılır.
- Z -
- Zalimin zulmü varsa, mazlumun Allah’ı
var! (F. Dağdaş'dan naklen Said
Dağdaş). Zalim, zulmüyle kalmaz.
Zalimin zulmü karşılıksız kalmaz (Dağdaş ve ark., 2006). Mazlumların yardımcısı
Allah’dır.
- Zekât, İslâm’ın
köprüsüdür! (Kayseri-Develi’de Cuma Vaizinin
vaazından naklen naklen Said Dağdaş, 2.5.2014, Develi). Sosyal dayanışmayı
tesis etmekte ve zengin-fakir/muhtaç ayrımının giderilmesinde önemli işlevleri
olan zekat müessesesinin, bu yönüyle İslam Dininin beş sütunu olmasındaki önemi
vurgulanmaktadır.
-
Zemheriden sonra ekilen darıdan, kocasından sonra kalkan karıdan hayır gelmez! (Anonim, 2012 a; http://soygur.wordpress.com/2012/03/13/atasozleri/). “Ağustos'tan sonra ekilen darıdan, oğul vermeyen arıdan, sabah
erkeğinden sonra kalkan karıdan hayır gelmez!” (1964'lü Ankaralı Fatoş
Hanımdan nakleden Özlem Dostbil'den naklen Said Dağdaş, 30.10.2012) atasözünün
benzer sürümü. Esasen zemheriden sonra darı ekilmez. Bu nedenle “zemheriden sonra”
ifadesi, anlamlı bir zamanlama değildir.
- Zemherinin hoşluğuna, Osmanlı’nın
dostluğuna erilmez! (F. Dağdaş'dan
naklen Said Dağdaş, 5.1.2003), (Dağdaş ve ark., 2006).
- Zemherinin kürkünü, kelahaşta
dikmeli! (Erzurum-Oltu-İğdeli
köyünden, 1930’lu Remzi Demirci’den naklen oğlu 1955 doğumlu Abdülkerim
Demirci’den naklen Said Dağdaş, 19 Mayıs 2010, Erzurum). Önceden tedbirli
olmayı öğütleyen bir atasözü. Kelahaş: Ağustos'un en sıcak günleri.
- Zengin parasıyla oynar, fakir
karısıyla!.. (Şırnak’lı Mela Mehmed
Çakan’dan nakleden 1971’li Mustafa Çakan’dan (0534.0326000) naklen Said Dağdaş,
24.2.2018, Şırnak). (Yö halveş perevefe müjüle! Yö fakir jınavepe müjüle!”.
- Zengine varıp da pabuç
çevireceğine, fakire var da dömen (dümen) çevir! (Yukarı Dodurgalı, Meryemlerin Meryem nineden (Meryem
Kaplan) nakleden, Aysel Sönmez'den naklen Said Dağdaş, 25.05.2004). Fakir
oğlanla evliliğin, ev idaresi açısından kadın yönünden olumlu yönü de
olabileceğine vurgu yapılmaktadır.
- Zenginliği istediğime, ilmi
çalışana veririm!.. (Dodurgalı, 1929
doğumlu Mehmed Baz'dan naklen Said Dağdaş, 8 Ağustos 2013, Denizli). Allah-u
Teala'nın ilim sahibi olmayı ve bunun için çalışmayı-çaba göstermeyi
insanoğluna hatırlattığını ifade eden çok güzel bir Türk atasözü.
- Zenginsin derler maldan
ederler! Yiğitsin derler, candan ederler!.. (Niksar-Serenli
(Avara) köyünden Yusuf Yılmaz’ın “Niksar Folkloru” adlı lisans tezinden (s. 24)
naklen Said Dağdaş, 26 Ağustos 2013, Ankara); “… Ziya
Paşa'nın, böyle hâlleri anlatan meşhur bir beyti vardır: “Bî-baht ona derler ki elinde cühelânın, Kahrolmak için kesb-i kemâl ü
hüner eyler.” (Bu) acıklı hâli ifade eden bir atasözümüz (de şöyledir): “Zenginsin der, maldan; yiğitsin der, candan
ederler…” Hakikaten, kendilerinde halka faydalı olma haslet ve imkânı
bulunan kimseler, hizmetlerinin devamlı olabilmesi için, çalışma ve
fedakârlıklarını da bizzat tanzim etmeli, kendilerini halkın sevkine ve
insafına terk etmemelidirler…” (http://www.mersintercuman.com/detay.asp?p=y1872
adresindeki Ekrem Yaman’ın makalesinden naklen Said Dağdaş, 20.09.2010).
- Zevkin bedeli olmaz! (1963’lü Hasan Gölcük’en naklen Said Dağdaş,
3.7.2008, Çankırı-Çerkeş). “Mutluluğun
bedeli aranmaz!” anlamında.
- Ziyan, satılmaz! (F.
Dağdaş'dan naklen oğlu Said Dağdaş, Aralık 1980). Olup bitmiş işin ardından
konuşulmaz anlamında.
-
Zor kapıya gelince, şer bacadan aşar! Esasen
zor, fakat elinden gelen bir işi yapmaya yanaşmayan ve nazlanan kişilerin
sonradan mecbur kalınca yapmak zorunda kaldıkları durumları izah için
kullanılır (Artvin-Şavşat-Çavdarlı köyünden 1940’lı Siyaset Altun’dan 2018’de
nakleden kızı Leyla Meydan’dan naklen Said Dağdaş, 6.8.2018, Ankara). Mecbur kalınınca, her zorluğa katlanılır
anlamında.
- Zor, oyunu bozar! (Demirdal,
1968: 574’den naklen Said Dağdaş). Pehlivanların güreş tabiridir.
- Zorla, köpek domuz avına gitmez!
(M. Baz'dan naklen Said Dağdaş, 22.08.2002). Zorla, isteksizce iş yaptırılmaz. "Zorla, güzellik olmaz!"
atasözünün benzer sürümü.
- Zöv zöv gezen, kefensiz ölür!
İsparta-Uluborlu ilçesi ve yöresinden (Demirdal, 1968: 574’den naklen Said
Dağdaş).
- Zulümle âbâd olanın âhiri
berbâd olur! İsparta-Uluborlu ilçesi
ve yöresinden (Demirdal, 1968: 574’den naklen Said Dağdaş).
5- Kaynakça
AKSAKAL, Nurettin ( 1998),
Tarihte Denizli’nin
Gönül Sultanları- Hasan Feyzi Efendi ve Üzüm Dedesi Hulusi Efendi, Hayatı,
Eserleri, İstanbul, 198 s., ISBN 975-96472-0-6.
AKSOY, Ömer Asım (1995), Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü,
İstanbul, İnkılâp Kitabevi.
ISBN 975-10-0128-5.
ANONİM (1988), Niksar: Dün, Bugün, Yarın, Niksar
Belediyesi Yayını, İstanbul.
ANONİM (2012b), “Kürt atasözleri”, http://tr.wikiquote.org/wiki/K%C3%BCrt_atas%C3%B6zleri#.C4.B0
(Erişim Tarihi: 9.12.2012)
ANONİM (2013a), “Atasözleri
Işığında Türkiye ve Türkler”, http://t24.com.tr/haber/atasozleri-isiginda-turkiye-ve-turkler,138207,
(Erişim Tarihi: 30.1.2013).
ANONİM (2013b), “Ehli
Sünnet Büyükleri-Nâbi”, http://www.ehlisunnetbuyukleri.com/Evliyalar-IslamAlimleri-Detay-NABI-3811.aspx’den naklen Said
Dağdaş (Son Erişim Tarihi: 25.3.2013; Fazilet Takvimi’nden naklen Said Dağdaş,
14 Mart 2013).
ANONİM (2014), “Türk
Atasözleri”, http://www.sozler.net/turk-atasozleri-a.html
(S.E.T.: 07.06.2014).
ANONİM (2016), “Tarihi
Hikayeler-Türk Atasözleri”, https://tarihikayeler.wordpress.com/2009/01/16/turk-atasozleri/
BİCE, Hayati ( 1991), Kafkasya’dan Anadolu’ya Göçler,
Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları/65,
Ankara, 213 s.
BORATAV, Pertev Naili (1978), 100 Soruda Türk
Halk Edebiyatı, 3. Baskı, Gerçek
Yayınevi, 251 s.
BUMİN, Kürşat (2012), “Gerçekten de, 'Bârika-i
hakikat, müsâdeme-i efkârdan doğar'”, http://yenisafak.com.tr/yazarlar/?t=23.06.2012&y=KursatBumin
Said DAĞDAŞ ve diğerleri (2005), “Denizli-Acıpayam-Dodurgalar
Kasabasından Derlenen Kelimelerimiz”,
[SY194642] / Türk Dili Araştırmaları
Yıllığı: BELLETEN== Yearbook of Turkic Studies:, 2005/1, s. 7-55, 215 s.,
Baskı: Öncü Basımevi, Temmuz 2008, Ankara.
Said DAĞDAŞ ve diğerleri (2006), “Göller Yöresi”nin Batı Yakasında Yer Alan
Denizli-Acıpayam-Dodurgalar Kasabasından
Derlenen Bazı Atasözleri”,
YÖRTÜRK Fikir, Kültür ve Sanat Dergisi, MAYIS-HAZİRAN 2006, Yıl: 11, Sayı: 67,
s. 37-57, Baskı: Lazer Ofset Matbaa
Tesisleri, Ankara, 64 s.
DEMİRDAL, Said (1968), Bütünüyle Uluborlu. İstanbul, 577 s.
EKİCİ, Metin (1988),
“Çal Folkloru ve Halk Edebiyatı”,
Merkez Efendi Sempozyumu, 27-28-29 Temmuz 1988, Denizli Belediyesi Kültür
Yayınları, 2010, Denizli, 335 s.
Kamile GÜLÜM ve diğerleri (2011), “Doğa Üzerine
Söylenmiş Türk Dünyası Ortak Atasözlerinin Coğrafi Analizi (Kırgızistan-Türkiye
Örneği)”, Marmara
Coğrafya Dergisi Sayı: 24, Temmuz - 2011, s. 354-369, İstanbul. ISSN:1303-2429, http://www.marmaracografya.com
ÖGEL, Bahaeddin (1995), Türk Mitolojisi (Kaynakları ve Açıklamaları ile Destanlar), II.
Cilt, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları,
Ankara.
KIRIM, Arman (2011), “Eldeki
kuş daldaki iki kuştan iyidir.”, Türkiye Gazetesi, 16.2.2011.
http://www.turkiyegazetesi.com.tr/prof-dr-arman-kirim/480304.aspx
(Son Erişim Tarihi:
10.2.2014).
TOSUN, Resul (1999), “Bıçağı kestiren kendi suyu,
insanı sevdiren kendi huyu”, M.
Gazete, 13 Mayıs 1999, s. 11; “Baş olan
boş olmaz”, M. Gazete, 14 Haziran 1999, s. 11; “Çağrılan yere erinme, çağrılmayan yere görünme”, M. Gazete, 27 Nisan 1999, s. 11.
TÜRKTAŞ, M.
Metin (2012), Denizli Efsaneleri, T.C. Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tezi
Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, http://kutuphane.pamukkale.edu.tr/katalog/0065585.pdf,
s. 177, 351 s.
VEHBİ, Ali (1331),
ACIPAYAM - Garbikaraağaç Halkının Asırlık
Tarihçesi ve Köylerimize Serpilen Maarif Işığının Temeli Yüreğil’de Nasıl
Kuruldu, Yazarı: Yüreğil Muallimi Ali Vehbi (1331), Çankaya Matbaası, 1951,
366s.
YAKIT, İsmail
(2017), Kızılcabölük Atasözleri ve
Deyimleri, Prof. Dr. Nuri Yüce Armağanı (Editör: Prof. Dr. Ali Akar), s.
319-325, İzmir, 1. Basım, Günce Yayınları, ISBN 978-605-82156-1-0, Yayıncı
sertifika no: 19744, Ankara, Ekim 2017, 392 s.
YILMAZ, Yusuf (1993), Niksar Folkloru, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi.
Ziya Paşa, (?): “Terkib-i Bend”, http://www.antoloji.com/terkib-i-bend-siiri/
ZUMBADZE, Giorgi (2003), http://www.turkiyegazetesi.com.tr/prof-dr-arman-kirim/480304.aspx
[1] Dr., Orman Genel Müdürlüğü, Silvikültür Dairesi Başkanlığı,
Söğütözü-Ankara, Tel.: 5053422125, said.dagdas@yahoo.com
[2] Acıpayam-Dodurgalı, 1989 doğumlu ve avukat.
[3] Acıpayam-Dodurgalı, 1992 doğumlu, Tıp Fakültesi 6. sınıf öğrencisi.
[4] Acıpayam-Dodurgalı, 1994 doğumlu, Tıp Fakültesi 6. sınıf öğrencisi.
[4] Acıpayam-Dodurgalı, 1998 doğumlu, öğrenci.
[6] Atasözleri hem yöremizde ve hem de genel
kullanımda “… demiş!, derler!”
şeklinde vurgu yapılarak tamamlanır. “Yıl
başına, akıl başına demiş!”, “Kul bunalmayınca Hızır erişmez derler!„ atasözlerinde
olduğu gibi… Ya da atasözüne başlanırken de “Ne demişler?..„ sorusu ile vurgu
yapılarak başlanır ve söylenir. “Ne
demişler? Senedi
batıl olur, batıl olan davanın!..”.
[7] Kareçi (Türkçe- Kürtçe): Çingene.
Güneydoğu Anadolu’da, Azerbaycan’da çingene kelimesi karşılığı kullanılır .
[8] Kur’an-ı Kerim’in Talâk Suresi 7. ayetinde “…Allah,
bir güçlükten sonra bir kolaylık verir…” buyurulmaktadır. Bu atasözü de, ayeti kerimenin anlamına
uygun düşmektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder